"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/428 E., 2024/516 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 1. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2017/2 E., 2021/687 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı .... vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; duruşma talebi miktar yönünden reddedilmek suretiyle, kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacılar vekili, müvekkili Nesibe'nin ikiz bebeklerinin prematüre doğduklarını, ikizlerden ...'in 3 hafta sonra vefat ettiğini, müvekkili ...'in erken ve prematüre dünyaya gelmiş olması sebebiyle bir süre yeni doğan yoğum bakım ünitesinde kaldığını, buradaki göz ile ilgili takip ve tedavilerinin davalı ... tarafından gerçekleştirildiğini, ancak prematüre doğuma bağlı olarak müvekkilinin "Prematüre Retinopatisi" (ROP) riski altında oldukları halde, ROP muayenesinin yapılmadığını, hastaneden taburcu edildiğini, akabinde göz muayenesine çağırıldığını, yapılan göz muayenesinde Müvekkili ...'in görme riskinin olduğu belirtilerek Adana Balcalı Hastanesine sevkinin yapıldığını, Balcalı Hastanesinde yapılan muayene sonucunda müvekkilinin gözündeki problemin ilerlediği, yapacak bir şeyin olmadığı belirtilerek İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Hastanesine götürülmesinin önerildiğini, buradaki muayene soncunda müvekkili ...'in bir gözünün hiç görmediğini diğer gözünün ise düşük derecede puslu olduğunun belirtildiğini, sonuç itibariyle yeni doğan yoğun bakım ünitesindeki ROP muayanelerinin tetkik ve tedavilerinin yapılmaması/gecikmesi, yetersiz ekipmanlarla yapılmış olmaları, arazlarının ileri bir evreye doğru ilerliyor olmalarına karşın teşekküllü bir hastaneye sevkinin önerilmemesi ile müvekkilin görme engelinin söz konusu olduğunu, müvekkillerinin maddi ve manevi zararlara maruz kaldıklarını açıklanan nedenlerle müvekkili ... için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 8.000,00 TL maddi tazminatın ve 300.000,00 TL manevi tazminatın, müvekkili ... için 100.000,00 TL manevi tazminatın ve müvekkili ... için 100.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak tahsilini talep etmiştir.
2. Birleşen davada davacılar vekili, aynı sebeplerle 336.839,85 TL bakıcı gideri talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... Tesisleri A.Ş. vekili; Tüketici Mahkemelerinin görevli ve husumet itirazlarının olduğunu, davacının mağduriyeti ile müvekkilinin eylemi arasında illiyet bağının olmadığını, küçük ...'ın Hastanenin yeni doğan yoğun bakımında usulüne uygun olarak göz muayenesinin yapıldığını, "Evre -1, bilateral rop bulgusu mevcut" şeklinde tespit edildiğini, ilk muayeneden bir hafta sonra ikinci göz muayenesini aynı şekilde usulüne uygun olarak yapıldığını, on gün sonrası için tekrar kontrol muayenesi önerildiğini, Evre -1 ve Evre-2 ROP umumiyetle iki ve dört hafta arasında takip edildiğinden, literatüre uygun olarak hareket edildiğini, hastada Evre -2 ve Evre-3 ROP'a ait bulgular tespit edilemediğinden daha geniş imkanları olan bir hastaneye sevk düşünülmediğini, konsültasyon kağıdına bir ay sonra kontrol gerektiğinin not olarak işlendiğini, bebeğe dördüncü muayenesinin usulüne uygun olarak yapıldığını, ROP ile ilgili bir bulgu müşahede edilemediğini, hiçbir muayenede ve hiçbir zaman, gözlerin normal hale geldiği veya normal olduğunun ifade edilemediğini, bebeğin konsültasyon kağıdında gözüken beşinci muayenesinin doktor ... tarafından yapılmadığını, manevi tazminatın maksadını aşacak mahiyette olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ... vekili; davacı ...'in "ROP" muayenelerinin zamanında yapıldığını, kendisinin herhangi bir kusuru bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalıların kusurları sebebiyle Mahkemenin 2017/2 E. sayılı asıl davada maddi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulü ile 671.096,41 TL'nin 7.000,00 TL'sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 664.096,41 TL'sinin ıslah tarihi olan 19.10.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ...'e verilmesine, davacının iyileşme bedeli talebinin reddine, manevi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 110.000,00 TL davacı ... için 70.000,00 TL, davacı ... için 70.000,00 TL tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, Adana 2. Tüketici Mahkemesi tarafından birleştirilen 2020/663 E. sayılı davada davanın kabulü ile, 336.839,85 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş olup, kararına karşı süresi içinde davalılar ve ihbar olunanlar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; küçüğün teşhisinin 5 aylıkken yapıldığı, daha önceki muayenelerde Rop bulunduğunun kabulü gerektiği, 4. aydan sonra yeni Rop gelişmesinin beklenemeyeceği, hastalığın 4. haftada teşhis edilebileceği, 2 haftalık periyotlarla kontrolün sağlanması gerektiği ancak bu kurala riayet edilmediği, muayene eden hekimin muayene notlarında hastalığın hangi zonda (aşamada) olduğuna dair belirtme yapılmadığı, bu haliyle yapılması gereken muayene süresinden sonra ve başvuru neticesinde gerekli işlemlerim yapılıp yapılmadığını denetlenmediği, küçüğün ailesini bu konuda gerekli şekilde aydınlatılmadığı, dosyada bebeklerin doğum tarihi olan 13.08.2013 tarihinde alınmış aydınlatılmış onam formu olduğu, bunun dışında göz sağlığına ilişkin aydınlatma ve bilgilendirme formu bulunmadığı, davalı Hastane bakımından ise olayın meydana gelmesinde gerek organizasyon olarak gerekse çalıştırdığı personelin ihmali nedeniyle zamanında göz muayenesinin yerine getirilmemesi ya da daha donanımlı başkaca bir sağlık kuruluşuna zamanında hastanın sevk edilmemesi nedeniyle kusurlu olduğu, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının yerinde olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, mahkemesince tarafların kusur durumu ve maluliyet oranı belirlendikten sonra uzman bilirkişi aktüerya bilirkişisinden rapor alınarak bu bedele hükmedilmesinde, küçüğün "görme yetisini" kaybetmesi nedeniyle hayatı boyunca emsallerine oranla daha fazla efor sarf etmek zorunda kalacağı, bu haliyle sürekli iş gücü kaybının on sekiz yaşına kadar "efor tazminatı" olarak hesaplanmasında, sürekli bakıma muhtaç olması dikkate alınarak birleşen dosyada bakıcı giderine hükmedilmesine ve görme yetisi kaybı nedeniyle olayın somut özelliklerine göre bu ücrette hakkaniyet indirimi yapılmamasına, ücretin belirlenmesindeki esaslarda, tazminat hesabında TRH 2010 yaşam tablosunun ve Adli Tıp Kurumu'nun kusur raporunun hükme esas alınmasında benimsenen gerekçelere göre, davalıların istinaf başvularının ayrı ayrı esastan reddine, ihbar olunanların istinaf hakkı bulunmadığına karar verilmiş olup, karara karşı süresi içinde davalı Hastane vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı ... Tesisleri A.Ş. vekili; doktorun kusuru tespit edilirken hata yapıldığını, Hacettepe Üniversitesinden alınan raporda, doktorun kusuru yönünden kesin bir kanaate varılamadığının bildirildiğini, bu raporun hükme esas alınması gerektiğini, doktorun kusurlu olmadığını, davacının müterafik kusuru olduğunu, tazminattan indirim yapılmadığını, davacının Devletten bakıcı gideri vb. destek alıp almadığının araştırılmadığını, alınan destek varsa bu miktarın tazminattan düşülmesi gerektiğini, rehabilitasyon süresi olarak 12 yıl tespitinin bilimsel olmadığını, bebeğin durumuna uygun olan rehabilitasyon süresinin tespiti için uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmasını talep etmelerine rağmen raporun alınmadığını, zararın başlangıç tarihinin yanlış hesaplandığını, 2 ayrı bilirkişiden alınan aktüerya raporları arasında önemli çelişkiler olduğunu, manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, diğer tarafı zenginleştirdiğini, yargılamanın duruşmalı olarak yapılması gerektiğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, küçüğün tedavisini üstlenen davalı şirkete ait Hastane ve davalı doktorun vekillik sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırılıktan dolayı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 502. maddesinde vekalet sözleşmesi "Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir.
Vekâlete ilişkin hükümler, niteliklerine uygun düştükleri ölçüde, bu Kanunda düzenlenmemiş olan işgörme sözleşmelerine de uygulanır " şeklinde düzenlenmiştir.
6098 sayılı TBK 502 ve devamı maddelerine göre, vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir.
Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yol seçilmek gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir.
Dava konusu olaya ilişkin olarak Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında sanık doktor ... hakkında mağdur ... 'ın bir gözünün tamamen işlevsiz kalması ve diğer gözününde görme işlevini kısmen yitirmesine yaptığı tedavi sonucu sebebiyet vermesi iddiası ile taksirle yaralamaya neden olma suçundan yapılan yargılama sonucunda kusurlu bulunarak mahkumiyetine karar verilmiş, verilen karar 14.05.2019 tarihinde kesinleşmiştir.
Buna göre temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, özellikle ileri sürülen temyiz sebeplerine ve temyiz edenin sıfatına göre davalı Hastane vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,04.02.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.