Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3595 E. 2024/2295 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı şirketin, davacı Kurum ile imzaladığı mesleki eğitim kursları düzenleme sözleşmesi kapsamındaki istihdam taahhüdünü yerine getirmemesi sebebiyle davacı Kurumun, davalı şirketten rücuan alacak istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı şirketin sözleşmede yer alan istihdam yükümlülüğünü yerine getirmediği ve bu durumun daha önceki kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla da sabit olduğu gözetilerek davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle, yerel mahkeme kararının onanmasına, ancak davalı şahıs yönünden husumet yokluğu tespit edildiğinden, ilk derece mahkemesi kararının bu davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2668 E., 2023/1297 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/266 E., 2021/289 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkili Kurumun, davalılar ile mesleki eğitim kursları düzenlemesi amacıyla sözleşme imzaladığını, davalının eksik sayıda istihdam gerçekleştirmesi sebebiyle sözleşmeye aykırı davrandığının belirlendiğini ileri sürerek, kursiyer zaruri gideri ve sigorta primi gideri dışında davalıya toplam kurs gideri olarak ödenen 275.369,25 TL'nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili, davalı şirketin Çocuk Bakım Elemanı mesleğinde yaklaşık 8 ay sürecek 100 kişilik eğitim verme işini üstlendiğini, %54 istihdam taahhüdünde bulunduğunu, eğitim sürecinin 11.08.2014 -24.03.2015, istihdam sürecinin 26.03.2015-06.02.2016 tarihleri arasında olmasının kararlaştırıldığını, kursiyerlerden çalışmak isteyenlerin istihdamının sağlandığını, bir çoğunun istihdamı kabul etmediklerini, 106 kursiyer için işe giriş bildirgelerini İŞKUR’a sunarak sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında düzenlenen 24.07.2014 tarihli sözleşme şartları uyarınca, taahhüt edilen iş karşılığı davalıya ödeme yapıldığı, ancak davalının 53 kursiyer eksik istihdam ettiği tespit edildiğinden Kurumun; firmanın 54 kursiyer istihdam edileceği taahhüdü bulunduğu, 1 kursiyerin istihdam yükümlülüğünün yerine getirdiği, 53 kursiyerin istihdamının eksik olduğu, Aktif İşgücü Hizmetleri Yönetmeliği'nin 40/15-b maddesi hükmüne istinaden istihdam yükümlülüğünü kısmen yerine getirmesi nedeniyle kursiyer zaruri giderleri ve sigorta prim giderleri dışında toplam kurs giderinin 281.713,27 TL istihdam edilmesi gereken kursiyer sayısı 54’e bölünmesiyle bulunan kişi başı ortalama birim maliyetinin 5.216,91 TL, istihdam edilmeyen kursiyer sayısıyla çarpılması sonucu bulunan tutar 276.496,35 TL’nin geri alınması, temrin olarak kaydedilen 60.863,40 TL’nin istihdam edilmesi gereken kursiyer sayısına 54’e bölünmesiyle bulunan kişi başı ortalama birim maliyetinin istihdam edilmeyen kursiyer sayısıyla çarpımı sonucunda bulunan tutar olan 59.736,30 TL’nin firmaya ödenmemesi ve 276.496,35 TL’den temrin bedelinin kalanı olan 1.127,10 TL’nin de gelir kaydedildikten sonra kalan miktar olan 275.369,25 TL’nin firmadan geri alınması gerektiği tespit edildiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalılar vekili; istihdam yükümlülüğünün sözleşme tarafına haksız ve ağır bir sorumluluk yüklediğini, istihdamı sağlamak amacıyla tüm evrakları yerine getirmek istemelerine rağmen sürelerinin kalmadığı ifade edilerek eksikleri gidermesinin önüne geçildiğini, davacı Kurumun haksız, kötü niyetli ve hakkaniyetsiz davranışlarına maruz kaldığını, ödenmesi gereken miktarın hesaplanmasında KDV'nin yer almaması gerektiğini, kök bilirkişi raporu ile ek bilirkişi raporunun haksız ve usule aykırı tespitler içerdiğini, itirazları gözetilmeksizin yapılan hesaplamalar neticesinde hüküm tesis edildiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında yapılan sözleşmenin bağlayıcı olduğu, bu nedenle sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıkların da sözleşme hükümleri uyarınca çözümlenmesi gerektiği, buna göre sözleşmenin 15. maddesinde "kursiyerlerin en az yüzde 54'ünün sınav sonucunun açıklandığı tarihten itibaren en geç otuz gün içinde işe başlatılmak şartıyla yüz yirmi günden az olmamak üzere fiilî kurs süresi kadar istihdam edileceğine" ilişkin hüküm bulunduğu, basiretli bir tacir olan davalının istihdam etme garantisi verdiği halde 53 kursiyer yönünden bu yükümlülüğü yerine getirmediği, davalının istihdam yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedeniyle on iki ay süre ile Eğitim Hizmetleri Satın Alma İhalelerinden ve sözleşme imzalamaktan yasaklanmasına ilişkin 04.04.2016 tarihli kurum işleminin iptali için açılan davanın reddine dair kararın istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği, Aktif İşgücü Hizmetleri Yönetmeliği'nin 40/15-b maddesine göre KDV dahil hesaplama yapılmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan eğitim hizmeti sözleşmeleri nedeniyle istihdam taahhüdünün yerine getirilmemesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 573 üncü maddesinin ikinci fıkrası,

2. Aktif İşgücü Hizmetleri Yönetmeliği'nin 15-b maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan kararda belirtilen gerekçeye, temyiz eden davalı şirketin sıfatına, 24.07.2014 tarihli Mesleki Eğitim Kursları Tip Sözleşmesinin 15. maddesinde davalı şirketin "kursiyerlerin en az yüzde 54'ünün sınav sonucunun açıklandığı tarihten itibaren en geç otuz gün içinde işe başlatılmak şartıyla yüz yirmi günden az olmamak üzere fiilî kurs süresi kadar istihdam edileceğine" dair taahhütte bulunmasına, davalı şirketin sözleşmede belirtilen ifa tarihinde taahhüdünü yerine getirmemiş bulunmasına, davacı Kurumun davalı şirketin Eğitim Hizmetleri Satın Alma İhalelerinden ve sözleşme imzalamaktan yasaklanmasına ilişkin işleminin iptali talebi ile açılan davanın aynı gerekçe ile reddedilerek kesin hükme bağlandığı anlaşılmakla, davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

2. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, davaya konu 24.07.2014 tarihli Mesleki Eğitim Kurumları Tip Sözleşme'nin Tarafları başlıklı 1. maddesinde taraf olarak davacı kurum ve davalı şirket ile dava dışı ... gösterilmiştir. Yüklenici tanımı içerisinde yine dava dışı ... ve davalı şirket yer almış olup, sözleşme mali müşavir ünvanı ile dava dışı ... tarafından imzalanmıştır. Sözleşme gerek diğer davalı ... gerekse dava dışı ... tarafından imzalanmamıştır. Bu itibarla, sorumlu müdür sıfatıyla dahi olsa davalı ...'un şahsi sorumluluğundan bahsedilemeyecektir. 6102 sayılı Kanun'un 573 üncü maddesine göre, limited şirketlerin tüzel kişiliği mevcut olup borçlarından dolayı şirket ortaklarına gidilmesi mümkün değildir. Hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesince; çoğun içinde azı da vardır ilkesi gereği davanın davalı ... yönünden husumet nedeniyle ret edilmesi gerekirken, yazılı şekilde bu davalı hakkında da davanın kabulü yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın ONANMASINA,

2. Davalı ... vekilinin temyiz itirazının kabulüyle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının aynı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca davalı ... yararına BOZULMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

KARŞI OY

1. Dava, davacı Kurum ile imzalanan “Meslek Eğitim Kursları Tip Sözleşmesi” nden doğan, rücuan alacak istemine ilişkindir.

2. Yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile davalı tarafa fazla ödenen 275.369,25 TL fazla ücretin istirdadına karar verilmiş, davalıların istinaf istemi Bölge Adliye Mahkemesi tarafından reddedilmiştir.

3. Daire çoğunluğu tarafından davalılardan ... hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir. Bu görüşe katılmıyorum. Şöyle ki;

4. Dava dilekçesinde (sh.2 par.6) açıkça zikredildiği ve davalı tarafça da itiraz olunmadığı üzere; davaya konu 24.07.2014 tarihli Sözleşme başlangıçta davacı Kurum ile dava dışı ... arasında imzalanmış, bilahare tarafların davacı Kurum’a müracaatı üzerine ve Kurum’un da 23.11.2015 tarih ve 2015-242 sayılı muvafakat yazısı üzerine ... sözleşmeden doğan tüm hak ve borçlarını DAVALI ...’A DEVRETMİŞTİR. Bilahare, yine davalı ...’un yetkili temsilcisi ve ortağı olduğu diğer davalı şirketin de sözleşmeye eylemli olarak katıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda Sözleşmenin tarafı olmakla davalı ...’a husumet düşeceği kanaatinde olduğumdan davanın bu davalı yönünden husumetten reddedilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulması yönündeki Daire çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 16.09.2024