Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5475 E. 2024/3324 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Eczanenin ruhsatının iptal edilmesi üzerine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından talep edilen fatura bedellerinin iadesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Ruhsat iptali nedeniyle yapılan ödemelerin iadesi talebinin kısmen haklı olduğu, davacı tarafından dava sırasında ödenen miktarın iadesi gerektiği, ancak sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı kısmi ıslah talebinin kabul edilemeyeceği ve davada ispatlanamayan kısmın reddine dair yerel mahkeme kararının hukuka uygun olduğu gözetilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/198 E., 2023/259 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ: Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin ... Eczanesinin sahibi olduğunu, ruhsatının iptal edilmesi üzerine davalı tarafından geriye dönük toplam 85.295,33 TL fatura bedelinin iadesinin istenildiğini, ruhsatın iptali işlemi hakkında idari yargıda dava açtıklarını, bu davanın sonuçlanması beklenmeden ödenen fatura tutarlarının iadesinin istenilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin ruhsatının iptalinden sonra faaliyetinin olmadığını, davalıya fatura göndermediğini ileri sürerek; davalının borç tahakkuk işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiş, 30.02.2022 tarihli ıslah dilekçesiyle müvekillince 138.457,42 TL ödeme yapılarak hesabın kapatıldığını belirterek bu miktarın denkleştirici adalet ilkesine göre ulaştığı miktarın, olmazsa bu miktarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacıya ait ... Eczanesinin muvazaalı olarak işletildiğinin tespit edilmesi üzerine 2012 yılı Eczane Protokolünün (5.3.12.) maddesi gereği sözleşmesinin 5 yıl süreyle feshedildiğini ve 01.02.2012 tarihinden itibaren müvekkili Kurum tarafından yapılan tüm ödemelerin geri tahsil edilmesine karar verildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 06.10.2015 tarihli 2013/266 E., 2015/391 K. sayılı kararıyla; Kurum işleminin protokolün (5.3.12.) maddesine uygun olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz talebinde bulunmuş, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 20.05.2019 tarihli ve 2016/17231 E., 2019/6305 K. Sayıla ilamıyla kararın onanmasına karar verilmesi üzerine davacı vekilince kararın düzeltilmesi talep edilmiştir.

2. Dairenin 08.12.2020 tarihli ve 2020/8861 E., 2020/7486 K. sayılı ilamıyla; ruhsatın iptaline karar verilen 02.03.2011 tarihinde 2009 yılı Protokolün yürürlükte olduğu için bu protokol hükümlerinin uygulanması gerektiği, bu Protokolün (6.3.21.) maddesinde muvazaalı eczane işlettiği tespit edilen eczacının sözleşmesinin feshedileceği ve bir daha sözleşme yapılmayacağının öngörüldüğü, Mahkemece 2012 yılı Protokolü yerine 2009 yılı Protokolüne göre değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle; onama kararının kaldırılmasına, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ruhsat iptaline ilişkin idari işlem hakkında açılan iptal davasının reddine karar verilerek kesinleştiği, bu şekilde muvazaalı olarak eczane işletildiğinin sübut bulduğu, ruhsatın iptal edildiği tarihte yürürlükte bulunan 2009 tarihli Eczane Protokolünün (6.3.21) maddesine göre davacının sözleşmesinin feshedilmesinin yerinde olduğu, ancak 85.298,33 TL alacak tahakkukunun yerinde olmadığı, davacının dava sırasında icra dosyasına 04.05.2017 tarihinde 16.000,00 TL, 11.05.2017 tarihinde 119.457,42 TL olmak üzere toplam 135.457,42 TL yatırmış olması nedeniyle bu miktarın iadesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne davacı hakkında yapılan borç tahakkuk işleminin iptali ile 16.000,00 TL'nin 04.05.2017 tarihinden, 119.457,42 TL'nin 11.05.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili; bozmadan önce davalı tarafından cebri icra yoluna başvurulduğunu ve müvekkilinin dosya borcunun tamamı olan 119.457,42 TL, 16.000,00 TL ve daha sonra 3.000,00 TL olacak şekilde, 2017 yılının 5. ayında 138.455,42 TL ödeme yaptığını, aradan geçen zamanda yasal faiz oranının enflasyonun çok altında kaldığını ve davalının sebepsiz olarak zenginleştiğini, haksız şekilde tahsil edilen bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanacak karşılığının tahsiline hükmedilmesini ıslah dilekçesi ile talep etmiş olmalarına rağmen, bilirkişi tarafından bu hesabın yapılmadığını, müvekkilinin ödediği bedelin dosya kapsamı ile belli olmasına rağmen kısmen kabul kararı verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı vekili; eczanelerin SGK ile sözleşme yapma zorunluluğunun olmadığını, ancak SGK’nın başvuran eczanelerle sözleşme imzalamak zorunda olduğunu, ruhsat iptali için yürütmeyi durdurma kararı alan davacının Kuruma müracaat ederek faaliyetine devam etmek istediğini belirttiğini, valilik makamından alınan onaya istinaden tekrar faaliyete geçen eczaneye o tarihte yürürlükte olan 2012 yılı Protokolünün uygulandığını ve mezkur Protokolün ilgili maddeleri uyarınca Kurum işlemlerinin tesis edildiğini, davacıya ait ... Eczanesinin sözleşmesinin 02.05.2012 tarihi itibariyla feshedildiğini ve yapılan işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, borcun davacının kusurlu/ kasıtlı iş ve işlemlerinden kaynaklandığını, ıslah ile istirdadı istenilen miktarların ödeme tarihleri göz önüne alındığında bir yıllık hak düşürücü sürenin ve zamanaşımı süresinin geçtiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kurum işleminin iptali ve alınan bedelin istirdadı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı kararı ile 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı kararı.

3. Değerlendirme

Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, reddedilen 3.000,00 TL'nin davacı tarafından ödendiğinin ispatlanamadığı, menfi tespit davasının borcun dava sırasında ödenen kısmı yönünden istirdat davasına dönüştüğü, davacının sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı talebini kısmi islaha davaya dahil edemeyeceği anlaşılmakla taraf vekillerinin temyiz taleplerinin reddine usul ve yasaya uygun bulunan Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacı tarafa yükletilmesine,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

24.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.