Logo

3. Hukuk Dairesi2024/2396 E. 2025/2075 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet sözleşmesinin avukatın haklı sebep olmaksızın azledilmesi nedeniyle, avukatın takip ettiği dosyalardan kaynaklanan vekalet ücretine hak kazanıp kazanmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay, haklı azil durumunda avukatın yalnızca azil tarihi itibariyle sonuçlanmış ve kesinleşmiş işlerden kaynaklanan vekalet ücretine hak kazanabileceği, sözleşmedeki ücrete ilişkin hükmün tarafları bağlayacağı ve bu kapsamda henüz tahsil edilmemiş dosyalar yönünden ücrete hak kazanılamayacağı gerekçesiyle, yerel mahkemenin davacı avukatın vekalet ücretine ilişkin talebini kısmen kabul eden kararını onamıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/239 E., 2024/7 K.

Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; asıl davada, müvekkilinin davalı Banka ile yapılan Avukatlık Ücret Sözleşmesi kapsamında davalının vekilliğini üstlendiğini, avukat olarak davalı tarafa ait dosyaları takip ettiği aşamada davalı tarafından haksız olarak azledildiğini, vekilliği süresince takip ettiği dosyalar nedeniyle davalıdan vekalet ücreti alacağının bulunduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; birleşen davada ise, asıl dava dosyasında yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde 64.756,24 TL icra vekalet ücreti, 7.097,37 TL karşı yan vekalet ücreti alacağının bulunduğunun tespit edildiğini, Mahkemece 10.000,00 TL alacak yönünden kabul kararı verildiğini belirterek, vekalet ücretinden kaynaklanan bakiye 61.853,61 TL'nin sözleşmenin fesih tarihinden itibaren işlemiş yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; sözleşmenin fesih başlıklı bölümünde tarafların sözleşmeyi 1 ay önce yazılı olarak ihbar etmek şartıyla her zaman feshedebileceğinin düzenlendiğini, müvekkilinin davacıyı haklı olarak azlettiğini, davacının takip edilmek üzere kendisine tevdi edilen dosyaları takipte gereken dikkat ve özeni göstermediğini, bu nedenle tahsil ve tasfiye sırasında müvekkilinin hak kaybına neden olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 12.03.2013 tarihli kararıyla; davacının davalı banka tarafından verilen genel vekaletnameye istinaden 09.02.2005 ile 20.10.2009 tarihleri arasında vekalet görevini ifa ettiği, bu süre içerisinde takip edilen işlerden derdest bulunan icra dosyaları nedeniyle ilgili yıllarda yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifeleri gereğince hesaplanan alacaklarından avukatın takdiren %65 oranına göre ücret almaya hak kazandığı, avukatın emek ve mesaisi karşılığının ödenmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kabulüne, taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL vekalet ücretinin alacağının 14.12.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

1. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 21.10.2013 tarihli ilamla; davalının sair temyiz itirazları incelenmeksizin, Mahkemece karara esas alınan bilirkişi raporunda azlin haklı olup olmadığına ilişkin olarak davalının savunmaları doğrultusunda herhangi bir inceleme yapılmadığı gibi Mahkemenin karar gerekçesinde de bu yönde bir değerlendirmenin yer almadığı, Mahkemece öncelikle azlin haklı olup olmadığı hususunun tartışmaya açılarak, dosyalar üzerinde gerekli bilirkişi incelemesi yapılması sağlanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesis edildiği gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.

2. Bozmaya uyan Mahkemenin 10.11.2015 tarihli kararıyla; davacının davalı banka adına 08.02.2005 tarihli ücret sözleşmesi gereği İzmir bölgesinde açılan pek çok icra takibi ve davayı takip ettiği, bir kısım icra takip dosyalarında hacze gidilmeyerek ya da mernis adresine gereken tebligatın yapılmamış olması gibi bir kısım eksiklikler var ise de, dosyaların fazlalığı göz önüne alındığında davacının ihmali davranışlarının genel bir uygulama olmadığı, bir kısmında avukat olarak takdir hakkını kullanarak işlemler ve taleplerde bulunduğu kanaatine varıldığından davalı tarafın davacıyı azletmesinin haklı azil olmadığı, davacı tarafın bir kısım ihmali davranışları nedeniyle azil tarihine kadar yaptığı işler nedeniyle hesaplanacak vekalet ücretinden kısmen indirim yapılması suretiyle bu yönde hesaplama yapan 28.09.2015 tarihli raporda açıklandığı üzere davacının vekil olarak takip ettiği icra takip dosyalarındaki vekalet ücreti alacağının 44.831,24 TL, davalardaki vekalet ücreti alacağının ise 7.097,24 TL olmak üzere toplam alacağının 51.928,61 TL olduğunun hesaplandığı gerekçesiyle; asıl davanın kabulüne, 10.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, birleşen davanın kısmen kabulüne, 41.928,61 TL'nin birleşen dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

3. Mahkemenin 10.11.2015 tarihli kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 15.05.2019 tarihli ilamla hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiş; karara karşı, süresi içerisinde davalı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulması üzerine, Dairece verilen 14.04.2021 tarihli kararla; davacının 12.01.2015 tarihli bilirkişi raporunda yer alan tespit doğrultusunda bazı dosyalarda eksik işlemler yaptığı, taraflar arasında akdedilen 09.02.2005 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesinde davacı avukata takdir hakkı bırakılmadığı, davalı tarafın davacı avukatı haklı nedenlerle azlettiği, feshin sözleşme maddesinde kararlaştırıldığı şekle uygun olarak yapıldığı, Mahkemece davacının haklı nedenlerle azledildiği ve azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebileceği değerlendirilip varsa kesinleşmiş işler bakımından taraflar arasındaki sözleşmenin ücret başlıklı maddesi de göz önünde bulundurularak yargı ve taraf denetimine elverişli, konusunda uzman bilirkişi heyetinden yeni bir rapor alınarak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesis edildiği gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.

4. Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının 12.01.2015 tarihli bilirkişi raporunda yer alan tespit doğrultusunda bazı dosyalarda eksik işlemler yaptığı, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermediği, taraflar arasında akdedilen 09.02.2005 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesinde davacı avukata takdir hakkı bırakılmadığı anlaşıldığından davalı tarafın davacı avukatı haklı nedenlerle azlettiği, davalı taraafça sözleşme maddesinde kararlaştırıldığı şekle uygun olarak sözleşmenin feshedildiği, azil haklı olduğundan davacının azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşmeyen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebilmesinin mümkün olmadığı, alınan 14.04.2022 tarihli kök ve 08.12.2023 tarihli ek bilirkişi kurulu raporlarında davacı avukatın takip ettiği dosyaların tek tek incelendiği, yapılan inceleme ve değerlendirmede davacı tarafından takip edilen dosyalardan sadece İzmir 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/424 E. sayılı dosyasında kesin olarak karar verildiği ve bu dosyada hükmedilen vekalet ücretinin de 288,12 TL olduğu, davalı tarafından bu ücretin davacıya ödendiğinin ispat edilemediği, diğer dosyaların azil tarihi itibarıyla kesinleşmediği, icra dosyalarında borçlu tarafından borca itiraz edilmemesi nedeniyle takibin kesinleştiği, ancak azil tarihi itibarıyla söz konusu takiplerin tahsil edilip kapanmadığı, bu nedenle bu dosyalar yönünden vekalet ücretine hak kazanılmadığı gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulüne, 288,12 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin ve birleşen davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; Mahkemece bozma sonrası alınan 25.10.2022 tarihli bilirkişi raporu ile 14.04.2022 tarihli heyet raporunun birbiriyle çelişkili olduğunu, müvekkilinin azline kadar derdest olan ve tahsilatı gerçekleştirilen 238 adet dosyadan yalnızca bir kaç dosyada tebligatın yapılamamış olmasından müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, fiili hacizlerin gerçekleştirilmemesinin müvekkilinin sorumluluğunda olamayacağını, müvekkilinin mesleki tecrübe ve davalının menfaati ile hareket ederek sözleşmede kendisine tanınmış olan takdir yetkisini kullandığını, tahsil kabiliyeti bulunmayan icra dosyalarında fiili hacze gidilmesi durumunda davalı bankanın yapacağı masrafın sonuca herhangi bir fayda sağlayamayacağından kaynaklı yapılmayan işlemlerde müvekkilinin ihmali davrandığının kabul edilemeyeceğini, davalı banka tarafından gerektiği gibi takip edilmediği ifade edilen dosyalara ilişkin olarak 4 yıllık çalışma süresi içerisinde müvekkiline bir uyarı ya da herhangi bir ihtarname gönderilmediğini, yapılan azilin haklı olduğunu kabul anlamına gelmemekle birlikte; haklı azil olduğu kabul edilse bile müvekkiinin azil tarihi itibari ile sonuçlanıp kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti almaya hak kazanacağını, bozma ilamı sonrası dosyaya sunulan ve hükme esas alınan 25.10.2022 tarihli bilirkişi raporunun usul ve kanuna uygun olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, asıl ve birleşen davada vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

Mahkemece uyulan bozma ilamında gösterilen şekilde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda, yine o ilamda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verildiği, bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen ve usuli kazanılmış hak durumunu oluşturan kısımlar hakkında yeniden inceleme yapılamayacağı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olduğu, sözleşmedeki ücrete ilişkin hükmün tarafları bağlayacağı ve bu kapsamda tahsil edilmeyen dosyalar yönünden ücrete hak kazanılamayacağının anlaşılmasına göre, davacı vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un (1086 sayılı Kanun) 439. maddesi uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

1086 sayılı Kanun'un 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

14.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi