Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4255 E. 2024/3509 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı şirketin, davacı avukatları vekaletten azletmesinin haklı olup olmadığı ve davacı avukatların vekalet ücreti talep edip edemeyeceği noktasında yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı avukatların, davalı şirketin alacağının tahsili için başlattıkları icra takibinde, ilamlı takipte hükmedilen ticari avans faizi yerine yasal faiz talep ederek vekalet sözleşmesinin en önemli unsuru olan özen borcuna aykırı davrandıkları, bu nedenle azlin haklı nedene dayandığı ve azil tarihinde kesinleşmiş bir iş bulunmadığından davacı avukatların vekalet ücreti talep edemeyeceği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2370 E., 2022/2519 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/526 E., 2022/256 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali (vekalet sözleşmesinden kaynaklanan) davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından duruşma istemli, davalılar vekili tarafından katılma yoluyla duruşmasız temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 05.11.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen taraflardan kimsenin gelmemiş olduğu belirlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; davalı şirketin temsilcisi olan davalı ...'in avukat olan müvekkillerine vekaletname verdiğini ve SS ... Konut Yapı Koop. aleyhine aralarında önce pilot dava açma daha sonra gerekli işlemleri yapma konusunda anlaştıklarını ve davalılar ile ücret sözleşmesi imzaladıklarını, müvekkillerinin davalılar adına, kooperatif aleyhine Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/271 Esas sayılı dosyasında açtıkları belirsiz alacak davasında davanın kabulüne karar verildiğini ve ilamın 2014/1950 Esas sayılı dosyasında takibe koyulduğunu dava dosyasında bilirkişi raporunda belirlenmiş olan alacak miktarının geri kalan kısmı için de Karşıyaka 2. İcra Müdürlüğünün 2014/2119 sayılı takip dosyası ile (fazlaya dair alacaklar saklı tutularak) 1.150.000 TL asıl alacak ve faizleri üzerinden takip başlatıldığını, bu işlemler yapıldığı sırada davalı şirketin hiçbir haklı neden yokken müvekkillerini azlettiğini, bu haksız aziller üzerine müvekkillerinin davalılar aleyhine vekalet ücretleri alacağı için icra takibi yaptıklarını, davalıların yapılan takibe haksız olarak itiraz ettiklerini beyan ederek; davalıların İzmir 12. İcra Müdürlüğü'nün 2014/8250 Esas sayılı dosyasında yaptıkları haksız itirazların iptaline, takibin devamına ve %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; davacı avukatların, müvekkili şirketin dava dışı SS Barkımkent Konut Yapı Kooperatifinden alacağı olan iki adet taşınmazın bedeli olan 1.200.000,00 TL alacağın tahsili için açılması gereken davaları açmayı, icra takiplerini tesis etmeyi ve diğer işlemleri yapmayı üstlendiklerini, 29.05.2012 tarihinde de avukatlık ücreti sözleşmesi imzaladıklarını, davacıların bu işlemler için vekalet görevini layıkıyla yerine getirmediğini, bu nedenle şirketin zarara da uğradığını savunarak haksız açılan davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.İzmir 8. Tüketici Mahkemesinin 27.09.2016 tarihli, 2014/684 E., 2016/934 K. sayılı kararıyla davaya bakmakla Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi ve talep üzerine dosya Asliye Hukuk Mahkemesine gelmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; azlin haksız olduğu ve davalı avukatların hak ettikleri ücretin tamamını talep edebilecekleri, Mahkemece davacıların davalılar adına takip ettikleri davalarda hak edebilecekleri ücretler konusunda bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, davacılar takipte bilirkişi raporunda hesaplanan bu miktarın altında talepte bulunmuş olduklarından asıl alacakla ilgili davanın kabulüne karar verildiği, ...'in de sözleşmenin kefili olarak sorumlu tutulduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile davalıların İzmir 12. İcra Müdürlüğü'nün 2014/8250 Esas sayılı takip dosyasındaki itirazının kısmen iptali ile takibin 302.261,48 TL asıl alacak üzerinden devamına takipteki asıl alacakla ilgili fazlaya ilişkin taleplerin ve takibe kadar işlemiş faiz açısından yapılan itirazların iptaline ilişkin davanın reddine, takipten sonraki faizin asıl alacağa işletilmesine, icra inkar tazminatı ve kötüniyet tazminatına yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalılar vekili; davacı avukatların kendi hazırladıkları ve şirkete imzalattıkları sözleşmede şirket adına açılacak alacak davasının değeri belirli olduğu ve dava masraflarını peşin aldıklarına ilişkin hükümler bulunduğu halde; dava öncesi temerrüt ihtarı çekmeden uzunca bir süre sonra dava açıp, faiz kaybına neden olduklarını, aleyhine alacak davası açılacak kooperatifin şirketlerine olan borcunu ödemeden ferdi mülkiyete geçmesine yani mal varlığını kaçırmasına, davacı avukatların vekaleti üstlendikleri tarihte İcra ve İflas Kanunu'nun (İİK) 277 v.d. hükümlerindeki tasarrufun iptali davası açmak için İİK'nın 284. maddesindeki beş yıllık hak düşürücü sürenin geçmemiş olmasına rağmen bu davayı açmayarak şirketin alacağının tahsilini fiilen imkansız hale getirdiklerini, düşük değerde belirsiz alacak davası açıp, dava esnasında bilirkişi raporu ile müddeabihin değeri tesbit edildikten sonra, dava masraflarını peşin almış olmalarına rağmen, dava değerini artırmadıklarını ve bakiye alacağının talep ve tahsilini imkansız hale getirdiklerini, avukatlık ilişkisinin güvene dayalı olduğunu, avukata verilen vekaletnamede tevkil yetkisinin büroda birlikte çalışan avukatlarla sınırlı olduğunun kabulü gerektiğini, büro dışından başka avukata gıyabında tevkil vekalet verilmesinin sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğini, Mahkemece kısmen hüküm altına alınan alacağına ticari avans faizine hükmedildiği halde ilamlı takipte gerekli özen gösterilmeyerek yasal faiz talep edildiğini, dava ve icra takiplerinin seyri ile ilgili bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmediklerini, tüm bu nedenlerle davacıları vekaletten azillerinin haklı olduğunu ve haklı azil nedeniyle davacıların vekalet ücreti talep etme haklarının olmadığını, ...'in kefaletinin hukuken geçersiz olmasına karşın kararda kefilin sorumluluğuna da hükmedildiğini, davacıların şirketin vekaletini 11.05.2012 tarihinde üstlenmelerinden sonra şirketin borçlusu kooperatife İzmir 20.Noterliğinin 16.05.2012 tarih, 8459 sayılı, muhatabı görüşmeye davet eden, alacağın ödenmesi talebini içermeyen yani temerrüt ihtarı niteliği taşımayan ihtarnamesini keşide ettiklerini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı avukatların işi üstlendikten sonra, dosya kapsamında bulunan İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/204 E., 2021/376 K. nolu ilam içeriğine göre, davalı şirketin borçlusu olan kooperatife gönderdikleri ihtarname içeriğinde borçların ödenmesi için büroya başvuru yapılması hususunda ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün süre verildiği, ancak ihtarnamede ödenecek borç miktarının belirtilmemesi itibariyle ihtarnamenin borçluyu temerrüde düşürmeye elverişli olmadığı, davacı avukatların fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak Karşıyaka 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/145 E. sayılı dosyasında 50.000,00 TL alacağın tahsili istemli açılan davada hüküm altına alınan 50.000,00 TL alacağa ticari avans faizi işletilmesine karşılık, alacağın tahsili için İzmir 1.İcra Müdürlüğünün 2014/1950 sayılı dosyasında yasal faiz talep ettiği, davacı avukatlar vekalet sözleşmesinin en önemli unsuru olan özen borcuna aykırı şekilde davranmış olduklarından, davalı şirket davacı avukatları vekaletten azlinin haklı nedene dayandığı, azil tarihi olan 27.03.2014 tarihi itibariyle davacı avukatların üzerine aldıkları kesinleşen iş bulunmadığından ilk derece mahkemesince davanın reddi yerine yazılı şekilde hüküm verilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğu gerekçesiyle; davalıların istinaf başvurusunun kabulüyle; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve katılma yoluyla davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacılar vekili; Bölge Adliye Mahkemesince müvekkil avukatların tasarrufun iptali davası açmamalarının bir kusur olarak değerlendirildiğini ancak bunun için öncelikle kesinleşmiş bir alacak ve takip olması gerektiğini, oysa müvekkillerin açmış olduğu davanın sonuçlanması ve icra dosyalarının kesinleşmesi gerçekleştiği zaman ise 5 yıllık sürenin geçmiş olduğunu ve bunda müvekkillerinin kusuru bulunmadığını, her ne kadar sözleşmede masrafların peşin ödendiği belirtilmişse de tarafları aynı olan İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/535 Esas sayılı dosyasında yapılmış olan bilirkişi incelemesinde davalı şirketin defterleri üzerinde yapılan incelemede; şirketin iddia edildiği gibi 60.000,00 TL'lik ödeme yapmadığının belirlendiğini, düşük değerde davanın açılmış olmasının bir kusur değil aksine, müvekkili ilerde çıkacak olumsuz sonuca karşı koruma amaçlı bir önlem olduğunu, ayrıca yapılan icra takiplerinde fazlaya dair haklar saklı tutularak yasal faiz talep edildiğini, temyiz aşamasında olan dosyada faiz yönünden kararın bozulması olasılığı düşünülerek bu şekilde takip yapıldığını, vekaletnamede tevkil yetkisi bulunduğundan bunun haklı azil gerekçesi olmayacağını, kooperatife çekilen ihtarda miktar belirtmemiş olmalarının bir kusur olarak görüldüğünü ancak ihtarın çekildiği tarihte davalı ile eser sözleşmesinin tarafı olan kooperatif arasında bir kesin hesap mutabakatı yapılmadığını, ihtar çekildiği tarihte davalının alacağı kesin olmadığı için sadece ifaya çağrı niteliğinde bir ihtar çekildiğini, özellikle tarafları aynı olan 2014/535 Esas sayılı dosyada toplanan kanıtlar ile bilirkişi raporları dikkate alınmaksızın karar verildiğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalılar vekili; takip miktarının %20'sinden aşağı olmamak üzere takdir edilecek kötü niyet tazminatının davacılardan tahsiline karar verilmesi gerektiğini beyan ederek kararı katılma yoluyla temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacakların tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Boçlar Kanunu'nun 502 vd. maddeleri.

2. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 174/2 nci maddesi.

3.Değerlendirme

1. Vekil, 6098 sayılı Kanun'un 505 ve devamı maddeleri uyarınca sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. Yine 1136 sayılı Kanun'un 34 üncü maddesine göre avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır.

2. 1136 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesi uyarınca avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir ancak avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez. Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Zira vekalet ilişkisi bir bütün olup azil, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet edeceğinden, azlin haklı olduğunun kabul edilmesi halinde, davacının azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşmeyen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebilmesi mümkün değildir.

3. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre; vekilin sorumluluğunun takip ettiği tüm iş ve davalara şamil olduğu, dolayısıyla birkaç işteki özensizlik ve ihmalin tüm takip edilen dosyalara da sirayet edeceği, vekilin sorumluluğuna gidilebilmesi için zararın zorunlu unsur olmadığı kabul edilmektedir.

4. '' ....Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; tacir olan davacının ticari işine ilişkin davaya konu alacağını davalı üniversiteden tahsil amacıyla icra takibine koyduğu sırada alacağına yasal faiz işletilmesini istemekle birlikte ticari faiz isteme hakkını saklı tuttuğunu belirttiği açık ise de; faiz hakkının seçimlik ve yenilik doğuran bir hak olması nedeniyle seçim hakkının kullanılmakla tükendiği, bir hakkın saklı tutulabilmesi için talep edilenle saklı tutulanın aynı haktan doğması gerekmesine rağmen ticari ve yasal faizin aynı haktan doğmadıkları, bu nedenle ticari faiz hakkının saklı tutulmasına herhangi bir hukuki sonuç bağlanamayacağı göz önünde bulundurulduğunda davacının artık bakiye ticari faizi isteyebileceğinden bahsedilemeyecektir.'' (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.07.2020 tarihli ve 2017/4-1704 E., 2020/534 K. sayılı ilamı.)

5. Davacı avukatlar tarafından davalı şirketin vekili olarak takip edilen ve Mahkeme kararında avans faiziyle tahsiline hükmedilen alacağın tahsili için başlatılan icra takibinde yasal faiz talep edilmiş olması hususu, her ne kadar icra takibinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmuşsa da yukarıda bir bölümü yer alan Hukuk Genel Kurulu kararında da bahsedildiği üzere; seçimlik hak olan faiz türünün sonradan değiştirilemeyeceği ve böylece davacı avukatların ilamda açıkça hükmedilmesine rağmen avans faizi yerine yasal faiz talep ederek davalı müvekkillerine karşı özen yükümlülüğünü ihlal ettikleri ve böylece azlin haklı nedene dayandığı, haklı nedenle azilde ancak azil tarihi itibariyle kesinleşen işler bakımından vekalet ücreti talep edilebileceği ancak avukatların azil tarihi itibariyle takip ettikleri ve kesinleşmiş bir iş bulunmadığı, davalıların katılma yoluyla temyiz istemi yönünden ise davacı avukatların kötüniyetle icra takibi başlattıkları hususunu ispatlayamadıkları ve böylece kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin mümkün olmadığının anlaşılmasına göre taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.