"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1175 E., 2023/2187 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölbaşı(Ankara) 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/74 E., 2021/640 K.
Taraflar arasındaki alacak ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin 2015 yılı Ekim ayında kendisini komiser ve savcı olarak tanıtan kişilerce arandığını, bu kişilerin üzerine kayıtlı taşınmazları belirttikleri kişilere tapuda devretmesi için müvekkilinin yönlendirildiğini, müvekkilinin yaşlı olması nedeniyle anlatılanlara inandığını, tüm gayrımenkullerinin satışına aracılık edenin dava dışı ... adlı emlakçı olduğunu, bu kişiyi tanımadığını, müvekkilini telefonla arayan kişilerin müvekkilini bu emlakçıya gönderdiklerini, bu emlakçının yönlendirmesi ile taşınmazlarını tapuda dava dışı alıcılara gerçek bedelleri alınmadan devredildiğini, davalıların da dava dışı şirkete yapılan satış işleminde vekaletsiz iş gören emlakçılar olduğunu, davalılardan ... ve diğer davalı şirketin gerçek bir alım satım olmadığını bilmelerine rağmen müvekkilinin 9 adet taşınmazının tapuda bir bedel alınmadan dava dışı ... Gayrımenkul Şirketine satılmasına aracılık ettiklerini, müvekkilinin dava konusu taşınmazları devretmeye de ihtiyacı olmadığını, davalılar ve dava dışı kişiler hakkında yürütülen soruşturmalar olduğunu, davalı şirket hesabına en az 2.000.000,00 TL gönderilmiş olabileceği ve bunun da 1.250.000,00 TL'lik kısmının müvekkiline verilmiş gibi yapılarak bir kısım kişilerce alındığı da nazara alındığında aradaki en az 750.000,00 TL'nin davalılar uhdesinde bulunduğunu ileri sürerek; şimdilik 10.000,00 TL tazminat 510.000,00 TL alacağın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; müvekkillerinden ...'in emlakçı olduğunu, davacıyı sadece tapudaki satış esnasında gördüğünü, müvekkilinin davacı ile dava dışı 3 emlakçı vasıtasıyla tanıştığını, dava konusu taşınmazların satışı öncesinde davacının emlakçısı dava dışı ...'nın bir başka emlakçı olan ...'ı aradığını, ...'ın da arkadaşı olan dava dışı ...'i aradığını, dava dışı ...'in de müvekkili ...'i arayarak davaya konu taşınmazların satılmak istendiğini söylediğini, müvekkili ...'in bahsi geçen emlakçıların yönlendirdiği taşınmazları, önceden bu bölgede arsa alım satımı yapan alıcı dava dışı ... Gayrimenkul Yatırım İnşaat Enerji Turizm San ve Tic A.Ş. muhasebecisi dava dışı ... ve şirketin sahibi dava dışı ...'e teklif olunduğunu 2.003.522,00 TL karşılığında 21.01.2016 tarihinde dava dışı Kontrol Şirketi tarafından satın alındığını, davacının satış bedellerini aldığını savcılıkça yürütülen soruşturma sürecinde ikrar ettiğini, davacının dava dışı şikayetçi olduğu emlakçısı ... ve parasını poşetle teslim ettiği kişiler aleyhine dava açması gerektiğini, satıcı davacının 21.01.2016 tarihli resmi satış senedinde satış bedelini nakden ve tamamen aldığı yönünde beyanının da yer aldığını, davacının resmi satış senedinin aksini aynı kuvvette yazılı delille ispat etmesi gerektiğini, hile iddiası yönünden bir yıllık hak düşürücü sürenin de dolduğunu, davacının resmi satış senedinden de anlaşılacağı üzere davaya konu taşınmazları dava dışı ... Gayrımenkul Şirketine sattığını, davalıların davacı ile akit olmadığını, davacının alıcı olan dava dışı şirkete tapu iptal tescil davası açtığını, müvekkillerine husumet yöneltilmesinin hatalı olduğunu, davacının taleplerini dava dışı alıcı şirkete yöneltmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; her ne kadar davacı, davalılar hakkında satış bedelinin bir kısmının uhdelerinde kaldığından bahisle vekaletsiz iş görmeye dayalı alacak talebinde bulunmuşsa da, dava konusu taşınmazların satış bedellerinin davacının ikrarı ile de sabit olduğu üzere davacı tarafından kimliği meçhul 3. kişiye kendi konutunda verildiği, davalılar hakkında yürütülen ceza soruşturması sonucunda takipsizlik kararı verildiği, davacının taşınmazların satışı için aracı olan dava dışı ... hakkında ise her ne kadar Ağır Ceza Mahkemesinde yargılama devam etmekte ise de, dava dışı ... ile davalılar arasında ve kimliği meçhul 3. kişi ile aralarında fiili iş birliği olduğuna dair somut bir delil bulunmadığı, satış bedelinin bir kısmının davalılarda kaldığı iddiasını davacının ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; Mahkemece geçerli mazeret kabul edilmeyerek hükmün tefhim edildiğini, Gölbaşı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde derdest olan ve bekletici mesele yapılan dosyanın kesinleşmesinin beklenilmesi kararından yokluklarında vazgeçilip tahkikat bitirilerek sözlü yargılamaya geçilmeden karar verilmesinin doğru olmadığını, dava dışı birçok emlakçının/aracının, alıcının ve davalıların birlikte hareket ederek müvekkilini aldattığını ve hile ile bahsi geçen satış işlemlerini yaptıklarını, satış iradesi olmaksızın taşınmazların devredildiğini, müvekkilinin hiçbir yerde satış bedelinin tamamını aldığını ikrar etmediği gibi satış iradesi olduğunu da bildirmediğini, davada en azından tapu değeri olarak gösterilen 2.003.522,00 TL ile bankada dövize çevrilen 1.250.000,00 TL arasındaki fark olan 750.000,00 TL'nin daha başında müvekkiline verilmediğinin açık olduğunu, davalıların alıcıdan aldıkları en az 2.003.000,00 TL'yi müvekkiline ödediklerini ispat etmek zorunda olduklarını, ispat külfetinin davalılarda olduğunu, dolandırıcılık nedeniyle açılan ceza davasının derdest bulunduğunu, bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, davalılar ile tüm aracıların ve sanık ...'nın birbirlerini tanıdıklarını ve işbirliği içinde hareket ettiklerini, davalı tanıklarının ödemeye ilişkin beyanlarının hukuki değeri bulunmadığını, ayrıca tanıkların doğruyu söylemediklerini, 04.02.2019 havale tarihli bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığını, taşınmazların değerinin çok daha fazla olduğunu, soruşturma sırasında dinlenen kişilerin ifadelerin birbiriyle çeliştiğini, satış parası olarak verildiği söylenen paranın alıcı tarafından müvekkiline ödenmediğini ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; savcılığın soruşturma dosyasında dava dışı ... dışındakiler hakkında Ek Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verilmiş olmasına, davalıların, hakkında dava açılan ve sanık olarak Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan dava dışı ... ve/veya başkaca kişilerle eylem ve fikir birliği içinde davacıyı dolandırarak taşınmazlarını iradesi dışında (hileli davranışlar ile iradesini fesada uğratarak) sattırıp, bedelini davacıya vermedikleri ve davaya konu taşınmazların satış bedelinin bir kısmının davalıların uhdesinde kaldığı iddialarının ispatlanamadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekaletsiz iş görmeden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "İspat yükü
" başlıklı 6 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen gerekçeye, davacının maliki olduğu davaya konu taşınmazların 21.01.2016 tarihli resmi senetle toplam 2.003.522,00 TL bedelle dava dışı ... Gayrimenkul Şirketine devredilmesine, davalıların emlakçı olarak bu satış işlemine aracılık etmelerine, satış bedelinin dava dışı alıcı şirket tarafından davalı şirketin hesabına havale edilmesine, satış tarihinde ise davalı ... tarafından bu hesaptan çekildiğine dair dekontların dosyaya sunulmasına, davacının satış bedelini nakden ve tamamen aldığını beyanla resmi satış senedini imzalanmasına, her ne kadar davacı davalılar hakkında satış bedelinin bir kısmının davalılar uhdesinde kaldığından bahisle vekaletsiz iş görmeye dayalı alacak talebinde bulunmuşsa da dava konusu taşınmazların satış bedellerinin davacı tarafın da ikrarı ile davacı asil tarafından meçhul 3. kişiye kendi konutunda verilmesine, davacının taşınmazların satışı için aracı olan dava dışı ... hakkında verilen beraat kararı istinaf aşamasında olup kesinleşmemiş olsa da dava dışı ... ile davalılar ve kimliği meçhul 3. kişi ile arasında fiili iş birliği olduğuna dair dosya kapsamında somut bir delil bulunmamasına, davacının satış bedelinin bir kısmının davalılarda kaldığı yönündeki iddiasını soruşturma aşamasındaki satış bedelini aldığı yönündeki ikrarı ve resmi satış senedinde de bedelin nakden alındığı yönündeki imzalı beyanı karşısında ispat edememesine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.