"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/132 E., 2021/594 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı ... mirasçıları..., Bahar, Reyhan tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; 20.07.2008 tarihinde vefat eden ...'nun mirasçıları olduklarını, muris Fikret'in mirası 4 pay kabul edilerek 3/4 pay davacılara, 1 pay hakkındaki hüküm kesinleşen davalı ...'a verilmek suretiyle verasetin subut ettiğini, muris ...'nun sağlığından sahibi olduğu ... Lokantasını 25.06.2006 tarihli işletme sözleşmesi davalı ...' ye devrettiğini, murisin vefatından sonra davalı ...'nin lokantayı işletmeye devam ettiğini, 22.05.2009 tarihli ihtarname ile murisin ölümünden itibaren lehlerine doğmuş ve doğacak alacaklarını belirttikleri banka hesap numarasına göndermesini ihtar ettiklerini ancak bugüne kadar herhangi bir ödemede bulunmadıklarını, Kartal 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/251 tereke sayılı dosyasında, pide salonuna keşfe gidildiğini, davalı ...'nin, Koçoğlu Pide Salonunu günlük 35,00 TL'yi ...'na ödemek kaydıyla işlettiğini beyan ettiğini, yine ...'nun davalı ...'den Koçoğlu Pide Salonu için sözleşme gereği elden aylık 1.000,00 TL aldığını ve babasının vefatından sonra elden almaya devam ettiğini beyan ettiğini, ancak elden aldığını beyan ettiği bedelden davacı mirasçıların payına düşen 3/4 payı davacılara ödemediğini, davalıların aylık ödemenin 1.000 TL olduğunu beyan etseler de işletmenin aylık 1.000 TL ödüyor olmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, davacıların işyerinin cirosuna göre aylık 7.890 TL işletme geliri alması gerektiğini, murisin ölüm tarihi 20.07.2008’den 20.07.2010 tarihine kadar işletme payının 189.360 TL olduğunu ve davacıların ¾ miras payına düşen kısmın 142.020 TL olduğunu ileri sürerek mirasçılar payına düşen 142.020 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Hakkındaki hüküm kesinleşen davalı ...; muris ... ile diğer davalı arasında 25.06.2006 tarihinde “Lokanta Çalıştırma Sözleşmesi” imzalandığını, davalı ...‘ın günlük 35,00 TL yevmiye karşılığında lokanta ve diğer ekipmanlarının kullanılması konusunda anlaşmanın bulunduğunu, muris ...'nun vefatına kadar bu bedelin murise ödendiğini, murisin bu parayı oturduğu dairenin kredisinin ödemesinde kullandığını, muris ...'nun vefatından sonra müvekkilinin aynı bedelle banka taksitlerini ödediğini, müvekkilinin muris tarafından imzalanan sözleşmeden kaynaklanan bir bedeli alarak yine terekeye ait bir taşınmazın kredi taksitlerini ödediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ... vekili; muris ... ile müvekkili arasında 25.06.2006 tarihli “Lokanta Çalıştırma Sözleşmesi” bulunduğunu, sözleşmenin kira sözleşmesi niteliğinde olduğunu, günlük 35 TL kira bedeli ödendiğini, murisin vefatından sonra mirasçılardan Konuralp’e aylık 1.050 TL ödenmeye devam edildiğini, müvekkilinin borcu bulunmadığını, davacıların taleplerinin fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece verilen 19.12.2013 tarihli, 2010/440 E., 2013/705 K. sayılı kararla; dava konusu lokantanın mülkiyeti ve vergi kaydının muris adına olup aralarında bir kira ilişkisi bulunmadığı, talep edilen döneme ait 20.07.2008 tarihinden 20.07.2010 tarihine kadar olan gelir miktarının bilirkişi raporlarında tespit edildiği, bu şekilde belirlenen gelir miktarının 45.000,00 TL olacağı, bu miktar üzerinden her bir mirasçı olan davacıya düşen payın 11.250,00 TL olarak tespit edildiği, bu kazanç ve gelirden davacıların miras hisselerine düşen gelirin davalı tarafça ödendiğinin ispat edilemediği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 33.750,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 24.04.2017 tarihli ve 2015/18287 E., 2017/5791 K. sayılı ilamla; dava konusu sözleşmenin içeriğinin incelenmesinde, mal sahibi ...'na ait "..." isimli lokantanın kullanma ve işletmesinin, içindeki tüm demirbaşlar ile birlikte davalı ...'ye bırakıldığı, her türlü zarar ziyan ve masrafın davalı ...'ye ait olacağı, mal sahibinin lokantanın işletmesi ile ilgili hiçbir konuda müdahalede bulunmayacağı ve davalı ...'nin mal sahibine (kar ya da zarar etmesi fark etmeksizin) haftalık bir bedel (bu kısım boş bırakılmıştır) ödeyeceğinin kararlaştırıldığının anlaşıldığı, bu suretle, tarafların sözleşmedeki amaçlarının muris ...'na ait işletmenin tüm demirbaş eşyası ile birlikte davalı ...'ye kiraya verilmesinden ibaret olduğu ve bu haliyle sözleşmenin hasılat kirası niteliğinde olduğunun açık olduğu, buna göre Mahkemece; taraflar arasındaki uyuşmazlığın hasılat kirası sözleşmesinden kaynaklandığı göz önüne alınarak, dava konusu yazılı sözleşmede ödenecek kira (yevmiye) bedeli kısmı boş bırakılmış (belirlenmemiş) olduğundan, aylık kira bedelinin ne olduğu konusunda ispat külfetinin davacılara ait olduğu da gözetilerek, bu yönde yapılacak inceleme neticesinde hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
3. Bozmaya uyan Mahkemenin 20.11.2018 tarihli ve 2017/362 E., 2018/454 K. sayılı kararıyla; alacağın hasılat kira alacağına ilişkin olduğu, kira alacağı kapsamına giren davalara 6100 sayılı HMK' nın 4/a maddesi gereğince Sulh Hukuk Mahkemesinin bakmakla görevlendirildiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş; karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir.
4. Dosyanın gönderildiği Sulh Hukuk Mahkemesince verilen 18/06/2019 tarihli ve 2019/213 E., 2019/535 K. sayılı kararla; dava tarihi olan 08.07.2010 tarihinde HUMK hükümlerine göre değere bağlı olarak görevli mahkenin belirlendiği, dava tarihi itibariyle mahkemenin uyuşmazlığı görmekle görevli olmadığı, nitekim Yargıtay incelemesinden geçen dosyada asliye hukuk mahkemesinde görülmekte iken yapılan temyiz incelemesinde görev bozması da yapılmadığı gerekçesiyle mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir.
5. Görev uyuşmazlığı çıkması üzerine; Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 15.02.2021 tarihli ve 2020/11870 E., 2021/1392 K. sayılı kararıyla; davaya konu sözleşmenin hasılat kirası niteliğinde olduğu, dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'ya göre alacak ve menfi tespit davalarında görevin dava değerine göre belirleneceği, HUMK’nın 8. maddesi II. bendi gereğince tahliye, akdin feshi davaları ile birlikte açılan kira alacağı ve tazminat davaları sulh hukuk mahkemesinde görüleceği, diğer istemlerde dava konusu alacağın miktarına göre görevli mahkemenin belirleceği, anılan hükümler çerçevesinde dava değerine göre uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerektiği belirtilerek ... 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu sözleşmede ödenecek kira bedelinin boş bırakıldığı, buna göre aylık kira bedelinin ne kadar belirlendiğinin ispatının davacıya ait olduğu göz önünde bulundurulduğunda davacının aylık 7.890,00 TL işletme geliri alacağı olduğu iddiasının ispatlanamadığı, bu itibarla davalıların da kabulü dikkate alınarak hesaplama yapıldığı belirtilerek; davanın kısmen kabulüne, 18.900,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara hisseleri oranında ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
1-Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, davalılardan ...'nun temyizi üzerine; Dairemizin 09.06.2022 tarihli, 2022/2361 E., 2022/5653 K. sayılı kararıyla adı geçen davalı yönünden kararın onanmasına karar verilmiş, onama ilamının tebliği üzerine davalı tarafından karar düzeltme yoluna başvurulmamış olmakla, davalı ... yönünden hüküm kesinleşmiştir.
2- Mahkemenin kararının ... mirasçıları olan davalılara, usulüne uygun tebliğ edilmediğinin belirlenmesi üzerine yeniden gerekçeli karar usulüne uygun şekilde adı geçen davalılara tebliğ edilmiş, Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ... mirasçıları ..., ..., ... temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı mirasçıları; murisin vefatından sonra hakkındaki hüküm kesinleşen davalı ...’e gerekli ödemeler yapılmış olup davacılar tarafından bu hususta hiçbir ihtarname keşide edilmediği, temerrüde düşürülmediklerini, sözleşmede kira bedeli olarak hiçbir rakam belirtilmemesine rağmen hatalı karar verildiğini, murislerinin sözleşme ile üstlendiği tüm edimleri yerine getirmiş olup ödediği bedeli tekrar ödemek zorunda kalacaklarını ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; hasılat kirası sözleşmesinden kaynaklanan kira alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. İspatın konusunu, tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) ispat yükünü düzenleyen 190 ıncı maddesine göre ispat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar, başka delillerle ispat edilemez.
2. Kural olarak, kira ilişkisinin varlığını ve aylık kira bedelinin ne kadar olduğunu ispat külfeti kiraya verene, kabul edilen kira bedelinin ödendiğinin ispat külfeti ise kiracıya düşer. Kiraya verenin talep ettiği yıllık kira bedeli, 6100 sayılı Kanun'un 200 üncü maddesi uyarınca belirlenecek senetle ispat sınırının üzerinde ise; kira bedelini, kesin delille ispatlamak zorundadır. Kesin delille kanıtlanmadığı takdirde ise, kiracının kabulünde olan kira bedeli esas alınmalıdır. Yine kiracı da kira bedelinin senetle ispat sınırının üzerinde olması durumunda, kira borcunu ödediğini kesin delille ispat etmelidir.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelerin bozmaya uygun olmasına, bozma ilamında belirtilen şekilde değerlendirme yapılarak davalı kiracının kabul ettiği bedel üzerinden kira bedelinin hesaplanmasına, davalı kiracının kira bedellerini davacılara miras paylarına göre ödemediğinin ve kira bedelinin tamamının mirasçılardan birine ödenmesinin kiracının diğer mirasçılara olan sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağının anlaşılmasına göre, davalı mirasçılarının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine,
6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
21.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.