"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/82 E., 2022/284 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen alacak davasında bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Kurumca düzenlenen soruşturma raporuna göre davalı ... Eczanesi’nin sözleşmeye aykırı davranarak kurumu 85.226,88 TL (sahte reçete bedeli ve dava tarihine kadar işlemiş faizi) zarara uğrattığını, davalı hakkında fesih işleminin başlatıldığını ve yasal başvuruların yapıldığını ileri sürerek 85.226,88 TL'nin yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; dava konusu reçeteler nedeniyle Kurumca alınan beyanlarında doktorların reçeteleri yazdıklarını kabul ettikleri, hastaların kronik böbrek hastası olmaları nedeniyle ilaçlarını diyaliz sırasında doktor nezaretinde kullandıklarının sabit olduğu ve kupürü sahte çıkan 2 ilacı ........,Ecza deposundan aldığı için sorumlu tutulamayacağından davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19.12.2013 tarihli ve 2007/273 E., 2013/1137 K. sayılı kararıyla; dava konusu reçete sahibi hastaların kronik böbrek hastası oldukları ve diyalize girdikleri, belirtilen ilaçların davalı eczacı tarafından verildiği ve diyalizden hemen sonra da hasta tarafından kullanıldığı, bu nedenle kurumun zarara uğratıldığından söz edilemeyeceği, söz konusu reçetelerin aldatma kabiliyetini haiz oldukları, davalı eczacının bu reçetelerin sahte olup olmadıklarını anlamasının mümkün olmadığı, davalı aleyhinde yapılan ceza yargılaması sonucunda da beraat ettiği anlaşılmakla temin edilen bilirkişi raporlarına itibar edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesi’nin 19.03.2015 tarih ve 2014/18097 E. ve 2015/8861 K. sayılı kararı ile; dava konusu soruşturma raporunda, davalının 22 adet reçetedeki ilacı hasta/hasta yakınına teslim edilmediği halde Kuruma fatura edilmesi nedeniyle, 22 adet reçetenin indirimli bedeli olan 52.673,18 TL'nin reçetelerin ödendiği tarih dikkate alınarak yasal faizi ile davalıdan tahsili gerektiği yönünde görüş bildirildiği, Mahkemece, dava konusu reçete sahibi hastaların kronik böbrek hastası oldukları ve diyalize girdikleri, belirtilen ilaçların davalı eczacı tarafından verildiği ve diyalizden hemen sonra da hasta tarafından kullanıldığı, bu nedenle kurumun zarara uğratıldığından söz edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği, her ne kadar Mahkemece reçete sahibi hastalar tarafından kullanıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; soruşturma konusu reçetelerin sahibi olan ve soruşturma dosyasında beyanı alınan hasta ve hasta yakınlarının yargılama sırasında dinlenilmediği, o halde mahkemece soruşturma dosyasında beyanı alınan hasta ve hasta yakınları tanık sıfatıyla dinlenerek, ayrıca ilaçların diyalizden hemen sonra kullanıldığı kabul edildiğine göre reçete sahibi hastaların reçete tarihleri itibariyle diyaliz merkezinde tedavi görüp görmedikleri ve reçete konusu ilaçların burada kullanılıp kullanılmadığı tespit edilerek ve gerek görülmesi halinde nefroloji uzmanı bilirkişiden de rapor alınmak suratiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şakilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş ve bu karar karşı karar düzeltme talebinde bulunan davalı vekilinin talebi yerinde görülmediğinden Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesi’nin 14.12.2015 tarih ve 2015/34578 E. ve 2015/36640 K. sayılı ilamıyla reddedilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile reçetelerin içeriği itibariyle gerçek dışı olduğu ve davalının kasıtlı ve kusurlu davranışları ile davacı ... zarara uğrattığı konusunda somut bir tespitin söz konusu olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 23.03.2023 tarihli ve 2022/8602 E., 2023/776 K. sayılı kararıyla, temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davalının Kurumu zarara uğratmak amacıyla kasıtlı olarak sahte reçete ve sahte kupür fatura ettiğinin ispatlanamadığı anlaşılmakla; davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan İlk Derece Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davacı vekili; davanın konusunun tedaviye dayanmadığı tespit edilen, bedeli davalı eczane tarafından tahsil edilmiş olan 22 adet reçete bedellerinin davalıdan tahsili talebine ilişkin olduğunu, bu nedenle sözü edilen 2009 yılı Eczane Protokolünün 6. 3. 19 uncu maddesi uyarınca değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu, davalının tedavi karşılığı olmayan reçeteleri kuruma fatura ettiğinin dosya kapsamında tartışmasız olduğunu, davalı eczanenin reçeteleri kuruma fatura etmesinde kusuru olmadığı kabul edilse bile kurum sorumlululuğunda olmayan reçetelerle ilgili davalının kurumdan reçete bedellerini tahsil etmesinin mümkün olmadığını, raporda hiçbir bilimsel ve teknik inceleme yapılmadığını, objektif kriterlere aykırı bir şekilde yorum yapmak suretiyle dosyanın esası hakkında adeta hakim yerine geçilerek hukuki görüş bildirildiğini, yargılama sırasında ifadesine başvurulan bir kısım reçete sahibi hasta/ hasta yakınlarının reçete konusu ilaçları kullanmadığını, davalıya ait eczaneye gitmediğini, reçete arkasını imzalamadığını beyan ettiklerini, bilirkişi raporunda müfettiş incelemesine hiç değinilmediğini ve davalının kurum ile imzaladığı sözleşme kapsamındaki sorumluluğunun da hiç tartışılmadığını beyan ederek onama kararının düzeltilerek kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının kurum lehine bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kurumun zarara uğratıldığı iddiasından kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.... Kapsamındaki Kişilerin Türk Eczacıları Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin 2009 yılı Protokolünün 6.3.19. ve 4.3.6 ncı maddeleri
2.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK)
3. Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile yukarıda yer verilen hukuk kurallarına göre, mahkemece uyulmasına karar verilen bozma ilamı doğrultusunda hasta veya yakınlarının beyanlarının alındığı, yine nefroloji uzmanı bilirkişiden de rapor alındığı, son olarak hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunun taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olduğu, davalının Kurumu zarara uğratmak amacıyla kasıtlı olarak sahte reçete ve sahte kupür fatura ettiğinin ispatlanamadığı anlaşılmakla davacının karar düzeltme talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin karar düzeltme talebinin REDDİNE,
Aşağıda yazılı para cezasının karar düzeltme isteyene yükletilmesine,
16.01.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.