Logo

3. Hukuk Dairesi2024/216 E. 2024/3783 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı eczanenin, sahte sağlık kurulu raporlarına istinaden düzenlenen reçetelerin bedellerinden sorumlu olup olmadığı, cezai şart ve sözleşme feshinin geçerliliği ile yetkili mahkemenin belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Üçüncü kişilerce düzenlenen sahte rapor ve reçetelerden kaynaklanan bedellerden eczanenin sorumlu tutulamayacağı, davalı kurumun ödenen bedelleri geri isteme hakkının bulunduğu, ayrıca birleşen davada harç eksikliği bulunduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/589 E., 2023/375 K.

Taraflar arasında birleştirilerek görülen menfi tespit ve kurum işleminin iptali davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili asıl davada; müvekkilinin ... Eczanesinin sahibi ve mesul müdürü olduğunu, usule uygun biçimde ibraz edilen reçetelerdeki ilaçların hastalara teslim edildiğini, 17.05.2012 tarihinde reçetelerin dayanağı sağlık kurulu raporlarının sahte olduğu gerekçesi ile davalının ilaç bedellerinin iadesini 9 ayrı ihtarla istediğini, raporun sahteliğinden eczacının kusuru ve sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürerek, davalıya borçlu olmadığının tespiti ile kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiş, birleşen davada ise; müvekkilinin sahibi ve mesul müdürü olduğu ... Eczanesinden 9 adet reçete karşılandığını, yürürlükte olan 2009 Protokolünün (6.3.19.) maddesi gereği sahte reçete ve rapor fatura edilmesi suretiyle kurumun zarara uğratıldığından bahisle reçete bedellerinin 10 katı tutarında 82.626,10TL cezai şart uygulandığını ve Kurum ile müvekkili arasındaki sözleşmenin de 2 yıl süreyle feshedildiğinin taraflarına bildirildirildiğini belirterek, davalı Kurumca tesis edilen 28.12.2012 tarihli kurum işleminin iptali ile talep edilen miktarlardan dolayı müvekkilin borçlu olmadığının tespitini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; olaya eczacı ve eczacı kalfaları yönünden bakıldığında sağlanan menfaat ilişkisinin açık ve net olduğunu, Kurum işleminin yerinde bulunduğunu, konuyla ilgili Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/85 E. sayılı dosyasında yargılamanın devam ettiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 17.04.2014 tarihli ve 2012/209 E., 2014/212 K. sayılı kararıyla; Elazığ Özel ... Hastanesinde görev yapan doktorlarca düzenlenen sağlık kurulu raporlarına istinaden düzenlenmiş olan 9 adet reçetenin eczacı olan davacı tarafından gereği yapılarak davalı Kuruma fatura edildiği, söz konusu sağlık kurulu raporlarının usulsüz olarak düzenlendiğinin davalı Kurum müfettişlerince tespit edildiği, raporların davacı tarafından düzenlenmediği, davacının eczacı olarak doktorlar tarafından düzenlenen reçetelerin gereğini yerine getirdiği, bu nedenle davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davacının 17.05.2012 tarihli ve 9.164.580, 9.171.301, 9.194.876, 9.195.380, 9.196.624, 9.198.419, 9.199.404, 9.200.8080 ve 9.201.915 sayılı borç bildirim belgelerinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerektiği gerekçesiyle; davanın kabulü ile, davalı kurumca gönderilen 17.05.2012 tarihli ihtarnamelere binaen talep edilen bedellerden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve kurum işlemlerinin iptaline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 22.10.2015 tarihli ve 2014/33201 E., 2015/31266 K. sayılı ilamıyla; bozma sebebine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmediği belirtilerek, davalı Kurum müfettişleri tarafından yapılan soruşturma sonucu, özel bir hastanede düzenlenen sahte sağlık kurulu raporlarına istinaden düzenlenen reçetelerin eczanelerden temin edildiği, ilaç temine ilişkin protokolün (6.3.19) maddesine aykırı davranıldığı gerekçesi ile dava konusu işlemin tesis edildiği, aynı rapor dayanak yapılarak Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesinde 2012/85 E. sayılı dosyada ceza davası açıldığı ve halen derdest olduğu, yine dosya içerisinde 13.2.2013 tarihli ve 2013/73 nolu davacının da şüpheli olduğu iddianame bulunduğundan, Mahkemece ceza davaları ve taraf delilleri toplanarak bilirkişi kurulundan taraflar ve Yargıtay denetimine uygun rapor alınarak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasındaki Protokolün (5.3.10) maddesinin son cümlesinde; "..Söz konusu sahte ilaç fiyat küpürü/ sahte karekod, sahte reçete veya sahte raporun eczacı yada eczane çalışanları dışında 3. Kişilerin dahili ile kuruma fatura edildiğinin yapılacak araştırma ve/veya inceleme sonucunda tespit edilmesi halinde bu madde hükmü uygulanmaz." düzenlemesinin bulunduğu, ceza dosyası içeriği incelendiğinde, söz konusu sahtecilik eylemlerinin Özel ... Hastanesinde doktor olarak çalışan A.Y'nin sekreteri olan F.K. tarafından gerçekleştirildiğinin kesinleşmiş mahkumiyet kararı ile tespit edildiği, Protokol hükmü dikkate alındığında zararlandırıcı eylemin davacı veya sahibi olduğu eczane çalışanları dışındaki 3. kişiler tarafından gerçekleştirilmiş olduğu, davacı veya sahibi olduğu eczane çalışanlarının bu fiillere dahili oldukları yönünde dosyada bir delil bulunmadığı, bu durumda davalı Kurum tarafından ana dosyada 9 adet borç bildirim belgesine yönelik düzenlenen işlemin yerinde olmadığı, birleşen dosyada da aynı şekilde davalı Kurum tarafından tesis edilen işlemin hukuki dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile davalı Kurumca düzenlenen; 17.05.2012 tarihli ve 9.164.580 sayılı, 17.05.2012 tarihli ve 9.171.301 sayılı, 17.05.2012 tarihli ve 9.194.876 sayılı, 17.05.2012 tarihli ve 9.195.380 sayılı, 17.05.2012 tarihli ve 9.196.624 sayılı, 17.05.2012 tarihli ve 9.198.419 sayılı, 17.05.2012 tarihli ve 9.199.404 sayılı, 17.05.2012 tarihli ve 9.200.808 sayılı, 17.05.2012 tarihli ve 9.201.915 sayılı borç bildirim belgelerinin iptali ile davacının söz konusu borç bildirim belgelerine konu miktarlar yönünden borçlu olmadığının tesbitine, birleşen davanın kabulü ile davalı Kurumca tesis edilen B.13.2.SGK.4.06.20.03/SÖZLEŞME-18230243/1368531 sayılı ve 28.12.2012 tarihli işleminin iptali ile bu işleme konu miktar yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; huzurdaki davada yetkili mahkemelerin Ankara Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunun taraflarca açıkça sözleşmede kararlaştırıldığını, sahteliğinin reçetelerin muhatapları olan vatandaşların beyanları ile de ortaya konulduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporuna karşı yaptıkları itirazların değerlendirilmediğini, eczanenin söz konusu sirkülasyona dahili bulunmamış olsa idi 9 kez aynı durumun aynı şekilde tekrar etmesinin mümkün olamayacağını, eczanenin raporların sahteliği ve reçetelerin sahte imza ve kaşelerle hazırlanmış olmaları sürecine bizzat katılımı olmasa dahi, sahiplerince getirilmeyen reçetelere konu ilaçların muhattaplarca teslim alınmasına 9 kez onay vererek kurumun zarara uğratılması sürecine müteselsilen ve müştereken dahil olduklarını, kaldı ki her ne kadar davacının talebi üzerine 2012 yılı Protokolü uygulandığından bahsedilmiş ise de reçete tarihleri itibariyle olayda geçerli olan 2009 yılına ait Protokol uyarınca değerlendirme yapılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek ile beraber özellikle asıl davanın kabulü neticesinde davacı lehine taktir olunan vekalet ücretinin yanlış hesaplandığını, müvekkili Kurum harçtan muaf olmasına rağmen aleyhlerine harca hükmedildiğini ifade ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl dava, taraflar arasında imzalanan protokol gereği davacıya tahakkuk ettirilen sahte reçete bedelinin iadesine dair kurum işleminin iptali ve borçlu olunmadığının tespiti, birleşen dava ise; sahte reçetenin davalı Kuruma fatura edilmesinden kaynaklı uygulanan cezai şart ve fesih işlemine dair kurum işleminin iptali ve borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun (492 sayılı Kanun) 28, 30 ve 32 nci maddeleri,

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun)150 ve 222 nci maddeleri.

3. Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamındaki kişilerin Türk Eczacıları Birliği üyesi eczanelerden ilaç teminine ilişkin 2012 yılı protokolünün (4.3.6) ve (5.3.10) maddesi,

4. Dairemizin 16.11.2020 tarihli ve 2020/1356 E., 2020/6618 K. sayılı ilamı.

3. Değerlendirme

1. Her ne kadar Mahkemece asıl davanın kabulüne karar verilmiş ise de yukarıda yer verilen Dairemizin ilamında da açıklandığı üzere, kesinleşen ceza dosyası kapsamında, söz konusu sahtecilik eylemlerinin Özel ... Hastanesinde doktor olarak çalışan A.Y.'nin sekreteri olan F.K. tarafından gerçekleştirildiğinin mahkumiyet kararı ile tespit edildiği, reçetelerin üçüncü kişiler tarafından sahte olarak tanzim edildiğinin sabit olduğu, davaya konu sahte reçetelerin kuruma fatura edilmesinde davacı eczacının kastı bulunmasa da, üçüncü kişilerin suç teşkil eden eylem ve fiillerinden davalı Kurumun sorumlu tutulamayacağı; diğer bir anlatımla, suç teşkil eden eylem sonucunda ortaya çıkan bedelin ödenmesinin davalı Kuruma külfet olarak yüklenemeyeceği, davacının reçete bedellerini ancak sahtecilik yapan kişilerden isteyebileceği, davalı Kurumun, protokolün (4.3.6) maddesinde yer alan hüküm uyarınca yersiz ödemelerini geri isteme hakkı olduğu kabul edilerek, davacının sahte reçete bedeline ilişkin işlemin iptali talebine ilişkin asıl davanın reddi gerekirken, reçete bedellerine dair borç bildirim belgelerinin iptali ile davacının söz konusu borç bildirim belgelerine konu miktarlar yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

2. 492 sayılı Kanun'un 28 inci maddesi uyarınca, harca tabi davalarda değeri parayla ölçülebilen davalar açılırken nispi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır ve aynı Kanun'un 30 uncu maddesi uyarınca Mahkemece yargılamaya devam edilebilmesi için davacıya eksik harcı tamamlamak üzere süre verilir. Şayet verilen süreye rağmen eksik harç ikmal edilmez ise dosya işlemden kaldırılır ve 6100 sayılı Kanun'un 150 nci maddesi uyarınca (borç süresinde tamamlanarak) yenilenmez ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. Aynı Kanun'un "Harç Ödenmeyen İşlemler" başlığını taşıyan 32 nci maddesinde ise; "Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak, ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır." hükmüne yer verilmiştir.

3. Hal böyle olunca Mahkemece; birleşen davada; Kuruma sahte reçete ve rapor fatura edilmesi suretiyle Kurumun zarara uğratıldığından bahisle uygulanan cezai şart ve fesih işlemin bildirildiği kurum işleminin iptali ile bu miktarlardan borçlu olunmadığının tespiti yönünden cezai şart miktarı olan 82.626,10 TL üzerinden eksik harcın tamamlanması için davacıya süre verilmesi, harç tamamlanmadığı takdirde dosyanın işlemden kaldırılması, yasal süresi işleyen harç tamamlanarak yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi, harç tamamlandığı takdirde ise; yargılamaya devam edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

4. Bozma nedenine göre, davalı Kurum vekilinin birleşen davaya yönelik sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA,

2. Bozma nedenine göre, davalı vekilinin birleşen davaya yönelik sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca asıl dava yönünden karar düzeltme yolu kapalı, birleşen dava yönünden kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

21.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.