"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2354 E., 2022/2837 K.
DAVA TARİHİ : 11.07.2019
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 9. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2019/260 E., 2021/374 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; davacılardan...'ın eşi, ...'nin babası olan müteveffa ...'ın, 2013 yılında kısmi görme kaybı şikayeti nedeniyle başladığı ilaç tedavisinden fayda sağlanamaması üzerine davalı hastaneye başvurulduğunu ve 14.06.2014 tarihinde beyin MR'ında gözün arkasında göz sinirlerinin üzerinde tümör olduğu, ameliyatın burundan girilmek suretiyle acilen olması gerektiğinin bildirildiğini, 21.06.2014 tarihinde ameliyat sonrasında kendisine gelen ...'un istemsiz hareketlerde bulunmaya başladığını ve başının çok ağrıdığını söylediğini, akşama doğru istemsiz hareketlerin çoğaldığını, aniden ağzından ve burnundan kan geldiğini ve çığlık atmaya başlaması sonrasında yoğun bakıma alındığını, iki gün üst üste beyin kanaması geçirmesi nedeniyle yeniden ameliyat edildikten sonra 2,5 ay yoğun bakımda kaldığını, bu süreçte nefes borusunda tahriş olduğu için boğazından nefes almasının sağlandığını, beslenmesinin ise burnundan ancak zamanla burunda da tahriş oluşunca mideden sağlandığını, uzun süredir koma halinde olduğundan yatak yarasının olup olmadığına bakmalarına da izin verilmediğini, başkaca doktorlardan anılan bilgilere göre ameliyatın katiyen burundan girilerek yapılmaması gerektiğinin öğrenildiğini, 2,5 ay sonucunda hastanın fizik tedaviye ihtiyacı olması ancak davalı hastanede ilgili bölümün bulunmaması nedeniyle sevkinin sağlandığı dava dışı hastanede, hastanın sırt bölgesinde oldukça büyük ve derin yatak yaralarının olmasından kaynaklı "vücutta enfeksiyon, kalp durması ve septik şok" sebebiyle 20.09.2014 tarihinde vefat ettiğini; hastanın vefat etmesinde davalı hastanenin hata, kusur ve ihmalinin bulunduğunu, gerek beyinden yapılması gereken bir ameliyatın burundan girilmek suretiyle yapılması, gerekse de ameliyat sonrasındaki tedavi, yoğun bakım süreci, hastada oluşan ağır yatak yaraları vb. hatalı tıbbi uygulamalar nedeniyle davalı kusurlu olduğundan zararın tamamından sorumlu olduğunu ileri sürerek, Suzan yararına 1.000,00 TL, ... yararına 1.000,00 TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL maddi tazminatın, her biri için ayrı ayrı olmak üzere 75.000,00 TL'den toplam 150.000,00 TL manevi tazminatın 20.09.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; hastaya ve davacı eşe detaylı bilgilendirme yapıldığını, onam formlarının imzalandığını, tümör çıkarılırken ve sonrasında kanama olmadığını, ameliyattan birkaç saat sonra komplikasyon olan kanamanın geliştiğini, süreçte ikinci ameliyatın da yapılması gerektiğini ve hastanın üstün yararının gözetildiğini, tedavinin her aşamasında bilgilendirme yapılarak onam formu alındığını, kusuru bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyada mevcut hasta kayıtları ile Adli Tıp Kurumu raporundan uygulanan tedavi, yapılan diğer cerrahi işlemlerin ve takiplerin uygun olduğu, tedaviye katılan doktorların ve hastanenin ölüm olayında kusurlarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar; komplikasyonun bilgi ve beceri eksikliğinden kaynaklanmaması gerektiğini, aydınlatılmış onamların alınıp alınmadığı hususlarının irdelenmediğini, meydana gelen komplikasyon sonrasında da uygulanan teşhis ve tedavi yönetimi de kötü ve özensiz olup en hafif kusurundan dahi sorumlu olduğunu, hükme esas alınan raporda belirtilen nedenler dikkate alınmadığından rapora itirazlarının karşılanması amacıyla dosyanın Adli Tıp Üst Kurulu'na gönderilmesi gerekirken aksi kanaatle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmaması nedeniyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmişlerdir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 8. Adli Tıp İhtisas Kurulundan alınan rapor içeriğine, ameliyat öncesi bilgilendirme yapılıp, onam formunun alınmış olmasına göre, davacıların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar; istinaf dilekçesinde ileri sürdükleri nedenleri tekrar ederek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hastane kusuruna dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) Tanımı başlıklı 502 nci maddesi şöyledir:
"Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir.
Vekâlete ilişkin hükümler, niteliklerine uygun düştükleri ölçüde, bu Kanunda düzenlenmemiş olan işgörme sözleşmelerine de uygulanır.
Sözleşme veya teamül varsa vekil, ücrete hak kazanır."
2. 6098 sayılı Kanun'un Genel Olarak başlıklı 506 ncı maddesi şöyledir:
"Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
Vekil üstlendiği ... ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda ... ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır."
3. Değerlendirme
1. Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı ... ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki ... gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yol seçilmek gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir ... gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Gereken özen görevini göstermeyen vekil, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Aynı hususlar adam çalıştıran sıfatı ile doktorun görev yaptığı sağlık kuruluşları için de geçerlidir.
2. Somut uyuşmazlıkta, davacıların murisinin ölümünün hipofiz makreadenom rezeksiyonu sonrasında gelişen komplikasyon sonucu meydana geldiği, tanının doğru ve bu tanıya ilişkin yapılan işlemin tıp kurallarına uygun olduğu, operasyon sonrasında komplikasyon geliştiği, komplikasyona yönelik cerrahi ve medikal tedavilerin zamanında ve tıbben uygun şekilde yapıldığı ve ameliyat sonrasında da komplikasyon yönetiminin dosya içinde yer alan Adli Tıp Kurumu 8. Adli Tıp İhtisas Kurulu raporu ile sabit olup anılan raporun dosya kapsamına uygun, yeterli olduğu ve davacıların rapora itirazlarını karşıladığı anlaşılmıştır.
3. Dosya içerisinde yer alan ve hastaya uygulanan her bir işlem bakımından hastanın imzası bulunan aydınlatma (onam) belgesinde işlemlerin risklerinin yazıldığı ve ameliyat öncesinde hasta ve davacı eşi tarafından, ameliyat sonrasında ise davacı eş tarafından el yazısı ile " okudum ve anladım" yazılı olduğu anlaşıldığından, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.