"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/130 E., 2022/389 K.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı asıl; avukat olduğunu, vekilliği yaptığı davalılar tarafından vekalet ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere akdi ve karşı yan vekalet ücretlerinden şimdilik 10.000,00 TL'nin yasal faizleriyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, 07.10.2015 tarihli dilekçesi ile talebini 259.916,40 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili; davacı avukatın müvekkili ile bir takım hissedarların vekilliğini üstlendiğini, dava konusu yapılan işlerden Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/758 Esas sayılı dosyası dışında kalanlar için davada 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyasında karar verilen vekalet ücreti tutarının, davacı tarafından tahsil edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
2.Davalı ... davaya cevap vermemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, 30.10.2015 tarihli, 2013/301 E., 2015/436 K., sayılı kararla; davanın kabulüne,(faiz yönünden kısmen kabulüne), 259.916,40 TL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Mahkemenin 30.10.2015 tarihli kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuş, Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 06.02.2019 tarihli, 2016/1651 E., 2019/1311 K. sayılı kararıyla; davalıların sair temyiz itirazlarının reddi ile, Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/758 E. sayılı dosyasında davalıların hisselerine isabet eden payların değerleri dikkate alınarak bu miktar üzerinden ücrete hükmedilmesi gerektiği, Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/171 E. sayılı dosyasının halen kesinleşmediği anlaşılmakla davacının bu dosyaya ilişkin vekalet ücret talebinin reddi gerektiği ve kısmi ıslah halinde ıslah edilen kısma ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuş, davacı vekilinin karar düzeltme istemi Dairenin 08.04.2021 tarihli, 2020/8425 E., 2021/3893 K. sayılı kararıyla reddedilmiştir.
Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi bulunmadığı da dikkate alınarak ve davacının 9 yıl süren görevi, başarı durumu vs. hususlar dikkate alınmak suretiyle, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun (1136 sayılı Kanun) 164. Maddesi gereği %15 oranı dikkate alınarak davacının her bir davalıdan talep edebileceği vekalet ücretinin 20.619,35 TL (toplam 41.238,70 TL) olduğu, aynı ilamda davacı yararına karşı yandan tahsiline hükmedilen 24.935,50 TL vekalet ücreti davacı avukat tarafından tahsil edilmiş olduğundan ayrıca ücret alacağına eklenmeyeceği, yüklenici tarafından davalılar aleyhine Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2005/171 Esas sayılı dosyasının kesinleşmediği, 1136 sayılı Kanun'un 171/2 maddesi gereğince; avukatın aksine sözleşme yoksa, işi sonuna kadar takip edip sonuçlandırmadan vekalet ücretini isteyemeyeceği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 10.000,00 TL'nin dava, bakiye 31.358,70 TL'nin 07.10.2015 ıslah tarihinden itibaren işleyecek faiziyle tahsiline karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; Yargıtay'ın, kararın kesinleşmemiş olması nedeniyle ücrete hak kazanılamayacağı şeklindeki bozma gerekçesinin isabetsiz olduğunu, bu nedenle Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/171 E., sayılı dosyası için de akdi ve karşı yan vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
Mahkemece uyulmasına karar verilen bozma ilamı doğrultusunda inceleme yapıldığı, bozmanın kapsamı dışında kalan hususların incelenmesinin artık mümkün olmadığı, dava tarihi itibariyle henüz azledilmemiş ya da istifa etmemiş davacı avukatın, kesinleşmemiş işler yönünden muaccel hale gelmiş bir vekalet ücreti alacağı da bulunmadığından bunu talep etme hakkı da olmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla HUMK'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
07.01.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.