Logo

3. Hukuk Dairesi2024/931 E. 2025/226 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı şirketin, rüzgar enerji santrali tesisi için kiraladığı ormanlık alanın izin bedelini, yeni yürürlüğe giren %85 indirim oranını uygulayarak eksik yatırdığı iddiası.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, kanun değişikliği öncesine ilişkin alacak talebi de bulunduğu, mahkemenin ise bu hususta inceleme yapmadan davanın reddine karar verdiği gözetilerek, eksik inceleme nedeniyle karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/184 E., 2023/2137 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Urla 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2008/434 E., 2021/553 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; Urla Orman İşletme Şefliği sınırlarında kalan 162.099,69 m²'lik ormanlık alanda rüzgar enerji santralı tesisi için 13.10.2005 tarihli Bakanlık oluru ile davalı şirkete 20 yıl süreyle izin verildiğini, davalı tarafça 28.11.2005 tarihli taahhüt senedi imzalanarak 30.11.2005 tarihinde davalı şirkete saha teslimi yapıldığını, taahhütnamede belirtilen miktarların davalı tarafça ilk yıl içinde eksiksiz yatırıldığını, söz konusu sahanın 2006 yılı farkı ve 2007 yılında yatırılması gereken miktarın davalı şirkete tebliğ edildiğini, davalı tarafça verilen cevapta 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun'un (5346 sayılı Kanun) 8. maddesinde değişiklik yapan 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanun'u (5627 sayılı Kanun) gereğince %85 indirim yapılması gerektiğinden bahisle yatırılacak bedellerin tekrar hesaplanmasınının istenildiğini, 5627 sayılı Kanun'un yürürlüğe girişinden önce izin oluru verilerek taahhütname alınmış olduğundan, belirtilen şartlar gereğince hesaplanan bedelin ödenmesi hususunun davalıya tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafın %85 indirim uygulayarak eksik bedel yatırdığını, davalı tarafça dava tarihi itibariyle ödemesi gereken miktarın 2006 yılı arazi izin bedeli farkı ve gecikme zammı ile 2007 yılı arazi izin bedeli ile gecikme zammından oluşmak üzere toplam 581.843,00 TL olduğunu ileri sürerek; bu alacak ile 356.091,13 TL ana paraya dava tarihinden tahsil tarihine kadar işletilecek gecikme zammı ve gecikme zammı KDV'sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; 5627 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler ile indirim ve muafiyetlerin yeniden düzenlendiğini, anılan düzenlemelerde daha önce lisans almış ve arazi tahsisi yapılmış kuruluşlara bu yükseltilmiş istisna ve muafiyet hükümlerinin uygulanmayacağı şeklinde bir düzenleme bulunmadığını, aksine uygulamanın Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı düşeceği gibi, 02.05.2007 tarihinden önce ve sonra tahsis alan ve taahhütte bulunan firmalar arasında haksız rekabete neden olacağını, davacı idarenin de kanun hükümlerine göre uygulama yapmak zorunda olduğunu, kanunda yapılan bu düzenlemelerin taahhütname ile düzenlenmese dahi yine de uygulanması gereken hükümler olduğunu, taahhütnamenin sadece kanun hükmünü tekrarladığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; %85 oranında indirime ilişkin yasanın 02.05.2007 tarihinde yürürlüğe girdiği, yürürlük tarihinden öncesi için talep edilen alacak miktarına bu oranın uygulanmasının mümkün olamayacağı, taraflar arasındaki sözleşmeye göre de arazi izin bedellerinin her yıl Eylül ayında yatırılması gerektiği ve davalının 2006 yılı kullanım bedelini de 2007 yılında %85 indirim ile ödemesi nedeniyle fark bedeli, gecikme zammı ve gecikme zammına uygulanacak KDV tutarlarının alacağın konusu olduğu, davalı tarafça anılan kalemlere ilişkin olarak uygulanacak olan oranın %85 uygulanması gerektiği dışında bir itirazda bulunulmadığı, anılan kalemler toplamının da bilirkişi raporlarında doğrulandığı gerekçesiyle; davanın kabulü ile 581.843,00 TL alacağın, ana para tutarı olan 356.091,13 TL'ye dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin 24.09.2021 tarihli kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 28.11.2023 tarihli kararıyla; davacı şirketin rüzgar enerjisi santrali kurmak için başvurduğu tarihte yürürlükte bulunan 5346 sayılı Kanunla arazi tahsis bedellerinden yalnızca yatırım dönemi için %50 indirim hakkı tanınır iken, sonradan yürürlüğe giren 5627 sayılı Kanun ile hem yatırım hem de işletme döneminde ve toplam 10 yıl süre ile bu oranın %85'e çıkartıldığı, kanun koyucu tarafından yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasını yaygınlaştırmak ve bu konuda yatırım yapmaya teşvik yapmak amacı ile getirilen bu indirimlerden henüz yatırım döneminde işletme aşamasına geçmemiş olan davacı şirketin de yararlanması gerektiğinden lehe olan kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; bahse konu kanunun yürürlük tarihinden önce verilen bir izne uygulanmasının hukuken kabul edilebilir olmadığını, davalı tarafça taahhütnameye aykırı olarak bedellerin eksik yatırıldığını, izin süresi boyunca alınacak bedeller ile diğer usul ve işlemlerin söz konusu iznin veriliş tarihinde yürürlükte olan mevzuata göre alınan taahhüt senedindeki hükümlere göre yürütülmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte davalı şirketin ödemesi gereken izin bedellerinin hesap edilmesinde; 5346 sayılı Kanun'un 5627 sayılı Kanun'la değişik 8. maddesinde düzenlenen %85 oranındaki indirimin uygulanması söz konusu olacak ise bile bunun 2007 öncesi için uygulanabilmesinin mümkün olmadığını, taahhütnamede yer alan arazi kullanım bedellerinin her yıl Eylül ayında tahsil edileceği hükmü dikkate alınarak, dava konusu izne ilişkin 2007 yılı öncesi için %85 indirimin söz konusu olamayacağını, 2007 yılı arazi izin bedeline %85 oranında bir indirim uygulanacaksa bile bunun da 02.05.2007 tarihinden sonrası için olabileceği göz önüne alındığında, 2007 yılı bedeli için buna göre bir hesaplama yapılması gerekeceğini, ayrıca davada talep ettiğikleri alacak kalemleri arasında 2007 yılına ait arazi izin bedeli ve gecikme zammı ile KDV'si dışında 2006 yılı arazi izin bedeli farkı ve gecikme zammı ile KDV'sinin de bulunduğunu, Kanun'un yürürlük tarihinden önceki döneme ilişkin olan 2006 yılı arazi izin bedeli için Kanun'un ilgili hükmünü uygulamanın hukuken mümkün olmadığını, Bölge Adliye Mahkemesince haksız ve hukuka aykırı olarak davanın tümüyle reddine karar verildiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, arazi izin bedelinin eksik yatırıldığı iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir.

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen gerekçeye ve özellikle kanun koyucu tarafından getirilen yeni yasal düzenlemelerin, “derhal yürürlüğe girme” kuralı nedeniyle devam etmekte olan uyuşmazlığa uygulanması gerektiğinin anlaşılmasına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2. 5346 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 02.05.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5627 sayılı Kanun'un 18. maddesi ile değiştirildiği, Bölge Adliye Mahkemesince her ne kadar lehe olan kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği gerekçesiyle davanın tümden reddine karar verilmiş ise de; davacının talebinin davalı tarafından eksik yatırıldığı iddia edilen 2006 yılı arazi izin bedeli farkı ve gecikme zammı ile 2007 yılı arazi izin bedeli ile gecikme zammı ve KDV'sine ilişkin olduğu, davacının değişiklik öncesine ilişkin de eksik yatırıldığını iddia ettiği alacağını dava konusu ettiği, ancak bu kısma yönelik herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır.

O halde Bölge Adliye Mahkemesince; davacının değişiklik öncesi ve sonrası alacağı yönünden ayrı ayrı değerlendirmenin yapıldığı, denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1. Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.