Logo

3. Hukuk Dairesi2024/1998 E. 2025/984 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, davalı doktorların gerçekleştirdiği burun ameliyatı sonrasında burnunda yamukluk oluştuğu ve nefes alma problemlerinin devam ettiği iddiasıyla maddi ve manevi tazminat talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı doktorun ameliyat uygulamalarının tıp kurallarına uygun olduğu, oluşan sonucun öngörülemeyen bir komplikasyon niteliğinde olduğu ve davacının ameliyat öncesinde aydınlatılmış onam verdiği gözetilerek, davacının temyiz itirazlarının reddiyle ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1907 E., 2024/69 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2019/252 E., 2022/275 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle: kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, müvekkilinin 13.09.2018 tarihinde nefes almaktaki güçlük ve burun tıkanıklığı şikayetiyle ve ayrıca estetik müdahale isteği ile davalı şirketin işlettiği ... Hastanesine başvurduğunu, davalı doktorların birlikte müvekkilini muayene ettiğini ve şikayetlerinin giderilmesi ve estetik yapılması için ameliyat kararı aldıklarını, her iki ameliyatın da iki hekimin katılmasıyla aynı anda yapılmasına karar verildiğini, ancak müvekkilinin ameliyattan sonra ameliyata yalnızca davalı ...'ın girdiğini ve estetik müdahalenin davalı ... tarafından yapılacağının söylenmesine rağmen bu işlemin de davalı ... tarafından yapıldığını öğrendiğini, kendisini estetik doktoru olarak tanıtmış davalı ... de estetik doktoru olmadığını genel cerrah olduğunu sonradan öğrendiğini, müvekkilinin ameliyattan sonra rahatsızlıklarının geçmediği gibi kötüleştiğini üstelik burnunun yamuk hale geldiğini, ameliyatların ikisinin de başarısız olduğunu, 5.000,00 TL ameliyat ücreti ödediğini ileri sürerek hastaneye ödenen 5.000,00 TL’nin iadesini yeniden ameliyat olmak zorunda olduğu için 15.000,00 TL maddi tazminat ile 20.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 13.09.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Şirket ve ... vekili, davacının belirtilen şikayetleriyle kulak burun boğaz polikliniğine gelmesi üzerine diğer davalı tarafından muayene edildikten sonra ameliyatla davacıda mevcut bulanan septum deviasyonunun düzeltildiğini ve radyofrekans yöntemiyle burun etlerinin küçültüldüğünü, herhangi bir hata yapılmadığını, iddia edildiği gibi bir burun estetiğinin yapılmadığını, müvekkili olan doktor ...'in hastane sahibi şirketin ortağı olduğunu davacıyla hiçbir şekilde görüşmediğini ve ameliyatına girmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... vekili, müvekkilinin kulak burun boğaz doktoru olduğunu, hem burun sağlığı ile ilgili olarak burun iç ameliyatında hem de burun şekliyle ilgili olarak rinoplasti adıyla anılan dış estetik burun ameliyatlarında yetkin olduğunu, davacının geldiğinde burnunun yamukluğundan sırtındaki çıkıntıdan ve burun ucunun düşük olmasından ve nefes alamamaktan şikayetçi olduğunu bunların düzeltilmesini istediğini, yapılan muayenesinde burnun içindeki kemikte de yamukluk, burun içi etlerinde büyüklük tespit edildiğini, müvekkilinin 13.09.2018 tarihinde ameliyat ettiğini, davacıya diğer davalı doktorun da ameliyata gireceği taahhüdü verildiğini bilmediğini, bir hafta sonra davacı kontrole geldiğinde hem şekil olarak hem de nefes alabilme anlamında ameliyatın başarılı olduğunun görüldüğünü, davacının da halinden memnun olduğunu, 20.12.2018 tarihinde davacının burnunun yamuk olduğunu söyleyince kontrol ayarladığını, ancak davacının randevuya gelemediğini, ameliyattan sonra burnunda yamukluk olmadığını sonradan kontrollerini aksatmış olması, çarpma, uykuda yüz üstü yatma vb sebeplerle yamukluğun meydana gelmiş olabileceğini, kıkırdak ve yumuşak doku hafızasının bulunduğunu, şekil bozukluğunun tümüyle doktor hatası olarak kabul edilemeyeceğini, ameliyattan sonra burnun yaklaşık 6 hafta tam sertleşmemiş, son şeklini almamış olduğunu, gerekli bandaj tedavisinin kontrole gelmediği için yapılamadığını, diğer davalı şirkettin ücretini ödemediğini, onam formunda burunda şekil ve fonksiyon meydana gelebileceği ve bu nedenle ek bir düzeltme ameliyatına gereksinim olabileceği bilgisinin verildiğini, davacının da bunu bilerek risklere rıza gösterdiğini, davalı hastanenin ameliyattan sonra davacıya gereken ilgiyi göstermediğini, müvekkilinin gerekli düzeltme ameliyatını bizzat ya da hastanın onaylayacağı bir plastik cerrah tarafından yapılmasına her türlü desteği vermeyi ve üzerine düşeni yapmayı kabul ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayılı belirtilen kararıyla; Adli Tıp Kurumundan ve Marmara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan raporlarda iddia edilen burun eğriliğinin komplikasyon olduğu ve davalıların kusurunun bulunmadığının belirtildiği, davacının ameliyat öncesinde onamının alındığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; mübrez ATK raporları ile üç kişilik akademisyen bilirkişi heyeti raporunun birbirini teyit ettiği, raporların denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, davacıda gelişen durumun komplikasyon mahiyetinde olup tedavi uygulamasının tıp kurallarına uygun olduğu, organizasyonel kusur olarak değelendirilemeyeceği, dosya kapsamı itibariyle tıbbi hatanın bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesince delillerin takdirinde ve hukuki mevzuatın olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, başvurunun reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; estetik ameliyatının davalı ... tarafından yapılacağının kararlaştırıldığını, davalının sosyal medyada kendisini estetik cerrahı olarak tanıttığını, müvekkilinin buradaki tanıtımına bakarak bulunduğu hastaneye gittiğini, genel cerrahın estetik ameliyat yapması mümkün olmadığı bilirkişi tarafından belirtilmiş olması karşısında, davalı hastanenin ve Mehmetin kusurunun ve sorumluluğunun bulunduğunun kabul edilmesi gerektiğini, raporlarda itirazlarının karşılanmadığını, raporların hükme esas alınmaya elverişli olmadığını, ortaya çıkan sonuç komplikasyon ise hekimin bu komplikasyonun ortaya çıkmaması için gereken özeni gösterip göstermediğinin tespit edilmesi gerektiğini, müvekkilinin 2018 yılında 5.000,00 TL bedelle ameliyat olmayı, bu iki doktorun birden ameliyata girecek olması sebebiyle kabul ettiğini, aldatıldığını, eser sözleşmesinde sonuç taahhüdünün olduğunu, sonucun gerçekleşmemesi halinde edimin ifa edilmiş sayılmayacağını, doktorun eserini hastaya beğendirmesi gerektiğini, ayrıca ameliyat öncesinde müvekkile imzalatılan ameliyat onam formunda deviasyonun giderilemeyeceği yönünde bir ibare bulunmamakla birlikte doktor tarafından da ameliyatın başarısız sonuçlanabileceği şeklinde hastaya herhangi bir açıklamada bulunulmadığını onam formlarının matbu olup müvekkilinin mevcut durumdaki sonuca rızası olduğunu gösterir bir ibare bulunmadığını belirterek kararı temyiz etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, vekalet ve eser sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Dosyanın incelenmesinde, epikriz raporuna göre davacının burunda tıkanıklık sebebiyle nefes almada güçlük şikayeti üzerine davalı kulak burun boğaz uzmanı Hakan tarafından yapılan muayenesi sonucunda burun orta duvarında yamukluk (nazal septum deviasyonu) ile burun içi etlerinde büyüklük (konka hipertrofisi) tanılarının konulduğu ve Hakan tarafından 13.09.2018 tarihinde gerçekleştirilen ameliyatta septorinoplasti (burun içindeki ve dışındaki yamukluğun düzeltilmesi) ile birlikte konka radyofrekans (burun etlerinin radyofrekans yöntemiyle küçültülmesi) işleminin yapıldığı anlaşılmıştır.

Davacının Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesinde 03.12.2021 tarihinde bilirkişi heyeti tarafından yapılan muayenesinde hastanın mevcut fotoğraflarından ameliyat öncesinde burun ucunun geniş ve düşük burun sırtının kemerli burun deliklerinin asimetrik ve septumun sol burun deliğinden lükse görünümünde olduğu, muayene tarihinde ise burun sırtının düz ucunun güzel ve düzgün olup daraltılmış ve dikleştirilmiş olduğu, önden bakışta burun sağ tarafının minimal yatık olduğu 1 metre mesafeden belirgin deformitesinin bulunmadığı, septumun önde sola deviye olduğu ve hava pasajını daralttığı tespit edilmiş, davacının ameliyat öncesine göre daha rahat nefes aldığını ifade ettiği belirtilmiştir.

Davacı, yapılan ameliyat sonucunda burnunda yamukluk meydana geldiğini ve nefes almaya yönelik şikayetlerinin geçmediğini iddia etmiştir.

Mahkemece, Adli Tıp Kurumu 7. İhtisas Kurulu ile Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden alınan raporlarda, burun aksının minimal sola deviye olması ile sağ burun kemiğindeki minimal çökmenin her türlü özen ve dikkate rağmen gelişebilecek bir komplikasyon olduğu, kişinin davalı ... tarafından takibinin yapıldığı ve revizyon ameliyatı önerildiği davalının uygulamalarının tıp kurallarına uygun olduğu bildirilmiştir.

Sonuç olarak, davacının tedavi ve estetik amaçlarla yapılan ameliyatında hem nefes almasını engelleyen burun orta duvarındaki yamukluğa ve burun içi etlerine müdahale edildiği, hem de burun sırtındaki kemerin giderildiği ve burun ucunun düzeltildiği, davacının davaya konu iddialarının tedavi amacıyla yapılan septoplasti (burun içindeki yamukluğun düzeltilmesi) sonucunda meydana geldiği, dolayısıyla davaya konu uyuşmazlığa eser sözleşmesine değil vekalete ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği, vekalet ilişkisinde sonucun taahhüt edilmediği, vekilden hedeflenen sonucun gerçekleşmesi için edimini vekil edenin menfaatlerini gözeterek özenle ifa etmesinin beklendiği, bilirkişi raporlarıyla ameliyatı yapan davalı ...'ın uygulamalarının tıp kurallarına uygun olup, gerçekleşen istenmeyen sonucun her türlü özen ve dikkate rağmen meydana gelebilecek komplikasyon olarak değerlendirildiği, davacının aydınlatılmış onama ilişkin iddialarını iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı başladıktan sonra ileri sürdüğü, diğer davalı ...'in genel cerrah olup, belirtilen ameliyatı yapma yetkisinin olmadığı, ameliyatın estetiğe ilişkin kısmının davalı ... tarafından yapacağının taahhüt edildiği ve aldatıldığı yönündeki iddianın mevcut delillerle ispatlanamadığı anlaşılmakla davacının yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunun kararın onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 maddesi uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,20.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.