"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/72 E., 2024/232 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 4. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2022/316 E., 2023/706 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin davalı bankanın internet bankacılığı aracılığı ile 4 adet kredi kullandığını, davalı banka emekli maaş hesabından krediler için ayrı ayrı kesintiler yaptığını, yapılan bu kesintinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, kredilerden kaynaklı kesintilerin kaldırılmasını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL kesintinin, kesintilerin yapıldığı tarihlerden itibaren işleyecek yasal faizi ile istirdatını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı, usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; icra takibinden önce verilen muvafakatnamelerin geçersiz olduğu, müvekkilinin herhangi bir takas- mahsup- virman taahhütnamesinin bulunmadığı, bulunsa dahi davalı bankanın 1/4'ten fazlasını kesemeyeceği, ayrıca müvekkillerinin böyle bir taahhüt verse dahi 17.11.2021 tarihli raporu dolayısıyla bunun geçersiz olacağı sebepleriyle usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, davacının emekli maaşına davalı banka tarafından konulan blokenin kaldırılması, yapılan kesintilerin iadesi istemine ilişkindir.
1. 17.04.2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanun'un 56. maddesi ile değişik 5510 sayılı Kanun'un 93. maddesinde "Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, Sağlık hizmeti sunucularının Genel Sağlık Sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez." hükmü bulunmaktadır.
2. 2004 sayılı Kanun'un 83/a maddesindeki; "82 ve 83. maddelerinde yazılan mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir." hükmüne karşın, 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 sayılı Kanun'un 32. maddesi ile değişik 5510 sayılı Kanun'nun 93, maddesinin birinci fıkrasında, "... bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepleri, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir." düzenlemesine yer verilmiştir.
3. 5510 sayılı Kanun'un 93. maddesi hükmünün 2004 sayılı Kanun'un 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiği ve takip hukukuna göre icra takibinin kesinleşmiş olması şartıyla haciz sırasında veya hacizden sonra 5510 sayılı Kanun'un 93. maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklerin haczine ilişkin verilen muvafakatin geçerli olacağı, bu durumda borçlunun haciz sırasında veya haciz işleminin gerçekleşmesinden sonraki dönemde haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından vazgeçebileceği, sözleşme hukukuna göre bu yasağın kesin olmadığı, yasanın tarafların iradesine ağırlık vererek muvafakat yoluyla emekli aylıklarına bloke konulmasına, borcun başka teminatlara başvurulmadan ödenmesine imkan sağladığı, böylece tarafların sözleşme ile belirledikleri hükmü ortadan kaldırmadığı anlaşılmaktadır.
4. Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davacı tarafından imzalanan taahhütnamelerle kredilere ilişkin ödemelerin emekli maaşı hesabından virman-takas-mahsup yapılarak tahsil edilmesine muvafakat edildiğinin, davacı tarafça sözleşmeden dönülmediği gibi borcun ne şekilde ödeneceğine ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadığının, davalı Bankanın da bu taahhüde inanarak başka teminat istemeden davacıya kredileri kullandırdığının, yine kesintilerin kredi sözleşmelerine istinaden yapılmış olup, borcun ödenmemesi üzerine davalı Bankanın, davacının maaşına bloke konulacağına dair hükme dayanarak kesinti ve tahsilat yapmasında hukuka aykırılık bulunmadığının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olduğundan, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,03.02.2025 tarihinde oy çokluğuyla ile karar verildi.
HH - AZ - AS -MÜ
KARŞI OY
1. Dava, emekli maaşından davalı banka tarafından yapılan kesintilerin kaldırılması ve yapılan haksız kesinti bedellerinin iadesini talep etmiştir.
2. Somut olayda, davacının emekli maaşını aldığı davalı bankadan internet bankacılığı aracılığıyla değişik tarihlerde toplam 106.000 TL tüketici kredisi kullandığı, buna karşılık “takas-mahsup-virman” talimatı ve izni olmaksızın değişik tarihlerde bankaya yatan toplam 65.013 TL emekli maaşından toplamda 50.151 TL kesinti yapıldığı anlaşılmaktadır.
3. İİK’nın 83. M. de yer alan;
“Maaşlar, tahsisat ve her nevi ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama müstenit olmayan nafakalar, tekaüt maaşları, sigortalar veya tekaüt sandıkları tarafından tahsis edilen iratlar, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir.
Ancak haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az olamaz. Birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez.”
İİK 83/a m.’de yer alan;
“82 ve 83 üncü maddelerde yazılı mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir.”
Ve keza 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 93/1 m. de yer alan;
“Bu Kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu Kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler; 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez. (Ek cümle: 18.02.2009 - 5838 S.K/Madde 32) Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir.”
Düzenlemeleri birlikte düşünüldüğünde, 5510 sayılı Kanunun 93/1 m. özel yasa niteliğinde olduğu ve emekli maaşları üzerine haciz konulmasını yasakladığı, bunun tek istisnasının, takip kesinleştikten sonra icra memuru tarafından yapılacak olan hacze muvafakat ile mümkün olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, takip kesinleştikten sonra muvafakat verilecek olsa bile, 83. M. deki “… tekaüt maaşları, … borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir.” Hükmü uyarınca, emekli borçlunun kendisi ve ailesinin geçimine yeter miktardaki miktarın üzerindeki kısmının haczedilmesi mümkün olabilecektir. Ancak asgari ücretin altındaki emekli maaşlarının sonradan muvafakatla bile haczedilmesi mümkün değildir.
4. Öte yandan, bankaya yatan emekli maaşından yapılan STOPAJ yoluyla yapılan kesintinin hacizden daha ağır sonuçlar doğuracağı için, emekli maaşı üzerine haciz konulması yasağının, takas-mahsup, virman, stopaj, blokaj vs. adlar altında yapılan her türlü kesintiyi de evleviyetle kapsayacağı aşikardır. Zira, haciz devletin bu işle yetkili organlarınca belirli prosedürlere uyularak ve önceden gönderilecek bildirimle borçlu haberdan edilerek malvarlığı üzerinde yapılan tahsil/kısıtlama niteliğinde ve hacze itiraz da mümkün iken, stopaj (blokaj) borçlunun haberi olmaksızın, önceden uyarılmaksızın, alacaklıya ihkakı hak imkanı veren, itirazı mümkün olmayan ve sonuç doğurmayan bir tahsil işlemidir.
5. TBK’da yer alan sözleşme özgürlüğü ilkesi, Anayasamızın verdiği yetkiye istinaden İİK 83/a ve 5510 S. SGK’nın 93/1 m. ile kamu düzeni, genel ahlak ve adap kuralları ile sınırlandırılmıştır (Dr. Kemal Atasoy, Sözleşme Özgürlüğünün Kamu Düzenine Aykırılık Sınırı, Oniki Levha, s.344).
6. Her ne kadar maaştan yapılan haksız kesintiye rağmen Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ve bu karar Daire çoğunluğunca “5510 S. Kanunun 93/1 m. uyarınca verilecek muvafakatla emekli maaşı üzerine haciz konulabileceği düzenlemesi karşısında haciz yasağının mutlak olmadığı ve sözleşmeyle aksinin düzenlenebileceği, davacının kredi sözleşmelerini tanzimi sırasında emekli maaşından takas-mahsup ve virman yoluyla kesinti yapılmasını kabul etmesi karşısında davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu” gerekçesiyle onanmış ise de, 5510 sayılı K. 93/1 m. de emekli maaşına izin verilmesinden söz edilmediği, sadece haciz kesinleştikten sonra muvafakat verilmesinden söz edildiği dikkate alındığında, sayın Daire sayın çoğunluğunun sözleşme özgürlüğü yaklaşımıyla hacze, stopaja (blokaj, takas-mahsup, virman) imkan veren yorumunu isabetli bulmuyorum.