"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Davacılar vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; müvekkili Zühar'ın kalça çıkığı şikayeti ile davalı ... kuruluşuna başvurduğunu ve davalı doktor tarafından kendisine 31.10.2012 tarihinde operasyon yapıldığını, ancak ameliyat sonrasında siyatik sinir yaralanmasına maruz kaldığını, bu durumun tamamen davalı doktorun kusurlu eylemi sonucu meydana geldiğini, bu tür ameliyatlarda sinirin, ekartörle yeterli ve tıbbın gerektirdiği şekilde koruma altına alınması gerektiğini, ameliyat sırasındaki riskler ve tüm hususların yeterli kabul edilebilir, anlaşılabilir ve usulünce de anlatılmadığını, zarardan dolayı kusursuz sorumluluk esasına göre diğer davalı ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, bu sebeple davacı ... açısından maddi tazminat miktarının tespiti ile fazlaya dair haklarının saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın 31.10.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile hüküm altına alınmasını, yine bu davacı açısından 100.000,00 TL manevi tazminatın, davacılardan Kenan ve Mehmet 'in her biri için ayrı ayrı 20.000,00'şer TL manevi tazminatın 31.10.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak müvekkillerine ödenmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... Hizmetleri A.Ş. vekili; husumet yokluğundan davanın reddi gerektiğini, hastanenin ticari unvanı Medical Park Sağlık Hizmetleri A.Ş. olmadığı gibi ameliyatı yapan hekim ...'in de bu şirketin calışanı olmadığını, bu sebeple husumet yokluğu nedeniyle müvekkil şirket yönünden davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ... vekili; davalı müvekkil hekim yönünden davacının kendisi ameliyat olmaya yazılı muvafakat verdiği gibi ameliyatı gayet başarılı bir şekilde gerçekleştirdiğini, davacıya uygun yöntemle ameliyat yapıldığını, davacının sonradan gelişen şikayetlerinin, ameliyatta kullanılan enstrümantale bağlı olabileceğini, bunun tespiti amacıyla davacı yeniden hastaneye davet edildiğini ancak davacının bu davete icabet etmeyerek, söz konusu şikayetlerinin nereden kaynaklandığının tespitine de izin vermediğini, davacıya yapılan operasyondaki işlemde, herhangi bir tıbbi standartlara uygunsuzluk olmadığını, davacı söz konusu rahatsızlığının sebebinin tespitine de yanaşmadığından, davacının şikayetine konu yapılan rahatsızlığın davacıya yapılan operasyondan kaynaklandığına dair uygun bir illiyet bağı da kurulamadığını, bu sebeple davalı müvekkil hekimin kusurlu olduğuna dair bir tespit bulunmadığından davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemece aldırılan bilirkişi raporlarında; dava konusu olayda öne dönüklügü normalden daha fazla olan bir asetabulumu referans alarak ve biraz daha fazla öne dönük olarak konmuş olan bir asetabuler komponentin kemik dışına taşmış olan vidası nedeni ile siyatik sinirin bu vidaya sürtünerek hasarlandığının beyan edildiği, bu durumun davalı cerrahın kusurlu işlemi olarak değerlendirilmeyeceği, ancak böyle bir anormallik ortaya cıktığında bunu düzeltmek üzere ikinci bir operasyon gerektiği, davacının ikinci operasyonu kabul etmemesi kapsamında oluşan bir durum bulunduğu, dolayıyla oluşan durum ve zararda davalının kusurunun bulunmadığının bilirkişi kurulu marifetiyle tespit edilmesi kapsamında davalının hukuken sorumlu tutulması teknik (bilimsel) olarak mümkün olmadığı, zarar ile davalının yaptığı işlemler arasında illiyet bağının bulunmasının tek başına sorumluluğa esas almak mümkün olmadığından ve davalının kusursuz sorumluluğu bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 24.02.2020 tarihli ve 2020/423 E., 2020/2628 K. sayılı kararıyla, hükmün onanmasına karar verilmiştir.
V. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davacılar vekili, onam belgesinin Mahkemece dikkatli incelenmediğini, imzanın kendisine ait olmadığını, el yazısı ile okudum anladım yazmadığını, komplikasyon kısmında siyatik siniri kesilebileceği ihtimalinin yazılı olmadığını, epikriz raporu ile siyatik sinirinin ameliyat sırasında ekartörle korunduğunun yazılı olmadığını, ceza yargılamasında davalı doktorun ceza aldığını, ceza mahkemesinin mahkumiyet kararının hukuk hakimini bağlayacağını ileri sürerek; kararın düzeltilmesini ve Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekilin özen yükümlülüğüne aykırı davranmasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 502 nci ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Eldeki davada; davacılar vekilinin karar düzeltme dilekçesinde davalı doktorun ceza yargılamasında ceza aldığını iddia etmesi üzerine, Dairemiz tarafından ağır ceza mahkemesi dosyasının gönderilmesi için dosyanın geri çevrilmesine karar verilmişti.
2. Celbedilen Ağır Ceza Mahkemesi dosyasının incelenmesinde, ceza Mahkemesinde alınan Adli Tıp ve Üniversite bilirkişi raporlarında davalılara atfedilecek bir kusur bulunmadığı, ancak mesleki dayanışma ve gerekçesiyle davalı doktor aleyhine para cezası verildiği, kararın temyizi üzerine yeni yürürlüğe giren usul hükümlerinin incelenmesi amacıyla ilgili Yargıtay ceza dairesi tarafından hükmün bozulduğu, bozma üzerine Mahkemece yeniden yapılan değerlendirmede davalının beraatine karar verildiği, tekrar hükmün temyizi üzerine ilgili Yargıtay ceza dairesince sanığın yargılanması için soruşturma izni verilmesi gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş olduğu, Mahkemece bozmaya uyularak durma kararı verildiği ve hükmün kesinleştiği görülmüştür.
3. Karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve gerek hukuk gerekse ceza mahkemesinde alınan bilirkişi raporlarında davalılara atfedilecek bir kusur bulunmadığının anlaşılmasına göre, Dairece verilen onama kararının düzeltilmesini gerektirecek nitelikte bulunmadığı anlaşılmıştır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin karar düzeltme talebinin REDDİNE,
Aşağıda yazılı bakiye karar düzeltme harcı ile para cezasının davacıya yükletilmesine,
30.04.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.