"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen maddi manevi tazminat (vekilin özen yükümlülüğüne aykırı davranmasından kaynaklanan) davalarından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Karar asıl ve birleşen davacılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 04.06.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen asıl ve birleşen davada davacılar vekili Avukat ... ile asıl ve birleşen davada davalı ... vekili Avukat ... ve diğer davalı ... Hastaneleri A.Ş. (şirket) vekili Avukat ...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl davada davacılar vekili; müvekkili ...'nın hamileliği boyunca davalı hastahanede davalı doktorun kontrolünde bulunduğunu, 09.06.2005 tarihinde doğum sıvısı gelince davalılara müracaat ettiğini, nöbetçi doktor tarafından muayene edildiğini, davalı doktorun talimatları doğrultusunda sabaha kadar yatar pozisyonda bekletildiğini, ancak sabahında bebeğin kalp atışları alınamayınca acilen sezaryana alındığını, bu aşamada bebeğin kakasını yutması nedeni ile aspire edildiğini ancak oksijensiz kaldığından yoğun bakıma alındığını, bebeğe beyin felci teşhisi konulduğunu, davalıların zamanında doğum yaptırmayarak kusurlu olduklarını ileri sürerek; şimdilik 11.401,00 TL tazminatın dava tarihinden en yüksek faizi ile tahsiline, her bir davacı için 500.000,00 TL manevi tazminatın takdirine ve küçük ... için fazlası saklı kalmak kaydı ile beden gücü kaybından dolayı şimdilik 1.000,00 TL kazanç kaybına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Birleşen dosyada davacı vekili; asıl davaya ilişkin beyanlarını tekrar ederek, küçük için Adli Tıp Kurumundan temin edilmiş bulunan beden gücü kayıp oranının % 100 olduğunu ve sürekli başkasının bakımına muhtaç halde yaşayacağını, bu sebeple yapılacak aktüerya hesabına esas olmak üzere 187.407,14 TL kazanç kaybının ve 351.344,00 TL bakım giderinin olay tarihinden yürüyen yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Asıl ve birleşen davada davalı ... vekili; davacılardan ...’nın 12/10/2004 tarihinden itibaren ...’in kontrolü altına girdiğini ve 09/06/2005 tarihinde amniyos sıvısının gelmesi sebebi ile davalı hastaneye yatırıldığını, kendisinin izinli olması sebebi ile ...’ın gerekli kontrolleri yaptığını, davacının durumunun ertesi gün sabah 07:00 itibari ile öğrendiğini ve davacı ... için ertesi sabah 08:30’da sezeryanla doğum yaptırıldığını, hekim olarak üzerine düşen sorumluluğunu yerine getirdiğini, davacının hastaneye yattığı gece nöbetçi olan hekimin ancak görevini ihmal etmiş olabileceğini, ayrıca sağlık sigortasının bulunduğunu, zararın poliçeden karşılanacağını beyan etmiş, birleşen davada; aynı konuda önceki davada da ıslah sureti ile maddi tazminat talep edildiğini, dolayısıyla derdestlik itirazında bulunduklarını, bu ek davanın küçüğün doğum tarihine göre zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Asıl ve birleşen davada davalı şirket vekili; davacı ...’nın 06.06.2005 tarihinde hastaneye geldiğinde yatırıldığını, davacı ... ile Doktor ...’in ilgilendiğini, davacının doğum sıvısının gelmesinin davacıya zarar vermediğini, bilahare davacının 09.06.2005 gününde yeniden hastaneye gelerek ...’a muayene olduğunu, davacının normal doğum istediği için NST testleri ile takibe geçildiğini, 10.06.2005 sabahı doğumun sezaryenle gerçekleştirildiğini, davacının bedeninden kaynaklanan bir kısım sorunların bulunduğunu, kendilerine bir kusur yüklenemeyeceğini, davacıların çocuklarının beyin felci olmasının doğum sırasında gerçekleşmesi mümkün olduğu gibi başka nedenlerle de mümkün olabileceğini, istenen manevi tazminatın fahiş olduğunu, faiz de istenemeyeceğini beyan etmiş, birleşen davada; önceki dava sebebi ile derdestliğin söz konusu olduğunu, zamanaşımının dolduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 29.12.2011 tarihli, 2006/173 Esas, 2011/662 Karar sayılı kararı ile; asıl davada; tedavi gideri bakımından 106.336,07 TL’nin dava tarihi olan 12.06.2006'dan itibaren, birleşen ve asıl davada; Küçük Lal’in beden gücü kaybı nedeni ile; 308.388,60 TL, sürekli bakıcı gideri 403.237,40 TL’nin olay tarihi olan 10.06.2005 tarihinden itibaren, manevi tazminat yönünden; anne Beyhan için 50.000 TL , baba Fatih için 50.000 TL manevi tazminatın istem gibi dava tarihi olan 12.06.2006 tarihinden yürüyen yasal faizi ile davalılardan müşterek-müteselsil tahsiline, fazla isteği reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 31.01.2013 tarihli, 2012/7373 E., 2013/1944 K. sayılı ilamı ile; açıklanan maddi olgulara göre verilen raporlarla, davalıların eyleminin tıp kurallarına uygun olmadığı açık olup, bu hususun mahkemenin de kabulünde olduğu, ancak davacıların bebeğinde teşhis edilen serebral palsi arızasının davalı eylemleri ile doğrudan bağlantılı olup olmadığı, doğumun gecikmesi nedeni ile oluşan hipoksinin bu arızaya neden olup olmadığının, açık ve ayrıntılı olarak belirtilmediği, o halde bebekteki teşhis edilen arıza ile davalıların eylemi arasındaki illiyet bağının varlığı konusunda gerektiğinde ayrıntılı ek rapor alınarak açıklığa kavuşturulması ve sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği, Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle karar bozulmuş, tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmediğine karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 09.12.2014 tarihli, 2013/179 E., 2014/483 K. sayılı karar ile; asıl davada tedavi gideri bakımından 106.336,07 TL’nin dava tarihi olan 12.6.2006 tarihinden itibaren, birleşen ve asıl davada, küçük Lal’in beden gücü kaybı nedeni ile, 308.388,60 TL, sürekli bakıcı gideri 403.237,40 TL’nin olay tarihi olan 10.6.2005 tarihinden itibaren, manevi tazminat yönünden; anne Beyhan için 50.000 TL, baba Fatih için 50.000 TL, küçük Lâl için 25.000 TL manevi tazminatın istem gibi dava tarihi olan 12.6.2006 tarihinden yürüyen yasal faizi ile davalılardan müştereken-müteselsilen tahsiline, fazla isteği reddine dair karara karşı, süresi içinde asıl ve birleşen davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 28.06.2016 tarihli, 2015/12242 E., 2016/15688 K. sayılı kararıyla; mahkemece maddi tazminatın hesaplanması için bilirkişi raporu alındığının görüldüğü, uyuşmazlığın çözümünde, bilimsel teknik inceleme gerektiğinin açık olduğu, ne var ki mahkemece, bir adli tıp uzmanı ve bir hukukçu bilirkişi heyetinden rapor alınarak hüküm kurulduğu, bilirkişi raporunda, davalının itirazlarının karşılanmadığı, yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulamayacağı, davalının itirazları da gözetilmek suretiyle, konusunda uzman üç kişilik aralarında aktüerya, tıbbi bilirkişi ve davaya konu olay ile ilgili uzmanlığı bulunan bilirkişilerden teşekkül eden yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak, bu heyetin hazırlayacağı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu ile hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle karar bozulmuş, davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunmuş, Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 07.02.2018 tarihli, 2016/26939 Esas, 2018/1413 Karar sayılı kararıyla karar düzeltme istemlerinin reddine karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların sunduğu yazılı beyan ve itirazlar, tüm bilgi ve belgeler değerlendirilmek suretiyle meydana gelen olay nedeniyle davalılara yüklenebilecek kusur olup olmadığı, tıbbi etik, tıbbi kurullara bağlı kalınıp kalınmadığı, olayla davalıların eylemleri arasında illiyet bağı olup olmadığı hususlarında denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve raporlar arasındaki çelişkinin de giderilerek dosyada farklı bilirkişi kurulundan 21/02/2023 tarihli bilirkişi kurulu raporu aldırıldığı, bilirkişi kurulu tarafından bebekte gelişmiş olan serebral palsi durumunun davalı hastane ve doktorun gebelik takip sürecindeki yetersizlikler nedeniyle gelişmiş olabileceğini söylemenin tıbben mümkün bulunmadığı sonucuna varıldığının bildirildiği, aldırılan bilirkişi kurulu raporlarının ve ATK rapor ve üst kurul raporunun denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, dosyada toplamda 9 adet rapor aldırıldığı, dolayısıyla davalı tarafın eyleminde tazminatın unsurlarından olan kusur ve dahi illiyet bağı ispatlanamadığından asıl ve birleşen davalar yönünden davacıların tümden davasının reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl ve birleşen davada davacılar vekili; Yargıtayın ikinci bozma kararının gerekçesinde davalıların kusurlu olduğunun açıkça belirtildiğini, ikinci bozma sebebinin ise tazminat hesabına ilişkin alınan rapora itirazla ilgili olduğunu, buna rağmen Mahkeme tarafından Yargıtay ilamı hatalı yorumlanarak tazminata yönelik aktüerya raporu yerine yeni bir heyetten kusura yönelik rapor alınmasına karar verildiğini, Yargıtayın bozma kararının kapsamı aşılmak suretiyle ve müvekkiller lehine usuli kazanılmış hakkın ihlal edilerek İlk Derece Mahkemesi tarafından davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı doktorun ihmali ile zamanında gerekli müdahalenin yapılmaması nedeniyle küçük Lal'ın beyin felci geçirmesine sebebiyet verildiği iddiasıyla maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3.Değerlendirme
Mahkemece uyulmasına karar verilen bozma ilamının maddi tazminatın hesaplanması için alınan bilirkişi raporuna ilişkin olduğu, davalının itirazları da gözetilmek suretiyle, konusunda uzman üç kişilik aralarında aktüerya, tıbbi bilirkişi ve davaya konu olay ile ilgili uzmanlığı bulunan bilirkişilerden teşekkül eden yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak, bu heyetin hazırlayacağı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor sonucuna uygun karar verilmesi gerektiğinin belirtildiği, bozmada belirtilen şekilde heyet teşekkül ettirilerek ve davalıların maddi tazminat hesabına ilişkin rapora itirazları da dikkate alınarak davacıların maddi zararlarının hesaplanması gerekirken, mahkemece bozma kapsamı dışına çıkılarak ve davacılar lehine oluşan usuli kazanılmış hak ihlal edilerek, davalıların eylemleri ile sonuç arasında illiyet bağının olup olmadığı hususunda yeniden rapor alınmak suretiyle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup kararın bozulmasını gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince asıl ve birleşen davacılar yararına BOZULMASINA,17.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere,04.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.