"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/781 E., 2022/1391 K.
DAVA TARİHİ : 05.01.2017
İLK DERECE MAHKEMESİ : ...(...) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/11 E., 2019/37 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı-temlik alan tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-temlik alan tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı; ...'de emlak işiyle uğraşan, emlak ve ... takibi konusunda tecrübeli ve güvenilir bir tacir olduğunu, davalının turizm işiyle uğraştığını, davalının yeni yatırım yapmak amacıyla Maliye Hazinesine ait ... İlçesi, ... Mevkii, 13001 sayılı parseli turistik tesis yapmak için 49 yıllığına kiralamak istediğini, bu nedenle davalı ile arasında 28.06.2008 tarihli protokol yapıldığını, bu protokol uyarınca ... takibi ve işin gerçekleştirilmesi karşılığında davalı tarafın 400.000,00 TL ödeme yapacağının kararlaştırıldığını, üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ancak davalı tarafın 25.000,00 TL peşin ödemenin dışında kalan bakiye ödemeyi yapmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000,00 TL'nin dava tarihine kadar işlemiş faiziyle ve hüküm tarihi itibariyle ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Yargılama sırasında davacı alacağını 09.11.2018 tarihli temlik sözleşmesi ile ...'ya temlik etmiştir. Temlik alan davacı ...; 24.12.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile 334.542,00 TL alacağın 10.000,00 TL'lik kısmının dava tarihinden, bakiyesine ıslah tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
3. İstinaf aşamasında temlik alan davacı ... ise, alacağını 12.04.2019 tarihli temlik sözleşmesi ile dava dışı ... temlik ettiğini 19.04.2019 tarihli beyan dilekçesiyle bildirmiştir.
II. CEVAP
Davalı; dava konusu sözleşme imzalandıktan sonra davacı ...'ın 2009 yılı Mayıs ayında sahtecilik suçundan hapse girdiğini, bu tarih itibariyle ehliyetini kaybettiğini, kanun gereği yapılan sözleşmenin kendiliğinden sona erdiğini, yine ... Mevkii, 13001 sayılı taşınmazı kiralamadığını, bizzat kendisinin takip ettiği ve tüm işlemlerini kendisinin yaptığı 15733 parsel sayılı taşınmazı kiraladığını, davacının daha önce ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/172 E. sayılı dosyasında aynı davayı açtığını ve davanın reddedildiğini, tarafları ve konusu aynı olan davanın ikinci kez açılamayacağını, alacağın zamanaşımına da uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; somut olayda çözülmesi gereken hukuki ihtilafın ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/172 E. sayılı dosyası üzerinden verilen hüküm bakımından kesin hüküm oluşturup oluşturmadığı, alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, davacının kısıtlılığı sebebiyle tarafların arasındaki sözleşmenin geçerliliğinin ne yönde etkileneceği, davacının sözleşme gereğince üzerine düşen edimleri yerine getirip getirmediği noktalarında toplandığı, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/172 E. sayılı dosyası üzerinden verilen gerekçe içeriğinde davanın esasına yönelik verilen hükmün eldeki davanın dayanağı olan hukuki sebep yönünden kesin hüküm teşkil etmediği, zamanaşımı süresinin başlangıcının taşınmaza yönelik tahsis işleminin gerçekleştiği tarih olduğu, alacağın zamanaşımına uğramadığı, somut olayda taraflar arasında 28.06.2008 tarihinde sözleşme yapıldığı, sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 404 üncü maddesinde gayrimenkul tellallığının yazılı şekle tabi kıldığı, davacı ile davalı arasında yapılan ilk sözleşmenin davacının kısıtlanması sebebiyle kendiliğinden sonra erdiği, davacının tahliyesinden sonra ise taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin varlığı ispat olunamadığı, davacının sözleşmenin kendiliğinden sona erdiği tarih sonrası yaptığı iddia olunan işler sebebiyle herhangi bir ücret talep etmesinin mümkün olmadığı, dosyaya yansıyan belgelerden tahsis işleminin 2014 yılında yapıldığı, tahsis işlemi ve ihale sürecinin de davacının kısıtlanmasından sonraki tarihlerde tamamladığı ve davacının sözleşme uyarınca başlangıçta da 25.000,00 TL ücret aldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Temlik alan davacı ...; 28.06.2008 tarihli protokol başlıklı simsarlık sözleşmesi gereğince üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, davalı adına hareket edilmesi nedeniyle resmi belgelerin tamamında işin doğası gereği davalının adının yer aldığını, ancak bazı dekont ve belge asıllarının davacı ...'ın elinde olduğunu, davacı ...'ın kısıtlılığının 1 yıl kadar sürdüğünü ve bu esnada dahi ofisinin çalışanları tarafından faaliyetlerini devam ettirdiğini, davacı ...'ın taraflar arasındaki sözleşme gereğince alacağının tamamını hak ettiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında imzalanan 28.06.2008 tarihli protokol başlıklı tellallık (simsarlık) sözleşmesinden sonra davacı temlik eden ...'ın kısıtlanması nedeniyle sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu 397 nci (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 525 inci) maddesi gereğince 28.06.2008 tarihli protokolün kendiliğinden sona erdiği, kısıtlılığın sona ermesinden sonra taraflar arasında yazılı simsarlık (tellallık) sözleşmesi imzalandığının davacı tarafından ispatlanamadığı, taraflar arasında imzalanan 28.06.2008 tarihli protokol ile davacı temlik edenin kısıtlandığı yani yazılı tellallık sözleşmesinin sona erdiği tarihe kadar davacının peşin aldığı 25.000,00 TL tellallık ücretinden fazlasının hak edildiğinin davacı tarafından kanıtlanamadığı, ayrıca taraflar arasındaki protokole göre davacı temlik edenin Hazine arazisinin kiralanması ile ilgili olarak kendisi için 400.000,00 TL ve Hazine için 96.000,00 TL yıllık kira bedeli olmak üzere toplam 496.000,00 TL haricinde davalıya başka harcama (ödeme) yapmama garantisi vermesine rağmen davacının kısıtlanması nedeniyle taraflar arasındaki yazılı protokolün sona ermesinden sonra 171.946.10 m² Hazine arazisinin 19.08.2014 tarihinden itibaren 49 yıl süre ile davalı tarafından kiralanması işleminin sona erdirilmesine kadar davalı tarafından protokolde belirtilen toplam bedelin üstünde Hazine ve ilgililere ödeme yapıldığı, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmadığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde temlik alan davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Temlik alan davacı ...; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrarlayarak kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tellallık sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte olan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (mülga 818 sayılı Kanun) 386 ncı maddesine yer alan "Diğer akitler hakkındaki kanuni hükümlere tabi olmayan işlerde dahi, vekalet hükümleri cari olur." düzenlemesi gereğince taraflar arasında imzalanan 26.08.2008 tarihli simsarlık sözleşmesine vekalete ilişkin hükümler uygulanmaktadır.
2. Mülga 818 sayılı Kanun'un Ölüm, ehliyetsizlik, iflas başlıklı 397 nci maddesi; "Hilafı mukaveleden veya işin mahiyetinden anlaşılmadıkça vekalet, gerek vekilin gerek müvekkilin ölümüyle ve ehliyetinin zavali veya iflası ile nihayet bulur.
Şu kadarki vekaletin nihayet bulması müvekkilin menfaatlerini tehlikeye koyuyorsa müvekkil veya mirasçısı veya mümessili bizzat işlerini görebilecek hale gelinceye kadar vekil veya mirasçısı veya mümessili vekaleti ifaya devam ile mükelleftirler." şeklindedir.
3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar başlıklı 16 ncı maddesinde; "Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Karşılıksız kazanmada ve kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanmada bu rıza gerekli değildir.
Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar haksız fiillerinden sorumludurlar." düzenlemesi mevcuttur.
4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun başlıklı Senetle İspat Zorunluluğunun İstisnaları başlıklı 203 üncü maddesi şöyledir:
"Aşağıdaki hâllerde tanık dinlenebilir:
a) Altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler.
b) İşin niteliğine ve tarafların durumlarına göre, senede bağlanmaması teamül olarak yerleşmiş bulunan hukuki işlemler.
c) Yangın, deniz kazası, deprem gibi senet alınmasında imkânsızlık veya olağanüstü güçlük bulunan hâllerde yapılan işlemler.
ç) Hukuki işlemlerde irade bozukluğu ile aşırı yararlanma iddiaları.
d) Hukuki işlemlere ve senetlere karşı üçüncü kişilerin muvazaa iddiaları.
e) Bir senedin sahibi elinde beklenmeyen bir olay veya zorlayıcı bir nedenle yahut usulüne göre teslim edilen bir memur elinde veya noterlikte herhangi bir şekilde kaybolduğu kanısını kuvvetlendirecek delil veya emarelerin bulunması hâli."
5. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin tarihli ve 2022/7407 E., 2022/9353 K. sayılı ilamı.
6. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.06.2015 tarihli ve 2014/19-1 E., 2015/1539 K. sayılı ilamı.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle dava dosyasının incelenmesinde; taraflar arasında akdedilen 26.08.2008 tarihli simsarlık sözleşmesinin davacının 25.05.2009 tarihinde hükümlü hale geldiği, hapis cezasından kaynaklı olarak 08.09.2009 tarihinde ... (...) Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/283 E. sayılı kararı ile eşinin davacıya vasi tayin edildiği, kısıtlanan davacının telallık sözleşmesi kapsamında kendini borçlandırıcı işlem yapmasının vasisinin rızasına bağlı olduğu, davacının vasisinden davacının sınırlı ehliyetsiz durumunda olması nedeniyle 4721 sayılı Kanun'un 16 ncı maddesi gereği rıza alındığının ispat edilmediği, yine kısıtlılık halinin sona ermesi sonrasında davacı ile yeni bir sözleşme imzalanmadığı, 26.08.2008 tarihli sözleşmenin ehliyetsizlik nedeniyle sona erdiği tarih itibariyle davacının sözleşmeyi ifa ettiğini ispat edemediği, tanık anlatımlarının usul hükümleri gereğince hükme esas alınamayacağı, kaldı ki davacının 25.05.2009 tarihinde hükümlü hale geldiği, 26.08.2008 tarihli protokolde yer alan 13001 parselin ifrazından kaynaklı yalnızca 2 parsele ilişkin davalının bizzat işlem yaptığı, 06.04.2011 tarihinde 15689 ve 15690 nolu iki parsele ilişkin evrakların Kültür ve Turizm Bakanlığına davalı tarafından teslim edildiği, 08.07.2011 tarihinde taşınmazlara ilişkin Bakanlık nezdinde yapılan müzakerelere davalının katıldığı, 16.08.2011 tarihinde teminat mektubunun davalı tarafından Bakanlığa teslim edildiği, 18.03.2009 tarihli Maliye Bakanlığının oluru ile davalının şirketi adına söz konusu 13001 nolu parsel üzerinde talebe esas yatırım işlemlerinin tamamlanması için Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğünün 20.10.2011 tarih ve 214518 sayılı yazı ile davalının şirketi adına 6 ay süre ile ön izin verildiği, 15.10.2012 tarihinde davalının talebi ile ön iznin 2 yıl daha uzatıldığı, 25.08.2014 tarihli tapu kaydı ile davalının 08.05.2014-07.05.2063 tarihleri arasında üst hakkı tapuya işlendiği, davacının sözleşme kapsamında edimini ifa ettiğini ispat edemediği anlaşıldığından davacının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.