"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/211 E., 2022/705 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen menfi tespit davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairece, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar dahili davalı ... vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyize konu edilen kararın niteliğinin duruşma istenebilecek davalardan olmadığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca duruşma isteğinin reddine, temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacının taşımacılık ve dış ticaret ile birlikte birçok farklı alanda faaliyet gösteren şirketler grubunda yer alan çeşitli şirketlerin yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptığını, dava konusu olan .... Noterliğince onaylanan 24.10.2013, 03.02.2014 ve 28.02.2014 tarihli vekaletnamelerle bilimum iş ve işlemleri yapmaya dava dışı ... oğlu ...'in vekil olarak atandığını, ancak anılan vekaletnamelerde yer alan imzaların davacıya ait olmadığını, bu vekaletnamelerde belirtilen işlemler bakımından ...'i hiçbir zaman yetkilendirmediğini ileri sürerek; ... tarafından onaylanan 24.10.2013 tarih ve 35090 yevmiye numaralı, 03.02.2014 tarihli ve 05231 yevmiye numaralı ve 28.02.2014 tarihli ve 07763 yevmiye numaralı vekaletnamelerde yer alan imzaların davacıya ait olmadığının tespitine, bu vekaletnameler ve bunlara dayalı olarak yapılmış herhangi bir işlem var ise tüm bu işlemlerin de hukuken geçersiz olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Noter vekili; Noterliğin davada taraf ehliyeti bulunmadığından davanın husumetten reddi gerektiğini, esas yönünden ise dava konusu vekaletnamelerin onaylama şeklindeki vekaletnameler olduğunu, davacı asilin imzanın kendisine ait olmadığı yönündeki itirazının yerinde olmadığını, zira davacının imzasını noter katibi huzurunda attığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Dahili Davalı ... vekili; davanın müvekkil açısından pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafından davanın vekaletname ile vekil tayin edilen ...'e yöneltilmesi gerektiğini, davaya konu vekaletnamelerin onaylama şeklindeki vekaletnameler olduğunu, noter evraklarındaki imzalarla ilgili bilirkişi raporunda inceleme usul ve yasaya uygun olmadığından rapora itiraz ettiklerini, imza incelemesi ve kıyaslamanın fotokopi evraklar üzerinde gerçekleştirildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3. Fer’i müdahil ... vekili; Türkiye Noterler Birliğinin Noterlerin mesleki sorumluluk sigortasını şirketlerine yaptırdığını, davalı ... 25. Noteri dava dışı ...'ın da mesleki sorumluluk sigorta poliçesinin şirketlerine ait olduğunu, bu nedenle .... noteri ... yanında davaya fer’i müdahil olarak yer almalarına karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 18.09.2020 tarihli ve 2018/521 E., 2020/337 K. sayılı kararıyla; dava konusu resmi işlemin tarafı olmayan ve pasif dava ehliyeti bulunmayan davalı Noterlik açısından davanın usulden reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın pasif husumet yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 03.06.2021 tarihli ve 2021/814 E., 2021/1643 K. sayılı kararıyla; davanın yöneltildiği davalı noterliğin işlemin tarafı olmadığı gibi, davada pasif husumet ehliyeti de bulunmadığı, dosya kapsamı itibarıyla bu hususun temsilcide yanılma olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 28.02.2022 tarihli ve 2021/7747 E., 2022/1586 K. sayılı ilamıyla; dosya kapsamında yer alan davaya konu edilen her üç vekaletname de dava dışı noter ... adına yetkili katipleri vasıtasıyla yapıldığı, hal böyle olunca Mahkemece, davacının cevaba cevap dilekçesindeki bu talebinin temsilcide yanılma olarak değerlendirilmesi suretiyle gerçek taraf durumundaki dava dışı ...’a davanın yöneltilmesinin sağlanması, bu bağlamda dava dilekçesinin tebliğ edilerek, savunma hakkının tanınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin usul ve Kanuna aykırı olduğundan bahisle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamı öncesi yapılan bilirkişi raporu ve dosya kapsamı değerlendirildiğinde, senette yer alan imzanın davacıya ait olmadığının tespit edildiği, vekaletnamede yer alan imzanın tanı ve grafoloji açısından davacının imzasından farklılıklar içerdiği ve belirgin şekilde monoton olduğu, bu kapsamda da vekaletnamede yer alan imzanın davacının eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle, ... tarafından onaylanan 24.10.2013 tarihli ve 35090 yevmiye numaralı, 03.02.2014 tarihli ve 05231 yevmiye numaralı ve 28.02.2014 tarihli ve 07763 yevmiye numaralı vekâletnamelerde yer alan imzanın davacıya ait olmadığının tespitine, ... açısından bozma ilamı kapsamında yer almadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde dahili davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili;
1. Davalı açısından davanın öncelikle usulden husumet yönünden reddi gerektiğini, emekli .... Noteri olan davalının bu davada davalı sıfatı olmadığını, davacının dava dışı ...'e verilen vekaletnamelerdeki imzanın davacıya ait olup olmadığının tespitini istediği, ancak Noterin bu işlemin tarafı olmadığını, bu işlemin taraflarının davacı ... ile dava dışı ... olduğunu, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/18171 E., 2017/4450 K. sayılı kararında da resmi işlemin tarafın olmayan ve pasif husumet ehliyeti bulunmayan noter yönünden davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğinin belirtildiğini, davada davalının pasif husumet ehliyeti bulunmadığından öncelikle davanın usulden reddi gerektiğini,
2. Yargılama sırasında yokluklarında yapılan tüm işlemlere yapılan itirazlarının dikkate alınmadığını,
3.Davaya konu vekaletnamelerin onaylama şeklindeki vekaletnameler olduğunu, Noterlik Kanunu'nda onaylama şeklindeki vekaletnamelerin şekli ile ilgili 90,91,92 nci maddelerde düzenlemeler yapıldığını, davacının imzası bulunan vekaletnamelerdeki işlemler de Noterlik Kanunu'nda belirtilen düzenlemelere uygun olarak yapıldığını, söz konusu vekaletnamelerde davacı imzasının katip huzurunda atıldığını, ayrıca imzanın bir şerhle belgelendirildiğini, yapılan işlemin usul, yasa, yönetmelik ve genelgelere uygun bulunduğunu,
4. İmza incelemesi ve kıyaslamanın fotokopi evraklar üzerinde gerçekleştirildiğini, bu evraklar üzerinden inceleme yapılmasının usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, Mahkemece tek bir uzmandan rapor alındığını, imza inkarı durumunda alanında uzman Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi ya da üniversitelerin yetkili uzmanlarından oluşan heyetten rapor alınması gerekirken tek kişilik uzmandan rapor alınmasının eksik inceleme ile karar verildiğini gösterdiğini, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini belirterek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Noter tarafından onaylanan vekaletnamelerdeki imzanın davacıya ait olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 82,90,91,92,162 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Davalı 1512 Sayılı Noterlik Kanununun 33 üncü maddesi hükmüne göre Noterlik görevini yürüten kişidir. Noterlik Kanunu’nun 162 nci maddesi gereğince noterler, yaptıkları işlemlerden doğan zararlardan dolayı kusursuz sorumludurlar. Davaya konu vekaletnameler Noterlik Yasası 90 ve onu izleyen maddeleri uyarınca Noter tarafından onaylama şeklinde düzenlenmiştir. Bu belge, HMK'nın 204 üncü maddesi anlamında tasdik edilen imzalar yönünden resmi senet niteliğini haiz bulunmaktadır. Hal böyle olunca davalının husumete yönelik temyiz itirazlarının reddini gerektirmiştir.
2. Davacı dava konusu olan .... Noterliğince onaylanan 24.10.2013, 03.02.2014 ve 28.02.2014 tarihli vekaletnamelerde yer alan imzaların kendisine ait olmadığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Mahkemece bozma ilamı öncesi yapılan bilirkişi raporunda belgelerde yer alan imzanın davacıya ait olmadığının tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bozmadan sonra davaya dahil edilen davalı, raporun yetersiz olduğunu bu nedenle yeniden rapor alınmasını talep etmiş ise de Mahkemece davalının rapora itirazı dikkate alınmadan, itiraz edilen rapora dayanılarak imzaların davacı eli ürünü olmadığının kanıtlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığından alınacak rapor ile gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imzaların tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması, sonuçta imzanın atfedilen kişiye ait olup olmadığının belirlenmesi gerekmekte olup, Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve kanuna aykırı olduğundan, kararın bozulmasını gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
05.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.