Logo

4. Hukuk Dairesi2024/12153 E. 2024/13679 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Borçlunun taşınmazını devrettiği üçüncü kişilere karşı açılan tasarrufun iptali davasında, davalıların kötü niyetli olup olmadığına ve davanın reddi gerektirip gerektirmediğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin Yargıtay'ın bozma kararına uygun olarak, davalıların kötü niyetli olduğuna dair yeterli delil bulunmadığı ve taşınmazın yakın tarihlerde devredilmesinin tek başına kötü niyeti göstermeyeceği gerekçesiyle, davanın dördüncü ve beşinci kişi hakkında reddine ve üçüncü kişi hakkında ise İİK 283/2 gereği tazminata hükmedilmesine dair kararı, usul ve yasaya uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/89 E., 2024/848 K.

HÜKÜM/KARAR : Davanın Kısmen Kabulü

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tasarrufun iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 24.12.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen gün ve saatte davacı vekili Av. ... ile davalı ... vekilleri Av. ... ile Av. ... geldiler. Diğer davalılardan gelen olmadı. Taraflar vekilinin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 24.12.2024 gününde Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı tarafından davalılardan ...'den olan alacağı için Bakırköy 12. İcra Müdürlüğü'nün 2017/9912 sayılı dosyasında takip başlatıldığını, borçlunun evine haciz uygulaması için gidildiğini ve borçlunun evinde haczi kabil malı bulunamadığını, ancak dava konusu taşınmazını alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla davalı ...'ya devrettiğini, onun

tarafından ise davalı ...'e, ... tarafından da davalı ...'a devredildiğini, davalılar arasındaki bu alım satım akitlerinin muvazaalı olduğunu belirterek, taraflar arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davalının davaya konu gayrimenkulü borçları sebebi ile elden çıkarttığını ve satışlardan bilgi sahibi olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava şartlarının mevcut olmadığını, alacaklı ve davalı ... arasında gerçek bir alacak ilişkisinin mevcut olmadığını, diğer davalılarla arasında herhangi bir ilişki bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

3. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davalının dosyada adı geçen şahısları tanımadığını, bahse konu satışların hangi şartlarda yapıldığının taraflarınca bilinmediğini, davacının zorlama bir biçimde borçlu ile olan alacak verecek ilişkisini davalıya yansıtmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

4. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davalının iyi niyetli 3. şahıs olduğunu, tarafların hiçbirini tanımadığını, hiçbir yerde kaydı bulunmayan borç ilişkisinden davalının haberinin olmasının imkansız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 13.06.2019 tarihli ve 2018/209 Esas, 2019/258 Karar sayılı kararıyla; davalılar arasında bir akrabalık veya tanışıklık olduğunun ispatlanamadığı, kısa sürelerle yapılan satışın veya resmi sözleşmede rayiç bedelinden daha düşük bedelle gösterilen satışların tek başına muvazaalı olduğunu göstermeyeceği, tüm devirlerin yaklaşık 4 aylık sürede gerçekleşmiş olup, sürenin çok sık olduğunun da düşünülemeyeceği, satış bedelinin ödenmesi ile ilgili olarak bir takım dekontların da ibraz edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 07.06.2022 tarihli ve 2020/178 Esas, 2022/1080 Karar sayılı kararıyla; taşınmazın 24.02.2017 tarihinde tapudaki devir bedeli ile gerçek değeri arasında 77 kat fark bulunduğu, tasarrufun davalı 3. kişi ... yönünden İİK'nın 278. maddesi gereğince iptale tabi olduğu, davalı ... davalı borçluyu tanımadığını savunmuş ise de dava konusu taşınmazın satın alındıktan 4 gün sonra davalı borçlu ...'e vekaleten ... tarafından davalı 3. kişi ...'ya satıldığı, ...'nın davalı ...'nın oğlu olduğu, buna göre davalı 3. kişinin davalı borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduğu, davalı dördüncü kişi ... yönünden, taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ile tapudaki satış bedeli arasında yaklaşık 38 kat fark olduğu, resmi senetteki bedel dışında bir bedelin daha ödendiğinin davalı ... tarafından resmi belgelerle kanıtlanamadığı, taşınmazı aldıktan yaklaşık üç ay sonra aldığı bedelin yarısına sattığı, davalı beşinci kişi ... yönünden, taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ile tapudaki satış bedeli arasında 78 kat fark olduğu, taşınmazın kısa aralıklarla yaklaşık üç aylık bir zaman diliminde 3 defa el değiştirdiği de dikkate alınarak bu tasarrufun da İİK 280/1. madde gereğince iptale tabi olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK'nin 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, davanın kabulü ile,

Tekirdağ ili, ... ilçesi, ... Mah. 12 ada 44 parselde kayıtlı taşınmaza ilişkin 24.02.2017 tarih 3040 yevmiye numaralı resmi senetle davalı borçlu ... tarafından davalı üçüncü kişi ...'ya, davalı ... tarafından 28.02.2017 tarih 3231 yevmiye numaralı resmi senetle davalı dördüncü kişi ...'e, davalı ... tarafından da 08.06.2017 tarih 8726 yevmiye numaralı resmi senetle davalı beşinci kişi ...'a yapılan tasarrufun davacının Bakırköy 12. İcra Müdürlüğü'nün 2017/9912 sayılı dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere iptali ile davacıya bu taşınmaz üzerinde cebri icra yolu ile haciz ve satış isteme yetkisi tanınmasına karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 03.10.2023 tarihli ve 2023/4316 Esas, 2023/10175 Karar sayılı ilamı ile;

"...

Somut olayda, davalı borçlu tarafından borcun doğumundan sonra dava konusu taşınmaz 24.02.2017 tarihinde davalı üçüncü kişi ...'ya, onun tarafından 28.02.2017 tarihinde davalı dördüncü kişi ...'e, yine onun tarafından da 08.06.2017 tarihinde davalı beşinci kişi ...'a devredilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince davalı dördüncü kişi ... ve davalı beşinci kişi ... yönünden; taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ile tapudaki satış bedelleri arasında fark olduğu, taşınmazın kısa aralıklarla yaklaşık üç aylık bir zaman diliminde 3 defa el değiştirdiği gerekçesiyle tasarrufun İİK 280/1. madde gereğince iptale tabi olduğu sonucuna varılarak dava kabul edilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Davalılardan dördüncü kişi ... ve beşinci kişi ... yönünden (İİK. 282. maddesi hükmüne göre kötü niyetli üçüncü kişi) İİK. 278/3-2 maddesinin uygulama yeri yoktur. Dördüncü ve beşinci kişi konumundaki kararı temyiz eden davalılar ... ve ... yönünden ivazlar arasındaki fahiş fark davanın kabulü için yeterli olmayıp kötü niyetlerinin ispatlanmış olması gerekir. Bunun dışında taşınmazın birbirine yakın tarihlerde devredilmesi de davalı ... ve ...'ın kötü niyetli olduğunu göstermeyeceğinden ve bu davalıların davalı borçlunun mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen ya da bilmesi gereken kişilerden olduğu da ispatlanamadığından davanın dördüncü ve beşinci kişi konumundaki ... ve ... yönünden reddi ile İİK'nun 283. maddesi gereğince davalı üçüncü kişi ...'nın taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında tazminatla (davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olmak üzere) sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir.

" gerekçesi ile karar bozularak dosya kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere; davalılardan dördüncü kişi ... ve beşinci kişi ... yönünden (İİK'nin 282. maddesi hükmüne göre kötü niyetli üçüncü kişi) İİK'nin 278/3-2. maddesinin uygulama yeri olmadığı, dördüncü ve beşinci kişi konumundaki davalılar ... ve ... yönünden ivazlar arasındaki fahiş farkın davanın kabulü için yeterli olmayıp, kötü niyetlerinin ispatlanmış olması gerektiği, bunun dışında taşınmazın birbirine yakın tarihlerde devredilmesinin de davalı ... ve ...'ın kötü niyetli olduğunu göstermeyeceği ve bu davalıların davalı borçlunun mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen ya da bilmesi gereken kişilerden olduğu da ispatlanamadığından davanın dördüncü ve beşinci kişi konumundaki ... ve ... yönünden reddi ile davalı ...

Atabey ve ...'ya karşı açılan davanın kabulü ile Tekirdağ ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 12 ada, 44 parselde kayıtlı taşınmaza ilişkin 24.02.2017 tarih ve 3040 yevmiye numaralı resmi senetle davalı borçlu ... tarafından davalı üçüncü kişi ...'ya satışına ilişkin tasarrufun iptali ile İİK'nin 283/2. maddesi uyarınca davalı üçüncü kişi ... tarafından taşınmazın elden çıkarıldığı 28.02.2017 tarihindeki rayiç değeri olan 770.717,06 TL'nin, davacının Bakırköy 12. İcra Müdürlüğünün 2017/9912 sayılı dosyasındaki alacak ve ferileriyle sınırlı olmak üzere davalı ...'dan alınarak, davacıya verilmesine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazın ardarda tarihlerde ve düşük bedelle tapuda devredildiğini, sadece bu hususun dahi taşınmaz satışlarının danışıklı ve malikin değişmesine yönelik işlemler olduğunu ve davalıların kötü niyetli olduğunu açıkça ortaya koyduğunu, ...'in ...'in yeğeni olmadığı sonucu ortaya çıksa dahi davacı ile borçlunun gerçekleştirdiği görüşmede ...'i "yeğenim" diye tanıttığını, dolayısıyla tanışık olduklarını, ilk derece dosyasına sunulan cevaba cevap dilekçesinden itibaren istinaf dilekçesine kadar talep edilen ve bugüne kadar toplanmamış olan HTS kayıtlarına ilişkin delilin celp edilmesi halinde davalıların borçlunun mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen ya da bilmesi gereken kişilerden olduğunun görüleceğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

32.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı ...'a verilmesine,

Aşağıda dökümü yazılı peşin alınan harcın onama harcına mahsubuna,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,24.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.