"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince; davanın davalı gerçek kişiler yönünden husumetten reddine, davalı şirket yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ve davalı gerçek kişiler vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine, davalı gerçek kişiler vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden davanın davalı gerçek kişiler yönünden esastan reddine, davalı şirket yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, davalı yüklenici şirket ile arsa sahibi gerçek kişiler arasında 05.06.2009 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, anılan sözleşme uyarınca inşasına başlanılan ... 2 sitesi 3.etap evlerinden A blok zemin katta planlanan bağımsız bölümün 90.000,00 TL bedel karşılığında satışı için müvekkilinin davalı yüklenici şirket ile 26.04.2011 tarihinde sözleşme imzaladığını, müvekkilinin peşin olarak ödemesi gereken 50.000,00 TL’yi sözleşme tarihinde davalıya ödediğini ancak davalının taşınmazı 18 ay içinde teslim etmeyi taahhüt etmesine rağmen inşaatı tamamlayamadığını, sözleşmede teslimde gecikilen her ay için kira tazminatı ödeneceğinin kararlaştırıldığını, diğer davalı arsa sahiplerinin bu bedellerden ise sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre sorumlu olduklarını ileri sürerek; taşınmazın sözleşmede kararlaştırılan teslim tarihinden dava tarihine kadarki süreç için tespit edilecek kira bedeli ile peşin ödenen 50.000,00 TL’nin davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsiline, kira tazminatına dava tarihinden, 50.000,00 TL’ye ödeme tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı arsa sahibi gerçek kişiler vekili; kat karşılığı inşaat sözleşmesinin henüz feshedilmediğini, ileride feshedilip edilmeyeceği ile feshi halinde müvekkilleri olan arsa sahiplerinin zenginleşip zenginleşmeyeceklerinin belli olmadığını, sözleşmedeki sürenin dolmasının beklendiğini, davalı yüklenicinin taşınmazları sözleşme gereğince 3 kısıma ayırarak inşaat yapmaya başladığını, birinci ve ikinci kısımlarda yüklenicinin payına düşen daireleri tapuda devrettiklerini ve buralarda halen yükleniciden taşınmaz satın alan kişilerin oturduğunu, birinci kısımda müvekkillerine düşen bloğa ruhsat alınmadığını, eksik ve ayıplı işlerin olduğunu, eksik işlerden bir kısmını müvekkillerinin tamamladığını, ikinci kısımda ise müvekkillerine düşen dairelerin sadece kaba inşaatlarının tamamlandığını, birinci ve ikinci kısımda müvekkillerinin payına düşen dairelerin bir kısımının üçüncü kısımda yapılacak dairelerden verilmesinin kararlaştırıldığını ancak yüklenicinin üçüncü kısımda inşaatların kat betonunu dahi dökmeden inşaatı terk ettiğini, neticede kat karşılığı inşaat sözleşmesine taahhüt ettiklerinden daha fazla daireyi yükleniciye devrettiklerini ancak yüklenicinin kendilerine düşen daireler için taahhütlerini yerine getirmediğini, üstelik müvekkillerinin geç teslim nedeniyle de zararlarının olması nedeniyle sebepsiz zenginleşmelerinin söz konusu olamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; arsa sahibi gerçek kişiler aleyhine açılan bedel iadesi davasının davalıların taraf sıfatının bulunmaması sebebiyle husumet yokluğundan usulden reddine, davalı yüklenici şirket aleyhine açılan davanın kabulü ile taraflar arasındaki 26.04.2011 tarihli satış sözleşmesinin feshine, davacının ... olduğu 50.000,00 TL'nin temerrüt gerçekleşmediğinden dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalı yüklenici şirketten tahsiline, kira tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı arsa sahipleri vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; davalı arsa sahipleri yönünden açılan dava ile kira kaybından kaynaklı alacak talebinin reddine karar verilmesinin ve faize dava tarihinden itibaren hükmedilmesinin isabetsiz olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı gerçek kişiler vekili; davalıların sebepsiz zenginleşmedikleri gerekçesi ile davanın esastan reddine karar verilmesi ve lehlerine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden bahisle, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ile davalı şirket arasında sözleşme ilişkisinin bulunduğu, davacının sözleşmeden dönerek ödediği bedelin iadesini talep etmesi nedeniyle geç teslimden kaynaklı kira kaybı talep edemeyeceği, davalı şirketin dava tarihinden önce temerrüte düşürüldüğünün ispat edilemediği, davalı arsa sahiplerine karşı açılan davada açıkça sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanıldığı, davacı ile davalı arsa sahipleri arasında sözleşme ilişkisi bulunduğunun ve davalıların sebepsiz zenginleştikleri ispat edilemediği halde davanın esastan reddi yerine husumetten reddi kararının ve hükmedilen vekalet ücretinin doğru olmadığı gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden davalı gerçek kişiler aleyhine açılan bedel iadesi talebinin esastan reddi ile davalılara nispi vekalet ücreti ödenmesine, davalı şirket aleyhine açılan davanın kabulü ile taraflar arasındaki satış sözleşmesinin feshine, davacının ... olduğu 50.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalı şirketten tahsiline, davalılar aleyhine açılan kira tazminatı davasının koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; ödenen bedelden arsa sahiplerinin de sorumlu olduğunu, aksi kabulde davanın husumetten reddi ile davalılar lehine maktu vekalet ücreti verilmesi gerektiğini, sözleşmede öngörülmüş olması nedeniyle müvekkilinin kira tazminatına hak kazandığını ve alacağına ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini ileri sürerek, kararı temyiz etmiştir.
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, konut satış sözleşmesinden davalı yüklenici şirketin temerrüdü nedeniyle dönülmesi ve sözleşme uyarınca ödenen bedelin iadesi istemi ile geç teslim nedeniyle meydana gelen kira kaybından kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 77 vd. maddeleri uyarınca sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak talep edilebilmesi için; borçlunun mal varlığında bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmesi, zenginleşme ile zenginleştirici olay arasında illiyet bağının kurulması ve zenginleşmenin haklı bir sebebe dayanmaması gerekir.
2. Aynı Kanun'un "Genel Hükümler" kısmında karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde borçlunun temerrüdü halinde alacaklının seçimlik haklarını düzenleyen 125 nci maddesi şu şekildedir:
"Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir.
Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir.
Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir"
3. Değerlendirme
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen gerekçeye, davacı aynen ifadan vazgeçip satış bedelinin iadesini istediği bu dava ile sözleşmeden döndüğüne göre, artık ifaya eklenen gecikme cezasını isteyemeyecek olmasına, sözleşmeden dönme iradesini ilk defa dava ile açıkladığından faizin dava tarihinden itibaren işletilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davacının davalı yüklenici şirkete yapmış olduğu ödeme nedeniyle davalı arsa sahiplerinin sebepsiz zenginleştiklerini ispatlayamamasına göre, davacı tarafın temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.