"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/21 E., 2022/331 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 25.02.2025 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat .... ile davalı vekili Avukat ...'in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı şirket adına 222.111,00 TL gümrük vergisi ile 39.960,00TL KDV olmak üzere toplamda 262.091,00 TL ek gümrük vergisi tahakkuk ettirildiğini, davalı şirket tarafından ilgili kararın iptali için İdari Yargıda dava açıldığını, yargılama sonrasında idari işlemin iptal edildiğini, davalının bu arada ihtirazi kayıtla borcu ödediğini, akabinde müvekkili Kuruma başvurmaksızın 1.239.690,43 TL asıl alacak ve 1.993.256,92 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 3.232.256,35 TL alacak talebiyle aleyhinde takip başlatıldığını, asıl alacak yönünden itirazlarının bulunmadığını ileri sürerek; icra takibine konu 1.993.356,92 TL işlemiş faiz yönünden Kurumun böyle bir borcunun olmadığının tespitini, bu talep yerinde görülmediği takdirde yasal faize hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının, şirket aleyhine tahakkuk ettirmiş olduğu vergi, KDV, ceza ve ferileri ile ilgili olarak işletilen tecil faizi ile birlikte toplamda 1.239.690,43 TL'yi ihtirazi kayıtla 04.09.2006 tarihinde ödendiğini, ödemeden sonra vergi mahkemesince idari işlemin hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile iptal edildiğini, 2006 yılında müvekkilinden tahsil edilen bedelin haksız ve yersiz alındığını, bu nedenle haksız olarak ödedikleri paranın davacı Kurum tarafından geri verilmesi sırasında gecikme faizi ile birlikte iadesi gerektiği savunarak davanın reddini istemiş, Mahkemenin icra dosyasına konu asıl alacak ve yasal faize ilişkin kısım dışındaki tutarın alacaklıya ödenmemesine ilişkin 21.12.2014 tarihli ara kararı üzerine söz konusu tedbir nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (İİK) 72/4 maddesi gereğince %20 tazminat talebinde bulunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 10.07.2015 tarihli kararıyla; davalının ödediği bu bedeli sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebileceği, usulsüz alınan vergi nedeniyle davacının ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek olmadığı, sebepsiz zenginleşenin daima temerrüt halinde bulunduğu, ayrıca ihtarın gerekmediği, zenginleşmenin gerçekleştiği tarih ile geri vermenin talep edildiği tarih arasındaki süre için, paranın kullanma değerinin karşılığı olarak, zenginleşenin temerrüt faizi kadar faizle yükümlü olacağı, davalıdan usulsüz olarak alınan vergi ve ferileri nedeniyle mülkiyet hakkına müdahale olduğu, bu nedenle istenen faizin Anayasa m. 35, AİHS Ek 1 Nolu Protokol m. 1'de teminat altına alınan mülkiyet hakkının ihlalinin bir telafisi olarak da düşünülmesi gerektiği, bilirkişi raporunda istenen faizin oranı ve niteliğinin denetlenmiş olduğu, davalının kendisinden usulsüz olarak alınan verginin iadesi yanında, geçmiş günler faizini istemesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, yapılan yargılama ve hesaplamalar ile meblağlar belirlendiğinden ve miktar likit kabul edilmediği gerekçesiyle icra inkar tazminatına hükmedilmemiş; Mahkeme kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1. Dairemizin 21.02.2017 tarihli kararı ile, davalı tarafın geri alma hakkının ne zaman doğduğu, geri alma esnasında uygulanacak faizin türünün ne olduğunun bu kapsamda çözümlenmesi gerektiği ayrıca davalı tarafın talebinin yukarıda belirtildiği üzere İİK'nun 72/4 maddesinden kaynaklandığı, alacağın likit olup olmamasının önemli olmadığı değerlendirilerek sonucu dairesinde hüküm tesisi gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
2. Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, yapılan işlem baştan beri hukuka aykırı olduğu anlaşıldığından ödeme tarihinden itibaren tecil faizi uygulanması gerektiği, 30.09.2021 tarihli bilirkişi kök raporunda 1.591.452,58 TL faiz hesap edildiği, hesap edilen miktarın dosya kapsamına ve delillere uygun olduğu, yukarıda yer verilen 01.04.2022 tarihli ek bilirkişi raporundaki tespitler de belirtildiği gibi tecil faiz oranları uygulanması gerektiğinden bahisle, davanın kısmen kabulü ile icra takip dosyasında davacının 401.804,34 TL işlemiş faiz yönünden borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, İİK'nın 72/4 maddesi uyarınca 1.408.723,18 TL'nin %20'si oranında 281.744,63 TL'nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kararın kesinleşmesinden sonra bu tazminatın davacının yatırdığı teminattan davalıya verilmesine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; faiz ödenmemesi gerektiğini, Kuruma başvuru yapılmadığını, 3 ay beklenmediğini, icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, bilirkişi raporuna itirazların dikkate alınmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekili; davanın tümden reddi gerektiğini, ödeme tarihinden itibaren geçmiş günler faizinin talep edilebileceğini, tecil faizi uygulanmak suretiyle müvekkilin alacağının eksik hesaplandığını, çelişkili bilirkişi raporlarına yapılan itirazların dikkate alınmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, usulsüz tahakkuk ettirilen verginin iadesi nedeniyle talep edilen faize yönelik menfi tespit istemine ilişkindir.
1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK). Yargıtay Dairesince bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
Dairemizce verilen 21.02.2017 tarihli ilamıyla; Vergi Mahkemesince dava konusu iade işlemine dayanak tahakkuk işleminin iptali kararı 03.06.2013 tarihinde verildiğinden, bu tarihte yürürlükte olan 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 216. maddesine göre "Yetkili idareler tarafından, gümrük vergileri ile bunların ödenmelerine bağlı olarak tahsil edilmiş gecikme faizinin veya gecikme zammının geri verilmesinde idarece faiz ödenmez. Ancak, geri verme kararının alındığı tarihten itibaren üç ay içerisinde idarece sözkonusu kararın uygulanmaması halinde, ilgilinin talebi üzerine, üç aylık sürenin bitiminden itibaren faiz ödenir. Bu faiz, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun tecil faizine ilişkin hükümlerine göre hesaplanır." hükmü dikkate alınarak Mahkemece davalı tarafın geri alma hakkının ne zaman doğduğu ile geri alma esnasında uygulanacak faizin türü hakkında bir değerlendirme yapılması suretiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 216. maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 2013/104 E., 2014/96 K. sayılı iptal kararı ile "Yetkili idareler tarafından, gümrük vergileri ile bunların ödenmelerine bağlı olarak tahsil edilmiş gecikme faizinin veya gecikme zammının geri verilmesinde idarece faiz ödenmez." şeklindeki hükmü iptal edilmiş olup, 2019 yılına kadar bu hususta Kanun'da düzenleme yapılmayıp boşluk oluştuğu, akabinde 24.10.2019 tarihinde yapılan yeni düzenleme ile aynı Kanun'un 216. maddesinin güncel hali "Gümrük vergileri ile bunların ödenmelerine bağlı olarak tahsil edilmiş gecikme faizinin veya gecikme zammının geri verilmesinde, geri vermeye konu fazla tahsilatın yükümlüden kaynaklanması durumunda geri verme başvurusunun yapıldığı tarihten, diğer durumlarda ise tahsilat tarihinden geri verme kararının tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için geri verilecek tutar üzerinden, aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ödenir." şeklinde düzenlenmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak, 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 216. maddesinin güncel hali değerlendirilmek suretiyle, ödeme tarihinden takip tarihine kadar tecil faizi işletilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de, iptal kararı tarihinde yürürlükte olan Kanun'un yukarıda yer verilen hükmü göz ardı edilmesi ve bozma gereği yerine getirilmeden karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Buna göre Mahkemece yapılacak iş doğrultusunda, tahakkuk işleminin iptali kararının verildiği 03.06.2013 tarihinden itibaren, 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 216. maddesi gereği üç ay eklenmesi suretiyle, 03.09.2013 tarihinden icra takip tarihine kadar tecil faizinin hesaplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi olmalıdır.
2. Bozma sebebine göre; davacı vekilinin sair, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA,
2. Bozma sebebine göre, davacı vekilinin sair, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
28.000,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin karşılıklı alınıp, birbirlerine verilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine,25.02.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.