"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/405 E., 2022/64 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak bir kısım alacaklar için dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, bir kısım alacaklar için de davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, davalı ...'in bakanlık bünyesinde baş hesap uzmanı olarak çalışmakta iken yüksek lisans yapmak üzere ABD'ye gönderildiğini, davalı ...’ün mecburi hizmet yükümlülüğünü tamamlamadan 15.12.2008 tarihinde istifa ettiğini, bakiye mecburi hizmet süresi ile orantılı olarak yapılan harcamaların yüklenme senedi hükümleri doğrultusunda hesaplanarak ödenmesi istenilmiş ise de ödeme yapılmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 56.267,81 ABD dolarının sarf tarihinden itibaren bankaların ABD dolarına uyguladığı en yüksek faiz oranı ile birlikte, 44.761,88-TL'nin sarf tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...’den, 72.000 ABD dolarının sarf tarihinden itibaren bankaların ABD dolarına uyguladığı en yüksek faiz oranı ile sorumlu olmak üzere kefil olan diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili, yurt içi aylıkları ve ek ödemelerinin, ayrıca yurt dışında geçici görevle bulunan süreye ilişkin yapılan harcırah ödemelerinin istenemeyeceğini, davalı ... yurt dışında eğitime gitmiş olsa dahi Türkiye'deki görevinin devam ettiğini, bu görevine karşılık verilen bedellerin geri istenemeyeceğini, kefiller yönünden de dava açılmasının usulsüz olduğunu savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, 13.05.2010 tarihli ve 2009/242 E., 2010/159K. sayılı kararıyla; davanın kabulü ile 56.267,81 doların fiili ödeme (tahsil tarihindeki) günündeki TL karşılığının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, hükmedilen iş bu miktara sarf tarihinden itibaren (sarf tarihinden dava tarihine kadar tahakkuk eden işlemiş faizin 911,07 dolar olması kaydıyla) 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre devlet bankalarınca 1 yıl vadeli dolar hesabına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına, 44.761,88 TL'nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bu miktarın 22.380,94 TL sine sarf tarihinden itibaren (sarf tarihinden dava tarihine kadar tahakkuk eden işlemiş faiz miktarının 1.087,16 TL olması kaydıyla) yasal faiz işletilmesine, misli ceza olan 23.380,94 TL'ye de 11.03.2009 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, davalılar ... ve ...'un kefalet limitleri 72.000,00 dolar olduğundan yukarıda belirlenen bedeller nedeni ile (kefalet limiti olan 72.000 dolarla sınırlı olarak) davalı ...'le birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu bulunmalarına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesi nin 28.02.2012 tarih ve 2012/258 E.- 2012/2024 K. sayılı bozma ilamı ile; davanın, zorunlu hizmet karşılığı olan kurum alacağının tahsili istemine ilişkin olup, 25.02.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunan 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un Geçici 4. maddesi hükümlerinin somut olayda değerlendirme yapılmak ve oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 27.10.2015 tarihli ve 2012/462 E., 2015/474K. sayılı kararı ile davacının dolar ile ilgili talebinin konusu kalmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına, davacının TL borcuyla ilgili talebinin kabulü ile 44.761,88 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile (Davalılar ... ve ...'un sorumlulukları olan 72.000,00 ABD doları ile sınırlı olmak üzere) alınıp davacıya verilmesine, bu miktarın 22.380,94 TL'sine sarf tarihinden itibaren (Sarf tarihinden dava tarihine kadar tahakkuk eden işlemiş faiz miktarına 1.087,16 TL olması kaydıyla) yasal faiz işletilmesine, cezai şart alacağı olan 22.380,94 TL sine ise 11.03.2009 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine dair verilen karara karşı, süresi içinde taraflarca temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 28.09.2020 tarihli ve 2020/4203 E., 2020/4862 K. sayılı bozma ilamıyla; “Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, “Dosya kapsamından, davalı ...’in davacı Bakanlık nezdinde başhesap uzmanı iken lisansüstü eğitim yapmak üzere yurtdışına gönderildiği, 19.12.2004-19.12.2006 tarihleri arasında yurt dışında kaldığı, 19.12.2006 tarihinde görevine başladığı ve 15.12.2008 tarihinde istifa ettiği, davalının 4 yıl (1460 gün) mecburi hizmet borcu olduğu, davalının 19.12.2006-15.12.2008 tarihleri arasında 726 gün görev yaptığı, eksik hizmet süresinin 734 gün olduğu, davalıya yurt dışında kaldığı sürede toplam 44.638,58-TL yurt içi aylık ödemesi yapıldığı, davalının mecburi hizmet süresini tamamlamadan kurumdan ayrılması nedeniyle döviz ve Türk Lirası olarak yapılan harcamaların istendiği, toplam 56.267,81 ABD Dolarının faizi ile birlikte 25.02.2011 tarihinde ödendiği anlaşılmıştır. Hükme esas alınan 14.04.2015 tarihli bilirkişi raporunda, davalı ...’den eksik hizmet süresi karşılığı talep edilebilecek Türk Lirası cinsinden yapılan alacak miktarı 22.380,94-TL yurt içi maaş alacağı ve 22.380,94-TL cezai şart alacağı olmak üzere toplam 44.761,88-TL olarak hesaplanmış, bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş ise de, maaşın memurun yasal hakkı olduğu, maaş ödemesi yapıldığı dönemde memuriyet görevinin de devam ettiği anlaşıldığından 657 sayılı Kanunun 79 uncu maddesinin dördüncü fıkrasındaki geri ödenmesi öngörülen "aylık" kavramından, sadece yurt dışı aylıkların anlaşılması gerektiği, yurt içi maaşı olarak ödenen miktarın istenemeyeceğinin gözetilmemesi hatalıdır. O halde mahkemece, Türk Lirası cinsinden yapılan harcamaların yurt içi maaş ödemesi dışındaki kısmı belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” şeklinde bozulmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacının Amerikan Doları ile ilgili talebi konusuz kaldığından bu konuda davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, avalıya Türk Lirası olarak yapılan ödemeler maaş ödemesi ile sınırlı kaldığından TL ödemesi ile ilgili talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflarca temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; mahkeme kararının eksik incelemeye dayalı ve hatalı olduğunu, yurt içi aylıkların da geri ödemesinin yapılması gerektiğini, nitekim taahhüdün de bu yönde olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının da yetersiz ve birbirleriyle çelişkili olduğunu belirterek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, 6111 sayılı yasa kapsamında yargılama aşamasında yapılan ödemeden dolayı aleyhlerine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bu yönden bozulmasına veyahut düzeltilerek onanmasına karar verilmesini istemişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, zorunlu hizmet karşılığı olan kurum alacağının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, mahkemece bozmaya uyularak alınan bilirkişi raporunun hükme esas almaya yeterli olduğunun anlaşılmasına ve Dairemiz yerleşmiş içtihatlarına uygun karar verilmiş olmasına göre tarafların temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple,
Davacı ... davalılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalılara yükletilmesine,
6100 saylı Kanun' Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
14.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.