Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5496 E. 2024/4279 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Şekle aykırı ve geçersiz taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayanarak ödenen paraların iadesi yanında, sözleşme konusu taşınmazların rayiç bedellerinin ve munzam zararın da tahsili talep edilmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Geçersiz sözleşmelerde aynen ifa talep edilemeyeceği ve ifadan beklenen faydanın (müspet zarar) istenilemeyeceği, ayrıca munzam zararın da somut olayda uygulanmasının mümkün olmadığı gözetilerek, davacıların temyiz talebi reddedilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1031 E., 2023/1337 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/644 E., 2023/79 K.

Taraflar arasında birleştirilerek görülen alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Asıl davada davacı vekili; davalının 2014 yılında müvekkili ile iletişime geçerek bir projesinin olduğunu, kişilerden topladığı paralarla arsalar satın alarak bunların üzerine inşa edilecek binalardan bu kişilere birer daire vereceğini söylediğini, müvekkili ile davalının 03.02.2014 tarihli adi yazılı taşınmaz satış vaadi niteliğinde bir sözleşme imzaladıklarını, buna göre Ankara Yenimahalle ... Mahallesinde bulunan parseller üzerinde gelecekte inşa edilecek binada yer alan 4+1 150 m² büyüklüğünde bir adet bağımsız bölümü 75.000,00 TL bedel karşılığında satmayı vaat ettiğini, müvekkilinin farklı tarihlerde toplam 73.000,00 TL' yi ödediğini, davalının bu şekilde yüzlerce kişiden para aldığını ve bir servet edindiğini, ancak katılan tüm üyelere yetecek kadar bağımsız bölüm olmadığından sistemin kitlendiğini, müvekkilinin zararının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre sözleşme gereği yerine getirilseydi kendisine teslim edilecek bağımsız bölüm değeri ne kadar ise o kadar olduğunu, denkleştirici adalet ilkesinin uygulanması gerektiğini 18.02.2019 tarihinde ihtar gönderildiğini ileri sürerek; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik munzam zararı ile birlikte 73.000,00 TL bedelinin davalının temerrüde düşürüldüğü 28.02.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesi talep etmiş, 19.10.2020 tarihli ıslah dilekçesiyle talep sonucunu 500.000,00 TL' ye çıkartarak bu miktara dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini istemiştir.

2.Birleşen davada davacı vekili; asıl davada ileri sürülen aynı vakıaları iddia etmiş, müvekkilinin 23.02.1999 tarihinde yürürlükte olan para birimi çerçevesinde 2.000.000.000,00 TL (2 milyar lira) bedeli ve aynı yıl Eylül ayı içerisinde 2.500.000.000,00 (iki buçuk milyar lira) bedeli davalıya ödediğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik munzam zararı ile birlikte 50.000,00 TL davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş,. 19.10.2020 tarihli ıslah dilekçesiyle talep sonucunu 480.000,00 TL'ye çıkartarak bu miktara dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili, davaların reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; sebepsiz zenginleşme hükümleri ve denkleştirici adalet ilkesine göre asıl davada talep edilebilecek miktarın 164.889,00 TL, birleşen davada ise 137.44,20 TL olduğu, ancak birleşen davada davacının ıslah harcının yatırmamış olması sebebiyle ıslah yapılmamış sayılarak ilk talebine bağlı kalındığı, davacıların munzam zararın ne şekilde oluştuğu ve miktarı konusunda ispat yükünü yerine getirmedikleri gerekçesiyle; asıl davada davacının munzam zarara yönelik talebinin reddine, tazminat talebinin kısmen kabulü ile 164.889,00 TL'nin temerrüt tarihi olan 28.02.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair talebin reddine, birleşen davada davacının munzam zarara yönelik talebinin reddine, tazminat talebinin kabulü ile 50.000,00 TL'nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili; müvekkillerinin gerçek zararının ödenen paranın yalnızca günümüze teşmil ettirilmesi ile giderilemeyeceğini, taşınmaz bedelinin davacıya ödenmesine karar verilmesi gerektiğini, davalının Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2021/124 Esas sayılı dosyasında dolandırıcılık suçundan dolayı hapis cezası ile cezalandırıldığını, davalının ceza dosyasında her müştekiye karşı ev teslimi borcunu ifa edeceğini aleyhine açılan tüm alacak ve tapu-iptal tescil davalarını kabul ettiğini beyan ettiğini, davalı edimini ifa etmiş olsaydı, müvekkilllerinin hali hazırda bir ev sahibi olacağını, davalının kasten ve hukuka aykırı olarak temerrüte düşmesinin sonucunda müvekkilin mal varlığında ortaya çıkan zararın bir ev bedelinin kendisi olduğunu, bu halde müvekkilin ödemiş olduğu satış bedelinin karşılığı olarak bir ev talep hakkı gündeme gelmişken, geçersiz bir sözleşme nedeniyle bu ayni talebini dermeyan edemiyor olmasının munzam zararını ortaya koyduğunu, taşınmazın rayiç değeri ile denkleştirici adalet ilkesine göre belirlenen değer arasındaki farkın munzam zarar olduğunu, davalı lehine verilen vekalet ücretinin müvekkili lehine verilen vekalet ücretini geçemeyeceğini ileri sürerek, kararı istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; geçersiz sözleşmelerde herkesin verdiğini geri alabileceği, geçersiz sözleşme nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istenilemeyeceği gerekçesiyle, istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl ve birleşin davalarda uyuşmazlık, şekle aykırılık nedeniyle geçersiz olan taşınmaz satış sözleşmesine konu taşınmazların rayiç değerlerinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 77 ve 122 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

Davacılar; davalının "protokol" başlıklı adi yazılı, henüz inşa edilmemiş bir binadan bir bağımsız bölümü, devretme taahhüdüne dayanarak ödedikleri paralara karşılık taşınmazların rayiç değerlerinin davalıdan tahsiline, ödenen paraların denkleştirici adalet ilkesine göre ulaştığı değer ile rayiç değer arasındaki farkın munzam zarar olarak ödenmesi gerektiğini iddia etmişlerse de, aralarında şekil şartına haiz geçerli bir taşınmaz satış sözleşmesi olmaması karşısında aynen ifa talep edilemeyeceğinden ifadan beklenen faydanın (müspet zarar) yani taşınmazın rayiç değerinin davalıdan istenilebilmesinin mümkün olmadığı, munzam zararın, somut olayda uygulanmasına imkan bulunmadığı, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13 üncü maddesine göre reddedilen kısım için verilecek vekalet ücretinin davacıya verilen vekalet ücretini geçemeyeceği ileri sürülmüşse de, bu kuralın maddi ve manevi tazminat davalarında kısmen kabul kararı verilmesi hali için öngörülmüş olduğu anlaşılmakla, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.