"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2834 E., 2023/2932 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/291 E., 2023/253 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve davalı vekili tarafından temyize konu edilen toplam miktar 5.875,00 TL olup, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362. maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 378.290,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin Hendek İcra Müdürlüğünün 2001/465 Tal. sayılı dosyasından cebri icra ve açık artırma suretiyle yapılan satışla; Sakarya İli, ... İlçesi, .... Mahallesi 45 AdA 15 Parsel sayısında kayıtlı taşınmazın 1/2'sinin, .... Mahallesi, .... Mevkii 254 Ada 4 Parsel sayısında kayıtlı taşınmazın 1/2'sinin, .... Mahallesi, ... Bahçesi, 254 Ada 5 Parsel sayısında kayıtlı taşınmazın 1/2'sinin, .... Mahallesi, ...., 1113 parselde kayıtlı taşınmazın 1/6'sının mülkiyetini iktisap ettiğini, Hendek İcra Mahkemesinin 2005/133 Muhabere nolu dosyasının 22.09.2005 tarihli yazısında; satış ile ilgili olarak Mahkemelerince ihalenin feshi davasının açılmadığının kayıtlarının tetkikinden anlaşıldığı belirtildiğinden ihalenin kesinleştiğini, buna rağmen esas dosyası İstanbul Anadolu 13. İcra Müdürlüğünün (Eski Üsküdar 2. İcra) 2001/16003 E. sayılı dosyası ile oluşturulmuş muvakkat dosyadan, borçlu ....'nün talepleriyle mahcuz taşınmazlar üzerindeki hacizlerin tellaliye bedeli ve KDV bedelinin yatırılmadığından bahisle kaldırılmasının istendiğini, 2004 sayılı İcra İflas ve Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 100 ve 106. maddeleri gereği kaldırılmasına karar verildiğini, cebri icrada açık artırma suretiyle satışı yapılmış taşınmazlar üzerindeki hacizlerin kaldırıldığını, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu madde 1/3 ve 10/a., 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 705'deki yasal düzenlemelerden de görüleceği üzere ihale ile birlikte KDV ödeme yükümlülüğünün doğduğundan söz etme imkanının bulunmadığını, 2004 sayılı Kanun madde 130'da belirtilen ve yasal 10 günlük süre içerisinde ödenmesi gereken tutara KDV'nin dahil olmadığını, 10 günlük süre içerisinde KDV'nin ödenmemiş olduğu gerekçe gösterilerek aynı Kanun'un 113. maddesi gereğince ihale kararının kaldırılmasının mümkün olmadığını, ihalenin kesinleşmesi halinde icra müdürlüğünün ihale alıcısına KDV ödenmesini bir yazı ile talep etmesi, ödenmemesi durumunda ihalenin feshedileceğinin ihtar edilmesi ve ödemede bulunmak için kendisine uygun bir süre tanınması gerektiğini, müvekkilinin cebri icra yoluyla alacağına mahsuben mülkiyetlerini iktisap ettiği taşınmazları kaybettiğini, taşınmazların 3. kişilere satılması ile müvekkilinin alacağını başka yolla tahsil edebilme imkanının kalmadığını, sonuç olarak İstanbul Anadolu 13. İcra Müdürlüğünün 2001/16003 E. sayılı İcra takip dosyasında icra müdürü veya müdür yardımcısının kusurlu işlemlerinden dolayı müvekkilinin satışı yapılmış taşınmazların güncel değeri kadar maddi zararının söz konusu olduğunu, 2004 sayılı Kanun'un 5. maddesi gereği müvekkilinin zararının davalı bakanlık tarafından karşılanması gerektiğini ileri sürerek; taşınmazların güncel değerlerinin keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu belirlenerek şimdilik 170.000,00 TL maddi tazminatın haciz fek tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; haksız fiile dayanan davada davacının olduğunu iddia ettiği zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, Hendek İcra Müdürlüğü ve Üsküdar 2. İcra Müdürlüğünün yaptıkları işlemlerde tamamen yasal prosedürleri uyguladıklarını, kusur iddiasının kabul edilemeyeceğini, görevlilerin kusuru varsa bunun hizmet kusuru değil, kişisel kusur olacağından davalı Bakanlığa husumet yöneltilmesinin doğru olmadığını, davacı tarafın idare ve idare görevlilerinin eyleminden dolayı gerçekleşmiş bir zararının söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin 13.09.2018 tarihli kararıyla; davacının 12.09.2015 tarihinde ihaleye çıkarılan taşınmazların 11.750,00 TL bedelle alacağına mahsuben ihale edildiği, 7 gün içinde ihalenin feshi davası açılmadığından ihalenin 20.09.2015 tarihinde kesinleştiği, her ne kadar davacıya vergi ve harçların ödenmesi için 10 günlük süre verilmemişse de talimat icra dairesince asıl takibin yapıldığı, icra dairesine taşınmazların alacağına karşılık ihaleye iştirak eden alacaklı vekili ...'ya satıldığı belirtilerek alacaklı vekiline gerekli harçların tahsili için yazı yazıldığı, müzekkerenin 12.09.2015 tarihinde alacaklı vekiline elden takipli olarak verildiği, alacaklı vekilinin harçları yatırmadığı, ihalenin kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 08.06.2022 tarihli kararıyla; İcra Müdürlüğünün bu yöndeki eylemi görevi ihmal suçu niteliğinde olup 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 66/1-e maddesi gereğince atfedilen eylem için belirlenen ceza zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu, dosya kapsamından eylemin icra müdürlüğü tarafından haczin kaldırılması yazısının yazıldığı 2013 yılında gerçekleştiği, eldeki davanın ise 31.01.2017 tarihinde açıldığı dikkate alındığında zamanaşımı süresinin geçmediği gerekçesiyle, istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 12.09.2015 tarihinde ihaleye çıkarılan taşınmazların 11.750,00 TL bedelle alacağına mahsuben davacıya ihale edildiği, ihalenin 20.09.2015 tarihinde kesinleştiği, her ne kadar davacıya vergi ve harçların ödenmesi için 10 günlük süre verilmemişse de talimat icra dairesince asıl takibin yapıldığı, icra dairesince taşınmazların alacağına karşılık ihaleye iştirak eden alacaklı vekiline satıldığı belirtilerek alacaklı vekiline gerekli harçların tahsili için yazı yazıldığı, müzekkerenin 12.09.2015 tarihinde alacaklı vekiline elden takipli olarak verildiği, alacaklı vekilinin harçları yatırmadığı, bu nedenle oluşan zarara kusurlu davranışlarıyla sebebiyet veren davacının ve davalı Bakanlığın 1/2 oranında katlanması gerektiği, davacının uğradığı zararın tutarının ihale bedeli 11.750,00 TL ile sınırlı olduğu, kusur oranı dikkate alındığında tarafların oluşan zarardan yarı yarıya sorumlu oldukları gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karara karşı taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemece verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; zararın meydana gelmesine icra memurlarının kusurunun sebep olduğunu, Yargıtay uygulamaları gereği KDV ödemesinin yapılması için muhtıra çıkarılması gerektiğini, bu işlem yapılmayarak KDV ödenmediği gerekçesiyle ihalenin kaldırıldığını, 4721 sayılı Kanun gereği müvekkilinin mülkiyetine geçen taşınmazların üzerindeki hacizlerin kaldırıldığını, müvekkilinin kusuru olmamasına rağmen kusur atfedilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin uğradığı gerçek zararın tespiti için taşınmazların güncel değerinin belirlenerek belirlenen miktarın hüküm altına alınması gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, 2004 sayılı Kanun'un 5. maddesi gereğince icra memurunun kusurundan kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçeye ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli, gerekçeli ve dosya kapsamına uygun bulunmasına, zararın tarafların kusurlu hareketlerinin birleşmesi sonucunda oluştuğunun anlaşılmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,
2. Davacı vekili tarafından temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,03.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.