Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5290 E. 2024/348 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile davalı yüklenici şirket arasında imzalanan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi kapsamında satın alınan bağımsız bölümün teslim edilmemesi üzerine davalı bankanın davacıya kullandırdığı kredi nedeniyle sorumlu olup olmadığı ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki bulunup bulunmadığına ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinde vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesinin uygun olduğu belirtilmesine rağmen hüküm fıkrasında nispi vekalet ücretine hükmedilmesi, gerekçede harcın iadesine karar verildiği belirtilmesine rağmen hüküm fıkrasında bu yönde hüküm kurulmaması ve davalı bankanın yargı harçlarından muaf olmadığı halde harç alınmasına yer olmadığına karar verilmesi nedeniyle hüküm ile gerekçe arasında çelişki bulunduğu gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1359 E., 2022/2765 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 1. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2018/807 E., 2020/17 K.

Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen menfi tespit, sözleşmenin feshi, alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ve davalı banka vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı bankanın talebinin reddine, davacının istinaf talebinin kabulü ile yeniden esas hakkında asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I.DAVA

1.Davacı vekili; davalı ...........,.ye yönelik açtığı asıl davada, müvkkilinin davalı ile A9-43 numaralı daire için 30.09.2016 tarihinde ve A8-43 numaralı daire için 30.09.2016 tarihinde düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmeleri imzaladıklarını, sözleşmeye konu dairelerin 1+1 daire niteliğinde olduğunu, eşi, kendisi ve çocuklarının kullanımı amacıyla satın aldığını, aynı kapsamda Halk Bankası A.Ş. ile de ön ödemeli konut finansman sistemi kredi sözleşmesi imzlaadıklarını ve dava tarihine kadar 129.627,48 TL ödeme yaptığını, sözleşme belirlenen tarihte konutun tesliminin yapılmadığını, inşaatın atıl vaziyette olduğunu ileri sürerek; sözleşmelerden dönüldüğünün ve senetler bakımından borçlu olmadığının tespiti ve senetlerin iadesini istemiştir.

2. Davacı vekili birleşen Bakırköy 2. Tüketici Mahkemesinin 2018/1796 E. sayılı dosyasında davalılara yönelik dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı yüklenici ile imzaladığı sözleşme açısından alacaklı olduğu tutarın tespiti ile şimdilik 90.000,00 TL'nin ticari temerrüt faiziyle birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.

3. Davacı birleşen Bakırköy 2. Tüketici Mahkemesinin 2018/1662 E. sayılı dosyasında davalı bankaya yönelik dava dilekçesinde; davalı banka tarafından hazırlanan sözleşmeye göre sözleşmeden dönme bildirimi üzerine kredi taksitlerinin talep ve tahsil işlemlerinin durdurması ve kanunen 90 günlük süre içinde bugüne kadar tahsil ettiği meblağı iade etmesi gerekirken kendisinden toplamda 312.539,33 TL alacak talebinde bulunduğunu ileri sürerek; davalı bankaya borçlu olmadığının tespitini, davaya konu 312.539,33 TL toplam tutarlı kredi alacağı iddiasının davalı banka tarafından temerrüt tahsil talep riskli ve ödenmemiş kredi bildirimlerine ihtiyati haciz ve icra işlemlerine konu edilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalı banka, bağlı kredi ilişkisi bulunmadığından banka hakkındaki davanın husumetten reddi gerektiğini, davacının kendisine tanınan seçimlik haklarını bugüne kadar kullanmadığını, iş bu davayı ikame etmeden önce davalı inşaat firmasına ve bankaya bir başvuruda bulunmadığını, davacının diğer davalı ile akdetmiş olduğu sözleşmede belirtilen teslim süresinin henüz dolmadığını, davacının bankaya yapmış olduğu ödemelerin yasal faizi ile iadesine ilişkin talebinin kabul edilmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı şirket; taraflar arasında resmi şekilde düzenleme şeklinde satış vaadi ve inşaat yapım sözleşmesi akdedildiğini, şirkete yapılan ödemelerin araştırılması gerektiğini, davacının kredi borçlarının bitmediğini ve sözleşmeye konu ödemelerini eksiksiz olarak yerine getirmediğini, şirketin elinde olmayan mücbir sebeplerden dolayı oluşan aksaklıklardan sorumlu tutulmasının kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; süresinde edimini yerine getirmeyen satıcı bakımından alıcı davacının sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinde bulunabileceği, satış bedeli olarak 09.10.2016 tarihli 11.260,00 TL tutarlı peşinat senedi ile 25.10.2017 vade tarihli 12.260,00 TL tutarlı 25.10.2018 vade tarihli 49.010,00 TL tutarlı toplam 72.560,00 TL üç adet senet verildiği, her iki bağımsız bölüm açısından dava tarihine kadar davacının davalılardan Yeşil GYO A.Ş. 42.040,00 TL, davalı Halkbank A.Ş.'ye ise; kullanmış olduğu krediler bakımından 85.587,48 TL ödeme yapmış olduğu, davalı Halkbank A.Ş.' nin dava konusu bağımsız bölümler yönünden 6502 sayılı kanunun 35 inci maddesi kapsamında bağlı kredi olarak konut kredisi kullandırılmış olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı banka vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; davaların kabulüne karar verildiğini, ancak gerekçeli kararın hüküm kısmının 6 (asıl dava bakımından) ve 12 (birleşen Bakırköy 2. Tüketici Mahkemesi 2008/1662 E. Sayılı dosyası) nolu bentlerinde ehine 1.700,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının AAÜT'nin 13/1 inci maddesine aykırı olduğunu, gerek menfi tespit konusu miktar gerekse iptaline karar verilen senetler nazara alınarak birleşen ve asıl davalar için ayrı ayrı nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedildiğini, Mahkeme tarafından her üç davada kabul edildiği halde harçların iadesine yönelik hükmün eksik kurulduğunu, kararın bu yönlerden düzeltilmesini talep etmiştir.

Davalı ...Ş.; davacının kullandığı kredinin bağlı kredi olmayıp, bankanın dava konusu taşınmazın alınması konusunda davacıya herhangi bir yönlendirmesinin bulunmadığını, bu nedenle davanın husumetten reddi gerekirken kabul kararı verilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca teslim tarihi geçmeden dava ikame edildiği hususunun Yerel Mahkeme tarafından göz ardı edildiğini, ticari temerrüt faizi üzerinden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davanın açılmasına bankanın sebebiyet vermediğini, vekalet ücretinin kabul edilen tutar üzerinden hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek asıl ve birleşen davalar yönünden istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, banka yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının kullandığı kredinin bağlı kredi niteliğinde olduğu, bu nedenle bankanın söz konusu konut kredisinin üst limit miktarı kadar davacının bedel iadesi ve sözleşmeden dönme sonucu talep ettiği alacaktan sorumlu olduğu, davacının kullanmış olduğu konut kredisi bakımından davalı Halkbank'a ödediği toplam 85.587,48 TL'yi davalı Halkbank A.Ş.'den talep edebileceği, yine 312.539,33 TL bedelli bağlı kredi niteliğindeki bu kredi bakımından davacının borçlu olmadığının tespitine dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olup yerinde olduğu anlaşıldığından davalı Halkbank A.Ş.'nin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, davacının Bakırköy 2. Tüketici Mahkemesinin 2018/1796 E. 2018/1570 K. numaralı ve asıl dosya ile birleştirilen dosyasında; 1.536,98 TL peşin harç yatırdığına dair dosya içerisinde alındı makbuzu bulunduğu, tevzi formunda da 1.536,98 TL peşin harç alındığının sabit olduğu, iki adet senet yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti yönündeki davada hükmedilen maktu vekalet ücretinin usul ve yasaya uygun olduğu, davalı banka yönünden kredi tutarı bakımından davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine dair kurulan hükümde vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesinin de yerinde olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile; tüketici harçtan muaf olduğundan 2018/1796 Esas numaralı dava açılırken tahsil edilen 1.536,98 TL peşin harcın iadesine karar verilmesi bu sebeple İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili; istinaf başvurusu neticesinde Bölge Adliye Mahkemesi ilamında söz konusu iki davada maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu sebebiyle istinaf talebinin kısmen kabulüne karar verildiği belirtilmiş, ancak hüküm kısmına gelindiğinde nispi vekalet ücretine hükmedildiğini, bu sebeple gerekçe kısmı ile hüküm kısmı arasında çelişki oluştuğunu, menfi tespit, senet iptali, bedel iadesi davalarında maktu değil nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, ayrıca Bakırköy 2. Tüketici Mahkemesinin 2018/1796 Esas sayılı dosyası ile ilgili olarak İlk Derece Mahkemesince 16.074,61 TL vekalet ücretine hükmedilmişken Bölge Adliye Mahkemesince 6.720,00 TL vekalet ücretine hükmedildiğini, Bölge Adliye Mahkemesi ilamının 6.sayfasında müvekkil tarafından yatırılan 1.536,98 TL harcın iadesi talebinin kabulüne karar verildiğini, ancak hüküm kısmında söz konusu harcın iadesine ilişkin hüküm kurulmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı banka vekili; istinaf itirazlarını tekrarlayarak kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı ile davalı yüklenici şirket arasında imzalanan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi kapsamında satın alınan bağımsız bölümün teslim edilmemesi üzerine davalı bankanın davacıya kullandırdırdığı kredi nedeniyle sorumlu olup olmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun)'nın 298 inci maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Bir Mahkeme hükmünde, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.

2. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; Bölge Adliye Mahkemesince kararın gerekçe kısmında iki adet senet yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti yönündeki dava (asıl dava) ile davalı banka yönünden kredi tutarı bakımından davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine dair davada (2018/1662 E. sayılı birleşen dava) kurulan hükümde vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesinin usul ve kanuna uygun olduğu belirtildikten sonra hüküm fıkrasında bu davalar yönünden nisbi vekalet ücretine hükmedildiği, yine gerekçe kısmında 2018/1796 E. numaralı birleşen dava açılırken tahsil edilen 1.536,98 TL peşin harcın davacıya iadesine karar verilmesi gerektiği belirtilmesine rağmen bu yönde hüküm kurulmadığı, 2018/1796 E. sayılı dosyada davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin de değiştirilmesi suretiyle hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluşturulduğu anlaşılmakla usul ve kanuna aykırı olan kararın bozulması gerekmiştir.

3. Harca ilişkin hususların kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle resen yapılan incelemede, Bölge Adliye Mahkemesince; davalı ... bankasının harçtan muaf olduğu belirtilerek harç alınmasına yer olmadığına ilişkin hüküm kurulmuş ise de davalı banka yargı harçlarından muaf olmayıp, karar ilam harcının davalı bankadan alınarak Hazineye irat kaydına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

4. Bozma nedenine göre, davacı vekilinin sair, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA,

2.Bozma nedenine göre, davacı vekilinin sair, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalı bankaya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.