Logo

3. Hukuk Dairesi2024/576 E. 2024/4171 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tohur usulü narenciye satış sözleşmesinden davalının haksız olarak döndüğü iddiasıyla açılan kazanç kaybı davasında, satış bedelinin kalan kısmının ödenme zamanına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, taraflar arasındaki sözlü anlaşmaya göre satış bedelinin kalan kısmının ödenme zamanını ispatlayamaması ve bu hususta ispat yükünün davacı tarafta olması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/124 E., 2023/2109 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Söke 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/145 E., 2021/628 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü

I. DAVA

Davacı vekili; tarım ürünleri ticareti yapmakta olan davacı şirketin davalıdan narenciye bahçesinin ürününü çiçek halinde iken satın aldığını, sözlü anlaşma gereği davacının 20.000,00 TL'yi nakit olarak ödediğini, ayrıca 150.000,00 TL tutarında 4 adet çek verdiğini, tarafların mahsulün hasadının başladığı anda 30.000,00 TL vermek üzere toplam 200.000,00 TL bedelle anlaşmaya vardıklarını, 09.11.2019 günü davacı şirketin yetkililerinin işçilerle ürünü hasat etmek için bahçeye gittiğini, davalının bahçeye giremeyeceklerini ve ürünü başkasına peşin para ile sattığını söyleyerek davacı ve işçileri bahçeye almayarak polis çağırdığını, davalının davacı ile yaptığı anlaşmaya uymayarak hem davacının elde edeceği ticari kazancı engellediğini hem de dava dışı tüccar ile yapılan sözleşmeden dolayı davacıyı ceza ödeme riski altına soktuğunu, davacının ödemek zorunda kalabileceği cezai şarta ilişkin dava ve talep haklarını saklı tuttuğunu, davacının 170 ton ürünü satarak kazanç sağlayabilecek iken davalının edimini ifa etmemesi nedeniyle kazanç kaybı zararına uğradığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı şirketin kazanç kaybı zararından şimdilik 100.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; müvekkilinin davacı şirket yetkilileri ile kendisinin sahibi olmadığı ancak bakımı ile ilgilendiği bahçelerinin 2019 yılı ürünü için sözlü olarak anlaştığını, bu sözlü anlaşmada davacının davalı yana Ekim ayı başında 50.000,00 TL peşin ve ileri tarihli 4 adet çek vermesi ile bahçeye girip ürünleri hasat edebileceği şartı konulduğunu, taraflar arası sözlü yapılan sözleşme gereği davalıya 2019 yılı Ekim ayında ödenmesi gereken 50.000,00 TL kaparonun 20.000,00 TL'sinin ödendiğini, kalan 30.000,00 TL'nin bugün yarın verilecek diye davalının oyalandığını, davacı şirketin ödemesi gereken 30.000,00 TL'yi ödemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının, davalı ile kendisinin sahibi olmadığı ancak bakımı ile ilgilendiği narenciye bahçelerinin 2019 yılı tohuru için sözlü olarak anlaştıklarını, anlaşma gereği hasattan önce ekim ayı başında 50.000,00 TL peşin ödenmesi ve ileri tarihli 4 adet çek (toplam 200.000,00 TL) vermesi ile bahçeye girip ürünleri hasat edebileceği şartının konulduğunu kabul ettiği, davalının davacı ile arasında bahçeden ürün toplamaya ilişkin anlaşma (sözleşme) olduğunu kabul etmiş olduğu ancak şartlarının farklı olduğunu iddia etmesi nedeniyle ispat yükünün davalıya geçtiği, ancak dosya kapsamında davalının sözleşmeden haklı nedenle döndüğüne ilişkin herhangi bir ispatın yapılamadığı, davanın taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar vermek gerektiği gerekçesiyle; davanın kabulü ile 100.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; davacının müvekkiline ödemesi gereken kaparonun tümünü vermediğini, bunun üzerine müvekkilinin kaparonun bakiyesinin vermemesi halinde başkasına satacağını davacıya söylemesine rağmen davacının umursamadığını, hasat zamanı gelmiş malları satmak zorunda olan davalının mecburen daha düşük ücretle üçüncü kişiye satmak zorunda kaldığını, müvekkilinin davacıdan aldığı çekleri iade etmek istemesine rağmen davacının kabul etmediğini, kaparo ve çeklerin davacı vekiline iade edildiğini, davacının dava konusu ettiği kazanç kaybının belirlenmesi ve dava dışı kişi ile yaptığı sözleşmeden kaynaklı cezai şart ödemesi talebiyle dava açtığından dolayı ispat külfetinin davacıda olduğunu, davacı şirketin ticari cari hesapları ile resmi defterlerindeki kayıtlar ile davacı şirketin dava dışı kişi ile arasında yapıldığı iddia edilen sözleşmenin cezai şartı ile ilgili ödeme yapıp yapmadığı gibi hususların tamamının davacı tarafından ispatının zorunlu olduğunu, davacı şirketin ne cari hesapları ne de ticari defterleri incelenmeden hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasındaki uyuşmazlığın ödenmesi gereken 30.000,00 TL'nin ne zaman ödeneceği hususunda olduğu, davacının aralarındaki sözlü anlaşmaya göre, 30.000,00 TL'nin mahsulün hasadı başladığı anda ödeneceğini iddia ettiği, davalının ise 30.000,00 TL'nin Ekim ayında bahçelere girilmeden önce ödenmesinin kararlaştırıldığını iddia ettiği, taraflar arasında düzenlenmiş herhangi bir yazılı belge bulunmadığı, davalı tanıklarının taraflar arasındaki sözleşme ile ilgili bilgilerinin olmadığını beyan ederek davalının kendisinden duyduklarını anlattıkları, davacı şirketin tanıkları ... ve ...'ın yeminli anlatımlarında ise; 30.000,00 TL'nin bahçeye ürün toplanması için girilmesinden önce ödeneceği konusunda tarafların anlaştıklarını beyan ettikleri, taraflar arasındaki sözlü anlaşma gereği ödenmesi gereken 30.000,00 TL'sının ödeneceği zamanı davacı şirketin ispat etmek zorunda olduğu, taraflar arasında düzenlenmiş herhangi bir yazılı belge bulunmadığından ve davacının tanıkları yeminli anlatımlarında ise peşin ödenmesi gereken 30.000,00 TL'nin bahçeye ürün toplanması için girilmesinden önce ödeneceği konusunda tarafların anlaştıklarını beyan ettiklerinden davacı tarafın 30.000,00 TL'nin mahsulün hasadı başladığı anda ödeneceğini ispatlayamadığı, 30.000,00 TL'nin ödenmediğinin davacı şirketin kabulünde olduğu, davacı tarafın 30.000,00 TL'nin mahsulün hasadı başladığı anda ödeneceğini ispatlayamadığından Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile ispat yükünün davalıya geçtiği ve davalının sözleşmeden haklı nedenle döndüğünü ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle; istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden davanın reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; tanıkların beyanlarında bahçeye ürün toplamak için girmeden önce olarak ifade ettikleri hususun, hasat zamanı gelen ürünün toplanması için gelindiği zaman bahçeye girilmeden hemen öncesi olduğunu, gerek tanık beyanıyla gerekse tüm dosya kapsamıyla davalı ile mahsulün hasadı başladığı zaman 30.000,00 TL vermek üzere anlaşmaya varıldığını, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken, tanık ifadelerinin hatalı yorumlanması ile davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında sözlü olarak yapılan tohur usulü narenciye satış sözleşmesinden davalının haksız olarak döndüğü iddiasıyla kazanç kaybı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 207 nci maddesi,

2.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun “İspat yükü” başlıklı 6 ncı maddesi,

3.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi.

3. Değerlendirme

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa yukarıda yer verilen hukuk kurallarının doğru şekilde uygulandığı, davacının, davalıdan narenciye bahçesindeki tüm ürünü, kg hesabı yapılmadan “tohur usulü” olarak tabir edilen şekilde satın aldığı, satış bedelinin bir kısmını ödediği, taraflar arasındaki sözlü anlaşma gereği kalan bedelin hasattan önce ödenmesi gerektiği, davacının kalan bedeli ödediğini ispatlayamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.