"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/501 E., 2023/345 K.
Taraflar arasındaki asıl ile birleşen maddi ve manevi tazminat davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı asıl ve birleşen davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleşen davada davacılar vekili; müvekkili ...in eşi ...nin davalı şirkete ait hastanede düzenli olarak kontrole gittiğini, gebeliğinin normal olduğu bildirilmesine rağmen yedi aylık hamileyken doğuma alındığını, bebeğin küveze maskesiz yerleştirilmesi nedeniyle kör kaldığını, anne karnındayken hidrosefali olduğunun teşhis edilemediğini, davalı şirketin kusurlu olduğunu, bebeğin ömür boyu engelli kalacağını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 30.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminatın; birleşen dosyada davacı ... ve küçük ...’e velayeten davacı ... aynı gerekçelerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere küçük ... için 30.000,00 TL maddi, 200.000,00 TL manevi tazminat ile Peri için 30.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacı ...'nin şirket hastanesinde prematüre bir bebek dünyaya getirdiğini ve doğumdan sonra sağlıklı bir şekilde taburcu edildiğini, prematüre bebeğin gelişme geriliği nedeniyle daha sonra yoğun bakıma alındığını ve uzun süre tedavi gördüğünü, 1360 gram ağırlığında doğan bebekte beyin içi kanama ve devamında hidrosefali olayının geliştiğini, bu üzücü gelişmelerde hastane ile hekimlerin kusur, ihmal ve hatalarının bulunmadığını savunarak davaların reddini dilemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece 02.03.2017 tarihli ve 2011/379 E., 2017/57 K. asıl dava ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde asıl ve birleşen davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 17.06.2020 tarihli ve 2017/7606 E., 2020/4861 K. sayılı ilamla kararın onanmasına karar verilmiş; karşı asıl ve davacılar vekili tarafından karar düzeltilme isteminde bulunulmuştur.
3. Dairece verilen 06.04.2021 tarihli ve 2020/12051 E., 2021/3701 K. sayılı kararla; hükme esas alınan ve komplikasyon genel sonucuna varılan raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, Mahkemece, üniversite öğretim üyelerinden seçilecek yeni doğan uzmanlarından (neonataloji/sadece doğumdan sonra 0-30 günden sorumlu pediatri yandal uzmanı) oluşacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden prematüre olarak doğan küçüğe doğum sonrasında uygulanan tedavinin tıp kurallarına uygun olup olmadığı, sağlık çalışanlarının kusur ve ihmalinin bulunup bulunmadığı hususlarında; yine üniversite öğretim üyelerinden seçilecek perinatoloji uzmanlarından (riskli gebeler ve gebelik takip uzmanı) oluşacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden, küçük .......'daki hastalığın gebelik sırasında tespitinin mümkün olup olmadığı, tespitinin mümkün olması halinde gebeliği sonlandırmanın uygun olup olmayacağı, gebelik takibini yapan doktorun kusur ve ihmalinin bulunup bulunmadığı hususlarında nedenlerini açıklayıcı, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli, davacıların itirazlarına açıklayıcı cevap verir nitelikte rapor alınarak sonucuna uygun karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma sonrası alınan bilirkişi heyeti raporu doğrultusunda bebeğe hastane yatış sırasında ve izleminde tedavi ve girişimlerin standart uygulamaya uygun olarak yapıldığı, hastanın yenidoğan takibinde tıbbı ihmal ve hata bulunmadığından davalı hastane ve sağlık çalışanlarına atfedilebilecek kusur bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde asıl ve birleşen davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl ve birleşen davacılar vekili; hüküm kurmaya elverişli olmayan, yargıtay bozma ilamındaki gerekleri yerine getirmeyen rapora dayalı olarak hüküm kurulduğunu, hem gebelik sürecinde hem de doğum sonrası süreçte gerekli kontrollerin yapılmadığını, hükme esas alınan raporun hastane ve hekimi korur nitelikte, gerekçesiz olduğunu, yaşam hakkı ile sağlık haklarının, tedaviye ulaşma haklarının ihlal edildiğini, aydınlatma yükümlülüğünün birebir ve açıkça yapılması gerekirken yerine getirilmediğini, doktor ve hastanenin kusursuz sorumlu olması gerektiğin ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Dava tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 386 ve devamı maddeleri.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller" başlıklı 266 ncı maddesinin birinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Bir Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir.
2. Mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen gerekleri yerine getirilmemiştir. Bozma ilamında açıkça gebelik sürecinde ve doğrum sonrası dönemde ihmal olup olmadığı hususunda ayrı ayrı alanlar olduğundan uzman bilirkişilerden rapor alınması gerektiği vurgulanmıştır. Hükme esas alınan raporda Prematüre, İntrauterin Gelişme Geriliği, Respiratuvar Distres Sendromu, İntrakranival Kanama, Hidrosefali, Prematüre Retinopatisi, tanıları ile takip edilmiş olan bebeğe hastane yatış sırasında ve izleminde tedavi ve girişimlerin standart uygulamaya uygun olarak yapıldığı belirtilmiş, bozma ilamında davacılar vekili 15.03.2023 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporuna itirazlarını sunmuştur. Bilirkişi raporu mevcut haliyle itirazları karşılamadığı ve denetime elverişli olmadığı gibi mahkemece de bu itirazların karşılanması yönünde ek rapor aldırılmamış, yine bozma ilamına uyulmasına rağmen gebelik süreciyle ilgili bir kusur bulunup bulunmadığı hususunda uzman bilirkişi raporu da alınmamış olup bu süreç incelenmemiştir.
3. Buna göre Mahkemece; uyulan bozma ilamı doğrultusunda hem gebelik sürecinde hem de yenidoğan sürecinde davalının kusur ve ihmali olup olmadığı incelenmek üzere ayrı ayrı alan uzmanı bilirkişi heyetlerinden hüküm kurmaya ve denetime elverişli, nedenlerini açıklayıcı, davacının gebelik sürecinde bebekteki rahatsızlıklar bilinmesine rağmen bilgi verilmediği, bebek küvözde iken yüksek basınç ve aşırı oksijen verildiği, bebeğin gözlerinin korunmasına yönelik herhangi bir koruyucu önlemin alınmaması ve maske kullanılmaması sebebiyle bebeğin sağ gözünün görme yetisini kaybetmesine neden olunduğu gibi somut itirazlarını da karşılar şekilde rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkşi raporuna dayalı olarak bozma ilamının gerekleri yerine getirilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı HUMK'nın 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
17.01.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.