Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5394 E. 2024/3693 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Harici satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında, taraflar arasında imzalanan iki farklı sözleşmeden hangisinin geçerli olduğuna ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı tarafından sunulan 650 TL bedelli sözleşmenin, davacılar tarafından sunulan ve imzası inkâr edilmeyen 730 TL bedelli sözleşme ile muvazaalı olduğunun ispatlandığı gözetilerek, mahkemenin taşınmazın satış bedelini 730 TL üzerinden hesaplaması gerektiği gerekçesiyle, yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/781 E., 2023/1271 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 10. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/166 E., 2020/167 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince; asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacılar-karşı davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar-karşı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar-karşı davalılar vekili; ...'nun mirasçıları olan müvekkillerinin, İstanbul İli ... İlçesi ... Mah. 161 ada 9 parseldeki taşınmaz üzerindeki 2/B kapsamındaki satın alma haklarını, 02.06.2014 tarihli satış sözleşmesiyle metrekaresi 730,00 TL bedelle davalıya devrettiklerini, müvekkillerine 2/B bedeli dahil metrekaresi 730,00 TL'den ödeme yapacak olan davalı tarafın, 30.000,00 TL kapora (7/8/9 parseller için ödenen 100.000,00 TL kaporadan 9 parsel sahibi olan müvekkilin payına 30.000,00 TL düştüğü) 100.000,00 TL nakit ve 540.000,00 TL bedeli çek haricinde 03.09.2014 tarihine kadar bakiye kısım ile ilgili ödeme yapmadığını, müvekkillerinin alacağının hesaplanarak bakiye kısmın davalıdan alınarak davacı müvekkillere ödenmesini talep etmiş, 25.11.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle fazlaya ilişkin hakkını saklı tutarak talebini 329.846,00 TL'ye artırmıştır.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacı tarafından sunulan 02.06.2014 tarihli satım sözleşmesinin geçerli olmadığını, satışı yapılan 161 ada 7, 8 ve 9 nolu parsellerin satış bedeli m² birim fiyatının taraflarca 650,00 TL olarak kararlaştırıldığını, davacıların pazarlık aşamasında geçici olarak tanzim edilen ve tarafların tamamının imzasının olmadığı hükümsüz kalan evrakı delil olarak kullandıklarını, taraflarca satış bedeli olarak belirlenen birim fiyat içerisinde taşınmazların 6292 sayılı Kanun kapsamında Hazine tarafından yapılacak satışlarda tapu bedeli dahil olarak belirlendiğini, davacı tarafın 161 ada, 9 parsel sayılı taşınmaz yönünden alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiş, karşı davada ise; müvekkilinin İstanbul İli ... İlçesi ... Mah. 161 ada, 7, 8 ve 9 nolu parsellerin satın alınması için davalılardan ... ve diğer hissedarlar ile 02.06.2014 tarihli satış sözleşmesi imzalandığını, satış sözleşmesinde 2/B bedeli dahil olmak üzere taşınmazların m² birim fiyatının 650,00 TL olarak belirlendiğini, müvekkilinin sözleşmenin akdedildiği gün davacı ...'ye 100.000,00 TL kapora ödediğini, davacı ...'nin müvekkiline 161 ada 8 parselin de tüm hak ve yetkilerinin kendisi ve çocuklarına ait olduğunu, gerekli evrakları aldığını ve bu parsel için yapılacak tüm ödemelerin kendisi adına yapılmasını söylediğini, müvekkilinin 161 ada 8 ve 9 nolu parseller için 540.000,00 TL bedelli çek ciro ederek davacı ...'ye teslim ettiğini, 08.08.2015 tarihinde ise tüm davacılara elden 650.000,00 TL ödediğini, son kalan bakiye ödemesi olarak davacı ...'nin Finansbank hesabına 100.000,00 TL yatırdığını, yapılan ödemelere karşı davacılar tarafından .... Noterliğinin 08.08.2014 tarihli 12285 yevmiye numaralı Muvafakatnamesi ile 161 ada 8 ve 9 nolu parsellerin 6292 sayılı Kanun kapsamında tüm hak ve yetkilerinin müvekkili adına devrinin yapıldığını, müvekkilinin sonradan yaptığı araştırmada 161 ada 9 nolu parselin m² bedelinin 525,00 TL olduğunu ve 161 ada 9 nolu parsel yönünden verilen muvafakatin geçersiz olduğunu öğrendiğini, davacıların 161 ada 9 nolu parsel yönünden müvekkilinden fazla para aldığını ileri sürerek; sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca şimdilik 10.000,00 TL'nin karşı davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, 22.11.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 604.722,00 TL'ye artırmıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; her ne kadar davacılar söz konusu makbuzda alınan 650,00 TL'nin noter masrafı için verildiğini beyan etmişlerse de makbuz içeriğinde bu yönde bir açıklama olmadığı gibi "161 ada 8-9 parsel karşılığında'' bu parayı aldıklarını beyan ettikleri ve ödenen bu paranın da karşı davacının iddia ettiği şekilde 650.000,00 TL olduğu kanaatine varıldığı, Milli Emlaktan gelen yazı cevabından; karşı davacının, davacılara ait 9 parsel sayılı yer için toplam ödediği rakamın 939.195,60 TL olduğu, tarafların anlaşmaları ve toplanan tüm delillerden tarafların Milli Emlaka ödenecek ücret içinde olmak üzere m²'si 650,00 TL üzerinden bu yerin satımı konusunda anlaştıkları, buna göre davacılara ait yerin toplam bedelinin 1.735.448 TL olduğu, karşı davacı tarafça Milli Emlaka ödenen 939.195,60 TL mahsup edildiğinde davacılara ödenmesi gereken rakamın 796.252,40 TL olduğu, buna rağmen karşı davacı tarafça davacı tarafa 100.000,00 TL havale edilmek suretiyle 360.000,00 TL (540.000,00 TL'lik çekin 180.000,00 TL'si başkasına ödenmiş) çek verilmek suretiyle, 30.000,00 TL ilk kaporadan davacıların hissesine düşen bedel olarak ve 650.000,00 TL de tutanakla ödenmek suretiyle toplam 1.140.000,00 TL ödediği, buna göre 343.747,60 fazla ödeme yapıldığı gerekçesiyle; asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulü ile 343.747,60 TL'nin karşı davalılardan veraset ilamındaki ve tapudaki hisseleri oranında tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar-karşı davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar-karşı davalılar vekili; taraflar arasında yapılan sözleşmeyle taşınmazın m² birim değerinin 730,00 TL olarak belirlendiğini, davalı-karşı davacı tarafından sunulan sözleşmenin diğer parsel sahiplerinin de artırıma gidilmesinin önüne geçilmesi bakımından diğer parsel sahiplerine gösterilmek üzere yapıldığını, bu hususun duruşmada dinlenen tanıklar ... ve ...'nin beyanları ile ispatlandığını, davalı-karşı davacının dinlettiği tanıkların iki anlaşma arasında yaklaşık bir ay süre geçtiğini beyan ettiklerini, ancak sözleşmeler incelendiğinde her iki sözleşmenin aynı tarihte düzenlendiğini, tanıkların çelişkili beyanlarına rağmen Mahkemece taşınmazın m² birim değerinin 650,00 TL olduğunun kabul edildiğini, davalı-karşı davacı tarafından elden 650.000,00 TL ödeme yapılmadığını, söz konusu belgenin müvekkillerine masraf olarak verdiği 650,00 TL'ye ilişkin olduğunu, belgeye sonradan 1 adet 0 (sıfır) rakamı eklendiğinin Adli Grafoloji Uzmanı Bilirkişi tarafından tespit edildiğini, dinlenen tanıkların da bu hususu doğruladıklarını, sahteliği anlaşılan evrak dışında davalı-karşı davacının müvekkiline 650.000,00 TL ödediğine ilişkin yazılı bir evrak sunamadığını, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 200 üncü maddesi gereği davalı-karşı davacının ödeme yaptığına dair iddialarını tanıklarla ispatlamasının mümkün olmadığını, taraflar arasında akdedilen her iki sözleşmede de hangi parselin kimin adına kayıtlı olduğunun yazmasına rağmen Mahkemece müvekkilinin 8 ve 9 numaralı parseller için ödeme aldığı göz önünde tutularak hesaplama yapıldığını, ancak .... Noterliğinden gelen müzekkere cevabında da 8 parsel için ...'ndan ayrı bir muvafakatname alındığının ortaya çıktığını, fazla para ödediğini iddia eden davalı-karşı davacının dava açıldıktan sonra karşı dava açmalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Mahkemece hesaplama yaparken satışa konu yerin Milli Emlak Müdürlüğü tarafından bildirilen taksitli bedelinin kabul edildiğini, Mahkemece peşin ödeme bedelinin kabul edilmemesinin gerekçelendirilmediğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, ayrıca alınan bilirkişi raporunun taraf, Mahkeme ve kanun yolu denetimine olanak sağlayacak şekilde düzenlenip, hükme esas alınmaya yeterli olduğu, Mahkemece verilen kararın yerinde bulunduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar-karşı davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar-karşı davalılar vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, harici satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Boçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun)19 uncu ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillere göre, davacılar-karşı davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2. 6098 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesi gereğince; bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın gerçek ve ortak iradeleri esas alınır. Muvazaalı işlem olarak da belirtilen bu durum, mutlak muvazaa ve nispi muvazaa olarak kendi içinde ikiye ayrılmaktadır. Mutlak muvazaada, taraflar gerçekte o işlemi yapmak istemedikleri halde, üçüncü kişilere karşı onları aldatmak amacıyla görünürde bir işlem yapılması söz konusudur. Nispi muvazaada ise, iki işlem söz konusu olup, birisi tarafların gerçek iradelerini yansıtan işlem, diğeri ise üçüncü kişilere karşı yapılan işlemdir. Tarafların gerçek iradeleri görünürdeki işlem ile gizlenmektedir. Tarafların gerçek iradeleri bağış, inançlı işlem, teminat veya başka bir şey iken bunu gizlemek için satış olarak gösterebilmektedirler. Muris muvazaası, nispi muvazaanın tipik bir örneği olarak yaygın olarak yapılmaktadır. Kanunun 19 uncu maddesi gereğince; gerçek iradelerinin ispatlanması halinde, gerçek ve ortak iradeleri esas alınacaktır. Yargıtay içtihatlarında yer aldığı üzere taraf muvazaasının ispatına bir istisna getirilmiş ve “yazılı delil” şartı aranmıştır.

3. Yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda somut olaya bakıldığında; davacılar-karşı davalıların murislerinden intikal eden İstanbul İli ... İlçesi ... Mah. 161 ada 9 parseldeki taşınmaz üzerindeki 2/B kapsamındaki satın alma haklarını, 02.06.2014 tarihli satış sözleşmesiyle 2/B bedeli dahil metrekaresi 730,00 TL bedelle davalıya devrettiklerini, davalı-karşı davacının satış bedelinin tamamını ödemediğini ileri sürerek eldeki temyize konu davayı açtığı, davalı-karşı davacı tarafından sunulan 650,00 TL bedelli sözleşmenin muvazaalı olduğunun davacılar-karşı davalılar tarafından sunulan ve imzası inkâr edilmeyen yazılı sözleşme ile ispatlandığı anlaşılmaktadır.

4. O halde İlk Derece Mahkemesince, davaya konu 161 ada 9 parseldeki taşınmazın 2/B bedeli dahil m²'si 730,00 TL bedelle davalı-karşı davacıya devredildiğinin kabul edilmeli ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacılar-karşı davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının davacılar-karşı davalılar yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.