"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2012/508 E., 2022/571 K.
Taraflar arasında tapu iptal tescil, sözleşmenin iptali ve ödenen bedelin iadesine ilişkin birleştirilerek görülen davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı asıl dava dosyası yönünden davacı ve davalı ... ile birleşen dava dosyası yönünden bir kısım davacılar (Avukat ... müvekkilleri) ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı vekili; mülkiyeti davalı Belediyeye ait olan Konya ili, ... İlçesi, ... Mah. 27108 ada 1 parselde kayıtlı arsa üzerine 512 adet bağımsız bölüm yapım işinin dava dışı üçüncü kişi ... İnşaat San. ve Tic. A.Ş.ye ihale edildiğini, ... firması ile davalı ... arasında ... Noterliğinin 20.06.2006 tarih 21122 yevmiye numarası ile ... Mahallesi Kat Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesinin akdedildiğini, 2007 yılında davalı ... tarafından bilbordlarda, gazetelerde ve televizyon reklamları ile ... Konutları adı altında ... Belediyesi öncülüğünde 512 adet konutların inşaa edileceğinin duyurulduğunu, güven duygusu içerisinde ... Konutlarından ... Apt. 7 nci Kat 10 nolu daireyi 93.000 TL bedelle satın aldığını ve bedelin tamamının ödendiğini, taşınmazın 30.06.2009 tarihinde alıcıya teslim edilmesi ve geciken her ay için kira kaybı ve zararların karşılanacağının hüküm altına alındığını, taşınmazın tesliminin yapılmadığını, ... A.Ş.'nin sözleşme gereğince sadece 128 adet daireyi tamamlayarak davalı Belediyeye teslim ettiğini, davalı Belediyenin ... A.Ş. ile olan sözleşmesini feshettiğini, tüm vatandaşların mağdur durumda bırakıldığını, bu nedenle dava konusu taşınmazın devir ve temlikinin önlenmesi için tedbir kararı verilmesini, öncelikle davalı konusu parselde satılan daireye isabet edecek arsa payının adına kayıt ve tesciline, mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000 TL zararın faizi ile birlikte davalıdan alınarak ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Birleşen davada davacı vekili; aynı projeden dava dışı ... A.Ş.den ... Apt. 24 üncü Blok 7 nci Kat 16 Nolu daireyi satın aldığını, ancak geçen süre içerisinde müteahhit ve Belediye arasında çıkan uyuşmazlıklar neticede sözleşmenin feshi ile sonuçlandığını, bedelinin tamamını ödediği bu dairenin kat irtifak tapusunun davalı ... üzerinde kaldığını, 16 nolu dairenin davalı ... adına olan kat irtifak tapusunun iptal edilerek adına tesciline, bunun olmaması halinde yargılama sırasında yapılacak keşif sonucunda bulunacak rayiç değerinin ... ile davalı ... arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin fesih tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalı ... vekili; davacının ihtilaf konusu talepleri yönünden dava tarihinden önce başvuru yapılmadığını, dolayısıyla temerrütün oluşmadığını, satış sözleşmesinin tarafı olmadığı gibi herhangi bir satış bedelinin de ödenmediğini, satış aşamasında herhangi bir imzasının da yer almadığını, buna göre husumet yöneltilemeyeceğini, davacı ile davalı şirket arasındaki sözleşmenin şekil şartlarından yoksun olup geçersiz olduğunu, kefalet sorumluluğunun bulunmadığını, yüklenici şirketin imzaladığı kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında edimlerini gereği gibi ve zamanda yerine getirmediğinden sözleşmenin 17.08.2011 tarihinde feshedildiğini, davacının yönelttiği taleplerin İdari yargıda çözümlenmesi gerektiğinden mahkemenin görevli olmadığını, davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığını belirterek açılan davanın reddini istemiştir.
2. Birleşen davada davalı ... vekili; görev, husumet ve zamanaşımı itirazında bulunarak, davacı ile ... şirketi arasında düzenlenen satış sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacı ile arasında düzenlenmiş herhangi sözleşme bulunmadığından kefalet sorumluluğunun bulunmadığını belirterek açılan davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
1. Davanın açıldığı Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda 03.01.2012 tarihli ve 2011/647 E., 2012/26 K. sayılı ilamıyla görevsizlik kararı verilmiş, verilen kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 30.04.2012 tarihli ve 2012/5062 E., 2012/6081 K. sayılı ilamıyla kararın onanmasına karar verilerek dosya mahkemesine gönderilmiştir.
2. Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, asıl dava dosyası yönünden; davacı ile davalı ... A.Ş. arasındaki satış sözleşmesinin kararlaştırılan tarihte ifa edilmediği, ... Belediyesi ile ... A.Ş. arasındaki sözleşmenin 17.08.2011 tarihinde feshedilmesi neticesi ifasının da mümkün olmadığı, Belediyenin sorumluluğunun güven sorumluluğu olduğu, TBK. madde 51 uyarınca somut olayın özelliği ve hakkaniyet gereği Belediyenin kusuru daha hafif olduğundan Belediyenin sadece sözleşme kapsamında ödenen bedel yönünden sorumlu tutulması gerektiği, dava dilekçesiyle 10.000,00 TL zarar bedeli talep edildiği, zamanaşımı süresinin fesih tarihi olan 17.08.2011 tarihinden itibaren 10 yıl olup bu sürenin 17.08.2021 tarihi itibariyle dolduğu, sözleşme bedelinin dava tarihi itibariyle belirlenebilir olup sözleşme bedelinden 10.000,00 TL talep edilmekle buna ilişkin davanın kısmi dava niteliğinde olduğu, kısmi davada alacağın kalan bölümünün de talep edilen alacağa yönelik zamanaşımı ile sınırlı olduğu, davacı tarafça her ne kadar sözleşme bedelinden arta kalan kısım yönünden 10.11.2021 tarihinde ıslah dilekçesi sunmuş ise de ıslah ile artırılan miktar yönünden zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu gerekçesiyle, tapu iptali ve tescil yönünden açılan davanın reddine, asıl davadaki tazminat talebi yönünden açılan davanın kısmen kabul kısmen reddine, 10.000,00 TL sözleşme kapsamında ödenen bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, ıslah ile artırılan miktara ilişkin istemin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olup, birleşen dava dosyası yönünden ise; yukarıda açıklanan aynı sebeplerle zarar yönünden yüklenici firmanın kusurlu olduğu dikkate alınarak dava dilekçesiyle tüm zararlar yönünden 10.000,00 TL talep edildiği ve davacı tarafça bedel artırımı yönünden talebinin bulunmadığı gerekçesiyle, birleşen tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, terditli rayiç değer yönündeki davanın kısmen kabul kısmen reddine, 10.000,00 TL sözleşme kapsamında ödenen bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, müspet zarar ve fesih tarihinden itibaren avans faiz isteğinin reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde asıl dava dosyası yönünden davacı ve davalı ... ile birleşen dava dosyası yönünden ise bir kısım davacılar (Avukat ... müvekkilleri) ve davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Asıl dava dosyasında davacı vekili, zamanaşımı başlangıç tarihinin 17.08.2011 tarihi olarak kabulünün hukuka uygun olmadığını, covid-19 tedbirleri kapsamında 2020 yılında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi 7226 sayılı ve 25.03.2020 tarihli Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a eklenen “Geçici 1 inci madde” ile bazı sürelerin 13.03.2020 tarihinden itibaren 15 Haziran 2020 tarihine kadar durdurulmasına karar verildiğini, Kanun içeriğinden durdurulan sürelerin zamanaşımı sürelerini de kapsadığı, zamanaşımı süresinin 19.11.2021 tarihinde dolduğunu, ıslahın ise 10.11.2021 tarihinde yapıldığını, ıslah yönünden zamanaşımı nedeniyle davanın reddinin hukuka uygun olmadığını, vekalet ücretinin yanlış hesaplandığını, istinaf kanun yoluna tabi olmamasının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Birleşen dava dosyasında davacı mirasçılar vekili, ... A.Ş.'nin davalı olarak gösterilmediğini, davanın kısmi dava değil belirsiz alacak davası olduğunu, HMK yürürlüğe girdikten sonra dava açıldığını, ıslaha gerek olmadığını, bilirkişilerin dairenin değerini yanlış değerlendirdiğini, davalının temerrüde düşürüldüğünü, zamanaşımının geçmediğini, davanın harca tabi olmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Asıl dava dosyasında davalı ... vekili; satışın mükerrer olduğunu, vekalet ücreti ve yargılama giderinin yanlış hesap edildiğini, sonradan sözleşme imzalayanların kendisine karşı güven ilkesinin söz konusu olmadığını, mahkemece bu hususun hiç dikkate alınmadığını, davacının sözleşmenin asıl muhatabı olan diğer davalı şirketin iflas işlemlerinin sürdüğü Ankara 21 inci İflas İdaresine başvuru yaptığına ve iflas masasına kayıt yaptırdığına ilişkin herhangi bir ibare bulunmadığını ileri sürerek; Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
4. Birleşen dava dosyasında davalı ... vekili; satışın mükerrer olduğunu, Mahkemece verilen iki haftalık kesin süre içinde ödeme belgelerinin sunulmadığını, ödeme makbuzunun bulunmadığını, davacının eksik taraf bildirdiğini, davacının sözleşmenin asıl muhatabı olan diğer davalı şirketin iflas işlemlerinin sürdüğü Ankara 21 inci İflas İdaresine başvuru yaptığına ve iflas masasına kayıt yaptırdığına ilişkin herhangi bir ibare bulunmadığını ileri sürerek; Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada tapu iptal tescil ve tazminat, birleşen davada ise tapu iptal tescil, sözleşmenin iptali ve ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 16.05.2019 tarihli ve 2018/13-977 E., 2019/572 K. sayılı kararı,
2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun, "On Yıllık Zamanaşımı" kenar başlıklı 146 ncı maddesi ,
3. Belediyenin güven teorisi gereği sorumluluğuna dair Dairemizin 01.06.2022 tarihli ve 2022/3200 E., 2022/5289 K. sayılı kararı,
4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Belirsiz alacak davası” kenar başlıklı 107 inci maddesi ve aynı Kanun'un 109 uncu maddesinin birinci fıkrası,
5. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 07.07.2021 tarihli ve 2021/(22)9-485 E. ve 2021/971 K. sayılı kararı.
3. Değerlendirme
Asıl dava dosyasının incelenmesinde;
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2. Dava dosyasının incelenmesinde; Davalı ... Belediyesi ile dava dışı ... A.Ş. arasındaki sözleşmenin 17.08.2011 tarihinde feshedilmesi neticesi ifasının da mümkün olmadığı, zamanaşımı süresinin 17.08.2011 tarihinden itibaren 10 yıl olup bu sürenin 17.08.2021 tarihi itibariyle dolduğu, sözleşme bedelinden 10.000,00 TL talep edilmekle buna ilişkin davanın kısmi dava niteliğinde olduğu, kısmi davada alacağın kalan bölümünün de talep edilen alacağa yönelik zamanaşımı ile sınırlı olduğu, davacı tarafça her ne kadar sözleşme bedelinden arta kalan kısım yönünden 10.11.2021 tarihinde ıslah dilekçesi sunulmuş ise de; Mahkemece ıslah ile artırılan miktar yönünden zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu ve davalı tarafın zamanaşımı itirazı bulunduğu gerekçesiyle, dava dilekçesinde gösterilen 10.000 TL bedel üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
3. Ancak Covid-19 tedbirleri kapsamında 2020 yılında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 7226 sayılı ve 25.03.2020 tarihli Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a eklenen Geçici 1. madde ile bazı sürelerin 13.03.2020 tarihinden itibaren 30.04.2020 tarihine kadar durdurulmasına, devamında bu sürenin Kanunla 15 Haziran 2020 tarihine kadar durdurulmasına karar verildiği, Kanun içeriğinden durdurulan sürelerin zamanaşımı sürelerini de kapsadığı zamanaşımı süresinin durdurulan süre kadar uzadığı, bu sürenin mevcut zamanaşımı süresine eklendiğinde ıslahın süresinde yapıldığının kabulü ile ıslahla talep edilen miktar asıl dava yönünden işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ıslahın zamanaşımı süresinden sonra yapıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş olup, bozmayı gerektirmiştir.
4. Bozma nedenine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
Birleşen davanın incelenmesinde;
5. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.07.2021 tarihli ve 2021/(22)9-485 E. ve 2021/971 K. sayılı kararında "...30. Belirsiz alacak davası niteliği gereği istisnai bir dava türü olmakla davasını belirsiz alacak davası olarak açan kişi bunu açıkça dilekçesinde belirtmelidir."
şeklinde açıklandığı üzere, davacının alacağının miktar veya değerini belirleyebilmesi için elinde bulunması gerekli bilgi ve belgelere sahip olmaması ve bu belgelere dava açma hazırlığı döneminde ulaşmasının da (gerçekten) mümkün olmaması ve dolayısıyla alacağın miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale geleceği durumlarda alacak belirsiz kabul edilmelidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Belirsiz alacak davası” kenar başlıklı 107 inci maddesi “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Önemli olan objektif olarak talep sonucunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olmasıdır. Bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesi belirsiz alacak davasının açılabilmesi için yeterli değildir. Bir davada bilirkişiye başvurulmasına rağmen davacı dava açarken alacak miktarını belirleyebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılamaz.
6. Kısmi dava açılabilmesinin ön koşulunu, dava yoluyla yerine getirilmesi istenen edimin bölünebilir bir nitelik taşıması oluşturur. Nitekim, HMK’nın 109 uncu maddesinin birinci fıkrasında da, talep konusunun, yani istenen edimin, sadece niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda, kısmi dava açılması yoluna gidilebileceğine açıkça vurgu yapılmıştır. Edimin bölünüp bölünemeyeceği sorunu ise, bir usûl hukuku sorunu değil; maddi hukuk sorunudur ve edimin bölünebilirliğinden maksat, niteliğinde herhangi bir değişme ve değerinde herhangi bir azalma meydana gelmeksizin kısmen ifasının talep edilebilmesidir.
7. Kısmi dava ile davacı, mahkemeden sadece dava konusu yaptığı kısmın hüküm altına alınmasını istemektedir. Bu nedenle kısmi dava bakımından dava açılmasına bağlanan sonuçlar, sadece alacağın dava konusu yapılan kısmı bakımından sonuç doğuracaktır. Kısmi dava açılması halinde davaya konu edilmeyen kısmın ayrı bir davayla talep edilmesi veya aynı davada ıslah yoluyla dava konusuna dahil edilmesi mümkündür.
8. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı yan dava dilekçesinde dava konusu taşınmazın Belediye adına olan tapusunun iptali ile adına tescilini, bunun mümkün olmaması durumunda da dava tarihi itibariyle taşınmazın rayiç bedelini faizi ile birlikte ve menfi-müspet zararların tahsilini işbu davaya konu etmiş olup; dava değeri olarak 10.000 TL göstermiş ve yanında "Yargılama sırasında ortaya çıkacak değer üzerinden dava değerini artırma ve fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak üzere" açıklaması yapılmıştır. Bilirkişi raporu alındıktan sonra davacı yanca ıslah talebinde bulunulmamıştır. Gerek dava dilekçesinde yapılan açıklamalar, gerekse dosya kapsamı incelendiğinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmadığının, dava dilekçesinde bu hususa ilişkin açıkça bir beyanın da bulunmadığının görüldüğü, bu nedenle de dava konusu edilen alacağın kısmi davaya konu edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, Mahkemece ıslah edilmeyen dava değeri üzerinden kısmen kabul kısmen ret kararının verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile birleşen davaya ilişkin mahkemece verilen kararın onanması gerekmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Asıl dava dosyası yönünden;
1. Davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA,
3. Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
Birleşen dava dosyası yönünden,
4. Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden belediyeye yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının temyiz eden birleşen davacıya istek halinde iadesine,
6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
15.10.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.