"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki araç mülkiyetinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemesince bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar ..., ..., ... vekilleri tarafından temyiz edilmekle incelemenin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 12.12.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir
Belli edilen günde gelen davalılar ... ve ... vekili Avukat ...'in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacının kendisine ait ... plakalı ... marka aracını satmak için internet sitesine ilan verdiğini, davalılardan İbrahim’in kendisini telefonla arayarak yanlarında çalıştığı diğer davalı ... ve ... ortağı ...’ın ... yerine davet ettiğini, yapılan görüşme neticesinde aracın satışı konusunda 220.000,00 TL karşılığında anlaştıklarını, bunun üzerine davalı ...’e aracı satması için noter vekaleti verdiğini ve aynı gün bankada ödeme için bekletildiği sırada, davalı ... tarafından davalılardan ...’e araç satışının yapıldığını, satış işlemini ... adına vekaleten davalılardan ...’in gerçekleştirdiğini, ertesi gün 05.05.2015 tarihinde ...’in noter satış sözleşmesi ile aracı davalı ...’a sattığını, ...’ın banka havalesi ile ...’a 185.000,00 TL para havalesi yaptığı ve bu şekilde davalıların eylem ve fikir birliği içinde dolandırma kastıyla mülkiyeti ele geçirdiklerini ileri sürerek, vekaletnamenin ve irade fesadı nedeniyle yapılan tüm satış işlemlerinin geçersizliğinin tespiti ile iptaline, aracın mülkiyetinin kendisine ait olduğunun tespitine ve aracın iadesine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davalının iyi niyetli olduğunu, aracı 190.000,00 TL’ye aldığını ve satış bedelini ödediğini, parayı hesaptan gönderdiğini, 5.000,00 TL'sini elden ödediğini, kendisine husumetin yönetilmesinin haksızlık olduğunu, müvekkilinin davalı ... ve ... dışındaki iki davalıyı tanımadığını, dolandırıcılık olayında kendisinin ilgisinin olmadığını, ceza davasında beraat ettiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
2. Davalı ...; ...’ın yanında çalıştığını, davalı ...’ın 185.000,00 TL satış bedelini banka kanalıyla havale ederek geriye kalan 5.000,00 TL'yi ise vekalet sahibi ...’a elden verdiğini, satışın noter huzurunda olduğunu, ...’ün vekaletnamesi bulunmadığından aracı önce ...’ün yeğeni olan diğer davalı ... adına aldığını ancak sonradan ...’e devrettiğini, paranın ... tarafından gönderildiğini, aracın ...'e ait olduğunu, ceza davasında beraat ettiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
3. Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 08.02.2018 tarihli ve 2015/369 E., 2018/56 K. sayılı kararıyla; davalı ... ve ...’ın davacının iradesini fesada uğrattığı, hileli işlemler yapmak suretiyle vekaletname aldığı ve herhangi bir bedel ödemeden satışı gerçekleştirdiğinin ceza mahkemesince dinlenen tanık ve taraf beyanları ile sabit olduğu, davalı ...'ın oto alım satım işi yapan bir kişi olup, bedel havale ederken bu konuda bedelin aracın malikine ulaşması hususunda gereken özeni göstermesi gerektiği, bu nedenle davacının davalı ..., ... ve vekil sıfatıyla hareket eden ...’e karşı da korunması gerekli olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalılar ..., ... ve ... vekilleri istinaf istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 04.02.2021 tarihli ve 2018/1899 E., 2021/148 K. sayılı kararıyla; davalıların ceza davasında beraat ettikleri, davacının aracın anahtarlarını kendi rızasıyla teslim ettiği, aracı satın alan davalılardan ...’in satış bedelini ödediği ve satış öncesinde davalı ...’in davacıyı arayarak aracın satışı ile ilgili görüştüğü, istinaf eden davalıların dolandırıcılık kastıyla hareket etmedikleri kabul edilmek suretiyle davalılar ..., ... ve ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 22.02.2022 tarihli ve 2021/4193 E., 2022/1355 K. sayılı ilamıyla; "Somut olayda; kararı istinaf eden davalılar her ne kadar ceza davasında beraat etmişler ise de; ceza dosyasındaki anlatımlar eldeki dava dosyası ile bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının aracını satmak için internete ilan verdiği, davalı ... tarafından davacının satış konusunda görüşmek üzere ... yerine çağrıldığı, burada davalı ... ile davalı ...’in davacıyı yanılttıkları, davacıdan aracın satışının yapılması amacıyla davalı ...’in vekil tayin edildiği vekaletin alındığı, araç bedelinin ödenmesi hususunda davacının oyalandığı, davalı ...’in aracın satışını davalı ...’e vekaleten davalı ...’e yaptığı, araç bedelinin ise ... tarafından davacı asile değil de, davacıya vekaleten hareket eden davalı ...’in hesabına gönderildiği, davalı ...’ın oto alım satım işi ile uğraşmakta olduğu ve araç satış işlemlerini bilebilecek durumda olması, satış esnasında davalı ...’in davacıyı arayarak bedeli alıp almadığı hususunu sorduğu olguları hep birlikte göz önüne alındığında davalıların el ve ... birliği içinde hareket ettikleri anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin bu yöndeki gerekçesi yerinde olup, bölge adliye mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; ilk derece mahkemesinin kararına karşı davalılar ..., ..., ... vekili istinaf yoluna başvurmuş olmasına karşılık, bölge adliye mahkemesince bu davalılar yönünden sınırlı inceleme yapılması gerekirken, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir."şeklinde kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya uyularak verilen karar
Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Yüksek Yargıtay bozma ilamı ve tüm dosya kapsamında toplanan delillere göre, davacının davasının kabulüne, davacının ... plaka sayılı araç satışı ile ilgili vermiş olduğu vekaletnamenin ve bu vekaletnameye istinaden ... plaka sayılı aracın Noter satış işlemlerinin iptaline, dava konusu ... plaka sayılı 2014 model 3c tipi 87629049 motor, ... şasi nolu ... marka dizel ... cinsi aracın satışına ilişkin davacı ve davalılar arasındaki işlemlerin irade fesadı nedeni ile iptali nedeni ile ... plaka sayılı aracın davacıya iadesine ve tekrar adına tesciline karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalılar ..., ... ve ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar temyizinde; dava konusu aracın, davacının vermiş olduğu vekaletname uyarınca müvekkil ... adına alındığını ve satış bedelinin ödendiğini, dava tarihinde de aracın ... adına kayıtlı olduğunu, müvekkillerden davalı ...'un hiç bir şekilde aracın maliki olmadığını sadece vekalet ile satış işlemi yaptığını, aracın maliki bulunmayan davalı ... ve ... yönünden iade ve tescil kararı verilemeyeceğini, kararın müvekkiller ... ve ... açısından da icra kabiliyeti de bulunmadığını, uyuşmazlıkta idari yargının görevli olduğunu, Mahkemesinin idareyi tescile zorlayamayacığını, mülkiyetin tespiti ile yetinmesi gerektiğini, davacının dava konusu aracın tekrar adına tescili yönünde bir talebi olmadığını, davacının kendi iradesi ile vekaletname verdiğini, irade fesadı olmadığını, müvekkilerinin davacı satış öncesinde ve sonrasında görmediklerini, davalı ...'ün ... Ticaret Merkezinde oto alım satım işiyle uğraştığını, olayla müvekkilin en ufak bir kusuru, ihmali yada kötü niyeti olmadığını, ... ve ... dışında diğer iki davalıyı kesinlikle tanımadığını, 185.000,00 TL bedeli banka kanalıyla havale ederek geriye kalan 5.000 TL'yi ise vekalet sahibi diğer davalı ...'a ödeme verdiğini, müvekkiller ile diğer davalıların aralarında bir ilişkinin mevcut olamayacağının ceza mahkemesinde tespit edildiğini, bu durumda kötü niyet iddiasının davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, araç mülkiyetinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 05.12.2019 tarihli, 2017/13-5005 E., 2019/1289 K. sayılı ilamı.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan kararın uyulan bozma ilamında belirtilen hukuki esaslar gereğince verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen temyiz sebeplerinin incelenmesinin artık mümkün bulunmamasına göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Motorlu araçların tescil işlemi idari bir işlem niteliğindedir. Mahkemece trafik kaydına tescile karar verilmesi, idareyi işlem yapmaya zorlayıcı bir karardır. Oysa adli yargı yerinde, idareyi işlem yapmaya zorlayıcı türden bir karar verilemez. Her ne kadar taşınmazlara ilişkin davalarda tescile ilişkin hüküm kurulabildiği akla gelmekte ise de, bu husus 4721 sayılı TMK’da yerini bulan düzenlemelerden kaynaklanmakta olup 2918 sayılı KTK’da motorlu araçların tesciline ilişkin mahkemelere bu şekilde bir yetki ve görev verilmemiştir. Uyuşmazlığın mahiyeti itibariyle bu noktada tartışılması gereken asıl husus, araç satışları için 2918 sayılı KTK’nın 19 uncu maddesinde düzenlenen tescilin fonksiyonu olup, bu konuda öncelikle sicile güven ilkesine değinilmesi gerekir.
Taşınırlar üzerindeki hâkimiyetin belirlenmesi yukarıda açıklandığı üzere zilyetlik yoluyla sağlanırken, taşınmazlar açısından bu belirleme tapu sicili yoluyla olur. Kanun koyucunun 6721 sayılı TMK’nın 1023 üncü maddesinde taşınmaz mallar için açık bir şekilde öngördüğü sicile güven ilkesinin 2918 sayılı KTK’da yer almaması, başka bir anlatımla trafik kaydında yolsuz bir tescile dayanarak hareket eden kişinin iyi niyetinin mülkiyete hak kazanılması noktasında korunması hususunda 6721 sayılı TMK’nın taşınır mülkiyetine ilişkin kurallarına istisna teşkil eden bir yasal düzenlemenin mevcut olmaması karşısında trafik sicil kayıtlarının, tapu sicilinin sağladığı korumaya eşdeğer güce sahip olduğu söylenemeyecektir. Nitekim aynı husus Hukuk Genel Kurulunun 05.12.2019 tarihli ve 2017/13-505 E. 2019/1289 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Bu durumda, Mahkemece, davaya konu aracın mülkiyetinin tespitine karar verilmekle yetinilmesi gerekirken, yazılı şekilde trafik siciline tesciline yönelik karar verilmesi, usul ve kanuna aykırıdır.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalıların sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Mahkeme kararının hüküm fıkrasının 1 numaralı bendinde yer alan "aracın davacıya iadesine ve tekrar adına tesciline" ifadesinin hükümden çıkartılarak yerine "aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun TESPİTİNE,” ifadesinin yazılmasına, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılar ... ve ...'e verilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
12.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.