Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5509 E. 2025/929 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Elektrik kesintileri nedeniyle meydana geldiği iddia edilen zararların tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Hükme esas alınan bilirkişi raporunda elektrik kesintilerinin yasal sınırlar içerisinde kaldığı ve davacı tarafından zararın miktarını ispatlayan herhangi bir delil sunulamadığı gözetilerek, ilk derece mahkemesi ve istinaf mahkemesi kararlarının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/451 E., 2023/2706 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2020/571 E., 2021/644 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli ve 30.10.2023 tarihli ek kararı katılma yoluyla davalılardan BEDAŞ vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 18.02.2025 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davalı BEDAŞ vekili Avukat ...'ın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacı şirketin Silivri-Çanta Bölgesinde faaliyet gösteren 3.000 metrekare üzerine kurulu, 6 gün 24 saat vardiyalı olarak 48 işçi çalıştıran, elektriğe bağımlı halde çalışan bir fabrikaya sahip olduğunu, davalı BEDAŞ ile 29.12.2008 tarihinde başlayan abonelik ilişkisi sürecinde, süreklilik arz edecek şekilde elektrik tedarikinin çeşitli sebeplerle ya aksadığını ya da durduğunu, davalının sözleşmede yer alan edimlerini ifa etmekte aksamalar yaşandığını, bu kesintilerden dolayı fabrikadaki makinaların üretim yapamadığını ve tamamen durmak zorunda kaldığını, yaşanan kesintilerin ya da hizmet kalitesindeki sorunun makul olarak kabulünün mümkün olmadığını, davacının meydana gelen maddi zararı yanında itibar ve müşteri kaybı nedeniyle manevi olarak da zarar gördüğünü ileri sürerek; 29.12.2008 tarihinden dava tarihine kadar meydana gelen maddi ve manevi zararın tazmini için şimdilik 15.000,00 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı BEDAŞ vekili; davacının elektrik kesintileri nedeniyle uğramış olduğu zararın belli olması nedeniyle tazminat davasını belirsiz alacak davası olarak açması ve dava değerini düşük göstermesinin usul hukukuna aykırı olduğunu, davacı taraf süresinde tazmin için müvekkili davalı şirkete müracaat etmediğinden zamanaşımı nedeniyle taleplerinin reddi gerektiğini, davacının üretim cihazlarında meydana gelen arızaların davalı şirketin dağıtım şebekesinin işletilmesinden değil, davacının kendi iç tesisatındaki ya da cihazlarındaki kusurlardan meydana geldiğini, davalı şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacı tarafından tek taraflı olarak tutulan ve davalının kayıtlarında yer almayan kesinti sürelerini gösteren tabloları kabul etmediklerini, davalının uygulamış olduğu kesintilerin yasal olup EPDK'nın belirlediği sınırlar içinde kaldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

2. Davalı TEDAŞ vekili; müvekkili davalının bu davada pasif husumet ehliyeti olmadığını, müvekkilinin elektrik dağıtım sektöründe faaliyeti bulunmayıp elektrik dağıtım faaliyeti diğer davalı BEDAŞ'ta olduğundan davacının talebinin muhatabının müvekkili şirket değil davalı BEDAŞ olduğunu, BEDAŞ ile müvekkili arasında 24.07.2006 tarihinde İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi imzalandığını, bu tarihten sonra BEDAŞ'ın müstakil tüzel kişiliğe sahip olarak faaliyetini sürdürdüğünü savunarak, davanın reddini istemiştir.

3. Davalı CLK BEPSAŞ vekili; davacı tarafın dava açıldığı tarihte var olduğunu iddia ettiği manevi zararını belirleyebilecek durumda olduğunu ve manevi tazminatın bölünmezliği ilkesi gereğince bu talebin belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirket elektriği tedarik eden olduğundan davacı tarafın elektrik dağıtımı ile ilgili tazminat taleplerinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davacı tarafın zarar iddiasını ispatlayamadığını, ayrıca talep edilen tazminat miktarlarına da itirazları olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu elektrik kesintileri ile ilgili dağıtım şirketi olması sebebiyle davalılardan BEDAŞ'ın sorumlu olduğu, diğer davalıların herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda alçak gerilim seviyesinde tesis edilmesi gereken sekonder koruma rölesinin davacının mülkiyeti ve sorumluluğunda, orta gerilim seviyesinde yapılan sekonder korumanın ise davalı BEDAŞ'ın mülkiyeti ve sorumluğunda olduğu, dava konusu kesintilerin sekonder koruma sistemi ile alakalı olup olmadığına dair somut bir belge veya bulgunun bulunmadığı, dava dosyası ve eklerinde, dağıtım şebekesinde meydana gelen kesinti, arıza, dalgalanma gibi hususlar nedeniyle zarar gören cihaz ve makinaya ait tamir masrafları ve zararına ilişkin herhangi bir fatura veya belgeye rastlanmadığı, incelenen dönemler için söz konusu elektrik kesintilerinin EPDK’nın belirlediği sınırlar içerisinde olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiş; karara karşı süresi içinde davacı vekili, katılma yoluyla davalılardan BEDAŞ vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hükme esas alınan raporun gerekçeli ve denetime elverişli olduğu, zarara ilişkin veri bulunmadığından ve illiyet bağı kurulamadığından Mahkemenin hakkaniyete uygun olarak zararı belirlemesinin koşullarının da oluşmadığı gerekçesiyle; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; 30.10.2023 tarihli ek karar ile de; davalı BEDAŞ'ın katılma yolu ile istinaf talebi hakkında sehven karar verilmediği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 305/A maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesince verilen kararda tüm davalılar yönünden davanın esastan reddine karar verildiği, bu sebeple red sebebi aynı olmakla karar tarihindeki tarife uyarınca davalılar yararına tek bir vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle; davalı BEDAŞ'ın katılma yoluyla istinaf talebinin reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili ile katılma yoluyla davalı BEDAŞ vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; davacı şirketin, piyasanın bilinen bir plastik üreticisi olup, tüm makinalarının kesintisiz ve kaliteli elektrik ihtiyacı duyduğunu, İlk Derece Mahkemesince her ne kadar bilirkişilerce herhangi bir maddi zarar tespit edilemediğinden bahisle haklı davanın reddine karar vermişse de, bilirkişi heyetinin 16.12.2016 tarihli kök raporunda ve 01.06.2017 tarihli ek raporunda, enerji iletim hatlarında sekonder koruma bulunmaması nedeniyle dalgalanmaların ve kesintilerin yaşanmasının mümkün olduğunun, fakat maddi zarar hususunda tahmin yürütmenin mümkün olmadığının belirtildiğini, uyuşmazlık davacının uğradığı zarar miktarı ve hak ettiği tazminat miktarı hususunda olup, alınan 05.07.2021 tarihli raporda itirazlarına rağmen eksik inceleme ile sonuca gidildiğini, hükme esas alınan raporda, davacıya ait makinaların maliyet, ham madde ve kapasitesine ilişkin bir tespitte bulunulmadığını, bu nedenle de dalgalanma halinde yaratılan maliyet yükünün hesaplanmadığını, enerji hattında bulunan diğer abonelerden kesinti ve dalgalanma soruşturması yapılmadığını, zira dosyaya sundukları kesinti listelerinin davalılar tarafından kabul edilmediğini, oysa yapılacak incelemede aynı hatta yer alan abonelerde de kesinti ve dalgalanmaların yaşandığının görüleceğini, heyetin kesintilerin ve dalgalanmaların analizini dahi yapamadığını ve davacının sektörünü tam olarak incelemediğini, davanın sadece resmi kesintiler ekseninde ilerlemesinin mümkün olmadığını, dalgalanmaların göz ardı edildiğini, maddi kaybın hesabının yapılması mümkün olmadığı halde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 51. maddesi dikkate alınarak zararın hakim tarafından belirlenmesi gerektiğini ileri sürülerek; kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı BEDAŞ vekili; kararda vekalet ücretine ilişkin olarak hata yapıldığını, davalılar yönünden red sebebi farklı olmakla, karar tarihindeki tarife uyarınca taraflarına ve her davalıya ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesi gerektiğini ileri sürülerek; kararın düzeltilmesini istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, elektrik kesintisi nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini istemine ilişkindir.

Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçeye, hükme esas alınan bilirkişi raporu ile elektrik kesintilerinin eşik değer içerisinde kaldığının; gerek davacı gerekse davalı sıfatı tamamen maddi hukuka göre belirlendiğinden sıfat konusu usul hukuku sorunu olmayıp bu sebeple sıfat yokluğundan verilecek bir kararın yine işin esasına yönelik bir karar olduğunun, bu itibarla davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesinin de yerinde olduğunun anlaşılmış olmasına göre; davacı vekilinin ve davalı BEDAŞ vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın ve ek kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ve ek kararın 6100 sayılı Kanun'un 370/1 maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,

28.000,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı BEDAŞ'a verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,18.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.