"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen alacak ve menfi tespit davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak asıl davanın kabulüne, birleşen 2012/848 E. sayılı davanın kısmen kabulüne, birleşen 2014/82 E. sayılı davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar/birleşen davada davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili asıl davada; müvekkilinin üçüncü kişiler adına tapulu taşınmazı, kendi hissesinin bulunduğunu ve diğer hissedarların da adına hareket ettiğini söyleyen davalıdan özel parselasyon numarası ile 25.10.1986 tarihinde satın ve teslim aldığını ancak taşınmazın üçüncü kişiler adına tescil edildiğini, bu yüzden aynı taşınmazı tapu maliklerinden yeniden rayiç bedel ödeyerek satın almak zorunda kaldığını ileri sürerek; taşınmazın rayiç değeri ile tapuyu alırken vakıf şerhi nedeniyle ödemek zorunda kaldığı taviz bedelinin davalıdan faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. İkinci bozma ilamından sonra davacı vekili tarafından açılan ve bu dosyayla birleştirilen 2012/848E. sayılı davada; bilirkişi incelemesiyle asıl davada talep edilen bedelin 76.984,00 TL olduğunun belirlendiğini, bozma sonrası hazırlanan bilirkişi raporunda bedelin 122.985,13 TL olarak tespit edildiğini, asıl davada ıslah hakkının kullanılması nedeniyle bu davada taleplerinin bulunduğunu belirterek; fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla; şimdilik 46.001,13 TL'nin 29.12.2005 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP ve BİRLEŞEN DAVA
1. Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının talebinin fahiş olduğunu, taşınmazın başkasının arazisinde kalmasının kendi kusuru olmadığını, davacının tapuyu alamayacağını bildiğini, temerrüt gerçekleşmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
2. İkinci bozma ilamından sonra davalılar vekili tarafından açılan ve bu dosyayla birleştirilen 2014/82 E. sayılı davada; asıl dosyanın Yargıtayda temyiz incelenmesi safasında iken müvekkillerinin murisi...'nun ortakları arasında bulunduğu Kalmer Madencilik San. Tic. Ltd. Şti.nde bulunan ve müvekkillerinin murisine ait kişisel eşya ve evraklar kendilerine teslim olunduğunu, müvekkillerinin söz konusu evraklarını incelemeleri sırasında davalının ve müvekkillerinin murisi ...arasında imzalanan ve diğer davanın konusu makbuzun dayanağını oluşturan 13.08.1986 tarihli sözleşmeyi bulduğunu, Yargıtayın Mahkeme kararını kısmen bozarak iade ettiğini, ve davanın halen derdest olduğunu, tüm bu sebeplere binaen mevcut hali ile 20.000.000 TL miktarı üzerinden karara bağlanan davada borcun 20.000.000 TL olmadığının 2.300.000 TL olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 17.10.2006 tarihli ve 2006/9 E., 2006/390 K. sayılı kararıyla; 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle, asıl davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 12.04.2007 tarihli ve 2007/767 E., 2007/5274 K. sayılı ilamıyla; davacının zilyetliğinin halen devam ettiğinin davalı tarafçada kabul edildiğine göre zamanaşımının henüz işlemeye başlamadığı, açıklanan bu yönler gözetilerek işin esasının incelenmesi ve hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle, karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 17.06.2010 tarihli ve 2007/410 E., 201,/445 K. sayılı kararla; davacının dava konusu taşınmazı harici olarak davalıların murisinden bedel karşılığı satın aldığı sözleşmede "Tamamı peşin alınmıştır" ibaresi bulunduğu, bu durumda davacının ne kadar ödediğini ispatlaması gerektiği, ne kadar ödediğini yazılı olarak ispatlayamadığı, davalı mirasçılara yemin teklifinde bulunduğu, ancak bedelin ne olduğunu bilmedikleri hususunda yemin ettikleri, buna göre sözleşme tarihindeki rayiç değerin tespiti gerektiği, tespit edilen değerin denkleştirici adalet sisteminde esas alınacak karşılığı belirlenerek asıl davanın kabulü ile 76.984,00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı ... ... ... mirasçılarından müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davalı mirasçıları temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 17.11.2011 tarihli ve 2011/1213 E., 2011/16773 K. sayılı ilamıyla; davalıların sair temyiz itirazları reddedilerek, "...Bu durumda Mahkemece yapılacak ...; davacının ödediği satış bedelinin tapunun verilmesinin imkansız hale geldiğinin anlaşıldığı tarih itibarıyla çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün (enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar, gayrimenkul fiyatlarındaki artış oranları vs.) ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücünün hesaplanması gerekir. Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda, davacının ödediği satış bedelinin dava tarihi itibarıyla denkleştirilmesi yapılırken, taşınmazın satıldığı 1986 yılı ile dava tarihi olan 2005 yılı verileri ortalaması alınarak hesap yapılmış, aradaki yıllara ilişkin bir değerlendirme yapılmamıştır. Buna göre, 1986 yılından dava tarihine kadar geçen süreçteki ekonomik verilerdeki değişkenlik ödenen miktarın denkleştirilmesine yansıtılmamış olup, karara esas alınan bilirkişi raporu, dairemizin yerleşik denkleştirme emsallerine uygun değildir. Bu durumda mahkemece yeniden bilirkişi incelemesi yapılarak, davacının 1986 tarihinde ödediği bedelin az yukarıda izah edilen ekonomik etkenler 1986 dan 2005 yılına kadar her yıl itibarıyla esas alınarak, dava tarihine kadar getirilerek ulaşacağı değerin bulunup sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
C. Üçüncü Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 17.02.2015 tarihli ve 2012/100 E., 2015/53 K. sayılı kararla; taşınmazın bedeli olan 20,00 TL'nin denkleştirici adalet sistemine göre dava tarihine kadar ulaşacağı değer belirlenerek, asıl davanın kısmen kabulü ile 39.703,76 TL'nin davalılarından müşterek ve müteselsilen tahsiline, birleşen davaların reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde taraflarca temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 08.06.2016 tarihli ve 2015/14053 E., 2016/9241 K. sayılı ilamıyla; tarafların sair temyiz itirazları reddedilerek, "... denkleştirici adalet uygulanırken Yargıtayın yerleşmiş içtihatları ve davaya konu Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2011/1213 Esas, 2011/16773 Karar, 17.11.2011 tarihli ilamı gereğince, 1986 tarihinde ödediği bedelin 1986'dan 2005 yılına kadar her yıl itibarıyla esas alınarak, dava tarihine kadar getirilerek ulaşacağı değerin çeşitli ekonomik etkenlerin (enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar ,gayrimenkul fiyatlarındaki artış oranları vs.) ortalamaları alınmak suretiyle belirlenmesi ve bu yöntemle belirlenecek miktara hükmedilmesi gerekir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise; denkleştirici adalet ilkesi uygulanırken, dolar, cumhuriyet altını, TEFE ve memur maaş artışlarının birim değer olarak kullanılarak belirlendiği, belirlenen bedelin, bu şekilde Yargıtay'ca benimsenen denkleştirici adalet ilkesine uygun birim değerleri içeren hesaplama yapılmadığı görülmektedir.
O halde; Mahkemece; uzman bilirkişi aracılığı ile 1986 tarihinde ödediği bedelin 1986'dan 2005 yılına kadar her yıl itibarıyla esas alınarak, dava tarihine kadar getirilerek ulaşacağı değerin çeşitli ekonomik etkenlerin (enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar, gayrimenkul fiyatlarındaki artış oranları vs.) ortalamaları alınmak suretiyle belirlenmesi ve bu yöntemle belirlenecek miktara hükmedilmesi" gerektiğinden bahisle, karar bozulmuştur.
D. Dördüncü Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 23.01.2018 tarihli ve 2016/380 E., 2018/19 K. sayılı kararla; ek rapor doğrultusunda USD artışı, Cumhuriyet altını, ... toptan eşya fiyat artışı, memur maaş artışı, işçi ücreti artışı gözönüne alınarak asıl davanın kısmen kabulü ile 31.810,22 TL'nin dava tarihi olan 29.12.2005 tarihinden itibaren asıl dava dosyasının davalılarından müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen davaların reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 19.11.2018 tarihli ve 2018/3308 E., 2018/11664 K. sayılı ilamıyla; "...Somut olayda; Mahkemece uyulan bozma ilamında ödenen bedel denkleştirici adalet ilkesine göre güncellenirken enflasyon ve taşınmaz fiyatlarındaki artış oranlarının da hesaba katılması gerektiği açıklanmış, bu konuda davacı lehine usuli müktesep hak oluşmuştur.
Bozma gereği yerine getirilmeden, enflasyon ve taşınmaz fiyatlarındaki artış oranları gözardı edilerek hesap yapan bilirkişi raporu dayanak alınarak, eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
E. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının 25.10.1986 tarihinde ödediği kabul edilen 20,00 TL'nin ekonomik etkenler göre yapılan hesaplamaların ortalamasında dava tarihi itibari ile 86.627,25 TL olarak hesaplandığı gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile 76.984,00 TL'nin, birleşen 2012/848 E. sayılı davanın kısmen kabulü ile 9.643,25 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen 2014/82 E. sayılı davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı mirasçıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili; mirasçıların bedelin ne olduğunu bilmediklerine dair yemin ettikleri tespitinin doğru olmadığını, müvekkili ...'in 05.03.2010 tarihli celsede babasının 20,00 TL almadığına dair yemin ettiğini, bugünkü para ile 50 kuruş ile 1 lira arasında olduğunu beyan ettiğini, davacının iddia ettiği satış miktarının mümkün olup olmadığının araştırılmadığını, yeminin bölünmez olduğunu, raporlar arasında farklılık bulunduğunu, dava tarihi itibariyle değeri belirleyen 27.04.2009 tarihli raporda 1986 vasıflarında taşınmazın 2005 yılında değerinin belirlenmediğini, fahiş hesaplama yapıldığını, mevcut hali ile ilgili belirleme yapılmasının doğru olmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; harici satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 61 ve devamı maddeleri,
3. Değerlendirme
Temyiz olunan kararda; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa yukarıda yer verilen hukuk kurallarının doğru şekilde uygulandığı, bozma ilamına uygun olarak araştırma yapılarak rapor alındığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, davalıların temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalı/birleşen davada davacıya yükletilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
18.12.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.