Logo

3. Hukuk Dairesi2024/244 E. 2024/3781 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Miras yoluyla intikal eden taşınmazların satış bedellerinin eksik ödendiği iddiasıyla açılan alacak davalarında, satış bedellerinin tespiti ve zamanaşımı def’inin değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların paylarının satış tarihindeki gerçek değerini talep edebilecekleri gözetilerek, kısmi dava niteliğindeki birleşen davada zamanaşımı değerlendirmesinin doğru yapıldığı, faizin birleşen dava tarihinden itibaren başlatılmasının yerinde olduğu ve bozma ilamının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı değerlendirilerek, davacılar vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/239 E., 2023/484 K.

Taraflar arasında birleştirilerek görülen alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak asıl davada karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davada kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacılar vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Asıl davada davacılar vekili; kardeşleri olan davalılardan ... ile murislerinden intikal eden 705 parsel sayılı taşınmazda hissedar olduklarını, davalı ...'in talimatı uyarınca bildirdiği kişiye hisselerini devrettiklerini ancak satış bedelinin tamamını davalı ...'in tahsil ettiğini, hisselerine düşen bedeli ödemediğini iddia ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL’nin davalı ...'den tahsilini; diğer davalı ...’ye de yine murislerinden intikal eden 709 parsel sayılı taşınmazı sattıklarını, satış bedelinin düşük gösterildiğini, tapuda aksi yazılı olsa da satım sırasında davalıdan satış bedelini tahsil edemediklerini ileri sürerek; şimdilik 50.000,00 TL'nin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.

2.Bozma ilamlarından sonra açılan ve birleşen davada davacılar vekili; muristen intikal eden 110 ada 7 (eski 709 nolu parsel) ve 110 ada 5 parsel (eski 705 sayılı) parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporuna göre belirlenen bedellerinin asıl davada talep edilmeyen kısmına ilişkin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 167.432,00 TL'nin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ...'den, 94.974,00 TL'nin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ...'den tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ...; davacıların iddialarının doğru olduğunu, kendisinin talimatı ile satışın yapıldığını ve dava dışı üçüncü kişiden 705 parselin satış bedelini tahsil ettiğini, davacılara bu bedeli henüz ödemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

2.Davalı ... vekili; 709 parsel sayılı taşınmazın 705 parseldeki hisselerinin takası karşılığı alındığını, davalı ...’in bu hisseleri üçüncü kişiye sattığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 29.05.2015 tarihli ve 2013/553 E., 2015/308 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne, davalı ... yönünden davanın reddine, 50.000,00 TL'nin 04.02.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den alınarak davacılara 1/2 şer hisse ile ödenmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 23.05.2018 tarihli ve 2018/2743 E. 2018/6127 K. sayılı ilamıyla; "...(1)... davacıların babası Abdurrahman ile davalı ...’nin annesi Kamile’nin kardeş oldukları, taraflara bu iki taşınmazın murislerden intikal ettiği anlaşılmaktadır. 709 parsele ilişkin tapu kayıtları incelendiğinde davacıların hisselerini 22.12.2010 tarihinde davalı ...’ye 2.500,00 TL bedelle sattıkları, 705 parsele ilişkin kayıtlara göre ise 22.12.2010 tarihinde davacılar ve davalı ... de dahil her bir hissedarın kendi payını bizzat 3. kişiye sattığı anlaşılmaktadır. Tapu kayıtları ve resmi senetlerde davalının savunduğu takas işlemine ilişkin bir ibare bulunmamaktadır. davalı 709 parseldeki davacı hisselerini alırken tapuda yazdığı gibi nakden bir ödeme yapmadığını ikrar etmekte, ödemeyi diğer taşınmazdaki hisselerini davacılara bırakarak yaptığını savunmakta ise de bunu yazılı deliller ile ispat etmek zorundadır. 6100 sayılı HMK’nun 200 ve devamı maddelerine göre olayda tanık da dinlenemediği gibi, tarafların ortak tanığının davacılar ile ... arasındaki uyuşmazlık yönünden tanık olarak gösterildiği ve tanığın tüm mirasçılar arasında takas işlemleri olduğunu ifade etmiş ise de hangi malikler arasında nasıl bir takas işlemi yapıldığına ilişkin açık ve ayrıntılı bir beyanda bulunamadığı da anlaşılmıştır. Mahkemece, bu doğrultuda inceleme ve değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekir.

(2) Mahkemece, taşınmazların gerçek değerinin tespiti için bilirkişi raporu alınmış ise de taraflarca bilirkişi raporuna itiraz edilmiş olup, bu itirazları giderecek şekilde ve özellikle emsal taşınmazlara göre bir değer belirlenmesi için yeniden bir rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 17.02.2021 tarihli ve 2020/357 E., 2021/65 K. sayılı kararla; davalı ... yönünden davanın kabulüne, 50.000,00 TL'nin 04.02.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den alınarak davacılara 1/2 şer hisse ile ödenmesine, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne 2.500,00 TL’nin 22.12.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den alınarak davacılara 1/2 şer hisse ile ödenmesine karar verilmiş, karara karşı, süresi içinde davacılar vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 01.12.2021 tarihli ve 2021/3147 E., 2021/12321 K. sayılı ilamıyla; "1)...Karar, davalı bakımından verildiği tarih itibariyle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01/06/1990 tarihli ve 1989/3 Esas 1990/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.

2)Davacılar vekilinin, davalı ... yönünden verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

(...)

Somut olayda Mahkemece; bozma kararına uyulduğu halde, bozmaya uygun karar verilmemiştir. Şöyle ki, uyulmasına karar verilen bozma kararında; davalı ...’nin 709 parseldeki davacılara ait payları satın alırken tapuda yazdığı gibi nakden bir ödeme yapmadığı, ödemeyi diğer taşınmazdaki hisselerini davacılara bırakarak yaptığını savunduğu ancak bunu yazılı delillerle ispat edemediği belirtilmiştir. Bu durumda, davacıların paylarının satış bedelinin, tapuda yazılı olan satış bedeline göre değil, tasarruf tarihindeki rayiç değerler gözetilerek belirlenmesi gerekir. Kaldı ki, davacıların hisselerinin devri karşılığında bir bedel ödenmediği tarafların da kabulündedir.

O halde Mahkemece; davacıların paylarının satış tarihindeki gerçek değerini talep edebilecekleri gözetilerek, bu değerin usulünce belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar, verilmesi gerekirken, uyulan bozma kararı uyarınca işlem tesis edilmeden yazılı şekilde karar verilmiş olması, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacıların dava konusu olan 110 ada 7 parsel (eski 709 parsel) sayılı taşınmazda hisselerin 244.055,00 TL değerinde olduğu, asıl davada, davalı ...'ye yönelik 50.000,00 TL bedelle dava açıldığı gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile 50.000,00 TL'nin 22.12.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den alınarak, 25.000,00 TL'sinin davacı ...'ye, 25.000,00 TL'sinin davacı ...'ye ödenmesine, asıl davada davalı ... yönünden; Mahkemenin 17.02.2021 tarihli ve 2020/357 E., 2021/65 K. sayılı kararının davalı ... yönünden kesinleştiğinden, usuli kazanılmış hak ilkesi gereği karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın kısmi dava olduğu, zamanaşımının sebepsiz zenginleşmenin gerçekleştiği 22.12.2010 tarihinde başladığı ve birleşen davanın 18.12.2020 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı, dava konusu taşınmazların taraflara murislerinden intikal ettiği, 110 ada 7 parsele (eski 709 nolu parsel) ilişkin tapu kayıtlarından davacıların hisselerini 22.12.2010 tarihinde davalı ...' ye 2.500,00 TL bedelle sattıkları, 110 ada 5 parsele (eski 705 parsel) ilişkin kayıtlara göre ise 22.12.2010 tarihinde davacılar ve davalı ...'de dahil her bir hissedarın kendi payını bizzat 3.kişiye sattıkları, tapu kayıtları ve resmi senetlerde takas işlemine ilişkin bir ibare bulunmadığı, davalı ...'nin davacılara ait payları satın alırken tapuda yazdığı gibi nakden bir ödeme yapmadığı, ödemeyi diğer taşınmazdaki hisselerini davacılara bırakarak yaptığını savunduğu ancak bunu yazılı delillerle ispat edemediği, davacıların paylarının satış bedelinin, tapuda yazılı olan satış bedeline göre değil, tasarruf tarihindeki rayiç değerler gözetilerek belirlenmesi gerektiği, bilirkişi raporu doğrultusunda dava konusu 110 ada 7 parsel (eski 709 parsel) sayılı taşınmazda davacıların hisselerinin 244.055,00 TL olduğu, birleşen dosyada davacılar tarafından hisseleri oranında 167.432,00 TL talep edilen ve birleşen davanın konusu olan bu talebin kısmi dava olarak zamanaşımı süresi içinde açıldığı, ancak davacıların 28.09.2023 tarihli ıslah dilekçesinde talep edilen 26.623,00 TL bedel yönünden ise, davacının dava açarken dava konusu alacağın miktarını belirleyebilmesi için uhdesinde gerekli veri ve bilgilerin bulunduğu, dava konusu edilen alacağın belirsiz olmadığı, belirli bir miktar gösterilerek talepte bulunulmuş olması nedeniyle kısmi davaya konu edildiği, 28.09.2023 tarihi itibariyle ıslahla artırılan miktar için, davalının ileri sürdüğü zamanaşımı defi karşısında, on yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle; davalı ... yönünden davanın kısmen kabulü ile 167.432,00 TL'nin 18.12.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den alınarak, 83.716,00 TL'nin davacı ...'ye, 83.716,00 TL'nin davacı ...'ye ödenmesine karar verilmiş; davalı ... yönünden, 110 ada 5 parsele (eski 705 parsel) ilişkin kayıtlara göre ise 22.12.2010 tarihinde davacılar ve davalı ... ile davalı ...'de dahil her bir hissedarın kendi payını bizzat 3. kişiye sattığı, davacıların iddialarının doğru olduğu, kendi talimatı ile satışın yapıldığı ve dava dışı 3. kişiden 705 parselin satış bedelini davalı ...'in tahsil ettiği, davacılara henüz ödeyemediğini belirttiğinden davacıların paylarının satış bedeline göre değil, tasarruf tarihindeki rayiç değerler gözetilerek belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın kabulü ile 106.773,00 TL olan alacağın, önceki davanın kısmi dava olarak açılmış olması ve dava konusu edilmeyen kısım bakımından temerrütün ek dava tarihi itibariyle oluşması sebebiyle birleşen dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den alınarak 53.386,50 TL'nin davacı ...'ye 53.386,50 TL'sinin davacı ...'ye ödenmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacılar vekili; birleşen dava yönünden 22.12.2010 tarihinden itibaren yasal faize karar verilmesi gerektiğini, ıslah dilekçesi ile talep olunan 26.623,00 TL'nin zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle reddine yönelik kararı haksız ve dayanaksız olduğunu, sebepsiz zenginleşme gereğince verilenlerin iadesi sağlanırken yaklaşık 10 yıldır yargılamanın devam ettiği, davalıların yargılamanın uzamasına sebebiyet verdiği, gayrimenkul değerlerinin hızla arttığı vb etkenler gözetildiğinde, denkleştirici adalet ilkesi uygulanması gerektiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

2. Davalı ... vekili; dava konusu taşınmazda hissedar olan müvekkilinin söz konusu devir bedelini davacılara ödemek yerine, taraflar arasındaki akrabalık ve güven ilişkisine bağlı olarak yapılan sözlü anlaşma gereğince söz konusu bedel karşılığında diğer parseldeki hissesini davacılar adına dava dışı alıcıya devrettiğini, yani davacılar ile müvekkil arasında takas gerçekleştiğini, taraflar arasında akrabalık ilişkisi ve davalılar arasındaki zorunlu dava arkadaşlığı gereğince senetle ispat zorunluluğu kuralının istisnasının dikkate alınmasının gerektiğini, bilirkişi raporundaki aleyhe olan hususları, hukuki mütalaaları, olası yazım ve hesap yanlışlarını, değerlendirme yaparken dikkate aldığı kriterleri ve hesaplama yöntemini kabul etmediklerini, dava konusu taşınmazın tapu ve resmi kayıtları dikkate alınmadan arazi vasfına göre değerlendirilmesinin hakkaniyetle bağdaşmadığını, tarla niteliği olan taşınmazın bilirkişi heyetince arazi olarak dikkate alınması müvekkil aleyhine haksız ve hukuka aykırı hesaplama yapılmasına neden olduğunu, taşınmazın üzerine yapı yapma yasağı bulunduğunu, taşınmazın geri kalan kısmının ise orman alanı içerisinde yer aldığını, gerçek taşınmaz bedelinin tapu kayıtlarında yazılı olan bedel olduğunu savunarak, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, asıl ve birleşen davada taşınmaz satış bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

09.05.1960 tarihli ve 21/9 ve 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları.

3. Değerlendirme

Mahkemece uyulan bozma ilamında gösterilen şekilde davacıların paylarının satış tarihindeki gerçek değerini talep edecekleri gözetilerek alınan bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiği, birleşen davanın kısmı dava niteliğinde olup zamanaşımı değerlendirilmesinin doğru yapıldığı, faizin birleşen dava tarihinden itibaren başlatılmasının yerinde olduğu ve bozma ilamının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,

21.11.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.