"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Tüketici) Mahkemesi
SAYISI : 2022/9 E., 2023/611 K.
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, bozmaya uyan Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili asıl davada; müvekkilinin böbrek sancıları nedeniyle davalı şirkete ait ... Hastanesine gittiğini, yapılan tetkikler ve tahliller sonucu böbreğinde taş olduğu ve bunun lazer yöntemi ile alınacağını söylediklerini, 29.06.2013 tarihinde hastaneye yatıp aynı gün ameliyat olduğunu, ameliyatı üroloji doktoru diğer davalı ...'ın yaptığını, ameliyat esnasında müvekkilinin mesane kanalının koparıldığını ve böbreğinin alınmak zorunda kalındığını, müvekkilinin bundan sonraki yaşamını tek böbrekle sürdürmeye mahkum edildiğini ileri sürerek, 100.000,00 TL manevi tazminatın davalıların müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
2. Davacı vekili birleşen davada; müvekkilinin böbrek sancıları nedeniyle davalı şirkete ait ... Hastanesine gittiğini, yapılan tetkikler ve tahliller sonucu böbreğinde taş olduğu ve bunun lazer yöntemi ile alınacağını söylediklerini, 29.06.2013 tarihinde hastaneye yatıp aynı gün ameliyat olduğunu, ameliyatı üroloji doktoru diğer davalı ...'ın yaptığını, ameliyat esnasında mesane kanalının koparıldığını ve böbreğinin alınmak zorunda kalındığını, davalı doktorun Axa Sigorta A.Ş. tarafından yapılan 70323396 poliçe numaralı Tıbbi Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu öğrendiklerini, maddi tazminat talepli olarak sigorta şirketine başvurduklarını, sigorta şirketi tarafından başvuruya olumlu yada olumsuz herhangi bir cevap verilmediğini, tıbbi hata ve ağır kusur sonucu müvekkilinin sağ böbreğinin alınması nedeniyle yaptığı tedavi giderleri, çalışma gücününün azalmasından yada yitirilmesinden doğan kazanç kaybı ile ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplarının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, 25.09.2023 tarihli dilekçesiyle maddi tazminat talebini toplam 265.855,70 TL olarak ıslah ettiğini bildirmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... Manyetik Rezonans Sağlık Hizmetleri ve Turizm A.Ş. vekili asıl davada; davacıya uygulanan operasyonlar ve tedavilerin davacı hastanın bizzat kendisinin ve eşinin yazılı imzalı onay ve muvafakatları doğrultusunda yapıldığını, davacıya yapılan operasyon sırasında oluşan komplikasyon nedeniyle zorunlu olarak bir böbreğinin alınığını, müvekkilinin işveren olarak olumsuz sonuçların doğmaması bakımından tüm tedbirleri aldığını, davacının maddi ya da manevi bir zararının doğmadığını, birleşen davada; davaya konu uyuşmazlıkta görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğunu, davanın zaman aşımı süresi içerisinde açılmadığını, davacının talep ettiği tedavi giderlerine ilişkin delil sunmadığını, davacının dava konusu olay nedeni ile iş gücü ve kazanç kaybına uğradığına ilişkin iddialarını ispatlanması gerektiğini savunarak davaların reddini istemiştir.
2. Davalı ... vekili asıl davada; davacının böbrek sancıları şikayetiyle müvekkiline başvurduğunu ve müvekkili tarafından muayene edilerek sağ böbreğine çok yakın 8 mm çapında taş tespit edildiğini, davacının yazılı onamları alındıktan sonra kapalı ameliyat yöntemi ile ameliyata alındığını, operasyon sırasında taşın başarılı olarak kırılıp parçalandığını, davacının idrar kanalından içeri konulan cihaz çıkarıldığında cihaz üzerinden doku parçası görülmesi nedeniyle acil olarak açık cerrahi operasyon yapılması gerektiğinin kararlaştırıldığını, davacının eşinin bilgilendirilerek onam formunun imzalatıldığını, açık ameliyat sırasında hastanın idrar kanalının böbrek çıkışından tamamen koptuğunu, bu durumda en uygun yöntem olarak böbreğin alınması işlemi operasyonuna geçilerek hastanın böbreğinin alındığını, alınan doku örneklerinin patalojiye gönderildiğini, patoloji sonucunda kanalın koptuğu yerde tümöral oluşum hücrelerinin görüldüğünü, müvekkilinin dava konusu olayda tıbbi uygulama hatasının bulunmadığını, endoskopik üreter taşı tedavisi aydınlatılmış onama formunda bu tip önlenemeyen riskler olabileceğinin açıkça belirtildiğini, birleşen davada; davanın zaman aşımı süresi içerisinde açılmadığını, davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu savunarak davaların reddini istemiştir.
3. Birleşen dosya davalısı Axa Sigorta A.Ş. vekili; müvekkili şirketin genel merkezinin İstanbul'da bulunduğundan söz konusu uyuşmazlıkta yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, uyuşmazlık konusu vakanın 29.06.2013 tarihinde meydana geldiğini, tazminat talepli davanın ise 21.06.2018 tarihinde ikame edilmesi nedeniyle zamanaşımının dolduğunu, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, aksi kanaatte ise yargılamaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla devam edilmesi gerektiğini, davalı hekimin müdahalelerinin tıp kurallarına uygun olduğunu, üreterorenoskopiye bağlı yaralanmaların komplikasyon niteliğinde olduğunu, aydınlatma ve rıza alma yükümlülüklerinin yerine getirildiğini savunarak, birleşen davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece 06.04.2016 tarihli ve 2014/1021 E., 2016/532 K. sayılı kararla; "... Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının Medikal Park hastanesine böbrek taşı şikayetiyle gittiği, böbreğinde bulunan taşın lazer yöntemi ile kırılması esnasında davalı Dr. ... tarafından yapılan operasyonla davacının böbrek mesane kanalının yanlışlıkla koparılması sonucu böbreğinin alındığı, davanın manevi tazminat talebine ilişkin olduğu, Tokat 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/442 E. sayılı dosyasında aldırılan ATK Genel Kurulunun raporunda davalı Dr. ...'ın komplikasyon sonrası komplikasyon yönetimi standartlarına uyulmaması cihetiyle kusurlu bulunduğu anlaşıldığından; olayın oluş şekli, maluliyet oranı, davacının bir böbreğinin alınması nedeniyle bundan sonraki hayatını tek böbrekle idame ettirmek zorunda kalması, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, Medeni Kanun'un 4 üncü maddesi ile 22.06.1976 tarihli ve 7/7 sayılı içtihadı birleştirme kararı ve 6098 sayılı BK.nın 56 ncı maddesi nazara alınarak manevi tazminat talebinin kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle davanın kabulüne, 100.000,00 TL manevi tazminatın 29.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 19.12.2019 tarihli ve 2016/28527 E., 2019/12864 K. sayılı ilamıyla davalıların sair temyiz itirazları incelenmeksizin; "...6502 sayılı Kanun'un 73 üncü maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa Tüketici Mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı Kanunla düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici, diğer tarafın ise satıcı, sağlayıcı ya da müteşebbis olması gerekir. Eldeki dava 6502 sayılı TKHK'nın yürürlüğe girdiği 28.5.2014 tarihinden sonra açılan sağlık hizmetinden kaynaklanan tazminata ilişkindir. Davacının tüketici, davalıların da sağlık hizmeti sağlayıcısı olduğuna göre hatalı tıbbi uygulamadan doğan işlem bu haliyle tüketici işlemidir. Davaya bakmakla görevli mahkeme Tüketici Mahkemesidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu durumda Mahkemece, Tüketici Mahkemesi sıfatıyla davaya bakılması gerekirken, Asliye Hukuk Mahkemesi olarak davaya bakılması ve karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan ve dosyaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakan Mahkemece 14.01.2021 tarihli ve 2020/127 E., 2021/18 K. sayılı ilamıyla; "Dava, hatalı tıbbi uygulama neticesinde uğranılan zarara ilişkin manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizin 2014/1021 E., 2016/532 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş, Mahkememiz kararı Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 2016/28527 E., 2019/12864 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Mahkememizin 2018/284 E. sayılı dosyasından aldırılan 03.09.2020 tarihli ATK raporunda dava konusu olayla ilgili olarak davalı üroloji uzmanı Dr. ...'ın tıbben hatalı olduğu, tıbbi hata uygulamasının meydana gelen sonuç üzerinde etki derecesinin 2/8 oranında olduğu ifade edilmiştir.
Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan Amasya Üniversitesi Sabuncuoğlu Şerafettin Eğitim ve Araştırma Hastanesinden alınan 05.08.2019 tarihli raporda davacı ...'e kronik böbrek yetmezliği teşhisi konulduğu, davacının engel oranının %30 olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının Medical Park Hastanesi'ne böbrek taşı şikayeti ile gittiği, böbreğinde bulunan taşın lazer yöntemi ile kırılması esnasında davalı Dr. ... tarafından yapılan operasyonla davacının böbrek mesane kanalının yanlışlıkla koparılması sonucu böbreğinin alındığı, davanın manevi tazminat talebine ilişkin olduğu, Tokat 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2014/442 E. sayılı dosyasında aldırılan ATK Genel Kurulu'nun raporunda davalı Dr. ...'ın komplikasyon sonrası komplikasyon yönetimi standartlarına uyulmaması cihetiyle kusurlu bulunduğu, Mahkememizin 2018/284 E. sayılı dosyasından aldırılan 03.09.2020 tarihli ATK raporunda dava konusu olayla ilgili olarak davalı üroloji uzmanı Dr. ...'ın tıbben hatalı olduğu, tıbbi hata uygulamasının meydana gelen sonuç üzerinde etki derecesinin 2/8 oranında olduğunun ifade edildiği, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan Amasya Üniversitesi Sabuncuoğlu Şerafettin Eğitim ve Araştırma Hastanesinden alınan 05.08.2019 tarihli raporda davacı ...'e kronik böbrek yetmezliği teşhisi konulduğu, davacının engel oranının %30 olduğunun bildirildiği anlaşıldığından; olayın oluş şekli, maluliyet oranı, davacının bir böbreğinin alınması nedeniyle bundan sonraki hayatını tek böbrek ile idame ettirmek zorunda kalması ve hatta ilerleyen süreçte davacıya kronik böbrek yetmezliği teşhisi konulduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesi ile 22.06.1976 tarihli ve 7/7 sayılı içtihatı birleştirme kararı ve TBK'nın 56 ncı maddesi nazara alınarak manevi tazminat talebinin kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle davanın kabulüne, 100.000,00 TL manevi tazminatın 29.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş karara karşı, süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairece, 17.11.202 tarihli ve 2021/2795 E., 2021/11586 K. sayılı ilamıyla; davalıların sair temyiz itirazları incelenmeksizin; "...Somut olayda; Tokat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2018/284 E. sayılı dava dosyasında, aynı hukuki ilişki nedeniyle maddi tazminata karar verilmesi talep edilmiştir. Her iki dosyanın da taraflarının ve dava konularının irtibatlı olduğu, bu davada karar verilirken maddi tazminat talebinin değerlendirilmesi sırasında alınan bilirkişi raporlarına atıf yapıldığı anlaşılmaktadır. Başka bir anlatımla, aynı mahkemede görülmekte olan 2018/284 E. sayılı dava ile bu dava arasında fiili ve hukuki irtibat olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği, her iki davanın aynı olaya ve vekâlet sözleşmesi ilişkisine dayandığı, aralarında bağlantı mevcut olduğu anlaşılmakla, gerek yargılamanın daha sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve gerekse çelişkili kararlar verilmesini önlemek açısından, davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesi zorunludur.
Buna göre Mahkemece; davaların birleştirilmesi hususu değerlendirilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozmaya uyularak davalar birleştirilmiş, "Olay Tokat ilinde meydana geldiğinden HMK 16 ncı maddesi uyarınca davalı tarafın yetki itirazı ve ceza zamanaşımı süreleri gözetilerek davalı tarafın zamanaşımı def'i mahkememizce kabul edilmemiştir.
Birleşen dosyada aldırılan 17.09.2016 havale tarihli Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Halil Başar, Prof. Dr. Doğan Ünal ve Doç. Dr. Eşref Oğuz Güven tarafından düzenlenen raporda ameliyatta meydana gelen bu olumsuz olayın bu tür ameliyatlarda gelişebilecek ciddi bir komplikasyon olup, davalı Dr. ...'ın atfı kabil tıbbi hizmet ihmal, kusur veya sorumluluğunun olmadığı, komplikasyon sürecini doğru yönettiği tespit edilmiştir.
Yine dava konusu olaya ilişkin ceza yargılaması da yürütülmüş olup Tokat 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/442 E., 2016/186 K. sayılı kararı ile sanık ... hakkında katılan ...'e karşı taksirle yaralama suçunu işlediği anlaşılmakla eylemine uyan TCK'nun 89/1 inci maddesi gereğince 120 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanığın eylemi sonucu mağdurun organ kaybı yaşadığı anlaşılmakla, 240 gün karşılığı adli para cezası ile cezalandırılmasına ve TCK 62 nci maddesi uyarınca cezanın 1/6 oranında indirilerek sanığın 200 gün karşılığı adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verildiği, verilen kararın kesinleştiği görülmüştür. Ceza dosyasında aldırılan ATK Genel Kurulu tarafından düzenlenen 05.11.2015 tarihli raporda kişide üreter taşına üreteroskopla girilerek yapılan müdahalede taşın bulunduğu darlık bölgesinde operasyon sırasında oluşmuş olan üreter kompletrüptürünün üreterorenoskopi ile litotripsi operasyonlarında her türlü dikkat ve özene rağmen oluşabilecek bir komplikasyon olduğu, ancak bu tür komplikasyonlardan sonra öncelikle böbreğin korunmasına yönelik tıbbi yöntemlerin tercih edilmesi gerektiği, bu yöntemlerin hastada oluşturduğu sonuçlar değerlendirilerek böbreğin ameliyatla alınması uygulamasının en son seçenek olarak uygulanması gerektiği, dolayısı ile oluşan komplikasyon sonrası komplikasyon yönetimi standartlarına uyulmaması ciheti ile Üroloji uzmanı Dr. ...'ın bu yönden kusurlu bulunduğu oy birliği ile tespit edilmiştir.
Birleşen dosyada aldırılan rapor ile ceza dosyasında aldırılan ATK raporu birbiri ile çeliştiğinden birleşen dosyada dosya yeniden ATK 3. Üst Kurulu'na tevdi edildiği, dosya kapsamındaki raporlar arasındaki çelişkiyi gideren ve hükme esas alınan 03.09.2020 tarihli ATK Üçüncü Üst Kurulu raporunda, kişide üreter taşına üreteroskopla girilerek yapılan müdahalede taşın bulunduğu darlık bölgesinde operasyon sırasında oluşmuş olan üreter komplekt rüptürünün üreterorenoskopi ile litotripsi operasyonlarında her türlü dikkat ve özene rağmen oluşabilecek bir komplikasyon olduğu, ancak bu tür komplikasyonlardan sonra öncelikle böbreğin korunmasına yönelik tıbbi yöntemlerin tercih edilmesi gerektiği, bu yöntemlerin hastada oluşturduğu sonuçlar değerlendirilerek böbreğin ameliyatla alınması uygulamasının en son seçenek olarak uygulanması gerektiği, dolayısı ile oluşan komplikasyon sonrası komplikasyon standartlarına uyulmaması ciheti ile Üroloji Uzmanı Dr. ...'ın tıbben hatalı olduğu, tıbbi hata uygulamasının meydana gelen sonuç üzerinde etki derecesinin 2/8 oranında olduğu tespit edilmiştir.
01.02.2021 tarihli ATK Maluliyet raporunda, davacı ...'in 29.06.2013 tarihinde üreterorenoskopi ile litotripsi operasyonu sırasında gelişen üreter komplet rüptürü nedeni ile uygulanan sağ nefrektomi (sağ böbreğin cerrahi olarak alınması) bağlı, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre E cetveline göre %27 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağı, aynı yönetmelik çerçevesinde başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı tespit edilmiştir.
Hükme esas alınan denetime açık, usul ve yasaya uygun 17.07.2023 havale tarihli aktüerya bilirkişi ek raporunda davacı ...'in 29.06.2013 tarihinde geçirdiği operasyon nedeni ile 2 ay geçici iş göremezlik halinde kalması ve %27 oranında malul olması nedeni ile oluşan maddi zararının davalı ...'ın 2/8 kusur oranına karşılık gelen kısmının geçici iş göremezlik zararının 428,58 TL olduğu, sürekli iş göremezlik zararının 265.427,12 TL olduğu tespit edilmiştir.
Davacı vekili 25.09.2023 havale tarihli bedel artırım dilekçesi ile birleşen dosya bakımından ... için 428,58 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 265.427,12 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere 265.855,70 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 29.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, asıl dosya bakımından ... için 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 29.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde, davacının böbreğinde yer alan taşın çıkartılması amacı ile davalı doktora müracaat ettiği, davacının ameliyata alındığı, ATK raporu ile sabit olduğu üzere davalı doktorun ameliyat esnasında oluşan komplikasyonu tıbbi ilkelere uygun yönetememesi nedeni ile davacının sağ böbreğinin alındığı, doktorun kusurlu olduğu, davacının bu nedenle malul kaldığı anlaşılmakla, aktüerya bilirkişi ek raporunda tespit edilen bedeller üzerinden birleşen dava kapsamında maddi tazminat isteminin kabulüne ve yine asıl davada talep edilen manevi tazminat istemi yönünden de davalı doktorun kusuru ile davacının böbreğini kaybettiği, artık tek böbrek ile yaşamak zorunda bırakıldığı, böbreğin son derece önemli hayati bir organ olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü, ülkenin ekonomik durumu gibi hususlar hep birlikte değerlendirildiğinde davacının manevi sıkıntısının bir nebze olsun giderilebilmesi amacı ile manevi tazminat istemimi de kabulüne dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir." gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile 100.000,00 TL manevi tazminatın 29.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte asıl dava davalılarından müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, birleşen davanın kabulü ile 428,58 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 265.427,12 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 265.855,70 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, (davalı ... yönünden poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydıyla), hükmedilen bu tazminata davalı ... ve ... yönünden olay tarihi olan 29.06.2013 tarihinden itibaren, davalı ... yönünden temerrüt tarihi olan 30.05.2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı ... Manyetik Rezonans Sağlık Hizmetleri ve Turizm A.Ş. vekili; müvekkili hastanenin ameliyat için gerekli ortamı ve profesyonel hekim ile beraberindeki sağlık personellerini barındırmak suretiyle sorumluluğunu yerine getirdiğini, bilirkişi raporunda müvekkiline yönelik bir kusur tespiti yapılmadığını, somut olayda tıbbi müdahale hatasının söz konusu olmadığını, hastane hekimi tarafından davacı hastaya karşı gerekli aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirildiğini ve yazılı rızasının alındığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalılar ... ve Axa Sigorta A.Ş. vekili; hükme esas alınan 03.09.2020 tarihli Adli Tıp Kurumu Raporunda; meydana gelen olgunun hekim müdahalelerinden bağımsız bir şekilde, her türlü dikkat ve özene rağmen oluşabilen bir komplikasyon olduğu belirtilmesine rağmen, soyut ve gerekçesiz ifadelerle “nefrektomi uygulanmasının en son seçenek olması gerektiği” belirtilerek “komplikasyon yönetiminin yerinde olmadığı” tespitinde bulunulduğunu ancak hastaya uygulanacak alternatif bir yöntem var ise bu yöntemin ne olduğunun açıklanmadığını, dosya kapsamında alınan bilirkişi heyet raporunda alternatif tedavi yöntemlerinin ne olduğu, müvekkil hekimin bu hususlarda bilgi sahibi olduğu ve en doğru tedavi yöntemini tercih ettiğinin açıkça ortaya konularak müvekkiline kusur atfedilmediğini, birleşen dosya kapsamında alınan 11.06.2019 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile davacı lehine düzenlenen Adli Tıp Kurumu Raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi için dosya yeniden aynı kuruma gönderildiğini, Mahkemece üniversite hastanesi öğretim üyelerinden oluşan ve aralarında en az bir üroloji uzmanının bulunduğu bir heyet tarafından denetime elverişli bilirkişi raporu alınmadan, kusur ve sorumluluğa ilişkin yeterli inceleme yapılmadan karar verildiğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, doktor ve hastane kusuruna dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 502 ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, Mahkemece uyulan bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak karar verilmesine ve özellikle ceza dosyasında alınan kusur raporu ile Mahkemece alınan Heyet Bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi, raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmasına göre davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,
1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
25.11.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.