Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3482 E. 2024/208 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hatalı tıbbi işlem nedeniyle oluşan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı hastanenin enjeksiyon uygulamasındaki tıbbi özensizliğinin davacının siyatik sinirinde hasara neden olduğu ve bu durumun sürekli iş göremezlik ile illiyet bağı bulunduğu gözetilerek, davalının tazminat ödeme yükümlülüğüne hükmedilmiş ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/55 E., 2023/131 K.

Taraflar arasındaki maddi manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; 21.11.2011 tarihinde davacının boyun ağrısı şikayeti nedeniyle davalı hastaneye başvurduğunu ve nöbetçi doktorun onayıyla hemşire tarafından kendisine iğne yapıldığını, iğnenin kalçadan enjekte edilmesi sırasında büyük bir acı hissettiğini, devamında da ayağında ağrı ve uyuşmanın sürdüğünü, başka bir sağlık kurumunda yapılan muayene neticesinde yapılan iğnenin kalça ve uyluk düzeyinde siyatik sinir yaralanmasına neden olduğunu öğrendiğini, bu rahatsızlık nedeniyle çok sıkıntı ve acı çeken davacının tedavisine devam edildiğini, bu rahatsızlık nedeniyle işlerini de ifa edemediğini, maddi ve manevi zarara uğradığını ve ortaya çıkan bu sonucun davalının kusuru nedeniyle oluştuğunu ileri sürerek; fazlaya dair haklarını saklı tutmak suretiyle 1.000,00 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 16.03.2023 tarihli ıslah ile birlikte maddi tazminat talebini 156.408,28 TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; tıp kurallarına uygun olarak hastaya işlem yapıldığını, davacının kendisine yapılan enjeksiyon sebebiyle değil zaten kendisinde var olan sinir hastalığı sebebiyle şikayetlerinin olduğunu, bunun yanlış uygulamadan kaynaklanmadığını, hastada enjeksiyona bağlı siyatik sinirde bir etkilenme olduğu kabul edilse dahi bunun komplikasyon olarak kabul edilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

II. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 07.04.2015 tarihli ve 2012/74 E., 2015/356 K. sayılı kararıyla; Adli Tıp Kurumu tarafından sunulan rapora göre davalı sağlık personeline ve dava dışı doktora herhangi bir kusur ve ihmalin izafe edilmediği, bu nedenle rapora itibar edilerek, yerinde olmayan maddi tazminat isteminin reddine karar verildiği, manevi tazminat için kusur şartı aranmadığı, somut olayda davalı nezdinde çalışan dava dışı hemşirenin bir kusuru belirlenememiş ise de; söz konusu enjeksiyon uygulaması ile davacının sinirlerinde meydana gelen sinir zedelenmesi ve sürekli işgörmezliği arasında illiyet bağı bulunduğu, adam çalıştıran davalı şirketin olayda kusursuz sorumluluğunun olduğunu, olay nedeniyle büyük acı ve ızdırap çeken davacı lehine hakkaniyet gereği manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, maddi tazminat istemine ilişkin davanın reddine, manevi tazminat istemine ilişkin davanın kısmen kabul ile, 3.000,00 TL manevi tazminat takdirine, olay tarihi olan 22.11.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 15.10.2019 tarihli ve 2016/10764 E., 2019/9910 K. sayılı ilamıyla; ".... mahkemece, bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir üniversiteden, konularında uzmanların, özellikle nöroloji ve fizik tedavi uzmanının da bulunduğu, akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan, tüm dosya kapsamı değerlendirilmek suretiyle, davalı hastane çalışanlarının gerçekleştirdiği enjeksiyon uygulamasının sonuca etkileri ayrıntılı değerlendirilmek suretiyle, dava konusu olayda davalıya atfı kabil bir kusur olup olmadığı hususunda, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli, taraf itirazlarına açıklayıcı cevap verir nitelikte rapor alınarak, bu rapor sonucuna göre maddi ve manevi tazminat talep ve miktarlarının nedenleri de somut bir şekilde gösterilmek suretiyle değerlendirilmesi ve açıklanması gerekirken, bu yön göz ardı edilerek, eksik incelemeye ve yanılgılı değperlendirmeye dayanılarak, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

2-Bozma nedenlerine göre davacı ve davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir. " şeklinde Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının murisi olan ve dava sırasında vefat eden ...'ya davalı hastane bünyesinde yapılan enjeksiyon işleminde Voltaren Amp 3 mi ve Muscoril Amp 2 ml adlı ilaçların karıştırılarak kalçaya dorsogluteal bölgeye kas içine enjeksiyonunun yapılmasında özensizlik bulunduğu, enjeksiyonun yapılmasındaki özensizlik nedeni ile davalı hastanenin adam çalıştıran sorumluluğu ve hizmet sağlayıcı olarak sorumlu olması gerektiği, olay tarihi olan 22.11.2011 tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği kapsamında Adli Tıp Kurumu 20.10.2014 tarihli raporunda tespit olunan %13,2 oranında fonksiyon kaybı tespitinin mevzuat ve tıbbi evraklara uygun olduğu, tazminat hesabında TRH 2010 yaşam tablosunun esas alınması gerektiğinin belirtildiği, manevi tazminat yönünden haksız fiil tarihi itibariyle zarar görenin ekonomik ve sosyal durumu, paranın alım gücü dikkate alınarak, maddi tazminat talebi bakımından davanın kabulü ile,156.408,28 TL maddi tazminat bedelinin 22.11.2011 tarihinden itibaren yasal faiziyle beraber davalıdan alınıp davacıya verilmesine, manevi tazminat talebi bakımından davanın kısmen kabulü ile, 20.000,00 TL manevi tazminat bedelinin 22.11.2011 tarihinden itibaren yasal faiziyle beraber davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; davanın kısmi dava olması nedeniyle, Mahkemece davanın belirsiz alacak davası olarak kabul edilmesinin hukuka aykırı ve hükmedilen maddi ve manevi tazminata yasal faizin, fiil tarihinden itibaren yürütülmesinin hatalı olduğunu, davacının müvekkil hastanede sağlık hizmeti aldığı tarih 22.11.2011 olduğundan dava tarihinde talep edilmeyen kısmın zamanaşımına uğradığını, itirazlarının mahkeme tarafından hiç değerlendirilmediğini, Mahkemece kusur ve illiyet bağına ilişkin yeterli değerlendirme yapılmadan ve dosya kapsamındaki çelişkiler giderilmeden karar verildiğini, davacı hastaya yapılan enjeksiyon deneyimli bir hemşire tarafından gerekli tüm özen gösterilerek uygulandığını, ATK raporunda bu durumun söz konusu ilaçların uygulanması sonrasında beklenebilecek bir komplikasyon niteliğinde olduğunun bildirildiğini, adli tıp kurumu raporu ile üniversite heyeti raporu arasındaki çelişkiler giderilmeden karar verildiğini, aktüerya raporunun hatalı olması nedeniyle hükme esas alınamayacağını, davacı tarafın tedavi uygulandığı sırada 73 yaşında olduğu dikkate alındığında pasif dönem olarak değerlendirilmesi ve hesaplamaların buna göre yapılması gerekirken davacı hastanın ölene kadar aktif dönem içerisinde kabul edilerek aktüerya hesaplaması yapılmasının hatalı olduğunu, bir kimsenin 83 yaşına kadar çalışma döneminin sona ermeyeceği, hastanın enjeksiyon sonrası bulguları, sürekli maluliyet gelişen dönemle aynı olduğundan 18 aylık bir iyileşme sürecinin göz önüne alınmaması ve olay tarihinden itibaren maluliyet hesaplamasının %13.2 üzerinden yapılması gerekirken maluliyetin %100 olduğu varsayımıyla yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, davacının geliri herhangi bir belgeye dayanmaksızın hatalı bir şekilde ele alındığını, söz konusu gelir ile iş gücü kaybı arasında bir illiyet bağı bulunup bulunmadığının araştırılmadığını, bozma ilamına uygun karar verilmediğini, maddi ve manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hatalı tıbbı işlem nedeniyle oluşan maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 53, 502 ve 506 ncı maddeleri.

2. Bir Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

3.Değerlendirme

1. Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yol seçilmek gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Gereken özen görevini göstermeyen vekil, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Aynı hususlar adam çalıştıran sıfatı ile sağlık personelinin görev yaptığı sağlık kuruluşları için de geçerlidir (Dairenin 07.12.2022 tarihli ve 2022/5767 E., 2022/9263 K. sayılı kararı, 26.01.2022 tarihli ve 2021/5385 E., 2022/462 K. sayılı kararı, 23.06.2020 tarihli ve 2020/1255 E., 2020/5068 K. sayılı kararı).

2. Bozma ilamından sonra alınan bilirkişi heyet raporundan, enjeksiyonun yapılmasında tıbbı özensizlik bulunduğu, kişinin sağ siyatik sinirinde ortaya çıkan arızanın enjeksiyon işlemi ile illiyet bağı olduğu tespit edilmiştir. Bu raporun dosya kapsamına uygun, yeterli olduğu ve itirazları karşıladığı anlaşılmıştır.

3. Dosya kapsamındaki belgelere göre davacı ...'nun vefat edene kadar aktif olarak çalıştığı anlaşılmaktadır.

4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı vekili tarafından ileri sürülen temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasını gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanununa uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

16.01.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.