Logo

3. Hukuk Dairesi2024/3669 E. 2024/4422 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı şirketin, davalı serbest bölge işleticisine ödediği zemin ıslah bedelinin haksız tahsil edildiği iddiasıyla iadesinin talep edilmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taraflar arasındaki sözleşme, davalının bu bedeli talep etme yetkisi, davacının basiretli tacir olarak sorumluluğu ve sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanabilirliği değerlendirilerek davanın reddine ve Yargıtay'ın onama kararına karşı yapılan karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/1401 E., 2023/757 K.

DAVA TARİHİ : 24.06.2013

Taraflar arasındaki alacak davasında bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili, asli müdahil vekili ile feri müdahiller ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Davacı vekili ve asli müdahil vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkili şirketin merkezinin Kocaeli Serbest Bölgesinde bulunduğunu, daha önce Gebze'de kurulu olan fabrikalarını Kocaeli Serbest Bölgesine taşımak için 2008 yılında davalıya başvurduklarını, davalı tarafından söz konusu yerin kendilerine kiralanması için 9.216.000,00 USD zemin ıslahı inşaat bedeli ödenmesi şartı ile kira kontratı yapılacağının bildirilmesi üzerine söz konusu bedelin ödendiğini, akabinde kira sözleşmesinin imzalandığını ancak bu bedelin haksız ödendiğinin müfettiş soruşturması sonucunda ortaya çıktığını ileri sürerek, sebepsiz ödenen zemin ıslah inşaat bedeli 9.216.000,00 USD'nin faiziyle birlikte davalıdan istirdadını talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davanın sözleşmenin yapıldığı 11.09.2008 tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 66 ncı maddesine göre bir yıllık yasal zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, basiretli tacir kabul edilen ve ödemelerini dört yıl önce ihtirazi kayıtsız gerçekleştiren davacının uygulanan ve tümüyle ifa edilen bir sözleşmenin yasal dayanağı bulunmadığı yönündeki iddiasının dinlenemeyeceğini, zemin ıslah inşaat bedelinin bölgedeki tüm alt ve üst yapının geliştirilmesi için saptanmış bir bedel olup 30 yıllık kira dönemi için bir kez alındığını, zemin ıslah bedelinin talep ve tahsilinin Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) ile imzalanan sözleşme gereğince mümkün olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Davanın açıldığı Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.11.2014 tarihli ve 2013/196 E., 2014/363 K. sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 17.12.2015 tarihli ve 2015/8052 E., 2015/11170 K. sayılı ilamıyla; taraflar arasında ödenen paranın kira sözleşmesinin bir ön şartı olması nedeniyle, görevli Mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozmaya uyan Mahkemece verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine dosyanın gönderildiği Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında 11.09.2008 tarihli Kocaeli Serbest Bölgesi Zemin Islahı İnşaat Bedeli Ödeme sözleşmesi ile 57.600 m² yüzölçümündeki taşınmaza ilişkin 04.11.2008 başlangıç tarihli Kocaeli Serbest Bölgesi açık alan arazi kira sözleşmesi bulunduğu, davalı ile dava dışı DTM arasındaki Kuruluş ve İşletme Sözleşmesinin (9.) maddesinde; davalının Bölge Müdürlüğünce yapılması gerekli görülen, DTM tarafından onaylanan ve bu sözleşmenin diğer maddeleri ile yönetmelikte belirtilmeyen sair işlerin bedeli karşığında yapılacağının düzenlendiği, inşaat yapılacak alanların dolgu, kazı ve hafriyatlarla inşaat yapılmasına uygun hale getirilmesi anlamına gelen zemin ıslahının davalı ile DTM arasındaki Kuruluş ve İşletme sözleşmesinin (9.) maddesi nazara alındığında sair işler kapsamı içerisinde değerlendirileceği, bu sebeple bedeli karşılığında yapılacağı, bu bedelin bölgedeki tüm alt ve üst yapının geliştirilmesi için saptanmış bir bedel olduğunun ve yalnız bir kere alınacağının açıkça kararlaştırıldığı, tarafların her ikisinin de tacir olduğu, davacı şirketin kendi ticari işletmesi ile ilgili sözleşme yaparken ve bu sözleşmeden doğan borçları yerine getirirken basiretli davranması gerektiği, 2008 yılında imzalanan zemin ıslahı inşaat bedeli sözleşmesi uyarınca davacı tarafından tüm ödemelerin yapıldığı, davalı ile DTM arasında imzalanan sözleşme uyarınca aynı durumda bulunan serbest bölgedeki diğer şirketlerden de zemin ıslahı bedelinin alındığı, davalının Bölge kurucu ve işleticisi olarak DTM ile yaptığı sözleşmeye dayanarak bu bedeli talep edebileceği, asli müdahilin de yer ve sözleşme ile ilgisinin bulunmadığı, bu dava ile ilgili olarak her hangi bir hak ve alacağının olmadığı gerekçesiyle; davanın ve asli müdahilin davasının reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili, asli müdahil vekili ile feri müdahiller ... ve ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Dairece verilen 13.03.2024 tarihli ve 2023/4823 E., 2024/1125 K. sayılı ilamla; Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran

Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili ve asli müdahil vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri

1. Davacı vekili; müvekkilinden zemin ıslah bedeli alınmasının Serbest Bölgeler Kanunu ve Serbest Bölgeler Uygulama Yönetmeliğine aykırı olduğunu, davalı ile dava dışı Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü arasında imzalanan 09.10.2000 tarihli sözleşme uyarınca her türlü alt yapının yapılması yükümlülüğünün davalıya ait olduğunu, altyapı nedeniyle bir gelir elde etmesine müsaade edilmediğini, söz konusu bedelin kiracılara yansıtılamayacağını, gelirlerinin arasında zemin ıslah bedeli bulunmadığını, sözleşmenin geçersiz olduğunu, kira sözleşmesi kurulmadan önce müvekkili şirketin zemin ıslahı bedelini ödemek zorunda bırakıldığını, sözleşmenin (6.) maddesinde arazinin halihazır durumu ile davacıya teslim edileceği, arazide kazı, zemin düzeltmesi, altyapı tesis edilmesi vs. amaçlarla bir inşaat yapılmayacağı, inşa edilecek fabrika için herhangi bir hafriyat alınma, taşınmaz faaliyeti yapılmayacağının da açıkça belirlendiğini, bunun yanı sıra kira bedelinin de çok düşük gösterildiğini, Ekonomi Bakanlığının 22.01.2013 tarihli yazısı ile söz konusu bedelin haksız ve hukuksuz olarak müvekkilinden alındığının anlaşıldığını ancak yazıda bahsi geçen Ekonomi Bakanlığı Denetim Hizmetleri Başkanlığı yazısının dosyaya kazandırılmadığını, Sayıştay Başkanlığının denetim raporlarında da zemin ıslah bedeli alınmasının hukuksuz olduğunun açıkça belirtildiğini, 2010 yılından sonra yapılan kiralamalarda zemin ıslah bedeli alınması uygulamasına son verildiğini, dolayısıyla kabul anlamına gelmemek üzere 30 yıl için alınan bedelin 28 yıla ilişkin kısmının iadesi gerektiğini, bedelin alınmasının haksız olduğunun davalı tarafça temyize cevap dilekçesinde kabul edildiğini, onama ilamının yerinde olmadığını zira davanın sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda açıldığını, yargılama sırasında dosyaya sunulan mütalaada, bedelin hava parası olduğu ve 6570 sayılı Kanun'un (16.) maddesindeki emredici düzenlemeye aykırı olduğunun belirtildiğini, ahde vefa ilkesi ve basiretli tacir ilkesinin ancak geçerli sözleşmelerde uygulanabileceğini, hükmün bu şekilde kesinleşmesi halinde Türkiye Cumhuriyeti ile Federal Almanya Cumhuriyeti arasındaki 1963 tarihli ve 2218 sayılı Kanun'la onaylanan Sermaye Yatırımlarının Karşılıklı Olarak Teşvik ve Himayesine Mütedair Anlaşma'nın da ihlal edileceğini, geçersiz sözleşme nedeniyle ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda iadesinin talep edilmesinde engel bulunmadığını belirterek, kararın düzeltilmesini talep etmiş; 04.12.2024 tarihli dilekçe ekinde, Uyap üzerinden dosyaya hukuki mütalaa sunulmuştur.

2. Asli müdahil vekili; sistematik olarak davacı şirket dışındaki şirketlerden de alınan söz konusu bedel nedeniyle basiretli bir tacirden beklenen davranışın davacı şirketten beklenemeyeceğini, işverenden alacaklı oldukları kesinleşmiş Mahkeme kararıyla sabit görülen Öz Çelik İş Sendikası üyesi işçiler adına fer'i müdahillik taleplerinin hukuka aykırı olarak reddedildiğini, müdahiller yönünden verilen redde dair gerekçenin yerinde olmadığını, Sayıştay tarafından davalının zemin ıslah bedeli adı altında bir bedeli tahsil hakkının olmadığının tespit edildiğini, aynı hususun Ekonomi Bakanlığınca da teyit edildiğini, sözleşmenin (9.) maddesinde yer verilen sair işler ifadesinin ucu açık ve belirsiz olduğunu, Bölge Müdürlüğü tarafından da böyle bir talepte bulunulmadığını, zemin ıslah bedeline ilişkin hükümlerin idarenin onayına sunulmadığını, serbest bölgedeki kira sözleşmelerinin ancak idarenin onayı ile geçerlilik kazanması karşısında bu bedelin tahsiline yönelik hükümlerin geçerlilik kazanmadığını, zemin ıslahına ilişkin dosyaya hakediş raporu, fatura ve sair belge sunulmadığını, bu bedelin alınmasının Rekabet Hukuku kurallarına da aykırı olduğunu, davalının devletten aldığı imtiyazı kötüye kullandığını, gerek bedelin yüksekliği gerekse sözleşme imzalanması için böyle bir şartın mevzuatta bulunmamasının işlem temelinin çökmesi sonucunu doğurduğundan tahsilatın haksız olduğunu ve sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince iadesinin gerektiğini belirterek, kararın düzeltilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, sebepsiz yere tahsil edildiği ileri sürülen ödemenin iadesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 19 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 26 ncı maddesi,

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 65 inci maddesi,

3. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6762 sayılı Kanun) 20 nci maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

Karar düzeltme yoluyla incelenen kararın, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesinde sayılan hâllerden hiçbirini ihtiva etmeyen davacı vekili ve asli müdahil vekilinin karar düzeltme talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekili ve asli müdahil vekilinin karar düzeltme talebinin REDDİNE,

Peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde karar düzeltme isteyen davacıya iadesine,

Aşağıda yazılı para cezalarının karar düzeltme isteyenlere yükletilmesine,

18.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.