"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2943 E., 2022/416 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/587 E., 2019/394 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vasisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalıya ait iş yerini 01.01.2017 başlangıç tarihli ve 2 yıl süreli sözleşme ile kiraladığını, kiralananı dava dışı ...'den devraldığını ve 2 ay süreyle işlettiğini, 03.03.2017 tarihinde iş yerinin ruhsatsız olduğu gerekçesiyle mühürlendiğini ve kendisinin de 08.05.2017 tarihinde tutuklandığını, kiraya verenin kiralananı üçüncü kişiye kiraya vermek suretiyle sözleşmeyi haksız feshettiğini, kiralananın bulunduğu yerin getirisi yüksek bir yer olduğunu ve haksız fesih sebebiyle zarara uğradığını, iş yerinin içinde bulunan masa, sandalye gibi kendisine ait eşyaların da kiralananla birlikte başkasına kiraya verilmesi sebebiyle zarara uğradığını iddia ederek; fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere, 5.000 TL'nin fesih tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; öncesinde bizzat işlettiği iş yerini 01.01.2017 tarihinde dava dışı ...'e kiraya verdiğini, kira sözleşmesinin tek suret olarak imzalanıp bu kişiye teslim edildiğini, davalının sözleşmedeki boşlukları kendi adını yazarak doldurduğunu, bu sebeple sözleşmenin iradesini yansıtmadığını, kiralananın davalı tarafından mühürlenene kadar yalnızca birkaç gün kullanıldığını, onun dışında ... tarafından işletildiğini, davalı hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını, sözleşme kabul edilmemekle birlikte tarafınca fesih beyanında bulunulmadığını, fesih beyanı yokken buna dayalı tazminat talep edilemeyeceğini, davalının 10.03.2017 tarihinde kendisini darp ettikten sonra kiralananı terk ettiğini, kira bedeli ödemesi de olmadığını, kiralanandaki eşyaların kendisine ait olduğunu ve 01.04.2017 tarihinde kiraya verdiğini, gelir kaybına uğramak istememesinin hayatın olağan akışına uygun olduğunu, ayrıca iş yeri niteliği olmayan yer için gelir kaybına uğramasının da mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafından davalının kira sözleşmesini haksız olarak feshettiğinin kanıtlanamadığı, davacı ve davalı arasında kira sözleşmesinin sona ermediği ve halen geçerli olup tarafları bağlayacağı, davacının şahsi hakkından kaynaklanan önlem ve koruma tedbirlerini kullanmayıp, haksız fesihten kaynaklanan tazminat davası açmasının haklı ve yerinde görülmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, tazminat tutarının hesaplanması için keşif deliline dayanıldığını, keşif yapılmadan karar verildiğini, zararın hesabında davacının aynı mevkiide ve aynı özelliklere sahip başka bir iş yeri kiralayabileceği süredeki kazanç kaybının dikkate alınması gerektiğini, bunun tespiti için de dava konusu iş yerinde keşif yapılması ve alanında uzman bilirkişilerden rapor alınması gerektiğini, davalının kira sözleşmesi devam etmekte iken iş yerini tanık ...'a kiralamasının haksız fesih olarak nitelendirilmesi gerektiğini, aksinin kabulü halinde ortada geçerli sözleşmeye sahip iki kiracı olacağını, bu durumda diğer kiracıyı dava konusu iş yerinden tahliye ederek yeniden kullanılmasını sağlayacak hukuki bir yol bulunması gerektiğini ileri sürerek; ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kiraya verenin iş yeri ruhsatı alınması ile ilgili olarak her hangi bir yükümlülük altına girdiğinin davacı tarafça ispatlanamadığı, yükümlülük altına girmiş olduğunun kabul veya davacı tarafça iddia olunan hususların ayıp olarak kabul edilmesi halinde ise kiracının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 123 üncü ve 125 üncü maddeleri dairesinde hareket ederek mevcut ayıbı uygun bir sürede kiraya verene ihbar etmediği, kira sözleşmesinin feshini de talep etmediği, kiraya verenin sözleşmeyi feshettiğinin ve iş yerinde bulunan eşyaların davacıya ait olduğunun da ispatlanamadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vasisi tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vasisi; iş yerinin üçüncü kişiye kiraya verildiğinin sabit olduğunu, bu durumda iş yerinin feshedildiğinin kabulü gerektiğini, kanunda öngörülen fesih türlerinin olayda aranamayacağını, zira zaten haksız fesih olduğunu, nitelendirmede hata yapıldığını, ayıptan kaynaklı fesih değil kiraya verenin başkasına kiraya vermesiyle haksız fesih bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kira sözleşmesinin haksız feshine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 370 inci maddesinin dördüncü fıkrasına göre; "Karar, usule ve kanuna uygun olup ta gösterilen gerekçe doğru bulunmazsa, gerekçe değiştirilerek ve düzeltilerek onanır."
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına göre, davacı tarafın aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Taraflar arasındaki 10.12.2016 tarihli, iki yıl süreli ve aylık 1.000 TL bedelli kira sözleşmesinde kiralananın "çalışan işyeri" olduğu belirtilmiştir. Davacıya 07.03.2017 tarihli yazı ile iş yerinin ruhsat alınıncaya kadar 10.03.2017 tarihinde mühürleneceği bildirilmiş, 10.03.2017 tarihinde iş yeri ruhsatsız olduğundan mühürlenmiş ve aynı gün mührün bozularak faaliyete devam edildiği tespit edilerek işyeri tekrar mühürlenmiş ve mühür fekki hususu savcılığa 13.03.2017 tarihli yazı ile belediyece bildirilmiştir. Davacı ise 09.05.2017 tarihinde tutuklanmış, hakkında mahkumiyet kararı verilmesiyle kendisine vasi olarak ... atanmıştır.
3.Somut olayın özelliğine göre; kiralananın mühürlendiği, kiracı tarafından işletilmediği ve sonrasında da cezaevine girmesi nedeniyle kiracı tarafından kullanılmadığı, kiraya verenin kiralananın kullanılmamasında kusurunun bulunmadığı anlaşıldığından, İlk Derece Mahkemesince bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddedilmiş olması bozmayı gerektirir.
Ne var ki karar usule ve kanuna uygun olduğundan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine,
2.Davacı tarafın gerekçeye yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi Kararının gerekçesinin DEĞİŞTİRİLEREK VE DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.