"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; başvuruların kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalılardan Osmangazi EDAŞ vekili tarafından talep edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 14.05.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir
Belli edilen günde gelen davacı vekilleri Avukat ... ve Avukat ... ile davalı ... EDAŞ vekili Avukat ...'nin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 15.05.2024 tarihinde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili asıl davada; davacı Kooperatifin kendi üyelerinin elektrik dağıtımından faydalanmaları ve kooperatif bünyesinde faaliyet gösterebilmeleri için elektrik dağıtım işlemi yapmaya başladığını, yürürlüğe giren kanun ve yönetmeliklerle, ilgili şirketlere branşman hattı, müştemilat, dağıtım tesisleri ve tapuların iz bedel ile devrinin zaruri olduğu hususlarının düzenlendiğini, davacı Kooperatifçe alınan olağanüstü genel kurul kararı ile taşınmazların davalı TEDAŞ'a iz bedel (1 YTL) ile devredildiğini, branşman hattı, müştemilat, dağıtım tesisi ve tapuların iz bedel ile devrinin kanun ve yönetmeliklerle dayatılmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ayrıca davalılardan TEDAŞ'ın, davacıdan iz bedel (1 YTL) ile aldığı şebeke sistemi ve tapulara ilişkin kullanım hakkını bedel karşılığı başka bir kuruma verdiğini, davacı tarafça yapılan devir işleminden sonra çıkan bir yönetmelikle devir işleminin bedel karşılığı yapılacağı hususunun hakkaniyet gereği getirildiğini, daha önce bu konuda açılan davanın lehlerine sonuçlandığını ileri sürerek; bakiye 5.843,717,76 TL'nin 24.03.2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davacı vekili birleşen davada; davacı Kooperatifin branşman hattı, müştemilat, dağıtım tesisi ve tapuların davalı tarafa iz bedel (1 YTL) ile devri döneminde yapılan emsal hesaplama ile davalı şirketten arsa ve bina bedelleri hariç 3.043.970,58 TL alacağının olduğunu ileri sürerek; iz bedel karşılığı devredilen branşman hattı, müştemilat, dağıtım tesisi ve tapu bedeli olan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL'nin devir tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... EDAŞ vekili; görevli Mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davalıya karşı husumet yöneltilemeyeceğini, davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
2. Davalı TEDAŞ vekili; görevli Mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, davacı Kooperatifin iz bedel ile aldığı şebeke sistemi ve tapulara ilişkin kullanım hakkını bedel karşılığı başka bir kuruma verdiğine dair ifadenin doğru olmadığını, anılan tesislerin mülkiyetinin halen davalıya ait olduğunu, sadece işletme hakkı bedelinin bir süre için özel sektöre bırakıldığını, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının tasarrufunda işletme hakkı devir sözleşmeleri ile özel sektöre fiili devirler gerçekleşmediğini ve Kooperatife ait elektrik tesislerinin mülkiyetinin 14.03.2010 tarihinde onaylanarak işletme bakım karşılığında Osmangazi EDAŞ'a devredildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı TEDAŞ adına diğer davalı ... EDAŞ ile davacı Kooperatif arasında yapılan TİP devir protokolü gereğince geçici kabulün 26.01.2010 tarihinde yapıldığı, protokolün 14 üncü maddesi uyarınca Osmangazi EDAŞ tarafından protokolün 24.03.2010 tarihinde onaylandığı, devredilen elektrik tesislerinin iz bedel karşılığı teslimi sonrasında EPDK'nın 2012 tarihli devir usul ve esaslarına dair kararı gereğince devrin anlaşmaya bağlı olarak bedel karşılığı yapılacağına dair düzenlemesinin daha önce yapılan iz bedelli devirler hakkında uygulanması gerektiği, zira Anayasa'nın 90 ıncı maddesi uyarınca uluslararası sözleşmelerin temel hak ve hürriyetler yönünden mahkeme tarafından doğrudan uygulanması gerektiği, AİHS hükümlerine göre davacının mülkiyet hakkını ihlal eden önceki düzenlemeden dönülmesi üzerine talebin mülkiyet hakkından kaynaklanması nedeniyle ilk dava tarihindeki tarifeye göre belirlenecek bedelin davacıya ödenmesi ve temel hakların korunmasına ilişkin yeni düzenlemelerin geçmişe yürütülmesi gerektiği, davacının mevzuat gereği zorunlu olarak verdiği devir kararının davacının serbest iradesine dayalı olmaması nedeniyle yeni duruma göre bedel talebinde bulunabileceği, bu nedenle davacı Kooperatifin zorunlu olarak devrettiği tesislerin belirlenecek ilk dava tarihindeki bedeli olan 5.470.651,78 TL'yi talep edebileceği, ayrıca taraflar arasındaki protokole göre davalıların birlikte bu bedelden sorumlu oldukları, ancak Elektrik Piyasası Bağlantı ve Sistem Kullanım Yönetmeliği'nin 21 inci maddesi uyarınca alacağa yasal faiz uygulanması gerektiği gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulüne, 5.460.651,78 TL devir bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine, birleşen davanın kısmen kabulüne, 10.000,00 TL devir bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı TEDAŞ vekili; devir protokolü ile davalının bir ilgisinin bulunmadığını, devir protokolünün davacı ile diğer davalı arasında imzalandığını, protokol kapsamında davalının sorumluluğu bulunmamasına karşın protokolün mevzuata uygun olduğunu, kanunun geriye yürümezliği ilkesi ile bağdaşmayan bir karar verildiğini, ek davanın arabulucuk dava şartının sonradan tamamlanması nedeniyle usulden reddi gerektiğini, davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, davacının 26.10.2010 tarihli olağanüstü genel kurul kararı ile iz bedel üzerinden devir yapıldığından davacının hak talebinde bulunamayacağını ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... EDAŞ vekili; işletme hakkının devri sırasında var olan ve fiili olarak kullanılan tesisler yönünden tüm sorumluluk diğer davalıda olduğundan davanın husumetten reddi gerektiğini, Mahkemece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 124 üncü maddesi gereğince yapılan taraf değişikliğinin yerinde olmadığını, davacının arabuluculuk şartını yerine getirmediğini, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, gabinin koşullarının oluşmadığını, mülkiyet hakkının ihlalinin söz konusu olmadığını, raporunda işletme ve bakım giderleri ile yıpranma payının düşülmediğini, hükmedilen faizin ise ticari faiz olmasında isabet bulunmadığını ileri sürerek; kararın kaldırılması talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 14.07.2021 tarihinde arabuluculuk anlaşamama tutanağının düzenlenmiş olduğu, işletme hakkı devir sözleşmesi gereğince sorumluluk hususunun davacıya karşı ileri sürülemeyeceği ve taraflar arasındaki iç ilişkide değerlendirilmesi gerektiği, tarafların itirazı üzerine hazırlanan 01.07.2022 tarihli ek raporda davanın kabulü halinde branşman hattı ve müştemilat ile parsel ve trafo binalarının toplam değerlerinin devrin yapıldığı 2010 yılında 4.209.028,13 TL ve 01.04.2015 dava tarihi itibariyle 5.470.651,78 TL olduğu yönünde görüş bildirildiği, Mahkemece bilirkişi heyetinin dava tarihi itibariyle değerin 5.470.651,78 TL olduğu yönündeki ek raporuna itibar edilerek asıl ve birleşen dava hakkında hüküm tesis edildiği, ancak alternatifli olarak hazırlanan bilirkişi raporunda alternatiflerden hükme esas alınan ve benimsenen görüşün neden benimsendiği diğer görüşün ise benimsenmeme sebebinin karar yerinde tartışılmadığı, 18.01.2012 tarihli EPDK kararının 5. maddesinde “…devre ilişkin işlemlerin tamamlanması halinde devir bedeli tarife yılı içerisinde defaten ödenir” hükmü bulunmakta olup, Mahkemece devrin yapıldığı 2010 yılı tarifesi esas alınarak yapılan hesaplama uyarınca davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken dava tarihi itibariyle yapılan hesaplamaya itibar edilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle; davalı vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, yeniden esas hakkında davanın kısmen kabulüne; 4.199.028,13TL devir bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan tahsiline, birleşen davanın kısmen kabulüne, 10.000,00 TL devir bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; Mahkeme tarafından 2010 yılı tarifesinin esas alınmasının hatalı olduğunu, zira 2012 yılı itibariyle EPDK kararında değişiklik yapıldığını, dolayısıyla geçmişe sirayetle 2010 yılı tarifesinin esas alınması gerektiği yönündeki kaldırmanın hukuka aykırı olduğunu, dava 2015 yılında açılmış olup, 2015 yılı tarifesinin uygulanması gerektiğini, dosya kapsamında taşınmaz bedeline ilişkin eksik inceleme yapıldığını ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalılar vekilleri; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, elektrik şebekesi sistemi kapsamında inşaa edilen trafo tesisinin davalı şirketler tarafından devralınması nedeni ile alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 410 ile 415 inci maddeleri,
2. Dairemizin 18.01.2023 tarihli ve 2022/6404 E., 2023/49 K. sayılı ve 05.10.2023 tarihli ve 2023/3848 E., 2023/2559 K. sayılı ilamları.
3. Değerlendirme
1. Vekâletsiz iş görme, davaya konu dağıtım tesisinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Kanun'un 410 ila 415 inci maddeleri arasında düzenlenmiş olup, genel olarak bir kimsenin sözleşme veya hukuken yükümlü olmadığı hâlde başka bir kimsenin hukuk ve menfaat alanına müdahale ederek iş görmesinden doğan hukuki ilişkiyi ifade etmektedir. Vekâletin bulunmaması, görülen işin bir vekâlet ilişkisine veya başka bir sözleşmesel ilişkiye ya da benzer bir yükümlülüğe dayalı olmadan yapılması anlamına gelmektedir. Görülen işin başkasına ait olması gerektiği de açıktır. Ancak bazı durumlarda görülen işte vekâletsiz iş görenin de menfaati olabilir. Bu durumda ortak yarar söz konusu olur ki; ortak yararın bulunduğu durumlarda iş görenini menfaati iş sahibinin menfaatine göre daha üstün değilse işin başkasına aidiyeti unsuru var sayılır. Vekâletsiz iş görme nedeniyle taraflar arasında kurulan ilişki bir sözleşme ilişkisi olmamakla beraber iş gören ile iş sahibi arasında kanuni bir borç ilişkisi doğmaktadır.
2. Vekâletsiz iş görme, yasal düzenleme uyarınca gerçek (caiz olan) vekâletsiz iş görme ve gerçek olmayan vekâletsiz iş görme olmak üzere ikili bir ayrıma tabiidir.
3. Gerçek vekâletsiz iş görmede, iş gören iş sahibinin menfaatine ve yararına iş görme iradesi ile hareket etmektedir. Gerçek vekâletsiz iş görmede, bir kimse başkasına ait bir işin görülmesi iradesiyle, onun hukuk alanına bir yetkisi bulunmaksızın müdahale etmektedir. 818 sayılı Kanun'un 413 üncü maddesine göre;“İş sahibinin menfaati için yapılmış olan bir işte yapan kimsenin hâl icabına göre zaruri veya faideli bulunan bilümum masraflarını faizi ile edaya ve bu kabil taahhütlerini ifaya ve hakimin takdir edeceği zararı tazmine, iş sahibi mecburdur.
Maksadı hasıl olmasa bile, işi yaparken icabeden ihtimamda bulunan kimse hakkında dahi bu hüküm tatbik olunur.
İşi yapan kimse yaptığı masrafı istifa edemediği takdirde, haksız bir fiil ile mal iktisabı faslındaki hükümlere göre yaptığı şeyi ref ettirebilir.”
4. Bu hükme göre kanun koyucu, iş görenin haklarını düzenlerken başkasının menfaatinin gerektirdiği bir işe kalkışan kimsenin bu mühadale ile kendi malvarlığında bir azalma olmamasını sağlamak ve bu suretle herkesi başkalarına yardıma teşvik etmek amacıyla iş görene malvarlığında meydana gelen azalmanın telafisini isteme yetkisini vermiştir. Diğer taraftan, vekâletsiz iş görme işi yapan için bir kâr teminine de vesile teşkil etmemelidir.
5. 818 sayılı Kanun’un 413 üncü maddesinde bahsi geçen “masraf” tabirinden; iş görme nedeniyle, iş görenin malvarlığında kendi iradesiyle meydana gelen yahut meydana gelmesine katlandığı azalmalar anlaşılmalıdır.
6. Gerçek olmayan vekâletsiz iş görmede ise; iş görenin bir başkasının işini haksız bir biçimde ve kötü niyetli olarak kendisinin veya üçüncü bir kişinin menfaatine görmesi yahut bilerek ya da bilmeyerek başkasının işini kendi işiymiş gibi ve kendisine menfaat sağlamak üzere görmesi hâlidir ve 818 sayılı Kanun'un 414 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, “Kendi menfaati için yapılmamış olsa bile iş sahibi yapılan işten hasıl olan faydaları temellük etmek hakkını haizdir. Temellük ettiği faydalara göre, işi yapan kimsenin masrafını tazmin ve yapmış olduğu taahhütlerden onu tahlis eder.”
7. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 526 ve devamı maddelerinde de benzer düzenlemeler yer almaktadır. Nitekim anılan Kanun’un 529 uncu maddesinde, 818 sayılı Kanun'un 413 üncü maddesine paralel olarak “İşsahibi, işin kendi menfaatine yapılması hâlinde, işgörenin, durumun gereğine göre zorunlu ve yararlı bulunan bütün masrafları faiziyle ödemek ve gördüğü iş dolayısıyla üstlendiği edimleri ifa etmek ve hâkimin takdir edeceği zararı gidermekle yükümlüdür. Bu hüküm, umulan sonuç gerçekleşmemiş olsa bile, işi yaparken gereken özeni göstermiş olan işgören hakkında da uygulanır.
İşgören, yapmış olduğu giderleri alamadığı takdirde, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ayırıp alma hakkına sahiptir.” hükmü mevcuttur.
8. Öte yandan, vekaletsiz iş görme hükümlerine dayalı alacak davaları; 01.10.1958 tarihli ve 1958/15 E., 1958/6 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, 818 sayılı Kanun'un 125 inci maddesinde hüküm altına alınmış olan on yıllık zamanaşımına tabidir.
9. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalılar tarafından yapılması gereken yatırımın, elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla davacı tarafından gerçek vekâletsiz iş görme hükümleri çerçevesinde yapılmış olmasına, temyiz olunan kararda davalıların pasif husumet ehliyetinin bulunduğuna ve ek dava yönünden arabuluculuk dava şartının yerine getirilmiş olduğuna dair gerekçenin yerinde bulunmasına, dava konusu tesisin devredildiği tarih ile asıl ve birleşen davanın açıldığı tarih arasında 818 sayılı Kanun'un 125 inci maddesinde hüküm altına alınan zamanaşımı süresinin dolmamış olmasına ve devrin yapıldığı yıl esas alınarak yapılan hesaplamanın yerinde olduğunun anlaşılmasına göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz eden davalılara yükletilmesine,
Fazla alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
17.100,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalı ... EDAŞ'tan alınarak davacıya verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,15.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.