"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/265 E., 2017/242 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalının TSK'dan 24.05.2011 tarihli ve 2011/SB.04-101 Kararname gereğince 3.251 günlük noksan hizmet yükümlülüğünü tamamlamadan ayrılması nedeniyle 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun (926 sayılı Kanun) 112 nci maddesine göre tazminat hesaplandığını, davalının Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılış tarihi olan 20.06.2011 tarihine kadar işlemiş faiziyle birlikte toplam borcunun 6.943,44 TL olduğunu belirterek, 6.943,44 TL'nin ilişiğinin kesildiği 20.06.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, 07.04.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile bilirkişilerce hesap edilen ilişik kesme tarihinden dava tarihine kadar işlemiş faiz tutarı da eklenerek 7.214,09 TL'nin tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 03.06.2014 tarihli ve 2013/845 E., 2014/225 K. sayılı kararıyla; davalının tazminat borcunun 1.616,43 TL olduğu ve davacı İdare tarafından yapılan hesaplamanın ilgili mevzuata uygun olarak doğru hesaplandığı, sarf tarihinden ilişik kesme tarihine kadar hesaplanan 5.327,03 TL yasal faiz tutarının doğru olduğu, ilişik kesme tarihinden dava tarihine kadar işlemiş yasal faizin de 270,63 TL olarak hesaplandığı, davacı İdarenin talep edebileceği toplam tazminat ve faiz tutarının 7.214,09 TL olduğu gerekçesiyle; davanın kabulüne, toplam 7.214,09 TL alacağın 1.616,43TL'sinin 20.06.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 18.Hukuk Dairesinin 17.03.2016 tarihli ve 2015/22646 E., 2016/4585 K. sayılı ilamıyla; taraflar arasındaki uyuşmazlığın 03.06.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunan 6318 sayılı Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 47 ve 48 inci maddesiyle, 926 sayılı Kanun'un 112 nci maddesinin birinci fıkrasında ve 113 üncü maddesinde yapılan değişiklik çerçevesinde değerlendirilip oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle, karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yüklenme senedi ile Kanun değişikliği sonrasında davalının borcunun 58,39 TL olarak hesaplandığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 58,39 TL alacağın 20.06.2011 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı kuruma verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; bozma öncesi davanın kabulüne karar verildiğini, bu karar sadece taraflarınca temyiz edilmiş olmasına rağmen Yargıtay tarafından aleyhe bozma yasağına aykırı olarak aleyhlerine bozulduğunu, lehlerine daha düşük bir alacağa hükmedildiğini ifade ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; 926 sayılı Kanun'dan kaynaklanan eğitim ve öğretim alacağının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları.
3. Değerlendirme
1. Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde, Yargıtay, hükmü temyiz edenin aleyhine bozamaz, buna "aleyhe bozma yasağı" denir. Bundan başka, taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde, Yargıtay'ın (temyiz eden tarafın lehine olarak) verdiği bozma kararına uyan Mahkeme de artık, temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm veremez. Buna da "aleyhe hüküm verme yasağı" denir. Aksi halde usul hükümleri ile hedef tutulan istikrar zedelenir ve Mahkeme kararlarına karşı güven sarsılır. Taraflardan yalnız birinin temyizi üzerine verilen bozma kararına uyan Mahkemenin temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm vermemesi ilkesi, usule ilişkin kazanılmış hak müessesesi ile de yakından ilgilidir.
2. Somut olayda, Mahkemece verilen 03.06.2014 tarihli ve 2013/845 E., 2014/225 K. sayılı kararda; davanın kabulüne, toplam 7.214,09 TL alacağın 1.616,43TL'sinin 20.06.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verildiği, bu kararın davacı tarafça temyizi üzerine araştırmaya yönelik bozulduğu, bozmaya uyan Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 58,39 TL davacı Bakanlık alacağının 20.06.2011 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmek suretiyle aleyhe hüküm verme yasağına aykırı davranılmış olması, usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
24.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.