Logo

3. Hukuk Dairesi2023/705 E. 2023/2265 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden doğan bedelin iadesi için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasında, satıcının temerrüde düştüğü tarihin tespiti ve buna bağlı faiz hesaplaması uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Taraflar arasında yapılan sözleşmede taşınmazın teslim tarihi açıkça belirtildiğinden, satıcının bu tarihte teslim yükümlülüğünü yerine getirmemekle temerrüde düştüğü gözetilerek, temerrüt tarihinin ihtarname tarihi olarak belirlenmesi hatalı bulunmuş ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1641 E., 2022/2097 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Nazilli 2. Asliye Hukuk (Tüketici) Mahkemesi

SAYISI : 2019/548 E., 2021/109 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurularının kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; davalının yapmış olduğu taşınmazdaki 3. kat, 6 nolu bağımsız bölümün 290.000,00 TL'ye kendisine satılması konusunda davalıyla tarihsiz "Emlak Alım-Satım Sözleşmesi" imzaladıklarını, anlaşmaya göre 160.000,00 TL'nin peşin alındığını, kalanının tapu devrinde ödeneceğini, 30.01.2018 tarihinde satıcı tarafından tapu devrinin yapılmaması halinde sözleşmenin alıcı tarafından feshedilmesi konusunda anlaştıklarını, davalının 30.01.2018 tarihinde tapuyu vermemesi ve hatta daireyi 08.08.2019 tarihinde dava dışı taşınmaz sahibi vasıtasıyla 3. kişiye satması karşısında 29.08.2019 tarihinde ihtarname keşide ederek sözleşmenin feshi ve ödenilen paranın iadesini istediğini, davalının 06.09.2019 tarihli cevabi ihtarnamesi ile aldığı bedeli 3 ay içinde ödeyeceğini bildirdiğini, daire satış bedelinin tahsili için başlattığı icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini sürerek, takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı şirket; davacının 2018 yılı Temmuz ayında taşınmazı almaktan vazgeçtiğini ve sözleşmeyi tek taraflı feshettiğini, kaldı ki vazgeçme beyanına kadar davacıya aylık 1.000,00 TL kira bedeli ödendiğini, davacının daireyi satın almaktan vazgeçmesi sebebiyle sektördeki daralmadan da kaynaklı olarak dava konusu dairenin iş karşılığı binanın alçı ve sıva işleri yapan taşeronun eşine satıldığını, satışın mal kaçırma kastı ile yapılmayıp iş karşılığı ödenemeyen borcun ödenmesi noktasında yapıldığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte şirketin borcunun ödeme emrindeki tutardan daha az olduğunu, alacağa faiz talep edilemeyeceğini, lehine cezai şarta hükmedileceğinden borca, faize ve diğer ferilerine itiraz ettiklerini, alacağın likit olması sebebiyle tazminata hükmedilmesine yer olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; sözleşme hükümleri doğrultusunda takip tarihi itibariyle davacının alacak miktarının tespiti konusunda hesap uzmanı bilirkişiden alınan rapor ve ek raporda; borçlunun 31.01.2018 tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü halinde takip tarihi itibariyle alacaklının takip konusu yapabileceği asıl alacak miktarının 160.000,00 TL, işlemiş yasal faiz miktarının 23.237,26 TL, işlemiş ticari faiz miktarının 43.979,18 TL, borçlunun 02.09.2019 tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü halinde alacaklının takip konusu yapabileceği asıl alacak miktarının 160.000,00 TL, yasal faiz miktarının 394,52 TL, ticari faiz miktarının 854,79 TL olduğunun bildirildiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun(6098 sayılı Kanun) 123 üncü maddesinde; "Karşılıklı borç yükleyen sözleşmeler de, taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hakimden isteyebilir." hükmünün düzenlendiği, aynı Kanun'un 124 üncü maddesinde de süre verilmesini gerektirmeyen durumların tadadi olarak sayıldığı, temerrüde düşmüş borçlunun içinde bulunduğu durumdan veya tutumundan süre verilmesinin etkisiz olacağı anlaşılıyorsa veya borçlunun temerrüdü sonucunda borcun ifası alacaklı için yararsız kalmışsa veya borcun ifasının belirli bir zamanda veya belirli bir süre içinde gerçekleşmemesi üzerine, ifanın artık kabul edilemeyeceği sözleşmeden anlaşılıyorsa, diğer tarafın temerrüde düşen tarafa süre verilmesine gerek olmaksızın seçimlik hakları kullanabileceği hükmünün düzenlendiği, somut olayda; davaya konu taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde davacıya satışı yapılan bağımsız bölümün 08.08.2019 tarihinde dava dışı 3. kişiye satıldığı, bu sebeple davaya konu taşınmazın tesliminin imkansız hal alması nedeniyle artık temerrüt için ihtara gerek olmadığı, davalının sözleşmede dairenin teslimi için belirtilen sürede yani 30.01.2018 tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü ve taraflar arasındaki ilişki göz önüne alındığında bu tarihten itibaren yasal faiz uygulanması gerektiği, ayrıca davacı tarafından davalıya ödenen bedelin sözleşme gereği belirli ve likit olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile icra takibine davalı tarafça yöneltilen itirazın kısmen iptali ile takibin 160.000,00 TL asıl alacak, 23.237,26 TL işlemiş yasal faiz olmak üzere toplam 183.237,26 TL üzerinden devamına, takibe konu edilen fazlaya ilişkin alacak bakımından talebin reddine, 160.000,00 TL asıl alacak üzerinden hesap edilen %20 nispetindeki 32.000,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili; davalının tacir olması sebebiyle sebebiyle ödenen paranın iadesinde ticari faiz uygulanması gerektiğini, bu sebeple kararın sadece faiz yönünden kaldırılarak, paranın icra takibindeki talepleri gibi ticari avans faiziyle iadesine karar verilmesini bildirerek istinaf talebinde bulunmuştur.

2.Davalı vekili; müvekkili şirket ile davacı arasında akdedilen ''Emlak Alım-Satım Sözleşmesi'' nin 7 nci maddesinde eserin 30.01.2018 tarihinde teslim edileceği konusunda anlaşıldığını, aynı sözleşmenin 8 inci maddesinde belirtilen mücbir sebeplerin oluşması durumunda ise muacceliyet süresinin uzayabileceği, bu uzamaya bağlı olarak davacıya evi teslim edilene kadar kirasının müvekkili tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığını, yapılan sözleşme kapsamında davacının aylık 1.000,00 TL kira parasının 2017 yılı Nisan ayından 20.09.2019 tarihine kadar müvekkili şirket tarafından düzenli bir şekilde ödendiğini, aynı sözleşmenin mücbir sebepler üst başlıklı 8 inci maddesinde ''ülke ekonomisini etkileyecek mali krizler oluşması'' durumunda mücbir sebep kabul edileceğinin kabul edildiğini, muacceliyet süresi içerisinde dolar kurunda meydana gelen yükseliş ve 2018 yılında erken seçim kararı alınması sonucunda ülke genelinde ekonomik krizin baş gösterdiğini, bu kriz durumundan en çok inşaat sektörünün etkilendiğini, inşaat sektöründeki bu daralmaya bağlı olarak inşaat teslim süresinin uzadığını, bu durumun hemen davacı yana bildirildiğini, yine aynı sözleşmenin müşteri ile ilgili 11 nolu başlığına göre, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin borcunun ödeme emrindeki tutardan daha az olduğunu, bu şartlar altında hiçbir şekilde sözleşmenin tek taraflı feshinin söz konusu olmadığını, aksi takdirde tarafların 10.000,00 TL cezayı ödemeyi kabul edeceğini, tek taraflı fesih şartları oluşmadığı halde müşteri tarafından fesih gerçekleştirilirse o tarihe kadar yapılan ödemelerden cezai şartın düşüleceğini ve kalan bakiyenin 3 ay sonra ödeneceğini kararlaştırdıklarını, bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını, aksi yönde karar verildiği takdirde davacının fesih ihtarnamesinin tebliğ tarihi olan 02.09.2019 tarihinde müvekkili şirketin temerrüte düştüğünün kabul edilmesini isteyerek, istinaf talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının istinaf itirazının değerlendirilmesinde; satıcının tacir olması sebebiyle 6102 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca eldeki iş davacı yönünden de ticari iş sayılacağından, davacının ticari faiz talep etme hakkı bulunmakta olup davacının faize ilişkin istinaf itirazının kabulüne karar vermek gerektiği, davalının istinaf itirazının değerlendirilmesinde; taşınmazların satışının kanun gereği resmi şekle tabi olduğu, bu şekle uyulmadan yapılan sözleşmelerin geçersiz sayılacağı, geçersiz sözleşme gereğince tarafların aldıklarını iade etmekle yükümlü olduğu, cezai şart, asıl borca ilişkin fer'i bir hak olup, geçersiz sözleşmelerde yer alan cezai şartlar da geçersiz olacağından, geçersiz sözleşmelere dayanarak tarafların birbirlerinden cezai şart isteyemeyecekleri, bu nedenle davalı tarafın sözleşmede yer alan 10.000,00 TL cezai şartın davacı tarafça ödenmesi gerektiğine ilişkin istinaf itirazının reddine karar vermek gerektiği, ancak 6098 sayılı Kanun'un 117 nci maddesinin ''Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.'' şeklinde düzenlendiği, temerrütün ya bir ihtar ya da dava açılması vs. suretiyle gerçekleşeceği, sözleşmeye aykırılık hükümlerine göre borçludan faiz talep edilebilmesi için bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesinin gerektiği, borçlunun temerrüdünün, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden itibaren oluşacağı, iade talebinde bulunulmadan temerrüt faizinin işlemeyeceği, davacı tarafça Nazilli 1. Noterliğinin 29.08.2019 tarihli ve 005347 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile taraflar arasında yapılan bila tarihli emlak alım-satım sözleşmesinin feshedildiğini bildirir ihtarnamenin gönderildiği, ihtarnamenin davalıya 02.09.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ihtarnamenin tebliğ tarihi itibariyle temerrüte düştüğü (davalı yanın istinaf dilekçesindeki kabulü dikkate alınarak), bu tarih ile takip tarihi arasında işlemiş faiz tutarı 854,79 TL olduğundan bu miktar üzerinden talebin kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru bulunmadığı, davalının buna ilişkin istinaf itirazının kabulüne karar vermek gerektiği gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında; açılan davanın kısmen kabulü ile takip dosyasına davalı tarafça yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin asıl alacak 160.000,00 TL, işlemiş faiz 854,79 TL olmak üzere toplam 160.854,79 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, takip tarihinden itibaren asıl alacağa avans faizi uygulanmasına, alacak likit olduğundan asıl alacağın %20'si oranında davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Katılma yoluyla davacı vekili; Bölge Adliye Mahkemesinin temerrüt tarihini 6098 sayılı Kanun'un 117 nci maddesinin birinci fıkrası gereğince fesih ihtarnamesinin tebliğ tarihi olan 02.09.2019 tarihi olarak kabul etmesinin, aynı maddenin ikinci fıkrasına ve Kanun'un 124 üncü maddesine aykırı olduğunu, sözleşmenin ifa edileceği tarihin 30.01.2018 olup, borcun ifa edileceği günün alıcı ve satıcı tarafından birlikte belirlendiğini, bu durumda davalı satıcının 30.01.2018 tarihinde daireyi oturulabilir halde tapusunu verememekle temerrüde düştüğünü, kararın temerrüt tarihinin başlangıcı yönünden bozulması gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; taraflar arasında yapılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi gereğince ödenen satış bedelinin faiziyle birlikte iadesi için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun, "Borçlunun temerrüdü" kenar başlıklı 117 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Taraflar arasında imzalanan bila tarihli Emlak Alım-Satış Sözleşmesinin 3 üncü maddesinin (d) bendinde; satıcının, subasman vizesinden sonra kat irtifakını kurarak müşteriye kat irtifakı tapusu vereceği, 6 ncı maddesinde; 160.000,00 TL peşinat alındığı, 130.000,00 TL'nin tapu tesliminde alınacağı, "Teslim Süresi ve Cezai Şart" başlıklı 7 nci maddesinde; söz konusu dairenin 30.01.2018 tarihinde teslim edileceği, madde 8 deki mücbir sebepler oluşursa bu süreye 2 ay ilave edileceği, müşteriye evi teslim edilene kadar kirasının Suyapı İnşaat tarafından ödeneceği, 11 inci madde de ise müşteri sorumluluklarını yerine getirdiği halde satıcı tapu devrini yapmazsa, müşterinin sözleşmeyi tek taraflı feshedebileceği belirtilmiştir.

2. 6098 sayılı Kanun'un 117 inci maddesi gereği; muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş (kesin vade bulunması) veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri tarafından usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlenmişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak, sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır. Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise, takip tarihinde temerrüt gerçekleşir. Temerrüde esas icra takibi de bulunmuyorsa dava tarihinde temerrüt gerçekleşir.

3. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; sözleşmede dairenin teslim edileceği, eş söyleyişle davalının borcunu ifa edeceği gün, taraflarca 30.01.2018 tarihi olarak belirlenmiştir. Şu durumda, Bölge Adliye Mahkemesince; davalının bu tarihte daireyi teslim etmeyerek temerrüde düştüğü, bu doğrultuda İlk Derece Mahkemesince bilirkişiden işlemiş faizin tutarı hususunda rapor aldırılarak karar verilmiş olduğu gözetilerek, davalı tarafın bu yöne ilişen istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine, kararın bir örneğinin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

18.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.