"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1947 E., 2023/2169 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/546 E., 2023/128 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilerek, duruşma talebi miktar yönünden reddedilmek suretiyle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesinde 24.11.2014 tarihinde davalının annesi Şerife Cenan'a kalp pili ameliyatı yaptığını, hastanın sağlıkla taburcu edildiğini, yıllar sonra davalının annesinin vefat etmesi üzerine ihmal ya da kusuru bulunduğu iddiası ile Erciyes Üniversitesi Rektörlüğüne ve Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde şikayetçi olunduğunu, husumeti olan ve aynı fakültede görev yapan Prof. Dr ... aracılığıyla davalının kendisine 350.000,00 TL ödeme yapılmasını ve akabinde Kayseri'yi terk etmesini talep ettiğini, aralarında yapılan protokol gereği şikayetlerden vazgeçilmesi şartıyla 350.000,00 TL tutarında ödeme yapmak zorunda bırakıldığını, hakkında hazırlanan bilirkişi raporlarına göre, davalının annesi ...'a uygulanan tıbbi muamelelerde hizmet kusuruna rastlanmadığını, ikrah ve sebepsiz zenginleşme nedeniyle ödediği bedelin iadesini ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek yasal faiziyle tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacı doktor tarafından müteveffa annesine kalp pili ameliyatı gerçekleştirildiğini, annesinin sonra vefat ettiğini, davacının kusuru bulunduğunu, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte, hak düşürücü sürenin geçtiğini, nitekim ikrah iddiasında bulunulan olay tarihinden itibaren bir yıl boyunca ikrah iddiasının ileri sürülmeyeceğini, sözleşmeyle bağlı olunmadığı bildirilmezse sözleşmenin onanmış olacağını, somut olayda sözleşmenin 13.10.2020 tarihinde gerçekleştirildiğini, davanın 03.11.2021 tarihinde açıldığını, davacının sözleşmeyi imzalamaması karşısında davalının asılsız itham ve isnatları üzerine mesleki itibarının zarar görmesini kuvvetle muhtemel olarak değerlendirdiğini, mesleki itibarının zedeleneceğinden korktuğunu, tıbbi kuralları olması gerektiği gibi uyguladığı düşüncesindeyse hiçbir doktorun 350.000,00 TL'yi peşin olarak vermeyeceğini, kendi isteğiyle söz konusu tazminat ödemesini gerçekleştirdiğini, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı hakkında yürütülen soruşturmalar hizmet kusuruna ilişkin olup müteveffanın mirasçılarını doğrudan ilgilendirdiği, buna göre davacının mirasçı olan davalı ile maddi ya da manevi tazminat hususunda anlaşma sağlamasının hukuken korunan ve geçerli bir anlaşma olduğu, bu hususta dinlenen davacı davalı tanıklarının her biri tazminat teklifinin karşı taraftan geldiğini beyan etmesine karşın bu hususun anlaşmanın geçerliliği anlamında bir etkisinin olmadığı, yapılan soruşturmalar sonucunda davacının hizmet kusuru olmadığı tespit edilse dahi vefat eden hastasının birinci derece yakını olan oğluna maddi-manevi tazminat adı altında yaptığı ödemenin sebepsiz zenginleşme kapsamında sayılamayacağı yapılan ödemenin fahiş ya da hakkaniyete aykırı bir miktar olmadığı kanaatiyle irade fesadına ve sebepsiz zenginleşmeye dayalı davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Her ne kadar davacı iradesinin sakatlandığını, kendisinin baskı altında bu parayı ödemeyi kabul ettiğini, bu nedenle sözleşmenin geçersiz olduğunu iddia etmiş ise de; taraflar arasında yapılan yazılı sözleşmede buna ilişkin herhangi bir emareye rastlanmadığı gibi davacı taraf iradesinin fesada uğradığı iddiasını tanık veya başkaca bir delille ispatlayamadığı, aynı zamanda şikayetten vazgeçme ve delil yokluğu sebebiyle verilen takipsizlik kararının davacıya verdiklerini geri alma hakkı tanımayacağı, ahlaka aykırı bir maksat, hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi için verilen para eksik borç niteliğinde olup geri istenemeyeceğinden davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, müvekkilinin iradesinin fesada uğratıldığını, olayda kusuru bulunmadığını, bu nedenle karşı tarafın sebepsiz yere zenginleştiğini, hastanın ölümünün işlemden 3 yıl sonra gerçekleştiğini, kendisini borçlu sanarak edimi yerine getirdiğini, davalıya yapılan ödemenin fahiş veya hakkaniyete aykırı olduğunu, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, Protokol gereği yapılan ödemenin ikrah ve sebepsiz zenginleşmeye dayalı iadesi istemine ilişkindir.
1. Davacı tarafça yapılan ödemenin 13.10.2020 tarihli protokole istinaden yapıldığı, işbu protokolün içeriği incelendiğinde davalıya 350.000,00 TL ödeme yapılması karşısında, davalının annesi olan ve vefat eden ...'ın vefatı nedeni ile devam eden Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikâyetlerden vazgeçileceği, Erciyes Üniversitesi Rektörlüğüne yapılan şikâyetlerden vazgeçileceği ve SGK Başkanlığı'na yapılan bildirimlerden vazgeçileceği hususlarının yer aldığı anlaşılmış olup, yapılan protokol ve ödemeler hususunda taraflar arasında herhangi bir ihtilaf yoktur.
2. Davacının davalı hakkında şantaj, iftira, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçlarından şikayetçi olduğu, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 2022/29236 soruşturma sayılı dosyasında 2022/19184 K. sayılı kararla davalı hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, bu karara yapılan itirazın Kayseri 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 2022/3454 D.İş sayılı kararıyla reddine karar verildiği ve KVYO kararının kesinleştiği anlaşılmıştır.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle ikrah hususunun ispat edilemediğinin anlaşılmasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,18.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.