"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/351 E., 2022/70 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, bozmaya uyularak Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; mimar olduğunu, davalının taşınmazına inşaat yapılması konusunda anlaştıklarını, buna göre ilgili belediyelerden imar durumu ve istikamet krokisi almaya, ruhsatla ilgili tüm projelerin çizilmesi ve çizdirilmesi, mimar ve mühendis odalarında projelerin tasdikleriyle ilgili işlerin yapılması SGK, MESKİ, TEDAŞ ve diğer resmi kurumlarda her türlü evrakın alınması ve harçların yatırılması, belediyeden ruhsat alınması ve iş takibi yapılması, kadastro müdürlüğü ve tapudan tak irtifakı ve cins değişikliği yaptırma, belediyeden kullanma izni ve genel iskan alma ve bilumum resmi dairelerde kendisini temsil etmek üzere 19.06.2009 tarihli vekaletname verildiğini, inşaat işlemleri için tarafından işlemlerin yapılmaya başlandığını ancak davalının inşaat yapım işini başka bir firmaya yaptırma konusunda anlaştığını, sonrasında kendisini haksız olarak azlettiğini ileri sürerek, 30.000,00 TL manevi tazminat ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi tazminat olmak üzere toplam 40.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının yetki verilmediği halde izin ve talimat almadan inşaat ruhsatı olmadan inşaat faaliyetlerinde bulunduğunu, bu nedenle azlin haklı olduğunu, dava dışı kooperatif ile yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin noterden yapılmadığı için geçersiz olduğunu, zaten bu sözleşmenin de fesh edildiğini, davacının bir zararı bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 11.10.2016 tarihli ve 2013/57 E., 2016/503 K. sayılı ilamıyla; bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davacının ibraz ettiği harcama belgelerinden ve tanıklarca beyan edilen davacının yaptığı hazırlık faaliyetlerinden ötürü, davacının takdiren 10.000,00 TL zarara uğradığı ve bu miktarı davalıdan talep edebileceği anlaşıldığından davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile; 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 17.09.2020 tarihli ve 2020/3211 E., 2020/4330 K. karar sayılı ilamıyla; Mahkemece, her ne kadar bilirkişi kurul raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davacının bu rapora itiraz ettiği, mahkemece rapora karşı yapılan itirazların karşılanmadığı, bilirkişi raporunun mevcut haliyle davacının itirazlarını karşılamadığı gibi taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine de elverişli olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına, davalının tüm, davacının ise sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamı doğrultusunda hazırlanan ek raporun usul ve yasaya uygun olduğu, davacının talep edebileceği maddi tazminat miktarının 147.044,00 TL olarak hesaplandığı, davacı vekilince bu değer üzerinden davanın ıslah edildiği, ıslah dilekçesine karşı davalı vekilinin süresi içerisinde zaman aşımı definde bulunduğu, davalı vekilince zaman aşımı definde bulunulması üzerine davacı vekilince duruşmada davayı tamamen ıslah ettikleri beyan edilerek dilekçe sunmak üzere süre istenmesi üzere mahkemece bu yönde süre verildiği, davacı vekilinin tamamen ıslaha ilişkin dava dilekçesi sunduğu, ıslah hakkının bir kez kullanılması nedeniyle ikinci defa ıslah yoluna başvurulmasının mümkün olmadığı, 03.02.2022 tarihinde sunulan tamamen ıslah dilekçesinin yapılmamış sayılmasına karar verildiği, yapılan ilk ıslahın davanın tamamen ıslahı şeklinde olmayıp kısmen ıslah niteliğinde olduğundan ıslah edilen kısım yönünden ıslah dilekçesinin verildiği tarih itibariyle 10 yıllık genel zaman aşımı süresinin dahi dolduğu, bu nedenle dava dilekçesinde talep edilmeyip kısmi ıslah dilekçesi ile talep edilen kısım yönünden alacağın zaman aşımına uğradığının anlaşıldığı gerekçesiyle, maddi tazminat talebinin kısmen kabulüyle; 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 30.06.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin zamanaşımı nedeniyle reddine, manevi tazminat talebinin reddi hakkında verilen hüküm kesinleştiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 09.05.2023 tarihli ve 2022/6085 E., 2023/1353 K. sayılı kararıyla, Mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davacı vekili; iki kez ıslah yapmadıklarını, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, dava açıldıktan 11 yıl sonra bilirkişi raporu aldırıldığını, zarar belli olmadığından harç ikmalinin yapılamadığını, ıslahın tamamen ıslah olduğunu ileri sürerek; kararın düzeltilmesini ve Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, haksız azilden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 1086 sayılı Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu'nun 83 üncü maddesi.
2. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 133 üncü maddesi.
3. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
4. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3. Değerlendirme
Karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, ıslahın davada bir kez yapılacağının ve ıslah edilen kısım yönünden davanın zaman aşımına uğradığının anlaşılmasına göre, davacı vekilinin karar düzeltme talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin karar düzeltme talebinin REDDİNE,
Aşağıda yazılı para cezası ile karar düzeltme harcının karar düzeltme isteyen davacıya yükletilmesine
23.01.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.