Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4546 E. 2024/3526 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Daire satış sözleşmesi kapsamında ödenen döviz cinsinden bedelin iadesi için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının, teslim etmediği daire karşılığında aldığı dövizin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca iade edilmesi gerektiği, yabancı para alacağına ilişkin vekalet ücretinin ise hüküm tarihindeki TCMB efektif satış kuru üzerinden hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin takibin kısmen devamına ve icra inkar tazminatına hükmeden kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/928 E., 2023/1148 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davası hakkında Dairece verilen bozma kararına, Bölge Adliye Mahkemesince direnilmiş ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Direnme kararının bozulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli, davacı vekili tarafından katılma yoluyla temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 05.11.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde duruşmaya gelen olmadığı görülmekle, işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 12.00'de Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; taraflar arasında imzalanan 07.04.2015 tarihli ön ödemeli konut satış sözleşmesiyle müvekkilinin davalının inşa edeceği taşınmazdan iki daireyi satın aldığını, bu kapsamda davalı şirketin banka hesabına ödemelerin yapıldığını, ancak inşaat ruhsatı alınmadığı için sözleşmeye konu dairelerin bulunduğu taşınmazın inşasına başlanamadığını, bu durumun yarattığı zararın tazmini için davalı hakkında ilâmsız icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız şekilde itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacının müvekkilinden pek çok daire aldığını, dava konusu havalelerdeki ödemelerin satın aldığı başka dairelere ilişkin olduğunu, havalelerde bedelin gönderiliş amacının yer almadığını, davacının dava konusu sözleşme çerçevesinde ödeme yaptığını ispatlaması gerektiğini, sözleşmenin geçersiz olduğunu ve tarafların verdiklerini iade ile yükümlü olduklarını, sözleşmenin Türk Lirası üzerinden kurulduğunu, bedelin USD üzerinden belirlenmediğini, bu nedenle hükmedilecek miktarın 237.000,00 TL'den ibaret olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 11.12.2020 tarihli ve 2019/205 E., 2020/221 K. sayılı kararıyla; davacının sözleşme gereği 30.04.2015 tarihinde davalının hesabına havale kesintisi sonrası toplamda 99.952,00 USD ödeme yaptığı, davalının ise taahhüt ettiği taşınmaz devrini yapmadığı, bu şekilde davalının yapılan ön ödeme karşılığında sebepsiz zenginleştiği gerekçesiyle; itirazın iptali ile takibin 99.952,00 USD üzerinden kaldığı yerden devamına, alacak miktarı likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 24.03.2021 tarihli ve 2021/368 E., 2021/472 K. sayılı kararıyla; taraflar arasında geçerli bir satış sözleşmesinin bulunduğu, ibraz edilen havale evraklarında açıkça sözleşmeye konu dairelere ilişkin ödeme yapıldığına dair kayıt bulunduğu görülmekle havalenin sözleşmeye konu satış bedelinin ifası için yapıldığı, sözleşmeye konu taşınmazların inşa edilmediği, bu durum karşısında davacının haklı nedenlere binaen sözleşmenin feshiyle birlikte ödediği bedeli davacıdan sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca talep etme hakkı bulunduğu; taraflar arasındaki sözleşmede satış bedelinin Türk Lirası üzerinden kararlaştırıldığı, buna göre, sözleşmenin feshi halinde iadesi gereken bedelin döviz cinsinden yapılan havale tarihindeki kur üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığı olabileceği, taraflar arasında yabancı para borcu ihtiva eden bir sözleşme ilişkisi bulunmadığı, itirazın iptali davasının takip hukukuyla sıkı sıkıya bağlı olduğu, davanın dayanağı icra takibinin ise yabancı para borcunun tahsiline yönelik olduğu, bu durumda usule uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin varlığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, dava şartı yokluğundan davanın reddine, talep olmadığından kötü niyet tazminatı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 15.12.2021 tarihli ve 2021/8111 E, 2021/13025 K. sayılı ilamıyla; “...Dosyadaki bilgi ve belgelerden; taraflar arasında düzenlenen 07.04.2015 tarihli satış sözleşmesi ile davalı müteahhidin inşa edeceği binadan G blok 23 ve 24 numaralı dairelerin toplam 410.000,00 TL karşılığında davacıya satıldığı, bir kısım peşin alındığı, diğer ödemelerin tarihlerinin belirlendiği, dairelerin ise 30.04.2017 tarihinde teslim edileceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmeye istinaden, davacı tarafından iki ayrı havale ile toplamda 100.000,00 USD gönderildiği, dairelerin süresinde teslim edilmediği ileri sürülerek; ödenen bedelin iadesi için icra takibi başlatıldığı, takip talebi ve ödeme emrinde 100.000,00 USD toplam alacağın takip tarihindeki kur karşılığı 579.210,00 Türk Lirası harca esas değer gösterilerek, fiili ödeme günündeki kur üzerinden tahsilinin istendiği görülmektedir.

Bu kapsamda; sözleşmede belirtilen dairelerin teslim edilmemesi nedeniyle, davacı tarafından gönderilen döviz cinsinden ödemeyi kabul eden ve uhdesinde bulunduran davalının, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre aldıklarını iade etmesi gerektiği, davacı tarafından başlatılan icra takibinde de, İcra İflas Kanunu'na uygun olarak yabancı paranın Türk Lirası karşılığının harca esas değer olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.

O halde; Bölge Adliye Mahkemesince; davacı tarafından takip talebi ve ödeme emrinde talep edilen yabancı paranın Türk Lirası karşılığı gösterilmekle, usulüne uygun icra takibi başlatıldığına göre, işin esası yönünden inceleme yapılarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle; karar bozulmuştur.

B. Direnme ve Direnmeden Sonra Hukuk Genel Kurulu Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin 23.03.2022 tarihli ve 2022/244 E., 2022/491 K. sayılı kararıyla; ilk karar gerekçesi tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiş, direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.02.2023 tarihli ve 2022/3-695 E., 2023/70 K. sayılı ilamıyla; ''...Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; takip talebinde alacaklı 100.000,00 USD tutarındaki bedelin takip tarihindeki kur karşılığını Türk Lirası cinsi üzerinden göstererek İİK'nın 58 ve İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 20 nci maddesinde aranan koşullara uygun şekilde talepte bulunmuştur. Bu hâlde geçerli ve hukuka uygun bir takip talebinin varlığı gözetilerek itirazın iptali davasında işin esasına girilmesi ve alacak iddiasının haklı olup olmadığı, varsa borcun miktar ve türünün ne olduğunun tespit edilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır..." gerekçesiyle; direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

C. Direnme sonrası Mahkeme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenen ve uyulmasına işaret edilen bozma kararında belirtildiği üzere, sözleşmede belirtilen dairelerin teslim edilmemesi nedeniyle davacı tarafından gönderilen döviz cinsinden ödemeyi kabul eden ve uhdesinde bulunduran davalının sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca aldıklarını iade etmesi gerektiği, dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde her ne kadar sözleşmede belirtilen dava konusu daireye açıkça atıf yapılarak yapılan havale gönderimi uyarınca davalıya 100.000,00 USD gönderilmiş ise de, gönderim masraflarına binaen 48,00 USD kesinti yapıldığı bilirkişi raporlarıyla sabit olduğu bu haliyle davalının teslimi yapmadığı daire uyarınca sebepsiz zenginleştiği miktarın ancak 99.952 USD olduğu ve zenginleşmenin bu miktar üzerinden gerçekleştiği, davalının zenginleşmiş olduğu miktarı belirleyebilecek durumda olduğu gözetildiğinde alacağın likit olduğu ve davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği, bununla birlikte takibin yabancı para alacağına ilişkin olduğu gözetilerek takip konusu yabancı paranın Merkez Bankasının takip tarihindeki döviz kuruna göre belirlenecek Türk Lirası karşılığı üzerinden icra inkar tazminatı hesabı yapılması yoluna gidildiği, yabancı para borcuyla ilgili alacaklarda talep edilen yabancı paranın dava tarihindeki efektif döviz kuru karşılığı Türk Lirası üzerinden karar tarihindeki tarifeye göre vekalet ücreti nispi karar ve ilam harcının hesaplanması gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile davalının takibe yönelik itirazının kısmen iptali ile takibin 99.952,00 USD üzerinden devamına, davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile asıl alacağın 578.931,97 (99952x5,7921) % 20'si üzerinden hesaplanan 115.786,39 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı vekili; Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararı sonrasında Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma kararında belirtilen hususlarda inceleme yapması, eş söyleyişle işin esasına girmesi gerekirken işin esasına girmeden, davacının alacağının zamanaşmına uğradığı ya da alacağının varlığını araştırmadan davanın kabulüne karar vermesinin açıkca yüksek mahkemenin verdiği karara aykırı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davacı vekili; davacının davalı tarafa ödeme için toplamda 100.000,00 USD ödemede bulunmuş olduğunu, ancak bu ödemenin 48,00 USD'lik kısmının bankaca masraf olarak kesildiğini, davalı tarafın hesabına yalnızca 99.952,00 USD'nin geçmesi sebebiyle bu miktar için kabul ve 48,00 USD için red kararı verildiğini, reddedilen miktarın davacı için zarar olarak kalmaya devam edeceğini, bu sebeple takip ve davanın tümüyle kabul edilmesi gerektiğini, ayrıca yabancı para alacaklarına ilişkin davalarda hüküm tarihindeki TCMB efektif satış kuru üzerinden hesaplanarak vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken takip tarihindeki kur üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek; kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, daire satış sözleşmesi nedeniyle ödenen bedelin iadesine ilişkin yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

04.02.1959 tarihli ve 13/5 ile 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararları.

3. Değerlendirme

Bölge Adliye Mahkemesince; bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak yine o ilamda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verilmiş bulunmasına, davalının sebepsiz zenginleştiği tutarın hesabına geçen para kadar olmasına, yabancı para alacağına ilişkin davalarda; hükmedilmesi gereken vekâlet ücretinin tespitinde hüküm altına alınan veya reddedilen yabancı paranın dava tarihindeki kur üzerinden Türk Lirası karşılığının dikkate alınmasının Dairemizin yerleşmiş uygulamasına uygun olduğunun anlaşılmasına göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanması gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.