"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... vekili ve bir kısım davalılar vekili Av.... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Bir kısım davalılar vekili Av.... tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalıların elbirliğiyle malik oldukları ... İli, ... İlçesi hudutlarında bulunan 27-32 pafta, 425 parselde kayıtlı taşınmazdaki hisselerini, ... Noterliğince düzenlenen 25.12.1996 tarihli ve 76030 yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi ile 50.000.000 TL (eski TL) karşılığında davacıya satmayı taahhüt ettiklerini, bugüne kadar taşınmazın devir ve tescil işlemleri için davalıların paylı mülkiyete geçişini ve intikallerini yapmalarını beklediğini, fakat davaya konu taşınmaz hakkında kamulaştırmasız el atma nedeniyle davalılarca dava açıldığını ve davaların da sonuçlandığını öğrendiğini, taşınmazın devir ve tescilini talep etme imkanının kalmadığını ileri sürerek, davalıların sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle satış vaadine konu hisselere ait kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedelinin fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL'lik kısmının kamulaştırma tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalılarca ödenmesine, aksi halde sözleşmeye aykırılıktan dolayı uğradığı tüm menfi ve müspet zararı için fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL'nin kamulaştırma tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, bilahare 27.07.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 500.000,00 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Bir kısım davalılar vekilleri; açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, söz konusu davanın dayanağını oluşturan noterlikçe düzenlenen satış vaadi sözleşmesi üzerinden 15 yıldan fazla bir zaman geçtiğini, satış vaadi sözleşmelerinin 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, öncelikle davanın zamanaşımı yönünden reddinin gerektiğini, ayrıca edimler arasındaki aşırı nispetsizlik olduğundan, hak sahipleri aldatılarak sözleşmenin tanzim edildiğini, gabin nedeniyle de sözleşmenin geçersiz olduğunu beyanla davanın reddini istemişlerdir.
Davalılar ... ve...vekili; öncelikle zamanaşımı itirazında bulunduklarını, dava konusu alacak üzerinden 15 yıl geçtiğinden, borçlunun işbu belgeye dayalı olarak hak sahipliği iddiasında bulunmasının yasal dayanağının olmadığını, bu nedenle öncelikle davanın usulden reddini talep ettiklerini, sözleşme tanzim tarihi itibariyle adı geçen gayrimenkullerin kıymeti takdir edildiğinde de görüleceği üzere ödenen bedel ile gerçek değer arasında aşırı nispetsizlik olduğundan, hak sahipleri aldatılarak sözleşmenin tanzim edildiğini, sözleşmenin gabin nedeniyle geçersiz olduğundan açılan davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece; yargılamanın devamında ... ... vefat etmekle davacı vekilince veraset ilamı ibraz edilip mirasçılarına husumet yöneltildiği, mirasçıların tebligata rağmen davaya cevap vermedikleri, davanın taşınmaz satış vaadi sözleşmesi nedeniyle tazminata ilişkin olduğu, dava konusu taşınmaza ait tapu kaydı ve bahsi geçen kamulaştırmasız el atma dosyalarının getirtilerek incelendiği, ... Noterliğinin 25 Aralık 1996 tarih ve 76030 yevmiye numaralı taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile ... ..., ..., ... ..., Hakkı ..., ... ..., ... ..., ..., ... ..., ... ..., ... ..., ... ..., ..., ..., ... ..., ..., ... ve ... ... ... tarafından ... 425 parselde kayıtlı bulunan taşınmazdaki tüm miras hak ve hisselerinin tamamını 50.000.000 eski TL bedelle davacıya satış vaadinde bulundukları, taşınmaz tapu kaydında 20.10.1988 tarih ve 2872 yevmiye numarası ve Karayolları Genel Müdürlüğü lehine kamulaştırma şerhi bulunduğu, dosyada mevcut mahkemenin 2009/347 E., 2010/1175 K. sayılı kararında belirtildiği üzere dava konusu 425 parselin 288 m²'lik kısmının 1966 yılında diğer kısmının ise 1984 yılında Karayolları Genel Müdürlüğünce kamulaştırılıp fiilen el atıldığı, davalıların ayrı ayrı açtıkları davalar sonucunda kamulaştırmasız el atma bedellerinin tahsiline karar verildiğinin anlaşıldığı, buna göre dava konusu taşınmaz tapu kaydında satış vaadi tarihi itibariyle kamulaştırma şerhinin mevcut olup fiilen de yol altında olduğu, dolayısıyla akdin ifasında sözleşme tarihi itibariyle objektif imkansızlık söz konusu olduğu, davacının da bunu bildiği, bu durumda sözleşmenin objektif imkansızlık sebebiyle geçersiz olduğu, geçersiz sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil veya bedel istemenin mümkün olmadığı, baştan beri geçersiz olan sözleşme ile tarafların aldıklarını iade ile mükellef oldukları, davalıların aldıklarını iade yönünden de süresinde zamanaşımı itirazında bulundukları ve sözleşme 25.12.1996 tarihli olup, dava 30.05.2011 tarihinde açılmış olmakla talebin zamanaşımına uğradığı, tüm mirasçılar tarafından satış vaadinde bulunulmakla subjektif imkansızlığın söz konusu olmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davacının davasının reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesi'nin 22.04.2015 tarih ve 2015/16014 E., 2015/13002 K. sayılı ilamıyla; bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmediği belirtilerek, mahkemece, kararın gerekçe kısmında alacağın zamanaşımına uğradığından bahisle, bunun yanında akdin ifasında sözleşme tarihi itibariyle objektif imkansızlık söz konusu olduğu şeklinde ibareler kullanılarak, davanın hem zamanaşımından hem de esastan reddedildiğinin anlaşıldığı, oysa ki bir davada usul yönünden red sebepleri mevcut ise, bu husus davanın esasının incelenmesine engel teşkil edeceğinden işin esası incelenmeksizin davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın bu şekilde hem usulden hem de esastan reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ... Noterliğinin 25 Aralık 1996 tarih ve 76030 yevmiye numaralı taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile ...................... tarafından ... 425 parselde kayıtlı bulunan taşınmazdaki tüm miras hak ve hisselerinin tamamını 50.000.000 eski TL bedel karşısında davacıya satış vaadinde bulundukları, taşınmaz tapu kaydında 20.10.1988 tarih ve 2872 yevmiye numarası ve Karayolları Genel Müdürlüğü lehine kamulaştırma şerhi bulunduğunun anlaşıldığı, salt kamulaştırma şerhinin bulunması taşınmazın satışına engel teşkil etmediğinden, şerhten sonra mülkiyetin el değiştirmesi durumunda yeni maliklerin de idareye bildirilmesinin gerektiği, bu durum satışa engel olmadığından ortada bir objektif imkansızlık halinin de mevcut olmadığı, bu nedenle davacıların taşınmazın satışından elde edilen kaim değeri davalılardan talep etmekte hukuki yararının mevcut olduğu, zamanaşımı itirazı yönünden ise, bilindiği üzere zamanaşımı aktin ifasının mümkün olduğu andan itibaren başlayacağından ve tüm maliklerin elbirliği mülkiyet süresince satış vaadine rızaları bulunmadığından subjektif imkansızlık hali nedeniyle zamanaşımı itirazının reddolunduğu, anlatılan nedenlerle kaim değere ilişkin talebin kabulüne karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 500.000,00 TL kaim değerin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davalılar vekili Avukat ... ile davalı ... ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 29.11.2022 tarihli ve 2022/ 6362E., 2022/9042 K. sayılı kararıyla; dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle karar başlığında ölmüş davalıların isminin de yazılı olduğu ancak bu kişilerin mirasçılarının dava devam ederken davaya dahil edildiğinin anlaşılması nedeniyle, bu hususun HMK'nın 304 üncü maddesi gereğince talep üzerine veya her zaman mahallinde düzeltilebilmesi mümkün olduğundan yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı bir kısım davalılar vekili Avukat ... karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Bir kısım davalılar vekili; ... Noterliğinin 25.12.1996 tarih ve 76030 yevmiyeli satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak açılan işbu davanın, 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, davacının sözleşmenin yerine getirilmesi için hiçbir ihtarda bulunmadığı gibi yasal süresi içinde de dava açmadığını, sözleşme konusu taşınmazda, her bir davalının hissesinin bağımsız olarak tescilli olduğunu, davalılar elbirliğiyle malik olmadığından iştirak gibi zamanaşımını kaldıran ya da kesen herhangi bir nedenin söz konusu olmadığını, Yargıtay'ın onama kararında iştirakin varlığı konusunda herhangi bir tespit yapılmadığını, iştirakin olmadığının tespiti halinde zamanaşımının işletilmesinin gerektiğini, bütün mahkemelerin her türlü kararının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini, satış vaadi sözleşmesine konu olan 425 parsel sayılı taşınmazın 08.07.1983 tarih ve 1983/97 sayılı kamu yararı kararı ile kamulaştırılmasına karar verildiğini, buna dayanarak taşınmazın tapu kaydına 18.01.1990 tarihli 31/b madde şerhinin işlendiğini, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 31 inci maddesinde yasak işlemlerin sayıldığı, b bendinde "taşınmaz malın başkasına devir ve ferağ veya temliki" ile yasaklandığını, sözleşmeden önce taşınmazın mülkiyetinin kamulaştırma yoluyla davalılardan alındığını, bu durumda sözleşme gereği borcun ifasının herkes için imkansız olduğunu, huzurdaki davanın konusu 425 parselin de dahil olduğu taşınmazlara yönelik, yine satış vaadi sözleşmesi gereği tapu iptali ve tazminat talepli, başka hissedarlarca açılmış ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/1059 E., 2015/180 K. sayılı ilamında, satış vaadi sözleşmesinin satın alma amacıyla değil, kamulaştırma bedelinin tahsiline yönelik olduğu, sözleşmenin davalıların gerçek iradesini yansıtmadığı kanaati ile iptaline karar verildiğini, mahkeme kararının Yargıtay(kapatılan) 13. Hukuk Dairesi'nin 2015/26137 E., 2016/17687 K. sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiğini, yine 425 parsel sayılı taşınmaza ilişkin ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/628 E., 2015/554 K. sayılı ilamında "sözleşmenin 2942 sayılı yasanın 31/b maddesi uyarınca geçersiz olması nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve dava dilekçesinde ödenen bedelin iadesiyle ilgili talep olmadığından bu hususta karar verilmemiştir." gerekçesiyle davacının davasının reddedildiğini, mahkemece tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş olmasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu, müteselsil sorumluluğun ancak bölünemeyen borçlar yönünden söz konusu olduğunu, davalıların taşınmaz üzerindeki mülkiyet haklarının da miras hisselerinin de belirli olduğunu, dosyada alınan 29.07.2016 tarihli bilirkişi raporunda her bir davalının taşınmazdaki payının ayrı ayrı gösterildiğini, dolayısıyla davalıların söz konusu borçtan taşınmazdaki payları oranında sorumlu olacaklarını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; ifa imkansızlığı nedeniyle taraflar arasında resmi şekilde düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazdaki davalıların satış vaadine konu hisselerine ait kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "ifa imkansızlığı" başlıklı 136 ncı maddesi gereğince sözleşme kurulduktan sonra borç, borçluya isnat olunamayan haller sonucu imkânsızlaşırsa borç ilişkisi sona erer ve borçlu borcundan kurtulmakla birlikte, aldıklarını da geri vermekle yükümlü olur. Ancak, doktrinde oy birliği ile kabul edildiği gibi, borçlu kusuru olmadan imkânsız hale gelen edimin yerini tutan bir menfaat elde etmiş ise, yani edimin yerine bir kaim değer geçmiş ise borç ilişkisi son bulmaz ve konusu değişerek devam eder. Böyle bir durumda alacaklı bu ikame değerin kendisine devrini isteyebilir (... , Borçlar Hukukunun Umumi Kısmı,sh.600; ..., ... Medeni Kanunu Şerhi VI. Cilt sh.90; S.Sulhi ..., Borçlar Hukuku sf.813-814).
2. HGK’nun 13.03.1958 gün ve 9342 E: 1311 sayılı kararı
3. Değerlendirme
Karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle somut olayda, satışı vaat edilen paylar yerine davalıların mal varlığına bu payların kamulaştırılması nedeniyle kamulaştırma bedeli bir başka ifade ile onların yerini tutan ikame değerlerinin girmesine, böylece davacının payların temliki yerine onun değerinin kendisine verilmesini isteme hakkını kazanmış olmasına, kabule göre de, elbirliği halinde mülkiyete konu olan taşınmazlara ilişkin olan satış vaadi sözleşmeleri geçerli olduğundan iştirakin dışında bulunan alıcılar yönünden, taksim vaki olmadığı veya elbirliği halinde mülkiyet paylı mülkiyete dönüştürülmediği sürece sözleşmenin ifa olanağının olmamasına ve buna dayanılarak tescil istenememesine, bu durumda zamanaşımının söz konusu olmayacağının anlaşılmasına göre, bir kısım davalılar vekilinin karar düzeltme talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Karar düzeltme talep eden bir kısım davalılar vekilinin talebinin REDDİNE,
Aşağıda yazılı para cezası ile bakiye karar düzeltme harcının karar düzeltme isteyene yükletilmesine,
08.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.