"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 54. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalının 29.09.2016 tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi ile davalıya ait taşınmazda kiracı olduğu; kira süresinin dolmasına üç yıldan fazla bir süre bulunmasına rağmen davalının 06.02.2018 tarihli ihtarname ile tek taraflı iradesiyle sözleşmeyi sonlandırdığını ve kiralananı 11.02.2018 tarihinde teslim ettiğini, kiracının haksız fesih nedeniyle sözleşmenin (3.4) maddesine göre 6 aylık kira bedelini cezai şart olarak ödemesi gerektiğini ileri sürerek; davacının davalıdan alacaklı olduğu cezai şart miktarının tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000,00 Euro cezai şartın tahliye tarihinden itibaren işleyecek Euro bazında aylık %3 üzerinden hesaplanacak temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; Mahkemenin yetkili olmadığını, kira sözleşmesinin müvekkili tarafından mücbir sebeplerin ortaya çıkması nedeniyle feshedildiğini, olağanüstü hal, ticari belirsizlikler, ekonomik pazardaki dalgalanmalar, işlerin aşırı düşmesine rağmen kira bedelinin yüksek kalması, davacı tarafından AVM’ye yönelik talebi arttırıcı faaliyette bulunulmaması, sağlıklı ve verimli bir ticari faaliyetin gerçekleştirilmesi için gerekli ortamın sağlanması adına çaba sarf edilmemesi üzerine kira sözleşmesinin devamının çekilmez hale geldiğini, kira sözleşmesinin mücbir sebeplerle feshedilmesi nedeniyle cezai şart ödenmesi talebinin yersiz olduğunu, talep edilen cezai şartın müvekkilinin ekonomik yönden yıkımına yol açacak oranda yüksek olduğunu, uygun bir oranda tenkisine karar verilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı kiracının sözleşmeyi tek taraflı olarak 5 yıllık kira süresi dolmadan tahliye ettiği hususunun uyuşmazlık konusu olmadığı, kira sözleşmesinin (3.4) maddesinde; kiracının sözleşmeyi, sözleşmenin bitiminden önce tek taraflı olarak feshetmesi halinde her halükarda altı aylık garanti edilen asgari kira bedelini cezai şart bedeli olarak kiraya verene ödemeyi kabul ettiği düzenlendiği taraflar tacir olduğundan cezai şart hükmünün geçerli olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtilen mali verilerin değerlendirilmesi sonucu, tahliye tarihi itibariyle tarafların ekonomik durumu, borca aykırı davranışın ağırlığı, sözleşmeden beklenen yararın elde edilememesi akde aykırı davranılması nedeniyle davacının uğradığı zarar, cezai şartın tazmin ve ceza fonksiyonlarının dengeli olarak korunması prensipleri dikkate alınarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) maddesi gereğince indirim yapılmak suretiyle cezai şartın 3 aylık kira bedeline tekabül eden 43.329,60 Euro olarak tespiti ile dava dilekçesinde talep 10.000,00 Euro olduğundan, 10.000,00 Euro cezai şartın davalıdan tahsili gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle; davanın kabulüne, 10.000,00 Euro cezai şart alacağının tahliye tarihinden itibaren Euro bazında aylık %3 üzerinden hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline davacıya verilmesine, cezai şart bedelinin 6098 sayılı Kanun'un 182 nci maddesi uyarınca 43.329,60 Euro olarak tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; cezai şarttan indirim koşullarının gerçekleşmediğini ileri sürerek, kararının kaldırılmasını istemiştir.
2. Davalı vekili; kısmi eda davası ile birlikte açılan tespit davası için harç ödenmediğini, yetki itirazlarının değerlendirilmediğini, davacı tarafın delil bildiremediğini, kira sözleşmesinin müvekkili tarafından mücbir sebeplerin ortaya çıkması nedeniyle feshedildiğini, cezai şartın müvekkili şirketin mahvına yol açacağı belirtilmesine rağmen düşük miktarda indirim yapıldığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan 29.09.2016 imza tarihli kira sözleşmesi ile işyeri olarak kiraya verilen kiralananın, sözleşme ile kararlaştırılan süre dolmadan 06.02.2018 tarihli fesih bildirimi ile tek taraflı feshedildiği ve kiralananın 11.02.2018 tarihinde teslim edildiği, kira sözleşmesinin (3.4) maddesinde, “Kiracı, Sözleşme'nin bitiminden evvel işbu Sözleşme'yi tek taraflı olarak feshetmesi halinde, herhalükarda altı aylık Garanti Edilen Asgari Kira bedelini cezai şart bedeli olarak ödemeyi kabul eder.” düzenlemesinin bulunduğu, Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; şirketin 31.12.2018 sonrası için kısa sürede bir nakite çevrilebilecek varlıklarının kısa vadeli yükümlülükleri karşılamayacak durumda olduğunu göstermekte olduğu, mevcut durum değerlendirildiğinde cezai şartın davalıyı mali yönden daha zor duruma sokacağına dair görüş bildirildiği, cezai şarttan yapılan indirimin usul ve yasaya aykırı olmadığı, tacirlerin yetki sözleşmesi yapmak suretiyle yetkili olmayan bir mahkemenin yetkisini kabul edebilecekleri, Mahkemece, kira sözleşmesinin taraflarının tacir olması, sözleşmenin 34. maddesi ile İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğu belirtilerek yetki itirazının reddine karar verildiği, bu durumda Mahkemenin yetki itirazlarını değerlendirmediği iddiasının ve dava dilekçesinde, davalının inkar etmediği davaya konu kira sözleşmesi ile ihtarname sunulmuş olup davalı vekilinin delillerin bildirilmediği itirazının yerinde olmadığı, davalı borçlu tarafından yapılan tek taraflı feshin haksız olup sözleşmedeki cezai şartın geçerli olduğu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 22 nci maddesi gereğince tacir sıfatına haiz borçlu cezai şartın indirilmesini isteyemez ise de kararlaştırılan ceza tutarı borçlunun iktisaden sarsılmasını, çöküntüye uğramasını, mucip olacak ise indirim isteyebileceğinin uygulamada kabul edildiği, harcın dava değerine göre alındığı, Mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Taraf vekilleri; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kira sözleşmesinin süresi dolmadan feshi nedeniyle cezai şart istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Kanun'un 179, 299, 315, 352 ve 354 üncü maddeleri,
2. 6217 sayılı Kanun’un geçici 2 nci maddesi,
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107 ve 448 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesinin (3.4) maddesinde; kiracının, kiralananı sözleşme süresinden önce tahliye etmesi halinde, altı aylık asgari kira bedelini cezai şart olarak ödeneceğinin düzenlendiğini, kiracı aleyhine düzenleme yasağı getiren 6098 sayılı Kanun'un 346 ncı maddesinin yürürlüğe gireceği tarihin, kiralananın iş yeri niteliğinde olması ve davalı kiracının özel hukuk tüzel kişisi olması nedeniyle 6217 sayılı Kanun’un geçici 2 nci maddesi uyarınca 01.07.2020 tarihine kadar ertelendiğinden sözleşme hükmünün kiracıyı bağlayacağı, davalı kiracının sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini ispatlayamadığı, Mahkemece, davalı kiracının 6 aylık kira bedeli tutarı 86.659,20 Euro cezai şarttan sorumlu olduğu belirlenerek, bilirkişi raporu değerlendirilmek suretiyle cezai şart tutarından %50 oranında indirim yapıldığı, bu şekilde 43.329,60 Euro olarak hesaplanan cezai şarttan taleple bağlı kalınarak 10.000,00 Euro kısmının tahsiline karar verildiği, cezai şartın belirlenmesinde ve indirim miktarına ilişkin Mahkemenin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığının anlaşılmasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin alacağa yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 6100 sayılı Kanun’un 448 inci maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre; kanunda aksine bir düzenleme getirilmediği takdirde, yeni usul hükümlerinin tamamlanmış usul işlemlerine bir etkisi olmayacak, önceki kanuna göre yapılmış ve tamamlanmış olan işlemler geçerliğini koruyacaktır. Buna karşın, tamamlanmamış usul işlemleri yeni kanun hükümlerine göre yapılacaktır. Aynı hususa, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.02.2011 tarihli ve 2011/19-735 E., 2012/93 K. ile 22.02.2012 tarihli ve 2011/2-733 E., 2012/87 K. sayılı ilamlarında da yer verilmiştir.
3. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesinin üçüncü fıkrasında; "Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir." düzenlemesinin bulunduğu, bu fıkranın yargılama sürerken yürürlüğe giren 22.07.2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanun'un 7. maddesi ile mülga hale geldiği açıktır.
4. Yukarıda belirtildiği üzere, tamamlanmamış işlemlere yürürlüğe giren usul hükümleri derhal uygulanacağından, davacının eda davası açarak iddiasını ileri sürmesi nedeniyle ayrıca tespit davası açmasında hukuki bir yararı bulunmadığının kabulü gerekir.
5. Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince; tespit davası yönünden davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin alacağa yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Davalı vekilinin tespit davasına yönelik temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan, Bölge Adliye
Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 3 numaralı bendinde yer alan “3- Cezai şart bedelinin T.B.K'nun 182/son maddesi uyarınca indirim yapılarak 43.329,60 Euro tespitine” ifadesinin çıkartılarak, yerine "3- Cezai şart bedelinin tespiti talebinin hukuki yarar yokluğundan reddine" bendinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının da temyiz eden davacıya yükletilmesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,14.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.