Logo

3. Hukuk Dairesi2024/337 E. 2024/856 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, borçlu olmadığı bir icra takibinde haciz tehdidi altında davalı alacaklıya yaptığı ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, haciz tehdidi altında ve ihtirazî kayıtla ödediği paranın davalı alacaklının malvarlığına girmesi ve davacının asıl borçlu ile bir ilişkisinin bulunmaması nedeniyle davalının sebepsiz zenginleştiğinin kabulü gözetilerek yerel mahkemenin davayı kısmen kabulüne ilişkin karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2022/1207 E., 2023/599 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı şirketin alacaklı sıfatıyla dava dışı borçlu ...Yapı Market Ltd. Şti. aleyhine başlattığı icra takibinin haciz işlemi için, dava dışı borçlu ile bir organik bağı bulunmadığı halde sırf isim benzerliği nedeniyle, dava dışı borçlu şirket yerine müvekkili şirkete hacze gidildiğini, işyerindeki malların haczedilmesi tehdidi altında davalı alacaklı şirkete 39.200,00 TL ödeme yapıldığını ileri sürerek; yapılan bu ödemenin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini ve lehine tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 12 nci maddesi gereğince takip edilmekte olan para alacağına mahsuben borçlu veya üçüncü şahıs tarafından yapılan ödemenin kabulünün zorunlu olduğunu, bununla borçlunun bu miktar borcundan kurtulduğunu, bu madde nedeni ile husumetin zenginleşen icra dosyası borçlusu ...Yapı Market San. Tic. Ltd. Şti. ne yöneltilmesi gerektiğini, müvekkilinin bu davada taraf sıfatının bulunmadığını, açılmış davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, keza aynı Kanun’un 72 nci maddesine göre açılacak bir istirdat davasının davacısının ancak borçlu olabileceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 01.04.2013 tarihli ve 2012/554 E., 2013/110 K. sayılı kararıyla; 2004 sayılı Kanun’un 12 nci maddesi uyarınca icra dairesinin borçlu veya üçüncü kişi tarafından ödenen parayı kabule mecbur olduğu, borçlunun ödenen bu para nispetinde borcundan kurtularak bu miktar kadar sebepsiz zenginleşeceği, bu nedenle davanın da borçluya karşı açılması gerektiği, davacının davasını sebepsiz zenginleşen borçluya karşı açacağı yerde alacaklıya karşı açmasından dolayı “pasif husumet yokluğu” nedeniyle davanın reddine karar verildiği, kısa kararda sehven “aktif husumet yokluğu” yazılmasından dolayı hükmün de o şekilde kurulduğu belirtilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 17.12.2013 tarihli ve 2013/14303 E., 2013/18067 K. sayılı kararı ile; “…Dava konusu uyuşmazlık, davacının borçlu olmadığı bedeli, haciz tehdidi altında davalı alacaklıya ödediği iddiasına dayalı sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacağın tahsili talebine ilişkindir.

(...) Somut olayda, davacının işyerinde yapılan hacize dayanak teşkil eden icra takibinin kambiyo senedine dayalı olduğu, haciz için gelinen davacının işyeri adresi ile dava dışı asıl borçlunun adresinin farklı olduğu, icra takibinin dava dışı borçlu aleyhine yapıldığı, davacı ile dava dışı borçlunun aynı şirket olduğunun ya da aralarındaki bağın ispat edilemediği, bu nedenle de, davacının borcu ödemesi nedeni ile sebepsiz zenginleşenin davalı alacaklı olduğu, çünkü; davacının ödediği bedelin, davalının malvarlığına dahil olduğu anlaşılmıştır.

Öyle ise Mahkemece, bu ilke ve esaslar gözetilerek, dava konusu olayda sebepsiz zenginleşenin davalı olduğu kabul edilip, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. Direnme ve Sonrasındaki Yargılama Süreci:

1. Mahkemenin 14.07.2014 tarihli ve 2014/178 E., 2014/222 K. sayılı kararıyla; önceki gerekçe tekrar edilmek suretiyle bozma ilamına direnilmesine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.10.2020 tarihli ve 2017/3-1514 E., 2020/730 K. sayılı ilamıyla; "....Mahkemece tefhim edilen kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm kısmında “Davacının davasının aktif husumet yönünden reddine” yazıldığı hâlde gerekçe kısmında bu ifadenin sehven yazıldığı, davanın “pasif husumetten” reddine karar verildiği belirtilmiş; Özel Dairenin davalının “pasif husumetinin” olduğu yönündeki esasa dair bozmasından sonra direnme kararında da aynı şekilde hüküm tesis edilmiştir.

Şu hâlde, her ne kadar gerekçeli kararda sehven yazıldığı belirtilmiş ise de, kısa karar ile gerekçesi arasında çelişki bulunduğundan, ön sorun mevcuttur.

Açıklanan nedenlerle Mahkemece yapılacak iş, tefhim edilen kısa karara uygun gerekçeli karar ile direnme kararının gereğinin yerine getirilmesi suretiyle hüküm kurmak ve kurulan hükme uygun gerekçeli karar oluşturmak olmalıdır.

Bu nedenle, yasal düzenleme ve ilkeler çerçevesinde anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte direnme kararı verilmek üzere salt bu usuli eksikliğe dayalı olarak direnme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir...." gerekçesiyle, direnme kararının usulden bozulmasına karar verilmiştir.

3. Mahkemece verilen 31.05.2021 tarihli ve 2021/199 E., 2021/398 K. sayılı kararla; Hukuk Genel Kurul'nun usul bozması doğrultusunda önceki gerekçeyle pasif husumet yokluğundan davanın reddi yönünde direnme kararı verilmiş; karara karşı, davacı vekili temyiz yoluna başvurmuştur.

4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.2022 tarihli ve 2022/80 E., 2022/107 K. sayılı ilamıyla; "...davalı şirketin alacaklı sıfatıyla dava dışı borçlu ...Yapı Market San. Tic. Ltd. Şti. aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlattığı, anılan borçlu şirketin adresine ödeme emrinin tebliğ olduğu ancak alınan ihtiyatî haciz kararı üzerine haciz işlemi için borçluya ait olduğu iddiasıyla davacı şirketin adresine gelindiği, haciz tutanağında “mahalde borçlu firmaya ait emareye rastlanmadığı” kaydının yazıldığı, davacı vekilinin borçlu firma ile organik bağlarının bulunmadığını beyan etmesine rağmen alacaklı davalı vekilinin tüm cezai ve hukukî tazmin sorumluluğunun kendisine ait olmak üzere haciz işleminin yapılmasını talep etmesi üzerine davacı şirket vekilinin borç miktarını haciz tehdidi altında ve ihtirazî kayıtla yatırması üzerine alacaklı davalının hacizden vazgeçtiği anlaşılmaktadır.

Davacı şirket ...Makine Tesisat İnşaat ve Boru Ekleme Parçaları San. ve Tic. Ltd. Şti. ile icra dosyasında borçlu şirket olan ...Yapı Market San. Tic. Ltd. Şti. arasında organik bağ bulunmadığına ilişkin kesinleşen İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.02.2015 tarihli ve 2014/863 E, 2015/128 K. sayılı kararı bulunmaktadır ve bu karar kuvvetli delil mahiyetindedir. Bu durumun aksi ispat olunmadığından davacı şirketin icra dosyasına, kendisiyle ilgisi bulunmayan asıl borçlu şirketin borcunu ödemiş olduğu açıktır.

Gelinen noktada, icra takibinin davacı şirket adına yapılmamış olması, başka bir deyişle davacının icra dosyasının borçlusu konumunda bulunmaması davanın istirdat davası olmaması yönünden ayırıcıdır. Çünkü yukarıda da izah edildiği üzere, istirdat davalarında icra takibinin borçlusu, borçlu olmadığını düşündüğü bir parayı cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olmaktadır. Kaldı ki, dosya kapsamı itibariyle, hacze gelinen adresin dahi asıl borçlu şirkete ait olmadığı, davacı şirkete ait olduğu, ödeme emri tebligatının dahi bu adrese yapılmadığı görülmektedir. Tüm bunlara rağmen, asıl borçluyla ilgisi bulunmayan davacının adresine gelinerek malları haczedilmeye çalışılmış, bunun üzerine davacı vekili haczi engellemek adına dosya borcunu ihtirazî kayıtla ödemek durumunda kalmıştır.

O hâlde, eldeki davanın sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı olduğu kabul edilmelidir.

Bu durumda uyuşmazlığın çözümü açısından sebepsiz zenginleşenin kim olduğunun tespiti önem kazanmaktadır.

Davacının icra dosyasına haciz tehdidi altında yatırmış olduğu parayla kim menfaat temin ediyorsa onun sebepsiz zenginleşme davasının muhatabı olacağı hususunda kuşku bulunmamaktadır. İİK’nın 12. maddesine göre icra dairesi takip edilen para alacağına mahsuben üçüncü şahıs tarafından ödenen paraları kabule mecburdur. Bununla borçlu bu miktar kadar borcundan kurtulur. Somut olayda da, yapılan ödemeyle ilk bakışta icra dosyasının borçlusunun borcunun söndüğü, bu nedenle menfaat temin edenin dava dışı asıl borçlu şirket olduğu, sebepsiz zenginleşme davasının muhatabının da anılan şirket olması gerektiği düşünülebilirse de, davacı ihtirazî kayıtla yatırdığı parayı asıl borçlunun borcundan kurtulması amacıyla kendiliğinden değil, haciz tehdidinden korunmak amacıyla ve bu hususu da haciz tutanağında açıkça belirterek yatırmıştır. Yatırılan para davalı alacaklının mal varlığına dâhil olmuştur. Davacının istemi, kendisinden haksız şekilde tahsil edilerek davalının mal varlığına giren paranın iadesi olduğuna göre muhatap da davalı olmalıdır. Aksinin kabulü, davacıyı muhatabı olmayan, borcu ödeme kabiliyetinin olup olmadığı belirsiz dava dışı borçluya yönelmeye zorlayacaktır ki, bu tür bir riskin davacıya yüklenmesi adil olmaz. Öyle ise, dava konusu olayda sebepsiz zenginleşenin davalı olduğunun kabulü gerekir..." gerekçesiyle, direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

5. Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; icra takip borçlusu dava dışı ...Yapı Market San. ve Tic. Ltd. Şti. ile davacı şirket arasında organik bağlantı tespit edilmediği, davacı şirketin dava dışı ...Yapı Market San. Ve Tic. Ltd. Şti. nin borçlarından dolayı davalıya karşı sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 39.199,45 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; davacının dosyaya ödenen bedeli sebepsiz zenginleşen borçludan talep etmesi gerektiğini, icra dosyasına konu olan borcun ödenmesi ile birlikte borçlu borcundan kurtulduğunu, icra dosyasının borçlusu olmayan davacı üçüncü şahsın takip alacaklısından bu ödemenin iadesini talep etmesinin mümkün olmadığını, adil yargılanma hakkını zedelediğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının borçlu olmadığı bedeli, haciz tehdidi altında davalı alacaklıya ödediği iddiasına dayalı sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacağın tahsili talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 77 vd. maddeleri,

3. Değerlendirme

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun yukarıda yer verilen 10.02.2022 tarihli kararıyla dava konusu olayda sebepsiz zenginleşenin davalı olduğunun kabulüne karar verildiği, Mahkemece anılan bozma ilamında belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verildiği anlaşılmakla, davalı vekilini, temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

29.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.