"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/741 E., 2022/718 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/104 E., 2019/717 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı ... Müdürlüğünce müvekkiline 12.04.2018 tarihinde dava dışı ... Strafor Nakliye Sanayi ve Mineral Ses/Isı İzolasyon İmalatı Ltd. Şti. ne borçlu olduğundan bahisle haciz ihbarnamesi gönderildiğini, bu haciz ihbarnamesinin müvekkili şirket yetkilisine 20.04.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, tebliğ edilen haciz ihbarnamesine karşı 30.04.2018 tarihinde itirazda bulunulduğunu, itirazın süresinin 3 gün geçtikten sonra yapıldığını, müvekkili şirketin davalı tarafa borcu olan dava dışı şirkete borçlu olmayıp aksine bu şirketten alacaklı olduğunu bildirir dilekçe sunduğunu, bu dilekçenin ekinde itirazlarını ve dava dışı şirketten alacaklı olduğunu gösterir 2016-2017-2018 yılları cari hesap muavin defter ve dökümleri ile çek alındı bordroları, tahsilat tediye makbuzlarını sunduğunu, davalının sunulan belgeleri yeterli bulmayarak müvekkili şirket aleyhine 655.415,00 TL'lik icra takibi başlatıp ödeme emri gönderdiğini ileri sürerek; davanın kabulü ile müvekkilinin dava dışı şirkete borçlu olmadığının tespitine, davalı tarafından başlatılan 655.415,00 TL bedelli icra takibinin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacı şirketin haciz bildirisine karşı yasal süresi geçtikten sonra müvekkiline itirazda bulunduğunu, itiraz dilekçesi ekinde gönderilen belgelerin eksik olduğunu, müvekkiline ibraz edilen muavin defter kayıtlarına göre davacının dava dışı amme borçlusu şirketten 2016-2017 ve 2018 yıllarında toplam 895.438,04 TL tutarında mal alışı olduğunu, bu alışlara karşılık toplam 855.970,00 TL tutarında ödeme yapıldığının tespit edildiğini, muavin defter kaydının 10.11.2017 tarihli fiş kaydında 2 adet faturanın ödeme belgesi olarak kaydedildiğini, bu faturaların iade faturası olduğu düşünülmekle beraber faturalar ibraz edilmediğinden ödeme olarak kabul görmediğini, yine 22.10.2016 ve 56 nolu tediye makbuzunun satıcıdan 3.790,00 TL nakit para alındığı halde mal alışı olarak 02.01.2017 tarihli yevmiye kaydına işlendiğini, bu kaydın fazla yapılan bir ödemenin iadesi olduğunun anlaşıldığını, muavin defter kaydındaki 20.04.2018 ve 24.04.2018 tarihlerindeki ödemelerin haciz bildirisinin tebliğ tarihi ve sonrasında yapıldığından bildirilen toplam ödemeye dahil sayılmadığını, muavin defter kaydına, mal alışlarının başladığı 10.09.2016-31.12.2016 tarihleri arasında ödemelerin gerçekleştiği gösterildiği halde kayda geçirilmediğini, bu ödemelerin toplu şekilde 2017 yılı başında kayda geçirildiğini, bu nedenle muavin defter kaydının gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafından gönderilen itiraz dilekçesi ekinde ödemeleri ispat edici belgelerin tam olarak sunulmadığını, davacı tarafından ibraz edilen belgelere göre mal alış toplamının 895.438,04 TL, ödemelerin 855.970,00 TL olduğu, 39.468,04 TL haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibariyle davacı şirketin borçlu olduğunu, müvekkilince davacıya toplam 39.468,04 TL tutarında ödeme emri düzenlenerek tebliğ edildiğini, yapılan işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığını savunarak, davanın reddi ile davacının alacağın %10'u tutarında inkar tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mali Müşavir bilirkişi vasıtasıyla davacı ve dava dışı şirketin defterleri üzerinde yapılan incelemede, davacının dava dışı şirkete borcunun bulunmadığı, haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle dava dışı şirketten alacaklı olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle; davanın kabulü ile davacının dava dışı borçlu olmaması nedeniyle davalı ... Müdürlüğüne borçlu olmadığının tespitine, idari takip numaralı dosyasındaki ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 03.10.2019 tarihli sayılı kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 18.05.2022 tarihli kararıyla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; cevap dilekçesinde ileri sürülen olgular ve müvekkili idarece yapılan inceleme ve düzenlemelere göre, davacıya gönderilen haciz bildirisinin tebliği tarihinden sonra 39.468,04 TL tutarında davacının amme borçlusu dava dışı şirkete borçlu olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, istinaftaki bu nedenlere ilaveten, davanın 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulu Hakkında Kanun'un (6183 sayılı Kanun) 79. maddesi hükmüne göre açıldığını, davacı şirket süresi geçtikten sonra itiraz ederek davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden yargılama giderlerinin üzerinde bırakılması ve davalı lehine vekalet ücretinin hüküm altına alınması gerektiğini, davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
1.Uyuşmazlık, 6183 sayılı Kanun'un 79. maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
2. 6183 sayılı Kanun'un "Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi" başlıklı 79 uncu maddesinin ilgili bölümleri şöyledir: "Hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılır. Tahsil dairesi tarafından tebliğ edilecek haciz bildirisi ile; bundan böyle borcunu ancak tahsil dairesine ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim edebileceği ve malın amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde amme borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda kalacağı ve bu maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümleri üçüncü şahsa bildirilir. Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri, alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla, posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebilir ve bu tebligatlara elektronik ortamda cevap verilebilir. Elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usûl ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
(...)
Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur.
Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu Kanunun 10 uncu maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir. Teminat, alacaklı tahsil dairesine verilir ve haciz varakasına dayanılarak haczedilir. Taraflar arasında teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlıklar, takip işlemlerinin durdurulması hakkında kararı veren mahkeme tarafından çözümlenir. Davasında haksız çıkan üçüncü şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın % 10'u tutarında ayrıca inkâr tazminatına hükmedilir..."
3. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa yukarıda yer verilen kanun hükmünün doğru şekilde uygulandığı, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davacının, dava dışı amme borçlusu şikete borcunun bulunmadığı, aksine haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle dava dışı şirketten alacaklı olduğunun tespit edildiği, istinafta ileri sürülmeyen nedenlerin temyizde ileri sürülemeyeceği anlaşılmakla, davalının temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.