"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/772 E., 2022/281 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı asil tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Davalı asil tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacı şirketin ekonomik sıkıntılar nedeni ile İstanbul ili, Bayrampaşa ilçesi, 474 Ada, 54 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan AVM'deki 6 numaralı bağımsız bölümü tapuda 19.03.2001 tarihinde şirket çalışanı olan davalıya güven duyarak kayden devrettiğini, daha sonra şirket talimatları ile taşınmaz üzerinde banka lehine ipotek tesis edildiğini, vefa hakkı kullanılmak üzere şirket borçlarına karşılık davalı tarafından bankaya mülkiyetin devredildiğini, bilahare taşınmazın üçüncü şahıslara banka tarafından satıldığını, satış bedelinin şirketin banka borçlarına mahsup edilerek artan bakiyenin de şirket hesabına yatırıldığını, bu işlemlerin taraflar arasındaki inançlı işlem gereği görünürde malik sıfatı ile davalı tarafından şirket talimatları doğrultusunda yapıldığını, Eyüp 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/141 Esas, 2011/234 Karar sayılı dosyası ile de taraflar arasındaki taşınmaz devrine dair işlemin inançlı işlem olduğunun ve davalının gerçekte malik olmadığının sabit olduğunu, dava konusu taşınmazın 01.12.1999 de Tansaş'a (Halefi Migros Ticaret A.Ş.) kiralandığını, davalı tarafından görünürde malik sıfatı ile kiracı Tansaş'tan olan kira alacaklarına ilişkin açılan dava sonucunda İstanbul Eyüp 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/273 Esas, 2010/304 Karar sayılı dosyasına istinaden davalıya mahkeme masrafları hariç 1.719.591 USD ödeme yapıldığını, davalının ayrıca İzmir 10. İcra Müdürlüğünün 2005/6300 Esas sayılı dosyasında 491.028 USD'yi tahsil ettiğini, tahsil edilen paraları inançlı işlem ve vekalet ilişkisi kapsamında iade etmesi gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile İstanbul Eyüp 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/273 Esas, 2010/304 Karar sayılı ilamına istinaden tahsil edilen 1.719.591 USD'nin 30.12.2010 tarihinden itibaren, 491.028,58 USD'nin tahsil tarihinden itibaren yabancı paraya uygulanan faiz oranı ile ödeme günündeki Türk Lirası kur karşılığının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; yetki, husumet, kesin hüküm, zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu ayrıca taşınmazı tapuda 15.03.2001 tarihinde satın aldığını, işlemin gerçek bir alım/satım işlemi olduğunu, muvazaanın söz konusu olmadığını, inançlı işlem iddiasının ancak yazılı belge ile ispat edilebileceğini, alacak talebinin haksız ve dayanaksız olduğu gibi fahiş de olduğunu, İzmir 10. İcra Müdürlüğünün 2005/6300 esas sayılı dosyasında borcun TL olarak ödendiğini, yapılan ödemeden harç, vekalet ücreti gibi kesintiler sonrasında kalan miktarın tarafına ödendiğini, bu süreçte açılan ve açtığı davalarda vekillerine ödediği vekalet ücretleri ile masrafların, tahsil edilen kira paralarına ilişkin diğer her türlü giderlerin talep edilen alacaktan düşülmesi gerektiğini, temerrüdün söz konusu olmadığı için alacağa ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.02.2017 tarihli ve 2014/577 Esas, 2017/84 Karar sayılı kararıyla; İstanbul ili, Bayrampaşa İlçesi, 474 ada, 54 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan AVM'deki 6 numaralı bağımsız bölümün inançlı işlem kapsamında davacı Şirket tarafından kayden davalı adına tapuda devredildiğinin İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.10.2013 tarihli ve 2013/358 Esas, 2013/476 Karar sayılı 14.04.2015 tarihinde kesinleşen kararı ile sabit olduğu ve davalının Eyüp 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/273 Esas sayılı dosyasında açtığı alacak davasının yapılan yargılaması sonucu verilen kararın temyiz aşamasında iken dosya davalısı Migros Ticaret A.Ş. ile haricen anlaşmak suretiyle düzenlenen ibraname ve feragatname kapsamında hüküm altına alınan alacağı 25.11.2010 tarihinde 1.072.819 USD + 646.772 USD olarak tahsil etmek suretiyle davadan feragat ettiği, malik sıfatı ile İzmir 10. İcra Müdürlüğünün 2005/6300 Esas sayılı dosyasından taşınmazın boş kaldığı iddiasına dayalı olarak tahsilat yaptığı anlaşıldığından davalı tarafından dava konusu edilen alacak kısmen TL kısmen Dolar olarak tahsil edilmiş olmakla, 14.12.2015 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen 1.523.702,61 TL dava dilekçesinde talep edilen 491.028,58 Dolar'ın dava tarihindeki değeri olan 1.064.255,34 TL'nin üzerinde olmakla, tahsil tarihleri ve tahsilat miktarları esas alınarak taleple bağlı kalınmak suretiyle orantılanmak suretiyle davanın kabulüne; 1.719.591 USD 'nin 30.12.2010 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa hükümlerince yabancı paraya uygulanan faiz oranı ile ödeme günündeki Türk Lirası kur karşılığının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 1.064.255,34 TL'nin 148.469,25 TL'lik kısmına 17.04.2006 tarihinden, 360.216,88 TL'lik kısmına 02.05.2007 tarihinden, 555.569,22 TL'lik kısmına 06.08.2008 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizleriyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairemizin 27.04.2021 tarih ve 2021/2775 Esas ve 2021/4682 Karar sayılı ilamıyla davalının sair temyiz itirazlarının reddi ile davalının İzmir 10. İcra Müdürlüğünün 2005/6300 esas sayılı dosyasından 06.08.2008 tarihinde harçlar kesilerek ve vekalet ücreti de hariç 795.412,75 TL tahsil ettiği sabit olduğundan, bu miktar üzerinden tahsil tarihinden itibaren faizi ile birlikte hüküm kurulması gerekirken dava konusu olmayan icra dosyaları da dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucunda belirlenen miktar üzerinden orantı yapılarak karar verilmesi hatalı olduğundan İlk Derece Mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İstanbul ili, Bayrampaşa ilçesi, 474 Ada, 54 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan AVM'deki 6 numaralı bağımsız bölümün inançlı işlem kapsamında davacı şirket tarafından kayden davalı adına tapuda devredildiğinin İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.10.2013 tarihli ve 2013/358 Esas 2013/476 Karar sayılı 14.04.2015 tarihinde kesinleşen kararı ile sabit olduğu ve davalının Eyüp 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/273 Esas sayılı dosyasında açtığı alacak davasının yapılan yargılaması sonucu verilen kararın temyiz aşamasında iken dosya davalısı Migros Ticaret A.Ş. ile haricen anlaşmak suretiyle düzenlenen ibraname ve feragatname kapsamında hüküm altına alınan alacağı 25.11.2010 tarihinde 1.072.819 USD + 464.772 USD olarak tahsil etmek suretiyle davadan feragat ettiği, malik sıfatı ile İzmir 10. İcra Müdürlüğünün 2005/6300 esas sayılı dosyasından taşınmazın boş kaldığı iddiasına dayalı olarak tahsilat yaptığı, mahkememizin 28.02.2017 tarih ve 2014/577 Esas 2017/84 sayılı kararı ile 1.719.591,00 USD'nin 30.12.2010 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa hükümlerince yabancı paraya uygulanan faiz oranı ile ödeme günündeki Türk Lirası Kur karşılığının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 1.064.255,34 TL'nin 148.469,25 TL'lik kısmına 17.04.2006 tarihinden, 360.216,88 TL'lik kısmına 02.05.2007 tarihinden, 555.569,22 TL'lik kısmına 06.08.2008 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verildiği, 1.719.591 USD'nin 30.12.2010 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa hükümlerince yabancı paraya uygulanan faiz oranı ile ödeme günündeki Türk Lirası kur karşılığının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair mahkememizin 2014/577 Esas, 2017/84 Karar sayılı 28.02.2017 tarihli kararı Yargıtay bozma ilamı kapsamı dışında kalıp kesinleştiği ancak Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2021/2775 Esas 2021/4682 Karar sayılı bozma ilamında davalının İzmir 10. İcra Müdürlüğünün 2005/6300 Esas sayılı dosyası ile 06.08.2008 tarihinde harçların kesilerek ve vekalet ücreti de hariç 795.412,75 TL tahsil ettiğinin sabit olduğu ve bu miktarın hüküm altına alınması gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verildiği anlaşılmakla Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davanın kısmen kabulüne; 1.719.591 USD'nin 30.12.2010 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa hükümlerince yabancı paraya uygulanan faiz oranı ile ödeme günündeki Türk Lirası kur karşılığının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair mahkememizin 2014/577 Esas, 2017/84 Karar sayılı 28.02.2017 tarihli kararı Yargıtay bozma ilamı kapsamı dışında kalıp kesinleştiğinden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, 795.412,75 TL'nin 06.08.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı asil temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairemizin 17.05.2023 tarihli ve 2023/2514E.- 2023/1497 K. sayılı ilamıyla " Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin taraflarca ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı, davalının bu dava için kesin hüküm teşkil ettiğini iddia ettiği İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/358 esas sayılı dosyasının bu davaya konu edilen icra takiplerinden başka takiplere ilişkin olması nedeniyle, temyize konu dava yönünden kesin hüküm teşkil etmeyeceği, dava konusu taşınmazın asıl sahibinin davacı olduğunun kesinleşen mahkeme kararı ile sabit olduğundan husumet itirazının dikkate alınamayacağı, dava konusu alacağın davalı tarafından tahsil edildiği tarihten itibaren zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla; davalının temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir. " şeklinde onanmasına karar verilmiştir.
V. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı asil karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davalı asil, temyiz dilekçesindeki hususları tekrar ederek Daire onama ilamının düzeltilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının inançlı işlem ile davalıya devrettiği taşınmazın kira gelirlerinin davalı tarafından tahsil edilip davacıya ödenmemesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
2. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (Hukuk Genel Kurulunun 20.12.2013 tarihli ve 2013/23-131 E. 2013/1681 K. sayılı kararı).
3. Bilindiği üzere; Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, (bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle) kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla kesinleşmiş, bu kısımlar lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 1315 sayılı YİBK).
3. Değerlendirme
Karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle uyulmasına karar verilen bozma ilamı doğrultusunda karar verildiğinin anlaşılmasına göre davalı asilin karar düzeltme talebinin reddine karar vermek gerekir.
VIII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı asilin karar düzeltme isteminin REDDİNE,
Aşağıda yazılı karar düzeltme harcı ile para cezasının düzeltme isteyene yükletilmesine,