Logo

3. Hukuk Dairesi2024/2709 E. 2025/1926 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak murisin malvarlığını zarara uğrattığı iddiasına dayalı tazminat istemi.

Gerekçe ve Sonuç: Murisin vefatında satış bedellerinin terekede mevcut olmadığının ispat edilememesi ve vekilin özen ve hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranarak vekalet görevini kötüye kullandığının anlaşılması gözetilerek, temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1154 E., 2024/166 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/170 E., 2023/84 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; müvekkillerinin babası ... ...’ın 27.11.2018 tarihinde vefat ettiğini, davalının murisinin eşi olduğunu ve muristen vekaletname alarak menkul ve gayrimenkulleri murisin iradesine aykırı olarak satarak paraya çevirdiğini, banka hesaplarında bulunan meblağların ve hisse senetlerinin akıbetlerinin bilinmediğini, davalının vekalet görevini kötüye kullanarak kendilerini zarara uğrattığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla her bir davacı için 2.000,00 TL olmak üzere toplam 4.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacıların miras payları oranında talep haklarının bulunmadığını, terekeye istinaden ileri sürülen bir talebin bölünmesinin mümkün olmadığını, söz konusu satım işlemlerinin ... sağ iken müteveffanın iradesine uygun olarak ve rızası ile yapıldığını, satış bedelini müteveffanın aldığını, müvekkili ile müteveffanın eş olması nedeniyle satış bedelinin teslimi konusunda herhangi bir yazılı belge düzenlenmesinin söz konusu olmadığını, ancak bu konuda tanık beyanlarının mevcut olduğunu, ayrıca davalının katılma alacağının dikkate alınması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 15.09.2020 tarihli kararıyla; muris ... ...’ın 27.11.2018 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacılar dışında B. P.' nin de olduğu; terekeye ait bir mal, hak veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için dava açması halinde mirasçıların iştirak halindeki payları üzerinde tasarrufta bulunmak yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar vermiş, karar süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin 24.02.2021 tarihli kararıyla; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640. ve 702. maddeleri uyarınca elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, dışarıya karşı terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup, 3.kişilere yönelik tasarrufi işlem niteliğindeki davanın da tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması gerektiği, bu kuralın mirasçılar arasında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 688. ve devamı maddelerinde düzenlenen paylı mülkiyet hükümleri geçerli olduğundan, bir mirasçının diğer bir mirasçı aleyhine açtığı davalarda uygulama yeri bulunmadığı gerekçesiyle; istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istekli davaların zamanaşımı ya da hak düşürücü süreye tabi olmadığı, davalının bu define itibar edilmediği, vekilin üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlü olduğu, vekil ...'nin, murisin eşi olduğu, HMK nun 203. maddesi itibariyle ödemenin yazılı belge ile ispatı şart olmayıp tanık beyanlarıyla da ispatı mümkün olduğu, dosyada dinlenen tanığın taşınmaz satım bedelinin murise ödendiğine bizzat şahit olmadığı, davalı taraf her ne kadar taşınmaz satım bedelleri ile bankadaki bedellerin muris tarafından alındığını savunmuş ise de murisin banka hesaplarına hiçbir para girişi olmadığı gibi bu iddiasına dayanak herhangi bir delil sunamadığı, satım bedeli ve bankadaki paraların ödendiğini vekilinin ispatlayamadığı gerekçesiyle; davanın kabulü ile; 17.500,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı ...'e verilmesine, (fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmasına), 17.500,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı ...'a verilmesine, (fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmasına), karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı tarafın, vekaleten yapmış olduğu satışlarda satış bedelini ve vekaleten bankadan çekmiş olduğu bedelleri murise ödediğine dair her hangi bir yazılı belge sunmadığı, davalı ve murisin eş olması dolayısıyla 6100 sayılı HMK'nın 203/1-a maddesi kapsamında olduğundan davalının iddiası yönüyle tanıkla ispatın sağlanması mümkün olması nedeniyle tanık dinlendiği ancak ispatın sağlanamadığı, ayrıca davalının dilekçeler aşamasında ileri sürmediği ancak istinaf aşamasında ileri sürdüğü dava konusu bedellerin murisin bakımı için harcandığına ilişkin savunmasının da dinlenemeyeceği, davacıların kısmi dava açmış olduklarını ve davacıların miras payları da dikkate alındığında talep edilen miktarlar yönünden davacıların taleplerinde haklı olduğunun anlaşıldığını, yine taşınmazların satış tarihi itibarıyla teslim edilen değerleri ile bankadan çekilen para miktarı ve davacıların kısmi dava açmak suretiyle talep ettiği miktarlar göz önüne alındığında eldeki davada davalının katılma alacağı ile ilgili üstelikte bu hususta bir delil sunulmamış olması dikkate alındığında bir değerlendirme yapılmaması ve davacıya dava açması için süre verilmemesi esasa etkileyen bir durum olmadığı, ancak mahkemenin zamanaşımı süresi yönünden gerekçesi hatalı olduğunu, somut olayda, davalı vekilin hesap verme yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispat edemediğinden, zamanaşımının başlangıcını davacıların öğrenme tarihi olarak kabul etmek gerektiği, davacıların davalının özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını dava tarihi itibariyle öğrendikleri kabul edileceğinden davanın açıldığı tarih ve ıslahın yapıldığı tarih itibarıyla T.B.K. 147/5. maddelerindeki 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığı, mahkemece bu gerekçe ile davalının zamanaşımı itirazının reddi gerekirken, vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı vekile ve tapu malikine karşı ayni hakka dayalı olarak açılan tapu iptal tescil davalarının zamanaşımına tabi olmadığı hususu ile kararlaştırılarak davanın zamanaşımına tabi olmadığı gerekçesiyle karar oluşturulması doğru olmadığı, ayrıca, alınması gerekli karar ve ilam harcından peşin ve ıslah ile yatırılan kısım mahsup edilerek bakiye 1.792,54 TL'nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına karar verilmesi gerekirken, bakiye 1.792,54 TL eksik harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine şeklinde karar verilmesinin de hatalı olduğu gerekçesiyle; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne 17.500,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı ...'e verilmesine, (fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmasına), 17.500,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı ...'a verilmesine, (fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmasına) karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davacı vekili temyiz yoluna başvurmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; davacıların hangi taşınmaz hakkında, hangi vakıaya ve delillere dayanıdığının açıkça belirtilmediğini, dolayısıyla somutlaştırma yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, müvekkili davalı ile müteveffanın eş olduklarını, satım bedeli konusunda herhangi bir yazılı belge düzenlenmesinin söz konusu olmadığını, müvekkilinin geliri bulunmadığı sabit ,iken, hasta eşi ile birlikte hayatlarını idame ettirmek için yaptıkları harcamalar konusunda eksik inceleme ile karar verildiğini, müvekkilinin katılma alacağının da söz konusu olacağını, mahkemece davanın kabulüne karar verilmeden önce, katılma alacağı konusunda dava açılması için taraflarına süre verilerek açılacak davanın neticesine göre davacıların talep edebileceği miktarın tespiti gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemişti

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, vekaletin kötüye kullanıldığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.

Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçeye ve özellikle murisin vefatında satış bedellerinin terekede mevcut olduğunun ispat edilemediğine, vekilin özen ve hesap verme yükümlülüğüne aykırı davrandığı, davalının vekalet görevini kötüye kullandığının anlaşılmasına göre, temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/1 maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.04.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.