Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5562 E. 2024/3157 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı hastanenin çalışanının yaptığı iğne sonucu davacıda oluşan sinir hasarından dolayı açılan tazminat davasında, hastanenin tıbbi uygulama hatası ve aydınlatma yükümlülüğünün ihlal edilip edilmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, hastanenin tıbbi uygulama hatası olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, davacının olası riskler konusunda aydınlatılıp aydınlatılmadığı hususunun değerlendirilmemesi ve bozma ilamına uyulmaması usul ve yasaya aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/134 E., 2023/26 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonucunda verilen kararın Dairece yapılan temyiz incelemesi sonucunda bozulmasına karar verilmiştir

Mahkemece önceki kararda direnilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunca değişik gerekçeyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin makatta ağrı ve kanama şikayeti ile 12/10/2009 tarihinde geldiği davalı şirket ait Tıp Merkezi’nde bir gün sonra hemaroid ameliyatı olduğunu, burada taburcu olmadan önce yoğun ağrısı nedeniyle hemşire tarafından yapılan ağrı kesici iğneden sonra müvekkilinin bacağında ağrı, hareketsizlik, güçsüzlük ve uyuşma hissetmeye başladığını, şikayetlerinin artması üzerine hekime başvuran müvekkilinin elektromiyografisinin çekildiğini ve kendisine sol siyatik sinir lezyonu ön tanısı konulduğunu, davalının teşhis ve tedavide gözetim ve denetim kusuru işlediğini sağlık çalışanını seçmede basiretli davranmadığını, hatalı yapılan iğne nedeniyle müvekkilinin ömür boyu malul kaldığını ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL tedavi gideri, 9.000,00 TL işgücü kaybı olmak üzere şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili ;davacının uğradığı maddi zararını ispat etmesi gerektiğini, reeskont faizi isteyemeyeceğini, müvekkilinin çalışanının yanlış yaptığı iğne sonucunda zarar doğduğunun ispat edilmesi halinde davacının maddi zararını ödemek arzusunda olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27/02/2014 tarihli kararıyla bilirkişi raporlarında davalı tarafın ihmalinin ya da mesleki veya donanım yetersizliği tespit edilemediği, yapılan işlemin tıbba uygun olduğu ve davalının meydana gelen zararda kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 23/05/2016 tarihli ilamıyla, Mahkemece Adli Tıp Kurumunun 2.İhtisas Dairesinden ve Numune Hastanesinden alınan raporların hüküm kurmaya elverişli olmadığı, Mahkemece Üniversitelerin ana bilim dallarından seçilecek, konularında uzman doktorlardan oluşturulacak bir bilirkişi kuruluna dosya tevdi edilerek, davalının açıklanan hukuki konum ve sorumlulukları, dosyada mevcut delillerle birlikte bir bütün olarak değerlendirilip, tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda davalının sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve hata bulunup bulunmadığını gösteren, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Direnme Kararı

1.Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/05/2017 tarihli kararıyla bozma ilamında iki adet rapordan bahsedilmiş ise de dosyada üç bilirkişi raporunun bulunduğu ve raporların birbirini doğruladığı belirtilerek önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.

2.Mahkeme kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

3.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11/11/2021 tarihli ilamıyla, davalı hastanede gerçekleşen hemaroid ameliyatı sonrasında taburcu olmadan önce davacıya yapılan ağrı kesici iğne nedeniyle düşük ayak sekeli oluştuğunun çekişmesiz olduğu, Numune Hastanesinden alınan raporda nöropatinin muhtemel nedenlerinin sıralandığı hastanın önceki nörolojik durumu bilinmediğinden mevcut nöropatinin enjeksiyona bağlı olup olmadığına karar verilemediğinin belirtildiği, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığından alınan raporda düşük ayak sekelinin enjeksiyonun komplikasyonu olarak değerlendirildiği, Adli Tıp Kurumunundan alınan raporda da istenmeyen sonucun komplikasyon olarak değerlendirildiği ve enjeksiyonun yapılış tekniği bölgenin uyumsuzluğu yönünden tıbbi bir delil bulunmadığının belirtildiği, bu üç raporun da hüküm kurmaya elverişli olmadığını, iki rapordaki tespite göre hasarın enjeksiyondan kaynaklandığının çekişmesiz hale gelmiş olmasına rağmen bunda sorumluluğu gerektirir kusurun mevcut olup olmadığının ortaya konulmadığı, her üç raporun vardıkları teknik sonuca ilişkin gerekçelerinde davacının olayın oluş şekline ilişkin iddia ve anlatımlarını, bilhassa enjeksiyonu yapan sağlık görevlisinin tanık sıfatıyla verdiği ve davacının enjeksiyonun hemen akabinde çok şiddetli ağrısının başladığını söylediği yönündeki ifadesini, Adli Tıp Kurumunun ön talebi üzerine alınan 25.02.2013 tarihli rapordaki siyatik sinirinin ağır şekilde etkilenmiş olması tespitinin kusur değerlendirmesinde etkili olup olmadığını tartışmadığı, bu nedenle varılan sonucun dosya kapsamına uygun olup olmadığının denetlenemediği, ayrıca davacının olası riskler kapsamında aydınlatılıp aydınlatılmadığının da mahkemece göz önünde tutulması gerektiği gerekçeleriyle Mahkeme kararının değişik gerekçeyle bozulmasına karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında belirtilen tarih ve numaralı kararıyla bozma uyarınca alınan bilirkişi raporunda yapılan hemoroidektomi ve sfinkterotomi ameliyatından sonra taburcu edilmeden önce 15.10.2009 tarihinde sol gluteal bölgeden kas içine 1 ampul Dicloron enjeksiyonu yapılan davacıda meydana gelen sinir hasarının değerlendirilmesinde yapılan enjeksiyonun hatalı alana yapılmış olduğunun ispat edilememesi ve IM enjeksiyonlarda tekniğe uygun enjeksiyon durumunda dahi sinir hasarının meydana gelebileceği bilindiğinden enjeksiyonu yapan kişiye bir kusur atfedilemeyeceği, enjeksiyon öncesinde yazılı onam alınmasının medikolegal olarak gerekli olmadığı, hastaya yapılan enjeksiyon kurallara uygun yapıldığı, ilacın uygulanmasında teknik hata olabileceği ancak ispatının mümkün olmadığı yönünde görüş bildirildiği bu nedenle davalıya atfedilecek bir kusurun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, bilirkişi raporlarında enjeksiyon nöropatisinin enjeksiyonun yapım şekli, yeri ya da enjekte edilen ilaçlar nedeniyle mi meydana geldiği sebebinin ne olduğu hususunda yeterli gerekçeyi içermediği için hüküm kurmaya elverişli olmadığını, hemşirenin siyatik sinirinin seyri konumu ve enjeksiyon yapılacak gluteal adeleye yakınlığını dikkate alarak siyatik nöropatinin gelişebileceğini öngörmesi gerektiğini, alternatif ilaç kullanılmasının düşünülmediğini, enjeksiyonun tekniğine aykırı ya da gluteal adale dışında bir yere yapılması veya uzun iğne kullanılması ihtimallerinin değerlendirilmediğini, Türk Borçlar Kanununun 112 nci maddesindeki kusur karinesi nedeniyle ispat yükünün davalı tarafa ait olduğunu, davalının sorumluluktan kurtulabilmesi için kusursuzluğunu ispat etmesi gerektiğini, ayrıca müvekkilinin işlemin komplikasyonları konusunda aydınlatılmadığını ve ne yazılı veya sözlü olarak rızasının alınmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekilin özen borcuna aykırılığından (tıbbi uygulama hatasından) kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfı ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 429 uncu maddesinin beşinci fıkrası

3. Değerlendirme

1.Bozmadan sonra alınan bilirkişi raporunda gluteal bölgeye yapılan IM enjeksiyonun siyatik sinirin geçtiği kabul edilen alana yapılması sonucunda oluşan sinir hasarının tıbbi hata olacağı ancak doğru alana yapılması halinde de hastadan kaynaklanan anatomik yapı, ilacın toksik etkisi vb. durumlar nedeniyle siyatik sinir hasarının meydana gelebileceği ve bu durumun komplikasyon olduğu, enjeksiyonun nereye yapıldığının ancak enjeksiyondan hemen sonra tespit edilebileceği, vakada enjeksiyonun hatalı alana yapılmış olduğunun ispat edilmesinin mümkün olmadığı, enjeksiyonun kurallara uygun yapıldığı, enjeksiyon yapan kişiye kusur atfedilemeyeceği yönünde tespitte bulunulmuş olması nedeniyle davacının aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz sebeplerinin reddine karar verilmiştir.

2. Hukuk Genel Kurulunun değişik gerekçeyle bozma kararında davacının olası riskler konusunda aydınlatılıp aydınlatılmadığının değerlendirilmesi gerektiğinden de bahsedilmiş olmasına rağmen Mahkemece verilen kararda bozma gereği yerine getirilmeyerek bu yönde bir değerlendirme yapılmadığı anlaşıldığından yazılı onamın bulunmasının gerekli olmadığından bahisle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup kararın bozulmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan gerekçelerle,

Temyiz olunan kararın 6100 sayılı Kanunun geçici üçüncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanunun 428 ve

429 uncu maddeleri gereği BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

1086 sayılı Kanunun 440 ıncı maddesi gereği karar düzeltme yolu açık olmak üzere

17.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.